Spor Toto Süper Lig’de 2015-16 Sezonu’nun başlangıcına kısa bir süre kala Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın transfer haritası futbol medyasının ana gündemini oluşturmaya devam ediyor. Ancak Anadolu kulüpleri de ligde iddialı konuma gelmek ve “bu yarışta biz de varız” demek adına kadrolarını güçlendirmeyi sürdürüyorlar.
Geçtiğimiz sezonu altıncı sırada tamamlayan ve Ziraat Türkiye Kupası’nda final oynayan Bursaspor da bu takımların başında geliyor.
Yeni sezon öncesi Bursaspor’da neler değişti?
2014-15 sezonunu Şenol Güneş idaresinde altıncı sırada bitiren timsahlar, ligin en çok gol atan takımı olma başarısını da gösterdiler. Hücuma yönelik pozitif futbol anlayışının egemen olduğu Bursaspor, Ziraat Türkiye Kupası finalinde ise Galatasaray’a 3-2 yenilmekten kurtulamadı.
Ligin bitimine kısa bir süre kala Slaven Bilic ile yolların ayrılacağı açıklamasını yapan Beşiktaş için Şenol Güneş ismi sıklıkla dillendirilince, yeşil-beyazlı camiada ilk ayrılığın adresi de belli olmuştu. Ancak Şenol Güneş’in ayrılığındaki tek etken bu değildi; Güneş, takıma katkı sağlayan yıldız oyuncuların mutlaka elde tutulmasını istiyordu. Buna rağmen hem Bursaspor’un mevcut ekonomik şartları, hem de takımdaki yıldız oyuncuların başta Fenerbahçe olmak üzere çeşitli takımlarla kontak kurması takım bünyesinde bir dönüşüm yaşanacağının emareleriydi.
Nitekim başta Şenol Güneş olmak üzere takımın belkemiğini oluşturan Renato Civelli, Şener Özbayraklı, Fernando Belluschi, Fernandao Viana ve Enes Ünal isimleri takımdan ayrıldılar. Bursaspor yönetimi ise kriz ortamını atlatma konusunda hızlı davrandı ve takımı hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bir isim olan Ertuğrul Sağlam’a emanet etti.
Ertuğrul Sağlam’ın ikinci Bursa dönemi nasıl geçecek?
2009-10 sezonunu müthiş bir başarı hikâyesine dönüştüren Ertuğrul Sağlam, lig tarihindeki beşinci şampiyonun Anadolu’nun yükselen değerlerinden biri olan Bursa kentinden çıkmasını sağlamıştı.
Tabii Bursaspor’un bu eşsiz başarısında dönem içerisinde Fenerbahçe haricindeki diğer takımların çalkantılı günler yaşamasının da yadsınamaz etkisi var. Ancak mevcut kadroların kurulduğu rakamlar bile Bursaspor’un başarısının ne denli büyük boyutlarda olduğunu anlamamıza yetiyor.
Yeniden bugüne dönmemiz gerekirse, Sağlam’ın Bursaspor geçmişi ile bugünkü deneyimi arasında büyük farklar olacağını söylemek mümkün. Bunları dış etkenler ve iç etkenler olarak ikiye ayıralım:
- Dış etkenler: Girişte de değindiğimiz üzere Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray, hatta Trabzonspor ve Antalyaspor kulüpleri transfere inanılmaz bütçeler ayırdılar. Mevcut kadrolarını büyük ölçüde yenileyen bu kulüpler, şampiyonluk baskısı altında oynamaya alışmış deneyimli isimleri takımlarına kazandırarak ligi domine etme konusunda (tabii ki İstanbul ekiplerinden bahsediyoruz) bir adım öne çıktılar.
- İç etkenler: Transferler başlığında daha detaylı inceleyeceğimiz üzere Bursaspor, geçtiğimiz yıldaki göze hoş gelen futbolunu inşa eden oyuncularının birçoğunu takımda tutmayı başaramadı. Ayrıca şampiyonluk yılında özünü Bursalı oyuncuların oluşturduğu altın jenerasyonun “son bir iş” için de olsa geçmişte yaşandığı şekilde bir araya gelmesi mümkün değil. Bu da Bursaspor’u farklı bir çehreye büründürecek gelişmelerin başında geliyor.
Şenol Güneş’in 4-2-3-1’inden Ertuğrul Sağlam’ın 4-2-3-1’ine
Şenol Güneş idaresindeki Bursaspor’un ligin en hızlı futbol oynayan takımlarının başında geldiğini söylemiştik. Yalnızca lig değil, ZTK maçlarında da aynı taktik ve oyuncu dizilişi ile sahaya çıkan Bursaspor ciddi anlamda bir istikrar yakalamıştı. Defansif orta saha oyuncularının dahi skora inanılmaz etki ettiği bu sistemde, gol yükünü tüm takım üstleniyordu. (Fernando Belluschi dört gol-altı asist, Ozan Tufan üç gol-yedi asist, Samuel Holmen beş gol, bir asist, Bakaye Traore iki gol, iki asist)
Şenol Güneş’in ideal on biri
Ancak Ertuğrul Sağlam’ın, soyadı ile müsemma şekilde sağlamcı bir futbol oynattığını biliyoruz. Beşiktaş’ı yakından takip edenlerin kolaylıkla hatırlayacağı üzere, Şampiyonlar Ligi’nde Porto karşısında mutlak puana ihtiyacı olan siyah-beyazlılar, 2-0’lık skora razı olan bir oyun ortaya koymuştu ve bunun baş mümessili de Liverpool hezimetini unutamayan Sağlam’ın çekingen tutumuydu.
Bursaspor, şampiyonluğa uzandığı sene ligdeki otuz dört karşılaşmada elli altı gole ulaşarak maç başına 1,65 ortalamasına yakın bir performans sergilemişti (Kayıtlarda altmış beş gol olarak görülse de, bunların ikisinin ligden çekilen Ankara BB’ye, diğerinin de Diyarbakırspor deplasmanında hükmen tescillenen maçlara ait olduklarını unutmayalım). Ayrıca yirmi altı golü ağlarında gören yeşil-beyazlılar, Beşiktaş’ın hemen ardından ligin en az gol yiyen ikinci takımı olma özelliğine de sahipti.
Eskişehirspor’un başında da defansif bir 4-2-3-1 anlayışını hâkim kılan Ertuğrul Sağlam, görece olarak daha zayıf olan kırmızı-siyahlı takım ile elinden geleni yapmaya gayret etmiş, hatta takımına ZTK’da final oynatmayı dahi başarmıştı. Ancak Güneş’in kaderine benzer şekilde, 7 Mayıs 2014 tarihinde oynanan karşılaşmada yine Galatasaray karşısında galip gelinememişti. Hemen hatırlatalım, Eskişehirspor, Ertuğrul Sağlam idaresinde geçirdiği 2013-14 sezonunu kırk iki puanla on ikinci sırada tamamlamış, otuz güç gol atan İç Anadolu ekibi, küme düşen Kayserispor’un hemen ardından ligin en az gol atan ikinci takımı olmuş, kalesinde ise yalnızca otuz beş gol görerek bu alanı da beşinci sırada tamamlamıştı.
Ertuğrul Sağlam’ın muhtemel on biri ve oyuncu varyasyonları
Gelen ve giden oyuncu karşılaştırması
Sebastien Frey / Mert Günok: Aslında Frey ismini hiç zikretmeden Mert Günok’u tek başına değerlendirebilirdik ancak Frey için kısa bir parantez açmamız gerekiyor. İki yıl önce takımın birinci eldiveni olan Fransız kaleci, geçtiğimiz yıl hiç forma şansı bulamadı; hatta 4 Mart 2015 tarihinde ZTK’da oynanan Gençlerbirliği maçı haricinde kulübe yüzü dahi göremedi. Buna rağmen Harun Tekin’in, “Ivankov, Carson ve Frey gibi isimlerle çalıştım. Onların arkasında bekledim ama artık oynamak için sabırsızlanıyorum” açıklaması, Frey isminin takıma kazandırdıkları hakkında bizi bilgilendirmeye yetiyor. Mert Günok’un da yıllarca Volkan Demirel’in ardından ikinci kaleci olduğunu düşünürsek, Bursaspor’un kalesi artık emin ellerde diyebiliriz. (9/10)
