Meksika Dalgası Kaldığı Yerden Devam Ediyor

Meksika doludizgin gruplardan çıkmayı başardı. Sadece bu zorlu grupta aldığı 7 puan ile değil, aynı zamanda iştahlı, modern futbol anlayışı ile de beğeni topladı.

Herşeyden önce Hırvatlardan turnuva olarak çok daha fazlasını bekleyenlerdendim. Balkan futbolu olarak nitelendirebileceğimiz Romanya, Bulgaristan, Yunanistan hatta Türkiye gibi ülkelerin yeni jenerasyon getirememesinden farklı olarak Hırvatlar çok yetenekli bir kadro ile beklenen başarıyı gösteremediler.
 
Maçı teknik açıdan incelemek gerekirse;
 
Aşağıda iki takımında ortalama saha içi dağılımını görüyoruz. Sadece bu tablodan bile orta alanı tutan, kalabalık olan, saha içi dağılımı daha dengeli olan tarafın Meksika olduğunu söyleyebiliriz. Topla oynama oranına (%55 – %45), toplam gol denemesi sayısına (10-12), ceza sahasına atılan top sayısına (13-11) baktığımızda maçı izlemeyen biri oyunun dengede gitmiş olduğunu düşünebilir.
Hatta pas sayılarında Hırvatların %16 gibi bir oranda fazla pas yaptığını görüyoruz. (Bu arada iki takımında pas isabet oranlarının oldukça düşük olduğunu belirtelim)

Ancak burada oyun stratejisi ve oyun anlayışı devreye giriyor. Fazla pas yapmış olabilirsiniz, daha fazla koşmuş olabilirsiniz. Ancak bu pasları ne kadar etkin yaptınız? Bu koşuları hangi bölgede ne şekilde yaptınız? Bunlar oyunun kilidini açan sorular olarak karşımıza çıkıyor.

İlk yarıda daha çok kendi yarı alanında bekleyen, savunma hattının ceza sahası çizgisi seviyelerinde geriye yaslayan bir Meksika vardı. Bu stratejide kendilerine 1 puanın yetmesinin etkisi var muhakkak. 

 

Mandzukic Hırvatların kağıt üzerinde en uçta olan oyuncusu. Ancak ilk yarı boyunca sadece 7 top alabilmiş olması ve biri hariç bu pasların hiçbirinin 3. bölgenin yakınların dahi olmaması hırvatların ilk yarıdaki hücum anlayışları için bize bir fikir verebilir.

 

İkinci yarı Hırvatistan’ın ilk 15 dakikada baskıyı arttıracağı beklendi ve 45-55. dakikalar arasından oyunu Meksika yarı sahasına yıksalar da Meksika özellikle 55-72. dakikalar arasında Hırvatistan ceza sahası içine adeta bombardıman yaptı. Toplam 6 kere ceza sahası içine orta yapıldı. Bunun sonunda da 72. dakikada Marquez’in golü geldi. 

Burada Herrera’ya ayrı bir parantez açmak gerekebilir. Maçın 3. bölgede en fazla ve en isabetli pas yapan oyuncusu oldu; 3. bölgede toplam 20 pas yaptı, sadece 1 pası hatalıydı, bu pasların biri de asist oldu. Hırvatistan sol kanadını çok zorladı, sürekli denedi. aynı zamanda Meksika adına sahanın en fazla mesafe kat eden oyuncusu oldu, toplam 10.88 km mesafe kat etti.
Hırvatistan, Meksika’nın bu öne oynayan, orta sahada kalabalık olan oyun yapısına refleks gösteremedi.
 
Kat edilen mesafelere bakacak olursak; Hırvatistan 103.74 km, Meksika ise 108.242 km. 89. dakikada Rebic’in kırmızı kartı bu istatistiği etkilese de uzatmalar ile birlikte oynanan son 6 dakikada bile Meksika’ya yaklaşmaları mümkün olmayacaktı. Hırvatistan’ın top ayaklarında iken daha hareketli olduğunu (37.23 km) Meksika’nın ise topsuz oyunda daha hareketli olması ayrıca önemli. 
 
Top Hırvatlarda iken 37.23  km mesafe kat eden takım karşısında Meksika topsuz olarak 39.52 km ile karşılık vermiş, daha fazla mesafe kat etmiş. Ancak top Meksika’da iken 31.23 km mesafe kat eden takım karşısında Hırvatistan ancak aynı oranda karşılık verebilmiş, 31.42 km.
1986 Meksika Dünya Kupası’nda başlayan Meksika dalgası  2014 Brezilya Dünya Kupası’nda devam ediyor ve bu dalga can yakacak gibi görünüyor. 
 
Hollanda’yı zorlu bir rakip bekliyor, bizi ise çok heyecanlı bir maç!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *