Barış: Prandelli bu sezon her maça farklı kadro çıkarma geleneğini bu maçta da sürdürdü ve yine önceki maçtan farklı bir 11 ile sahaya çıktı. Prandelli’nin kadro mimarisi hakkında ne düşünüyorsun ?
Fatih: Öncelikle Prandelli’nin kadro mimarisinin çok zayıf olduğunu ve hak edene formayı veren bir teknik direktör görüntüsünden çok uzak olduğunu düşünüyorum. Başakşehir maçı kadorusundan 7(!) farklı futbolcuyu oynatarak bu sezon her maça bu kadar farklı kadrolarla sahaya çıkmada bir rekor kırmış olabilir.
Barış: Ne G.Saraylı oyuncuların formsuzluğu, ne de Prandelli’nin taktik anlayışı… Bence G.Saray’ın bu seneki büyük sorunu kadro istikrarsızlığıdır. Dediğin gibi bu sene her maça farklı kadro ile çıkarak G.Saray tekrarlanması zor bir rekor kırdı ve bu rekorunu ilerletmeye de devam edecek gibi görünüyor. Belli bir ölçüde, bir teknik adamın başına yeni geçtiği takımda deneme-yanılma ile doğru kadroyu bulmaya çalışması çok da yanlış değildir. Fakat ligin 8. haftasında hala her maçta kadroda radikal değişikliklerin olmasına mantıklı bir açıklama bulamıyorum.
Fatih: Bu maçta diğer bir önemli nokta da, sene başında kadro dışı bırakılan Sabri’nin, yeni yönetimin gelmesiyle birlikte aniden affedilerek sadece 1 hafta A takımı ile çıktığı antrenmanlar sonrası bu maçta 11’de şans bulması. Kilo fazlası olduğu gözlenen ve 8 haftadır oynamayan Sabri’nin, sene başından beri sağ bekte oynayan Veysel’den daha etkili oynaması şaşırtıcıydı. Göbekte Semih ve Chedjou’nun ilk 11’de saha çıkmasına rağmen, G.Saray bu maçta da rakibe çok pozisyon verdi. Bunun başlıca sebepleri olarak, önlerinde oynayan Yekta’nın Melo kadar efektif oynamayışı ve defanstan top çıkarırkenki yaşanan sıkıntılar gösterilebilir. Zaten bu maçta yenilen gol de bu şekilde geldi.
Defanstaki oyuncuların birlikte oynamaya alışması çok önemli. Oyuncular ne kadar fazla birlikte oynarlarsa pozisyon hataları o kadar minimuma inecektir. G.Saray’daki defans oyuncuları yanındaki arkadaşlarının ne yapacaklarını düşünmekten ya da kendi mevkilerine alışmaya çalışmalarından dolayı asıl yapması gereken görevlere konsantre olamıyorlar. Bu da her maç bir sürü hataya dolayısıyla G.Saray kalesinde pozisyona yol açıyor. Prandelli’nin özellikle defanstaki oyuncuları artık kafasında kurgulamalı ve devamlı birlikte oynatmaya alıştırmalı.
Barış: Bu sene Chedjou ve Semih’in varlığı G.Saray için büyük bir şans. Özellikle Chedjou’nun bu seneki üstün performansı ve yanında artık takımın değişilmezi olan Semih ile uyumu, son senelerde taraftarın özlediği bir durum. Fakat ne yazık ki, beklerin her maç değişmesi, Semih-Chedjou ikilisinin uyumuna da negatif etki ediyor. Ayrıca dediğin gibi stoperlerin önünde oynayan oyuncuların da rakibe pres yapmayıp, kaçan adamları kovalamaması (Selçuk’un Başakşehir maçında oyunu), savunmayı çok zor durumda bırakıyor.
Her ne kadar Sabri’nin bir anda ilk 11’de yer almasını doğru bulmasam da, performasını Veysel’e kıyasla daha çok beğendim. Sabri pozisyon hatası yapsa da hızıyla ve tecrübesiyle bunu kapatabilicek bir oyuncu. Bu maçta Telles’in de oyununu olumlu buldum. Ama dediğim gibi, her maç bu beklerin değişmesi bu olumlu performansların genel değil de maçlık olarak kalmasına sebep oluyor. Bu yüzden Prandelli’nin tüm takımın olmasa da en azından savunmanın şablonunu oturtması gerekiyor.
Fatih: Prandelli’nin bu maçtaki hücum tercihlerini nasıl değerlendiriyorsun?
Barış: İlk yarıda G.Saray hücum yönünden sahada neredeyse yoktu. Bunu ilk yarı sadece 2 şutu ve bunların da isabetsiz olmasından da anlayabiliriz. Bu sezon G.Saray’ın tüm maçlarında takımın hücumdaki etkinliğini arttıran isim Sneijder oldu. Sneijder’in bu maçta ilk yarıda olmaması maçın bu kısmında hücumdaki etkinsizliğin en büyük sebebi.
Bu maçta sezonun geri kalan maçlarında da dikkatimi çeken şey, Galatasaray kanatları neredeyse hiç kullanmaması oldu. Bu sene yapılan kanat transferleri ile, benim beklentim takımın kanatları etkili kullanmasıydı. Fakat, Prandelli’nin ortasahada göbek özellikli oyuncuları tercih etmesi ve Burak’ın kanat oyununa uygun olmaması, G.Saray’ın kanatlardaki etkinliğini minimuma indiriyor. G.Saray’ın kanatları kullanmaması sadece hücumda değil, savunmada da zaafiyet yaratıyor. G.Saray’ın oynadığı tüm takımların bunu bilmesi ve her maçta kanatları kullanarak bolca pozisyon bulması da bunun en büyük kanıdı.
