D Grubunda oynanan maçlar grubu ölüm grubu betimlemesinden “mahşer yeri” denilecek noktaya getirdi.
Aslında herkes İngiltere – İtalya mücadelesinde geleceğe dönük bir çıkarım elde edileceği kanaatindeydi. Ama Uruguay – Kosta Rika maçı bu turnuvanın şuana kadarki en büyük sürprizi oldu ve işin içinden çıkılmaz bir duruma geldi D Grubu.
Günün tüm maçları içinde göze çarpan en önemli maç İngiltere – İtalya maçıydı.
Hudgson’ın hazırlık maçlarında yaptığı denemeler, sürekli takım düzenleriyle oynaması kimyası tutmamış bir takım izlenimi verdi bana.
Maçı izleyenler İngiltere’nin biraz daha atak göründüğünü düşünebilir. Ama İtalyan futbolu zaten pasa dayalı, hücuma defanstan başlayan ve nispeten biraz daha yavaş bir stile sahip. Bunu da İngilizler karşısında harfiyen uyguladılar. İngilizler ise kendini bilmez ve dağınık gözüktü.
Günün önceki maçlarında topla oynama yüzdesi düşük olan takımlar galip gelmişti (Kolombiya ve Kosta Rika). Aynı şekilde bir gece önceki İspanya – Hollanda maçında da %57’ye %43’lük İspanya üstünlüğü vardı ve Hollanda sahadan galip ayrılmıştı.
İtalya bu maçlardan sonra %52’ye %48’lik topla oynama yüzdesiyle maçı galip bitiren taraf oldu. “Başbakan” Pirlo’nun başı çektiği isabetli paslarda da rakibine 606-467 üstünlük kurdu.
Maçın yıldızı seçilen Balotelli ve Pirlo birlikteliği ile takımın gözle görülen oturmuş düzeni İtalya’yı turnuva öncesinde beklediğim gibi bu grubun favorisi konumuna taşıdı. Dortmund transferi sonrası performansını merak ettiğim İmmobile, Balotelli’nin yerine oyuna girdikten sonra biraz daha yol katetmesi gerektiğini hissettirdi bana. Ama oyun görüşü çok iyi ki henüz 2. resmi maçını oynayan bir oyuncudan bahsediyoruz.
Hayat bu grupta İngiltere ve Uruguay için artık çok daha zor olacak. Tüm takımların birbirine üstünlük kurabileceğini gördüğümüz bu turnuva da ilk 3 puanlarını almış olsalar da İtalya ve Kosta Rika’nın da ciddiyeti elden bırakmaması gerekli ki zaten malzemesi hazır olan grup, maçlar sonunda iyice çorba olmasın.