Renato Civelli / Tomas Sivok & Dany Nounkeu & Sedat Berisha: Yeşil-beyazlılarda defans hattının değişilmez ismi olan Civelli, kariyerini Fransa’da devam ettirme kararı aldı; Bursaspor’a Nice ekibinden katılan Arjantinli, bundan sonra Lille formasını terletecek. Kafa toplarındaki hâkimiyetine rağmen hızlı hücumculara karşı ağır kalan Civelli’nin transferi sonrasında ise takıma Sivok ve Dany gibi tecrübeli isimler katıldı. Beşiktaş’ta birçok başarıya imza atan ancak sözleşmesi uzatılmayan Sivok ile Galatasaray’da beklendik performansı sergileyemeyen Dany, Bursaspor’un defans hattına kuvvet katacaklardır. Geçtiğimiz yıl bu bölgede orta sahadan devşirilerek kullanılan Şamil Cinaz’ı rahatlatacak bir diğer transferin de Makedon asıllı Sedat Berisha olduğunu hatırlatmakta fayda var. (9/10)
Şener Özbayraklı / Luis Advincula & Erdem Özgenç: Fenerbahçe’ye transfer olarak ligin en formda iki yerli sağ bekinin de Kadıköy semalarında izleneceğini duyuran Şener, Bursaspor’da oldukça verimli iki buçuk sezon geçirdi. 2014-15 sezonunda toplam kırk bir maçta forma giyerek takımının en istikrarlı oyuncularından biri hâline gelen Şener, sağ bekte doğabilecek sıkıntılara adeta tek başına göğüs gerdi. Bölgeye yapılan transferler ise Copa America’nın en iyi sağ beki seçilen Perulu futbolcu Luis Advincula ile geçtiğimiz sezon küme düşen Kardemir Karabükspor’un en dişe dokunur isimlerinden Erdem Özgenç oldu. Advincula ile Erdem arasındaki rekabet en çok Bursaspor’a getiri sağlayacaktır. (8/10)
Fernando Belluschi / Cristobal Jorquera: Opsiyonu kullanılmak istense de Meksika’nın Cruz Azul takımı ile anlaşan Belluschi takımdaki dengeleri bir anda bozdu. Oyunun her alanında etki gösteren yıldız oyuncunun eksikliğini Bursaspor büyük ölçüde hissedecektir. Jorquera ise Ertuğrul Sağlam’ın Eskişehirspor’dan tanıdığı bir isim ve hücum fonksiyonlarına forvet arkasında yön verme özelliği olan bir futbolcu. Takımda yer alan Josue’nin on numara pozisyonunda tercih edilecek ilk isim olacağını düşünürsek, Jorquera’ya geriden oyun kurma görevi düşüyor diyebiliriz. Tıpkı Belluschi gibi. (7/10)
Fernandao Viana / Tomas Necid: Yirmi iki gol ile ligi gol kralı olarak bitiren Brezilyalı santrfor, bonservis maliyeti dolayısıyla takımda tutulamadı. Alternatif arayan Bursaspor da istediği oyuncuyu Hollanda’da buldu. Eredivisie’de PEC Zwolle forması altında çıktığı otuz üç maçta on dört gol atan Çek futbolcu, CSKA Moskova’da parladığı dönemdeki gibi ışık saçmasa da, iş bitiriciliğiyle kritik gollere imza atacaktır. Yine de Çek golcünün Fernandao’dan sonra Bursaspor’un aradığı kan olduğunu söylemek güç. (6/10)
Ekstra avantajlar ve potansiyel tehlikeler
Bursaspor, yapımı tamamlanan Timsah Arena’da mücadele edecek olmanın avantajı ile lige merhaba diyecek. Konya Torku Arena başta olmak üzere yapımı tamamlanan tüm statların tribünlerdeki doluluk oranını artırdığını da düşününce, Bursaspor taraftarlarının Passolig boykotunu sonlandırıp yeni stadyumlarına koşmalarını beklemek hayalperestlik olmaz.
Ozan Tufan gibi birçok genç oyuncunun isminin transfer dönemlerinde diğer takımlarla anılması ise yeşil-beyazlıların en büyük handikapı. Öyle ki, henüz geçtiğimiz günlerde Ozan Tufan’ın transfer sürecine dair yapmış olduğu açıklama yüzünden oyuncuya elli bin liralık ceza kesildi. Emre Taşdemir, Volkan Şen ve Cedric Bakambu gibi daimi ilk on bir oyuncusu olmasını beklediğimiz isimlerin motivasyonunu yukarıda tutmak ve transfer gündeminde kendi takımlarına odaklanabilmelerini sağlamak Bursaspor yönetiminin öncelikli olarak ele alması gereken sorunların başında geliyor.