Yarı finaller ve her iki takımın da turnuva performansları göz önünde bulundurulduğunda favori Almanya iken Arjantin “diş geçirme” çabasında olacak şekilde sahada yer alıyordu.
Aslında Arjantin maç başında yaptığı ataklar ile bu izlenimi oluşturdu. İlk yarının en iyi isimlerinden olan ancak ikinci yarı nedeni belirsiz bir şekilde oyundan çıkarılan Lavezzi, turnuvanın kendi adına en iyi futbolunu oynuyordu.
Maçın başında Higuain’in ofsayttan attığı gol ve yaşadığı sevinç biraz trajikomik bir durum olarak hafızalarda yer etti.
Almanlar ise ilk başlarda rakibe birkaç fırsat verse de sonrasında oyunu dengeledi ve kontrolü ele aldı. Höwedes’in direkten dönen topu gol olsa belki de uzatmalara giden bir final izlememiş olacaktık. Kim bilir, belki çözülen bir Arjantin’de olabilirdi sahada ancak bu gerçekleşmedi.
Aslında maç sonu istatistiklerine baktığımız zaman topla oynama oranlarından tutun( %60’a %40), tehlike yarattığı ataklar, ceza sahasına giriş, hepsinde Almanların bariz üstünlüğü var.
Maçın genelinde oyun tarzları da bir birinin zıttı iki takım izledik.
Arjantin, geride çok adamla savunma yaparken (Bende 2004 Yunanistan’ı havası hissettirdiler tüm maç, hatta tüm turnuva boyunca), Almanlar, pas, değerlendirebilecekleri boşlukları kollama, kanatları kullanma konusunda istekli taraftı.
Messi ve Aguero’nun hızını da kullanmak isteyen Arjantin, bu ikili yerine Palacio ile pozisyonları yakalayınca hücumdan eli boş döndü.
Almanların pas başarısı ise takdire şayandı. Aslında “paslaşmak” denildiğinde, daha ilk turda evine dönen İspanya akla geliyor.
Ama durum şu ki pas var bir de “faydalı pas” var. Sürekli enine oynayıp atağa gidemeyen bir takım değil Almanya. Paslaşmaları akıllıca ve yerinde. Zaten bu “akıl işi” onları turnuvada zafere götüren en önemli etken.
Finalde, %80 başarılı pas yüzdesi Almanların, %71 ise Arjantin takımının istatistiklerinde yer alıyordu. 915 pas Almanlar yaparken (ki 540’ı orta mesafe paslaşmalar, bu da atağa çıkarken yapıldığının göstergesi), 586 paslaşma da Arjantin’de vardı.
Oyunculara değinecek olursak, maçın adamı Gözte, oyuna kattığı hız ve kupayı getiren golden ötürü hakkını yiyemeyeceğimiz bir performans ortaya koydu ama “esas hak eden” bana göre Bastian Schweinsteiger idi. Elmacık kemiğinin açılması mı dersiniz, yediği sayısız tekme mi dersiniz, Mascherano ve Biglia ile tek başına savaşması mı dersiniz, hepsini tek başına yaptı. İlkay Gündoğan zaten turnuva başında yoktu. En büyük yardımcısı Sami Khedira maçın başlamadan fire verildi. Hadi son şans Kramer denildi, daha ısınmadan sakatlandı gitti ve Schweinsteiger yalnız kaldı. Hemde finalde! Ama bu yalnızlığı 120 dakika ne sahadaki arkadaşlarına ne biz izleyenlere hiç hissettirmedi.
Arjantin tarafında ise tabii ki işi bitirmesi beklenen isim Lionel Messi idi. Ne kadar faydalı oldu bilinmez. İkinci yarının başında Lavezzi oyundan çıkarılmasa daha farklı bir Messi izleyebilirdik ancak sıradan bir futbolcu gibiydi Maradona’nın veliahtı. Aslında grup maçlarındaki performansından sonra gole uzak kalışı ve oyuna yaptığı etkinin zayıflığı bu maçtaki oyunu için sürpriz olmadı.
Yukarıda paylaştığım Schweinsteiger’in saha içindeki etkisi ile aşağıdaki “Messi Efect” ya da “unefect” sanırım “liderliğin” önemini en iyi gösteren tablolar.
Buna rağmen Altın Top ödülünü (ki azıcık futboldan anlayıp, turnuvayı takip etmiş her bireyin James Rodriguez’in anasının ak sütü gibi hak ettiği bu ödülü) Lionel Messi kazandı.
En iyi genç oyuncu ödülünü de Fransız Pogba’nın aldığı düşünülürse, hak edenin kazandığı tek ödül Golden Glove yani Altın Eldiven’dir sanırım. Kalesine gelen tehlikelere uzandığı gibi bu ödüle de uzandı Manuel Neuer.
Kim ne derse desin turnuva gibi turnuva, final gibi final oldu! Atılan gol sayısı, yaşadığımız heyecan, hiç beklenmeyen sürpriz takımlar, o kadar çok atılan gole rağmen muhteşem kaleci performansları ve sonunda 2006’dan bu yana bu kupayı hak ettiğine inandığım Panzerlerin zaferi!
Bir dört yıl daha beklemek zulüm geliyor insana belki ama umarız bu 4 yıl sonunda Ay-Yıldızlı formamızı da Dünya Kupasında görürüz. O günleri çok özledik, 4 sene zarfında bu som altından kupanın mücadelesini de çok özleyeceğiz gibi gözüküyor.