Fatih: Arsenal hezimeti sonrasında Galatasaray, Kayseri Erciyes deplasmanında zor da olsa 3 puanı aldı. Bu maç hakkında ne düşünüyorsun?
Barış: Arsenal maçı sonrasında, deplasmandaki bu 3 puan Galatasaray için çok önemliydi. Özellikle milli takım arasından sonra Fenerbahçe’yle sahasında oynayacak takımın biraz morallenmesi şarttı. Bu maçta en çok merak ettiğim şey Arsenal maçı sonrası Prandelli’nin nasıl bir taktik ve oyuncu tercihi yapacağıydı. Bu maçta İtalyan teknik adamdan 2 beklentim vardı. Birincisi; 3-5-2’den vazgeçip, 4’lü savunmaya dönmesiydi. İkincisi ise; Olcan ve Tarık’a ilk 11’de yer vermesi. Bu iki beklentimi de karşıladı Prandelli.
Galatasaray maça sezon öncesi hazırlık maçlarında ve sezonun ilk haftalarında oynadığı 4-2-3-1 ile başladı. Sezon başına göre tek fark savunmanın önündeki 2’li kısımda Melo’nun yanında Selçuk yerine, 3-5-2’de de savunma önünde tek başına oynayan Sneijder oldu. Her fırsatta söylediğim gibi, Sneijder’in bu pozisyonda oynamasını, her ne kadar hücumdaki verimini düşürse de, Selçuk ve Melo’nun formsuzluğundan dolayı savunmadan top alıp seri şekilde ileri servis yapmayı şu anda takımda Sneijder’den iyi kimse yapamayacağı için, olumlu bir hamle olarak görüyorum.
Geçtiğimiz maçlarda Galatasaray 3-5-2 ile rakiplerine çok fazla poz verdi. Bu maça baktığımızda, sahaya diziliş değişti fakat Galatasaray’ın rakibe pozisyon verme zaafı değişmedi. Bundaki en büyük sebebin Telles ve Yasin’in defansif anlamdaki yetersizliği ve göbekteki Melo ve Selçuk’un rakibi yıldırıcı pres yapamayışından kaynaklandığını düşünüyorum.
Fatih: Şampiyonlar ligi dönüşü 3 puan alması Galatasaray için önemliydi, fakat bence daha da önemlisi Prandelli’nin maç sonunda yaptığı “3’lü defans kurgusundan tamamen vazgeçtim” açıklamasıdır.
Maça gelecek olursak, Galatasaray alışkın olduğu 4’lü savunma, onun önünde kalabalık bir orta saha kurgusu ve tek forvetle çıktı sahaya. Arsenal maçında kötü bir performans sergileyen Telles, bu maç daha olumlu bir oyun sergilerken, bu sezon çıkışlarını sürdüren Chedjou ve Tarık da iyi bir maç çıkardılar. 2. yarıda Sneijder’in alışkın olduğu pozisyona çekilmesi verimliliğini artırırken, 5’li orta saha ile Galatasaray bu sezonun hücumda en üretken maçını oynadı. Özellikle Olcan ve Sneijder ileride sorumluluk alarak çok etkili oldular.
Senin de dediğin gibi 3-5-2 dizilişi ile rakiplerine bol pozisyon veren Galatasaray, 4-2-3-1 dizilişiyle de bu sezonki pozisyon verme alışkanlığını bozmadı. Fakat senin aksine ben Telles’in defansta yetersiz kaldığını düşünmüyorum. İlk yarıda Telles’in önünde oynayan Yasin’in vasat oyunu, ikinci yarıda da sol kanatta önünün açık kalmasıyla, o kanattan gelen ataklarda tek başına kaldı Telles. Melo ve Selçuk’un maç boyu birlikte atağa çıkıp dönmeyişleri de rakibin orta sahayı rahatça geçmelerine sebep oldu. Bu iki oyuncu da eski performanslarından uzak bir görüntü çizmelerinden, hatta alternatifleri olan Yekta ve Dzemailli’nin de performanslarının yeterli olmayışından dolayı Galatasaray hangi dizilişle sahaya çıkarsa çıksın rakiplerine rahat ve cömertçe pozisyon veriyor. Prandelli’nin bu konuda acil bir çözüm bulmaması durumunda bu sezon en çok gol yediği sezonlardan birini yaşayabilir.
