Cumartesi günü, ligde oynadığı son on dört maçı kazanan Juventus ile ondan hiç de geri kalmayarak son sekiz maçında üç puana uzanan Napoli, Juventus Stadium’da karşı karşıya gelecek ve Serie A’nın yirmi beşinci haftası, belki de ligin en kritik virajlarından birine ev sahipliği yapacak.
Juventus’un iki puan önünde elli altı puanla zirvede bulunan Napoli, bu maçtan galibiyetle ayrılması hâlinde hem rakibinin olağanüstü serisini bozacak, hem de liderlikteki konumunu sağlama alacak.
Ev sahibi Juventus ise maçı kazanarak hem psikolojik üstünlüğü rakibinin elinden almanın, hem de 23 Şubat’ta Şampiyonlar Ligi’nde karşılaşacağı Bayern Münih’e gözdağı vermenin peşinde.
Napoli 2-1 Juventus (26 Eylül 2015, San Paolo)
JUVENTUS
Sezona belki Şampiyonlar Ligi finalinde Barcelona karşısında alınan mağlubiyetin olumsuz etkisini atamadığı, belki de takımdan ayrılan Pirlo, Vidal ve Tevez’in boşluğunu doldurmaya yeterli zamanı bulamadığı için oldukça kötü bir başlangıç yapan siyah-beyazlılar, “zaman her şeyin ilacıdır” sözlerine nazire yaparcasına öyle bir yükselişe geçti ki, “yaşlı hanımefendinin” rüzgârı karşısında ne Inter, ne Roma, ne de Fiorentina ayakta durabildi.
Oynanan her maçın ardından oyuncular arasındaki uyumun arttığı Juventus, kâğıt üzerindeki kadro kalitesini önce Şampiyonlar Ligi’nde Manchester City karşısında edindiği üç puanla, ardından da Serie A’da aldığı seri galibiyetlerle yeşil sahalara taşımayı başardı.
Arjantinli genç yıldız Dybala, takımını sırtlamaya devam ediyor.
Peki, Massimiliano Allegri’nin öğrencilerinin bu başarısının sırrı neydi?
Verebileceğimiz ilk yanıtı oturmuş “oyun planı” oluşturuyor. 4-2-3-1 diziliminin modern futbola fazlası ile hâkimiyet kurduğu bir süreçte, Juventus, maziye dönüş gerçekleştirerek yeniden 3-5-2’nin hegemonyasını kurmayı başardı.
Dolayısıyla Juventus ile nev-i şahsına münhasır oyun planına sahip olan bir diğer takım Barcelona’nın geçtiğimiz yılın Şampiyonlar Ligi finalinde karşılaşması bir tesadüf değildi.
Allegri’nin oyun planı, körü körüne bir bağlılığı da sembolize etmiyor. Öyle ki, Real Madrid ve Barcelona gibi hızlı hücumculara sahip olup seri atak gerçekleştirebilen takımlara karşı Juventus’un her zaman bir “B Planı” vardı. Ama Allegri çift forvet anlayışından hiç ödün vermedi ve bu B Planı, 4-3-1-2’den ibaret oldu.
Burada tek eksi yanı ise Pirlo ve özellikle Vidal’in boşluğunu doldurması için 4-3-1-2 dizilimine oldukça uygun bir alternatif oluşturacağı düşünülen Anderson Hernanes’in on bir milyon € karşılığında İnter’den transfer edilmesine rağmen takıma pek katkı sağlayamaması oluşturuyor.
Juventus ve Napoli’nin 24. hafta kadroları.
Savunma hattında da “Üç silahşörler” Chiellini, Bonucci, Barzagli ve “D’artagnan” olarak kimi zaman Cáceres’in, son dönemlerde de genç Rugani’nin dâhil olduğu üçlü defans sistemi, futbol oyun planları üzerine araştırma yapacak çalışmacılara inanılmaz nimetler sunacak şüphesiz. Burada “her başarılı defansın arkasında iyi bir kaleci vardır” diyerek Gianluigi Buffon’a da atıfta bulunmamız zorunlu görünüyor.
