Tarih boyunca keyif alınan ve dünyaca en çok sevilen sporlardan olan futbolun mutlak keyif unsurlarından biri tabi ki taraftarlar. Seyircisiz maçların tek sebebi ve o maçların keyifsiz futbola sahne olmasının da tek unsuru yine taraftarlar. Kısaca futbolla beraber her spor organizasyonunun keyif unsuru taraftarlardır.
Tenis maçlarında bile varlıkları ile yoklukları anlaşılmayan bu kitle, şüphesiz ki boş sanılan tribünlere can vermekte, güneş gözlüklerinin yansıması bile ünlü raketleri kendilerini destekleyip desteklemediklerini bilmemelerine rağmen onları motive etmekte. Her spor organizasyonunun aslında organizasyon olmasının sebebi ve bu endüstrinin aslında olmazsa olmazı da taraftarların ta kendisi. Büyük, küçük, şehir hatta kasaba takımlarının bile en büyük gücü ve silahı her zaman taraftarlarıdır.
Fakat bu büyük güç artık küçük ve gelişmemiş ülkeler başta olmak üzere halkın sosyal yapısı ile de doğru orantılı olarak holiganizme dönüşmekte ve ciddi sıkıntılara yol açmakta. En son örneğini maalesef yakın zamanda iki önemli maçta gördük. Bunlardan birincisi Sırbistan- Arnavutluk maçında sahaya drone uçakla indirilen bayrakta yer alan; Kosova’yı Arnavutluk topraklarında topraklarında gösteren bir haritanın yanı sıra modern Arnavutluk Kurucuları İsmail Cemali ve İsa Boletini çizimlerinin yer alması ve sonrasında önce sahanın sonra ülkeler arası siyasetin karışması ile oldu.
“İlk Türk Kanını Kim Akıtacak” Pankartı
İkinci en önemli ve acı örneğini ise maalesef Galatasaray Liv Hospital-FC Kızılyıldız maçında yaşadık. Hepimizin bildiği gibi henüz tam olarak olay aydınlatılmış olmasa da maç öncesinde iki takım taraftarları arasında çıkan olaylarda bir Sırp taraftar kalbinden bıçaklanarak öldürülmüştü. Bu ölüm olayından sonra maç sonunda talihsiz şekilde Ergin Ataman’ın “taraftar diyemeyeceğim terörist bunlar” açıklaması ise olayların tuzu biberi olmuştu. Her ne kadar Ergin Ataman daha sonrasında özür dilese de bu pek etkili olmamış, Yunanistan’da Türk konsolosluğu önünde günlerce eylemler yapılmış ve maalesef intikam tezahüratları Sırp ve Yunan taraftarların ağzına pelesenk olmuştur. Ayrıca Paok Kulübü hariç diğer köklü Yunan takımları ölen taraftar için saygı duruşu yapmış ve maalesef Vojvodina maçında “Bakalım elini kim hızlı tutacak, İlk Türk kanını kim akıtacak” pankartı açılmıştı.
Asıl Tehlike Ortodoks Kardeşler
Tüm bu gelişmeler karşısında Türk takımlarını bekleyen Ortodoks Kardeşler tehlikesine gelince;
Yazımızın başlığında ki görselden de anlaşılacağı üzere Ortodoks Kardeşler Yunanistan, Rusya ve Sırbistan ülkelerinin üç köklü kulübünün taraftarlarının kan kardeşliğini ilan ettiği birlikteliğin adı. Kızılyıldız, Spartak Moskova ve Olimpiyakos takımlarının taraftarlarının bu birlikteliği gerek Eurolig Basket gerekse Uefa maçları açısından Türk takımlarını yakında bekleyen en büyük tehlike.
Özellikle sosyal medya aracılığıyla adeta savaşa dönen bu duruma GS’lı yöneticilerin de el atması, TBF’nin de el atması şart. Sosyal medyada özellikle Ortodoks Kardeşlerin sayfasında intikam yeminleri edilmekte Türk Bayrakları yakılıp, iğrenç karikatürler dolaşmakta, tabi maalesef Türk taraflarda altta kalmamakta ve bu siber savaş tüm hızıyla tansiyonu artırmakta.
Özellikle Türk taraftarlar tarafından açılan bu pankart Ortodoks kardeşleri fazlasıyla çıldırtmış durumda;
Fotoğrafta Sıradaki Kim? pankartında Kızılyıldızın “delikanlılar” adıyla anılan ünü , kulübü aşmış taraftar grubu Delije’nin yanında tick işareti yer almakla beraber diğer köklü taraftar gruplarından en tehlikeli olan Grobari (Partizan) grubunun da isminin yer alması dikkat çekiyor.
Yunan ve Sırp taraftarların paylaştığı fotoğraflarda genellikle Türk Bayrağına saygısızlık yapıldığı, İslamiyet’e hakaret edildiği nedeniyle görsel paylaşmamayı uygun görüyorum.
Öncelikle bu hafta Beşiktaş’ın Yunanistan deplasmanına gidecek olması ilk büyük tehlikeyi yaşatacak. Daha sonra ise asıl kıyametin 18 Aralıkta ki İstanbul’da oynanacak Gs Liv Hospital-Olimpiyakos maçında kopması muhtemel. Özellikle bu maça kadar ciddi önlemler ve ciddi yaptırımlar söz konusu olmazsa daha kötü haberler duymamız içten bile değil.
Umuyorum ki bu olaylar her zaman yapıldığı gibi üstü.kapatılmaya,unutulmaya çalışılan olaylardan olmaz ve bir an önce gerekli girişimleri başlatarak ciddi önlemler alınır.Aksi takdirde sonuçlar hepimizi derinden yaralayabilir.