Fatih: Galatasaray Şampiyonlar Liginde üst üste 3. maçını kaybederek, 4. maçlar sonunda 1 puanda kalmış oldu. G.Saray’ın bundan sonra gruptaki şansı ile ilgili ne düşünüyorsun?
Barış: G.Saray bu sonuçla gruptan çıkma şansını tamamiyle kaybetmiş oldu. Geri kalan maçlarda G.Saray artık 3.’lük için Anderlecht’le mücadele edecek. 3.’yü belirleyecek maç da muhtemelen Anderlecht-G.Saray maçı olacak. Burada da ev sahibi Anderlecht’i, Arena’daki ilk maç ve Arsenal maçındaki performanslarını göz önünde bulundurursak favori olarak gösterebiliriz. Anderlecht’in +1 puan avantajını da düşünürsek, G.Saray’ın 3.’lük için şansının çok fazla olmadığını söyleyebiliriz.
Fatih: Dediğin gibi G.Saray artık 3.’lük için savaşacak, ama bunda da işi hiç kolay değil. Ama ben senden biraz daha umutluyum, çünkü G.Saray’ın Arsenal’den puan alabileceğini düşünüyorum. Anderlecht maçı da G.Saray için zor olacak ama bu maç son maç olacağı için final havasında geçecektir ve G.Saray’lı oyuncular ekstra bir motivasyonla oynayacaklardır.
Fatih: Peki maçtaki oyuna gelecek olursak, G.Saray’ı bu maçta Dortmund karşısında nasıl buldun?
Barış: Prandelli, Dortmund maçında kalabalık bir orta saha ile öncelikle rakibin oyununu bozmaya dayalı bir oyun anlayışı ile takımını sahaya çıkarmış. G.Saray maça savunmada hücuma çok çıkmayan bir bek olan Hakan Balta, forvette de top saklayacak ve uzun topları indirecebilecek Umut Bulut ile maça başladı. Umut’un arkasında da, bu sene daha çok savunma önünde gördüğümüz Sneijder’i izledik.
Aslında kalabalık orta saha ile rakibi bozma amacı ve bu bahsettiğim 3 oyuncu tercihi bence doğru seçimler. Fakat orta sahada topu ileriye hızlı taşıyacak Olcan ya da Bruma tarzı bir oyuncunun olmaması, G.Saray’ın hücumda etkili olmasını önledi. Eğer kanatta bu tarz bir oyuncu olsaydı, hücum hattında Umut Bulut’un dağıtacağı toplar daha iyi değerlendirilebilirdi ve Sneijder de verkaçlarla sıkı markajdan kaçıp kendine daha çok boş alan yaratabilirdi diye düşünüyorum. Özellikle sol kanatta, Dzemaili’nin bölgesini kapatmayıp sık sık içeriye yönelmesi ve hücumda kanattan bindirme yapmayışından dolayı G.Saray hiç etkinlik gösteremedi. Olcan ve Bruma gibi oyuncular varken yerine sol tarafta bir türlü istenilen performansı gösterememiş Dzemaili’nin oynatılması anlaşılması zor bir durum.
Fatih: Umut ve Sneijder konusunda sana katılıyorum. Ayrıca şunu söylemek istiyorum, bence Umut Bulut mevcut kadroda G.Saray için en ideal forvettir. G.Saray, Burak ile oynadığı zaman tek hücum opsiyonu savunma arasına atılacak toplar oluyor, ama Umut oynadığı zaman bu opsiyonlar artıyor. Çünkü Umut senin de dediğin gibi hücumda top tutabiliyor ve kaleye arkası dönük pas dağıtabiliyor. Sneijder’in de bu maçta doğru yerde oynadığını düşünüyorum. Bu maçta çok fazla markaj halindeydi, ama yine de rakip kaleye daha yakın oynadı. Sneijder’in ligde de bu mevkiide oynadığı taktirde daha etkili olacağını düşünüyorum.
