Avrupa Futbolunda Irkçılık ve Cezalar – 1

Dünya futbolunda hemen hemen her üst düzey ligde bir türlü önüne geçilemeyen tek bir hastalık var; Irkçılık. Özellikle Avrupalı’ların Amerika Kıtasını keşfetmesinden sonra ortaya çıkan kölelik kavramı ırkçılığın kökeni olarak kabul edilebilir. Irkçılık dünya futbolunda ise zaman zaman çeşitli protestolarla, sahaya cisim atılmasıyla, bir el işareti ile ve bazen de tribünlerin çıkardığı ırkçı seslerle futbolu kirletmeye devam ediyor. Son olarak Barcelonalı futbolcu Daniel Alves’e muz atılması bu konuyu tekrar gündeme getirmiş durumda. 

Bu haftaki yazımızda dünyadaki ırkçı örneklerden ve verilen cezalardan bahsedeceğiz. Hem bu konuda sizleri bilgilendirmek hem de yetkililerin dünya futbolunun çözüm bulamadığı bu hastalığa Türkiye’ye daha fazla  sıçramadan önlem almasını hatırlatmak istiyoruz.

Geçen haftaki olayda, Barcelona-Villareal maçında köşe vuruşu kullanmak için köşe gönderine giden oyuncu Daniel Alves’e tribünlerden bir muz atıldı. Ama daha önceki örneklerinde olduğu gibi Alves gözyaşlarına boğulmayıp veya bu durumu kafasına takmayıp, belki de yıllardır UEFA’nın yapamadığı bir tepkiye imza atarak kendisine fırlatılan muzu yedi. Bu olay dünya basınında bomba etkisi yarattı ve tüm futbolcular, tüm spor camiası Daniel Alves’e destek veren fotoğraflarını sosyal medyada paylaştı.
Irkçılıkla ilgili yaşanan diğer olayları ve karşılığında verilen cezaları hatırlamak gerekirse ilk olarak bakmamız gereken olay İngiltere ve İtalya’nın futbol tarihlerinde kara lekesi olan Heysel Faciası. 29 Mayıs 1985 yılında Brüksel’de oynanacak Şampiyon Kulüpler Kupası final maçında Liverpool ve Juventus karşılaşacaktı. Maç öncesinde İngiliz Holiganlar Brüksel sokaklarında bir çok olaya sebep olmuştu. Maçın başlamasına kısa bir süre kala ise arada güvenlik bariyeri olmadığı için Juventus’lu taraftarların olduğu bölüme saldıran İngiliz holiganlar, çıkan arbede ve panik ortamı içinde 38 İtalyan ve 1 Belçikalı  taraftarın ölümüne sebep olmuştur.
Futbol tarihinin en kötü olaylarından biri olan bu faciadan sonra dönemin Britanya Başbakanı Margaret Thatcher’ın dedikleri ve yaptıklarına bakmak gerekir. Thatcher faciadan 2 gün sonra  Liverpool’un Avrupa Kupalarından süresiz olarak men edilmesini UEFA’dan istemiş, ama UEFA bu cezanın çok ağır olacağını düşünerek Liverpool’u 5 yıl süreyle men etmiştir. Bunun üzerine Thatcher cezayı az bularak “Bu hayvanların cezasını ben vereceğim” diyerek İngiltere’de holiganizmi bitirecek uygulamaların startını vermiştir. Kendisinin Demir Leydi olarak anılmasında da bu tavrı çok önemlidir. Thatcher’ın, “Önce Holiganizmi kendi içimizden temizlememiz gerekiyor. Bunda başarılı olursak, gelecekte bir gün belki yeniden Avrupa kupalarına katılabiliriz” cümlesi, Ada futbolunda gerçekleşen temizlik operasyonunun başlangıcı olarak kabul ediliyor. “Ortaçağ arenasına dönen statları yeniden bir oyun alanına, “gladyatör”lere dönüşen seyircileri ise “tiyatro seyircisi” haline getiren Thatcher, aldığı önlemler ve çıkardığı yasalarla İngiliz futboluna yeniden saygınlık kazandırmıştır. Görüldüğü gibi ırkçı olarak nitelendirilebilecek bu olay karşısında tavrını kesin ve net şekilde uygulamalar ile gösteren Demir Leydi sayesinde bugün İngiltere’de holiganizim bitme noktasına gelmiştir.

Birçok federasyon gerek uluslararası statülerle, gerek kendi ana statüleriyle bu tarz disiplin ihlali söz konusu olduğu zaman verilecek olan cezaları saptamışlardır. Irkçılığa  karşı verilen bu cezalar, statülere, ceza hukukuna ve spor hukukuna göre verilmektedir.

Bununla ilgili diğer örneklere bakacak olursak; Barcelona futbol takım oyuncusu Eto’o’nun maruz kaldığı ırkçı davranışlar sebebiyle, Real Zaragoza 11 bin dolar para cezası ödemişti. Söz konusu olayda, Real Zaragoza taraftarları Afrikalı oyuncu Eto’o’nun ayağına top geldiği anda maymun sesleri çıkararak oyuncunun etnik kökenine dayalı ayrımcılık yapmışlardı. Öncesinde ise Atletico Bilbao teknik direktörü Javier Clemente, Eto’o’nun Unia isimli futbolcuya tükürmesi üzerine Eto’o ile ilgili olarak “Düne kadar ağaçta oynayanlar şimdi yere inip insanlara tükürüyor” ifadesini kullanmıştı.

Şubat ayında oynanan West Ham United, West Bromwich Albion maçında ise Anelka attığı gollerden sonra Nazi selamına alternatif geliştirilen “quenelle” selamıyla gündeme oturdu. Bu selamı nedeniyle 5 maç ceza alan Anelka gerek Albion sponsorlarının gerek aldığı cezanın etkisiyle takımından da ayrıldı. 
Futbol sahalarından ırkçılığa karşı verilmiş olan  başka bir ceza örneği ise; İtalya Birinci Ligi (Seri A) Lazio ‘nun oyuncusu Società Sportiva ile ilgili olaydır. Societa , oynanan bir maç öncesinde, tribünlere Nazi selamı vererek ırkçılıkla itham edilmiştir. Sonuçta, 7000 Euro para cezası ve bir maç men  cezası almıştır. Para cezası verilen diğer bir örnek ise; İspanya 3. Lig’inde mücadele eden Bada Bing ile Club Atletico Rosario Central arasında oynanan maçta, rakip takımın Latin Amerikalı oyuncularına ırkçı saldırılarda bulunduğu için 18 bin 420 Euro para cezasına çarptırılan Bada Bing takımına ilişkindir.

Bu bölüme kadar verdiğimiz örnekler Avrupa futboluna ait örnekler olup haftaya bu konun devamı olarak Türkiye’de  Sahalarda yaşanan Irkçılık olaylarını inceleyip verilen cezaları ele alacağız ve sonuçlandıracağız.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *