Spor Toto Süper Lig’de sezonun ilk haftasında, geçtiğimiz yıl olduğu gibi Mersin İdman Yurdu ile Beşiktaş yine Mersin Arena’da karşı karşıya geldiler ve maçtan galibiyetle ayrılan taraf beş golle Beşiktaş oldu.
Ev sahibi taraftarların, karşılaşma öncesinde takımlarının 90. kuruluş yıldönümünü kutladığı ve 30 derecelik sıcaklıkta yüksek nem oranı ile oynanan maçta bu zor şartlar sahayı neredeyse hiç etkilemedi desek yersiz olmaz. Öyle ki, her iki takımda efektif bir oyun anlayışı göstererek bol gollü bir maçı izleyicilere hediye ettiler.
Mersin İdman Yurdu
Transfer yapma yasağı sonrasında elindeki oyuncuları takımda tutması zorunlu hâle gelen Akdeniz ekibinde Kasımpaşa’nın başına geçme kararı alan Rıza Çalımbay’ın halefi olan Mesut Bakkal, Çalımbay dönemindeki 4-3-3 şeklindeki oyun planı yerine 4-2-3-1 modeline uygun bir kadro yapısı ile sahaya çıkmayı tercih etti.
Oktay Delibalta’nın 10 numara pozisyonunda oynadığı bu kadro yapılanmasında sol kanat akınlarına Prejuce Nakoulma, sağ kanat akınlarına ise tecrübeli bir isim olan Tita yön verirken Nakoulma, son derece etkili bir oyun ile takımının gollerine imza atmayı başardı.
Mevcut kadrosunun yaş ortalaması 26 olan Mersin İY’nin sahaya çıkmış olduğu ilk on birin yaş ortalaması ise 28.36 oldu. Özellikle savunmanın sağında ve solunda yer alan Serkan Balcı ve Gökçek Vederson’un eskiyi aratan süratleri Beşiktaş’ın hızlı kanat oyuncuları karşısında birçok kez SOS verdi ve özellikle Tosic’in ofansif anlamda çok daha fazla katkı sağlamasına yol açtı.
Defansif orta saha bölgesinde görev yapan Mehmet Taş’ın Gökhan Töre’ye yaptığı faul sonrasında ikinci sarı kartı görerek oyundan atılması ise ev sahibi takım adına kırılma anı olarak yorumlanabilir. 65. dakikada cereyan eden bu olayın hemen üç dakika sonrasında günün flaş ismi Cenk Tosun’un skoru 3-1’e taşıyan golü de eklenince kırmızı-şeytanlar için mağlubiyet kaçınılmaz hâle geldi.
Beşiktaş
Beşiktaş, tam da beklediğimiz gibi inanılmaz bir arzu ile sahaya çıktı. Her türlü hücum varyasyonunu deneyen kara-kartallar, lige son iki yıldan aşina olduğumuz üzere müthiş bir giriş yaptı.
Tabii ki Beşiktaş her ne kadar son iki sezona müthiş bir giriş yapmış olsa da, ilerleyen dönemlerde sendelemiş ve şampiyonluk yarışında beklenmedik kayıplar yaşamıştı. Ancak MİY deplasmanında oynanan futbol ile Slaven Bilic döneminde oynanan futbol arasında mental açıdan büyük farklılıklar olduğunu dile getirebiliriz. Bu farklılıkların baş mümessili de hiç kuşku yok ki Şenol Güneş’tir.
Güneş, Beşiktaş’ın başına geçtiğinde yerli oyuncuların, özellikle de yaşı genç olan oyuncuların patlama yapacağına dair tespitlerde bulunmuş ve 12 Temmuz tarihinde, “Yeni transfer döneminde öne çıkanlar” başlığı ile paylaştığımız yazıda şu cümlelere yer vermiştik:
Bahsi geçen isimlerden dördünün sahada yer aldığı ve özellikle Oğuzhan Özyakup ile Cenk Tosun’un damga vurduğu bu karşılaşmada savımızın geçerlilik kazandığını görmek mutluluk verici. Burada ek parantez açmayı da zorunlu görüyoruz.
Oğuzhan Özyakup
2012 yılında İngiliz devi Arsenal’den transfer edilen Oğuzhan Özyakup, üstün oyun zekâsını fizikî anlamda desteklemediği için beklenen etkiyi bir türlü veremedi. Samet Aybaba döneminde takımın beyni görevini üstlenen Özyakup, ortalama üzeri bir performans sergilese de asla Mersin İY karşılaşmasında olduğu gibi top-class bir oyun gösteremedi.
Ancak Şenol Güneş, belli ki Oğuzhan’ı canlandırmış; ikili mücadelelerde ekseriyetle yerde kalan o oyuncu gitmiş, yerine dişe diş, kora kor oynayan bir futbolcu gelmiş.
Üstelik Oğuzhan ilk yarıda da Hutchinson’un yanında, yani kendi mevkisinin bir tık gerisinde oynayarak bunu başardı. Yaratıcılık konusunda tüm futbolseverlerin Quaresma ile Gökhan Töre’ye odaklandığı bir ortamda Oğuzhan Özyakup hem yaptığı üç asist ile maçın yıldızı oldu, hem de fizik kondisyon bakımından ışık saçarak Jose Sosa’ya gözdağı verdi.
Not: Oğuzhan Özyakup, maçın ardından yaptığı açıklamada, “Hocanın oyuncuya verdiği güven çok önemli. Bilic çok şans vermedi ama onu geride bıraktım. Hedeflerime ulaşmak istiyorum” sözlerini kullanmış olsa da, oyuncunun yalnızca 2014-15 sezonunda dahi tüm kulvarlarda 42 maçta 2254 dakika görev aldığını belirtmemiz gerekiyor. Yani Özyakup, geçtiğimiz yıl sarf etmiş olduğu performansı bugün göstermiş olduğu performans ile mukayese ederek büyük bir yanılgı içerisine düşüyor. Ancak bunun kendisi üzerinde bir hırs oluşturduğunu da gözlemleyebiliyoruz ki bu da Beşiktaş için güzel sonuçlar doğuracak bir aşamadır.
Cenk Tosun
Slaven Bilic’i savunduğumuz gibi onu yermesini de bilelim; Bilic, Cenk Tosun yerine Mustafa Pektemek’i tercihleyerek büyük bir yanılgı göstermiştir. Sakatlıklar bakımından yüzü gülmeyen ve skora etkisi de tartışılır bir oyuncu olan Pektemek yerine daima fit durumda olan Cenk’i görmezden gelen Bilic’in -istemeden de olsa- oyuncusuna haksızlık ettiğini bugünkü tanıklığımız eşliğinde yeniden dillendirebiliriz.
2014-15 sezonunun açılış maçında da siyah-beyazlılara MİY karşısında galibiyeti getiren golü atan Cenk Tosun, yeni sezonda bu başarımının bir adım ötesine geçti ve Süper Lig kariyerindeki ilk hat-trick’ini yaptı.
MİY savunmacıları Mitrovic ve Sadiku’ya nefes dahi aldırmayan Cenk, çıtayı yükselterek, Almanya forması ile Avrupa Şampiyonası’na gitmek için skora çok sık etki etmesi gereken Mario Gomez’e uyarı mesajı verdi adeta. Gomez’in artık daha sıkı çalışması gerekecek!
Şenol Güneş
Geçtiğimiz yıl Bursaspor’u ligin en çok skor üreten takımı yapan Güneş, Beşiktaş ile çıkmış olduğu ilk resmi müsabakayı da beş golle tamamlamayı başardı. Açıkça belirtmek gerekirse ilerleyen haftalarda böyle bir performansı bekliyorduk ancak daha ilk günden böyle bir futbolu görmek ne yalan söyleyelim, gözlerimizin pasını sildi.
Birçoğu ilk kez bir arada forma giyen futbolcuların yer yer kopukluk yaşadığı görülse de, Güneş, oyuna müdahale etme konusunda riskten kaçınmayan tutumu ile takdir topladı.
İlk yarıda kimi zaman topla fazla oynayan Quaresma’yı çıkararak Necip Uysal’ı oyuna alan Güneş, böylece savunmasındaki aksamaların da önünü kesti ve Hutchinson, Rhodolfo, Ersan üçlüsünün iş yükünü hafifletmeyi başardı.
Ayrıca Güneş’in, Quaresma, Olcay ve Gökhan Töre’nin mevkilerini sık sık değiştirmesi de rakip takımın oyun dengesini bozan bir etmen olarak dikkatlerden kaçmadı.
Bu galibiyet, daha doğrusu bu futbol sonrasında son söz olarak başka ne denebilir ki; “Sana puanım dokuz hocam!”
# Yazıda Opta’nın istatistiklerinden ve mackolik.com’un görsellerinden yararlanılmıştır.