Genel olarak oyuna baktığımızda, ilk yarıda bu sene ilk defa ne yapmaya çalıştığını anladığımız bir G.Saray vardı sahada. Oynanmak istenen oyun kimine göre doğru ya da kimine göre de yanlış olabilir, ama en azından Prandelli’nin bir planı olduğunu olduğunu görmek sevindirici. Üzücü olan şey ise, Prandelli’nin kurduğu oyun planındaki en önemli şeyi unutmuş olması. O da senin de sölediğin gibi topu rakip kaleye taşıyacak dikine oynayabilicek bir oyuncu. Bu sene başında ve geçen sene transfer edilmiş Olcan ve Bruma’dan en azından birinin bu maçta oynatılmaması bence çok büyük yanlış.
Maçla ilgili anlamadığım nokta Prandelli’nin oyuna müdahale tercihleri oldu. Maç 60. dakikada 2-0’ken ve Prandelli’nin oyuncu değiştirmeye yönelik bir hamlesi olmadı. Bu da bana oyuncuların sahada Prandelli’nin kafasındaki taktiğe göre oynadıklarını ve Prandelli’nin bundan memnun olduğunu gösteriyor, ki teknik adam oyuna müdahale etmedi. Maçın ilerleyen dakikalarında Prandelli’nin, sahada en iyi oynayanlardan biri olan Hamit’i çıkarıp, Yasin’i almasını ve son 6 dakika için Umut’u çıkarıp Burak’ı oyuna almasına bir anlam veremedim.
Barış: Bu maçta en çok dikkatimi çeken şey, maç boyunca olmasa da zaman zaman G.Saray’ın Dortmund’a karşı etkili pres yapışı oldu. Özellikle ilk yarı, Umut Bulut önderliğinde G.Saray rakip takımı pas hatalarına ve geri oynamaya zorladığı pozisyonlar izledik. Bu da Dortmund maçından çıkarabileceğimiz G.Saray adına tek olumlu nokta olabilir. Burada bence Umut Bulut’un oynaması çok etkili oldu. Çünkü Burak’ın aksine, Umut rakip sahada devamlı koşan ve pres yapan bir oyuncu.
Her ne kadar bu maç diğer maçlara göre daha bir takım görüntüsünde olsa da, G.Saray bu maçta çok ciddi hatalar yaptı. Örneğin ilk gole baktığımızda, G.Saray’lı oyuncuların 4 oyuncuyu demarke bıraktığını görüyoruz. Reus’un koşuyla sırasıyla Melo, Chedjou ve Semih’i geçerek topu çok rahat bir şekilde alıyor. Burada pası atan Piszczek, Reus’u görmese yine etrafında topu verebileceği 3 arkadaşı var. Bu da G.Saray’lı oyuncuların bölgelerini kapamada ne kadar başarısız kaldığını gösteriyor.
Fatih: G.Saray’ın yediği ilk golde benim de dikkatimi çeken şey sol kanadın boşluğu. Kanatların boşluğu bu sene G.Saray’ın en büyük sorunu. Bunun da sebebi orta sahada sadece göbek özellikli oyuncuların kullanılması.
G.Saray’ın yediği 2. gol takımın uzun süredir en büyük zaafı olan yan toptan geldi. Golden önce de zaten rakip takım kornerden 2 tane tehlikeli pozisyon bulmuştu. Dortmund, 2. golden sonra iyice rahatladı, kendi sahasına çekildi ve kontra ataklarla gol aradı, ki zaten 3. gol de bu şekilde geldi.
Maç ile ilgili kısaca;
Maçın Oyuncusu: Her ne kadar böyle bir maçta maçın oyuncusunu seçmek zor olsa da, ben Umut’u maçtaki en olumlu oyuncu olarak görüyorum. Burak Yılmaz gol sayılarında güzel bir istatistiğe sahip olsa da mevcut kadroda Umut’un G.Saray’a daha uygun bir forvet tipi olduğunu düşünüyorum. Hücumdaki presi ve Burak’a kıyasla daha iyi top saklaması, G.Saray’ın hücumda rakip sahaya yerleşmesi adına çok önemli.