Juventus, Antonio Conte tarafından başlatılan ve Massimilano Allegri tarafından devam ettirilen hikâyesinde, Pogba’dan Marcisio’ya, Cuadrado’dan Dybala’ya uzanan esame listesiyle yeni perdeleri aralamaya devam ediyor ve basının Allegri’yi Chelsea’ye yakıştırması, kimsenin öncelikli konusu değil.
Geçtiğimiz yıl Şampiyonlar Ligi’nde ilk üç maçta alınan üç puanın ardından finale uzanma başarısı gösteren Juventuslular için öncelikli hedef, bu sezona da benzer şekilde puan kayıpları ile başladıkları için “dejavu” hissini yeniden yaşamak…
Ve bunu başarabilecek güce fazlası ile sahipler. Ne de olsa 3-5-2 onların formasında yaşıyor, savaşıyor.
Sakat ve cezalılar (11 Şubat itibariyle): Martin Cáceres (Aşil tendonu sakatlığı), Giorgio Chiellini (Baldırından sakat), Kwadwo Asamoah (Diz ardı kirişinden sakat), Sami Khedira (Kasığından sakat), Mario Mandzukic (Baldırından sakat)
NAPOLİ
1989-90 Sezonu’nda Diego Maradona önderliğinde edinilen şampiyonluğun ardından “kuzey” hegemonyasına karşı uzun bir süre sessiz kalan Napoli, son üç sezondur güneyin bayrağını yeniden göndere çekebilmenin coşkulu mücadelesini veriyor.
Mazisine nispet yaparcasına yine bir Arjantinli tarafından sırtlanan gök mavililer, kuzeyin egemenliğine olduğu kadar son yıllardaki Juventus hegemonyasına da darbe vurmanın peşinde. Dolayısıyla Cumartesi akşamı, yeni bir tarihin kapısı aralanabilir!
Gonzalo Higuain, kulüp tarihine geçmenin eşiğinde.
Ligde oynadığı yirmi dört maçta elli üç gole ulaşan Maurizio Sarri’nin öğrencileri, maç başı 2,2’lik gol oranı tutturarak alışılageldik İtalyan anlayışının da dışarısında konumlanıyor. Şüphesiz ki bu istatistiğin oluşumunda yirmi dört gol ve iki asistlik katkı sağlayan Gonzalo Higuain’in yeri tartışılmaz.
Ayrıca Napoli’nin gol yollarındaki bu etkinliği de mevcut sezona has bir durum değil. Öyle ki, gök mavili takım, geçtiğimiz sezon (2014-15) gol sıralamasında yetmiş golle üçüncü, bir önceki sezonda (2013-14) yetmiş yedi golle ikinci, bunun bir öncesinde de (2012-13) yetmiş üç golle ilk sırada yer alıyordu. Ancak tüm bu tablolar içerisinde değişmez olan tek şey, “ligin zirvesindeki beyaz rengin” yanında daima “siyahın” var olmasıydı.
İşte bu yüzden, Napoli için bu deplasman farklı bir anlam taşıyor. Torino dönüşünde evinde Milan’ı ağırlayacak olan gök mavililer, zorlu Floransa yollarına düşeceği bir seriden, kayıpsız ayrılmanın başlangıcı olarak görüyor bu maçı.
Üstelik son şampiyonluğun kazanıldığı 1989-90 Sezonu’nda, son haftalara girilirken iki maçlık bocalamayı, Juventus’u yenerek kırmıştı Napoli.
Bu kez amaç, seriyi sürdürüp zirvedeki yeri sağlama almak… Başarabilecekler mi, hep birlikte göreceğiz.
Sakat ve cezalılar (11 Şubat itibariyle): Alberto Grassi (Menisküs problemi)
Juventus FC – SSC Napoli
Tarih: 13 Şubat Cumartesi
Saat: 21.45 (TSİ)
Stat: Juventus Stadium
Hakem: –
Yayın: Lig TV