Maç ile ilgili kısaca;
Maçın Oyuncusu: Bence bu maçın oyuncusu, güzel oyununu enfes bir frikik golüyle süsleyen Sneijder’dir. Kendi pozisyonunda oynamamasına rağmen çabası ve oyuna katkısıyla Sneijder gerçekten büyük bir saygıyı hakediyor.
Maçın Oyuncusu: Bu sezonki hırslı oyunu ve ilerideki üretkenliği ile Olcan’ı bu maçın en iyileri arasında gösterebiliriz. Fakat 3 maç sonra kendi pozisyonuna dönen (maçın 2. yarısında) Sneijder’den de burada bahsetmemek haksızlık olur. Geçtiğimiz sezonlardaki performansını arttıran hırslı ve üretken oyunu ile Sneijder başarılı bir maç çıkardı.
Maçın Hayal Kırıklığı: Bu maçın hayal kırıklığı olarak Galatasaray’ın tüm sol kanadını söyleyebilirim; Telles ve Yasin. İki oyuncu da bakıldığında ofansif oyuncular ve bu yüzden savunmada bazı zaafları olması çok eleştirilecek bir durum değil. Fakat sadece savunmada değil, hücum bölgesinde de bu iki oyuncunun istenen katkıyı sağlayamaması, Kayseri Erciyes’in Galatasaray’ın sol kanadını çok rahat kullanmasına sebep oldu.
Maçın Hayal Kırıklığı: Yukarıda da belirtiğim gibi Telles’in başarısız bir maç çıkardığını düşünmüyorum, fakat Yasin’in kendisinden beklenenin çok altındaki oyunu ile bu maçın en çok hayal kırıklığı yaratan oyuncusu olduğunu söyleyebilirim.
Maçın Olumsuz Faktörü: Galatasaray’da bazı oyuncuların hala istenilen performansa ulaşamamış olması bence şu anda en büyük olumsuzluk. Her ne kadar Muslera, Sneijder, Chedjou, Olcan gibi oyuncular formda olsalar da, Selçuk ve Melo gibi iki kilit oyuncunun formsuzluğu takım oyununu çok etkiliyor.
Maçın Olumsuz Faktörü: Kesinlikle katılıyorum dediklerine, buna ek olarak Galatasaray’ın defansta yaşadığı sıkıntıların halen üstesinden gelememiş olmasını da olumsuz faktörler arasında sıralayabiliriz.
Maçın Olumlu Faktörü: Arsenal maçı, Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkma şansı ve takımın morali açısında Galatasaray’ı çok olumsuz etkiledi. Fakat bu maçın Galatasaray’ı bir de olumlu yönde etkilediğini, Prandelli’nin Kayseri Erciyes karşısına 3-5-2 ile çıkmayışı ile görmüş olduk. Arsenal maçı sayesinde, Prandelli 3’lü savunmanın takımına uymadığını anlamış olacak ki hemen sistem değişikliğine gitti.
Maçın Olumlu Faktörü: Sivas ve Arsenal maçları sonrasındaki yazılarımızda belirttiğimiz gibi Prandelli’nin 3-5-2 hayalinden şimdilik vazgeçmiş oluşu dediğin gibi bu maçın en olumlu faktörü. Ayrıca Galatasaray’ın geçtiğimiz 2 sezon boyunca Şampiyonlar ligi maçları sonrasında puan kaybetme alışkanlığının bu maç itibariyle son bulmasını da olumlu bir faktör olarak sıralayabiliriz.
Maçın Kırılma Noktası: Galatasaray’ın, Sneijder’in frikik golüyle 2 farkı yakalamasını maçın kırılma noktası olarak görüyorum. Eğer ki Galatasaray maçın son bölümlerine 1 fark önde girseydi, çarşamba günkü Arsenal maçının yorgunluğunu takımı etkileyebilirdi ve Galatasaray maçın son anlarında 3 puanı elinden kaçırabilirdi.
Maçın Kırılma Noktası: Kayserispor’un gerideyken 1-1’i yakalayacak pozisyonları değerlendiremedikten sonra Galatasaray’ın farkı 2’ye çıkarması, rakip takımın direncini düşürdü. Bu yüzden senin de dediğin gibi, Sneijder’in 2. golünü maçın kırılma anı olarak gösterebilirim.