Maçın Oyuncusu: 3.goldeki hatasına rağmen bence maçın adamı Hamit’ti. Orta sahada Sneijder ile birlikte uyumlulardı ve aldığı topları efektif kullandı. Bazı pozisyonlarda Tarık’ın önüne gelerek defansa yardım etti. Prandelli’nin Dzemailli ısrarı yerine Hamit’i oynatması Süper lig’deki maçlar için daha olumlu olabilir.
Maçın Hayal Kırıklığı: Şu ana kadar G.Saray adına birçok maç kurtaran Muslera, bu maçta kendine yakışmayacak goller yedi. Yediği 4. golde ayağının kaymış olmasına şanssızlık diyebilir olsak da, diğer gollerdeki zamanlama ve pozisyon hataları Muslera’yı bu maçın benim için en kötü performans gösteren oyuncularından biri yaptı.
Maçın Hayal Kırıklığı: Bence maçın yine en büyük hayal kırıklığı Dzemailli olabilir. Orta sahada G.Saray’ı 1 kişi eksik oynamasına yol açan Dzemailli, maç içinde de ne defansta ne de hucümda olumlu bir hamlesi olmadı.
Maçın Olumsuz Faktörü: Taraftarların Türkiye liginde sahaya yabancı madde atmasına belki türk taraftarlar olarak alışmış ve bunu büyük bir olay olarak görmüyor olabiliriz, fakat avrupa maçlarında bu görüntüyü görmek gerçtekten çok üzücü. Her ne kadar G.Saray 2. golü, direk taraftarların sahaya meşale atmasından dolayı yedi diyemesek de, bu olayın futbolcuların maç içindeki motivasyon ve psikojilerine negatif etkisi olmadı da diyemeyiz. Elbet bu durum oyuncular üzerinde negatif bir etki yaratmıştır. Hele bir de olayın olduğu sırada Dortmund’un bir duran top kullandığını düşünürsek…
Maçın Olumsuz Faktörü: Şampiyonlar liginde 4, Ligde 8 ve hazırlık kampında da en az 5 maç G.Saray’ın başında teknik direktör olarak çıkan Prandelli’nin halen takımı tanıdığını ya da anlayabildiğini düşünmüyorum. Yoksa bir teknik direktör neden her maç 11’i bu kadar yapboz gibi değiştirir ki? Bu sezonki çoğu maçta olduğu gibi Prandelli maçın en olumsuz faktörüydü.
Maçın Olumlu Faktörü: Maçın sonucunu bir kenara koyacak olursak, G.Saray’lı oyuncuların ilk yarıdaki oyun konsantrasyonunu ve motivasyonunu maçın olumlu faktörü olarak gösterebiliriz. İlk yarı boyunca, bu sezon gördüğümüz dağınık G.Saray yerine daha organize ve istekli bir takım izledik.
Maçın Olumlu Faktörü: Maçın ilk yarısı, geçen sezon olduğu gibi topun arkasına iyi geçen ve defansta alan savunmasını iyi yapan bir G.Saray vardı.
Maçın Kırılma Noktası: Bu maçın birçok kırılma anı var, fakat bence en önemlisi G.Saray’ın yediği 3. gol. Çünkü bu golle, Hakan Balta’nın golüyle maça ortak olma motivasyonunu bulan, bunu da oyununda yavaş yavaş göstermeye başlayan G.Saray’ın tüm umutları bitmiş oldu.
Maçın Kırılma Noktası: Senin de dediğin gibi Hakan Balta’nın golünden sonra umutlanan G.Saray’ın maçtan kopmasına yol açan 3.gol, bence de maçın kırılma anıydı.