Fatih: Senin de dediğin gibi G.Saray, Sabri ve Telles’in 1’er kez kanada inmesi dışında, ilk yarı hücumda neredeyse hiç varlık gösteremedi. 2. yarıda Sneijder ve Umut’un oyuna girişi ile G.Saray yavaş yavaş oyuna ağırlığını koymaya başladı. Fakat yine de kanat organizasyonlarının fazla olmayışı nedeniyle göbekten gitmek zorunda kalan G.Saray’ın pozisyon bulmakta zorlandığını söyleyebilirim.
Prandelli’nin halen Burak ve Umut’u birlikte oynatmama konusunda gösterdiği inadı anlayabilmiş değilim. G.Saray’ın şu ana kadar şampiyon olduğu senelerdeki kadrolarını incelediğimizde çift forvet geleneğinin olduğunu görebiliriz. Prandelli’nin bir an önce özellikle ligdeki maçlarda 4-4-2’ye dönmesi gerektiğini düşünüyorum. Prandelli, Umut gibi hareketli ve defansı zorlayabilen bir forvet kullanarak, Burak’ın verimliliğini ve G.Saray’ın pozisyon zenginliğini artırabilir.
Maç ile ilgili kısaca;
Maçın Oyuncusu: Savunmada yine öne çıkan ve bu sezon gollerdeki katkısıyla hücum hattını utandıran Chedjou, bence maçın oyuncusu olmayı hakediyor.
Maçın Oyuncusu: Genel olarak G.Saray’ın vasat olduğu bir maç oldu. Sabri’nin hırslı mücadelesi, oyuna sonradan giren Sneijder ve Umut’un istekli oyunları diğer oyunculara göre öne çıkmalarını sağladı.
Maçın Hayal Kırıklığı: Benim için bu maçın hayal kırıklığı, Sneijder’i yedek başlatan Prandelli oldu. Daha önce de dediğim gibi Prandelli’nin birçok deneme yapmasını belli bir ölçüde anlayabilirim. Ama takımda sadece en çok etkili olan değil, aynı zamanda en çok mücadele eden oyuncu olan Sneijder’i “taktik gereği” yedek bırakması anlaşılır bir durum değil.
Maçın Hayal Kırıklığı: Uzun süre sonra şans bulan Emre Çolak’tan daha istekli ve etkili bir futbol bekliyordum. Aynı şekilde diğer kanatta oynayan Olcan’nın da geçen maçlara göre durgun oyunu ile ileride üretkenliğin düşmesine neden oldu. İleride tek forvet oynayan bir takımda kanat oyuncuların daha fazla çizgiye ve içeriye girmeleri gerekiyor. Aksi takdirde sadece göbekten ilerlemeye çalıştığı zaman Burak’ın pivot bir santrafor olmayışından dolayı pozisyon üretmekte zorlanıyor Galatasaray.
Maçın Olumsuz Faktörü: Kazanılan 3 puan ve maç fazlasıyla gelen liderlik G.Saray için çok önemli. Fakat kadro istikrarının hala sağlanamamış olması, ve hala bir sonraki maçta kimlerin oynayacağının tahmin edilememesi, bu 3 puanın güvenden çok, bir sonraki maç için “acaba” sorularının daha çok gündeme gelmesine sebep oluyor. Ayrıca Prandelli’nin Sneijder ve Sabri tercihlerinin de takım içindeki forma adaleti düşüncesini sarsabileceğini düşünüyorum.
Maçın Olumsuz Faktörü: Kasımpaşa maçına çok az sayıda taraftarın gelmesi maçın en olumsuz faktörüydü. G.Saray’ın ev sahibi avantajını kullanabilmesi ve rakip takım oyuncular üzerinde baskı kurabilmesi için taraftar desteğine ihtiyacı var. Son 2 karşılaşmada yenen 8 gol ve son zamanlardaki kötü oyun, bu maça ilginin az olmasına yol açan faktörler olarak gösterebiliriz. Fakat bir gerçek var ki, son 5 karşılaşmasının 4’ünü kazanan ve maç fazlasıyla lider olan bir takımdan bahsediyoruz. Bu noktada taraftarın biraz daha fazla takımlarının arkasında durması gerektiğini düşünüyorum.
Maçın Olumlu Faktörü: 2. yarıda takımın kötü futbola reaksiyon göstermesi maçın en olumlu faktörü. Son dakika gelen golün de takımın bu reaksiyonunu pekiştirdiğini ve ileriki maçlara olumlu etki edeceğini düşünüyorum.
Maçın Olumlu Faktörü: Seçim süreci, son haftalarda oynanan kötü futbol ve son 2 maçta yenilen 8 gol ile çalkantılı bir dönem geçiren G.Saray için bu galibiyet ilaç niteliğinde oldu. Bu 3 puan, Prandelli ve futbolcuların taraftarlarla olan sıkıntılarının çözmesi için önemli bir fırsat olabilir.
Maçın Kırılma Noktası: Maçın kırılma noktası, hiç kuşkusuz ki G.Saray’ın beraberlik golüdür. Takımın ilk yarıdaki kötü futbola gösterdiği reaksiyon 2. yarının başında etkisini gösterince takımın kendine güveni daha da arttı. Bu güven de G.Saray’a maçı getiren unsur oldu.
Maçın Kırılma Noktası: G.Saray’ın varlık gösteremediği ilk yarı sonrası, ikinci yarının hemen başında attığı beraberlik golü maçta kalmasına ve hatta maça ağırlığını koymasını sağladı. Bu yüzden Burak’ın attığı 53. dakikada ki gol maçın kırılma anıdır.