Geçmişten günümüze lakaplarıyla anılan oyuncuları saymaya başlasak sanırım bunun üzerinde çok fazla zaman tüketmiş oluruz. Bazı lakaplar oyuncular ülke değiştirse de aynı kalırken bazılarının kullanıldığı belki de tek yer sosyal medya. Ayrıca birçok oyuncunun lakabı konusunda ortak bir fikir elde edilmemiş durumda.
Avrupa Futbolu’nu yöneten kurum olan UEFA’nın resmi sitesinde yer buldu bu hafta oyuncular ve lakapları. Listede ülkemizde top koşturmuş ve halen top koşturmakta olan isimler de var. Hatta haberin görselinde tanıdık bir sima karşılıyor bizleri.
Sürprizi kaçırmak gibi olmasın ama Quaresma’nın burada bahsedilen lakabı, onun topu ayağında çok tutması ve eğlendirmeye yönelik göze hoş gelen ve bir yandan takım oyunu için uygun görülmeyen yeteneklerinin ve oyun anlayışının getirdiği lakap değil birçoklarınızın beklediği gibi. Dilerseniz çok uzatmadan sizleri UEFA’nın listesiyle başbaşa bırakalım:
Bebek Yüzlü Katil
Ole Gunnar Solskjær (Norveç)
Manchester United’ın eski forvetinin bitiricilik yeteneği ve aynı zamanda çocuksu görünümü ona bu popüler lakabı kazandırdı. 44 yaşına gelse de 14 yaşında görünmesi gibi bir gerçek var.
Bieber
Aleksandr Kokorin (Rusya)
Milli takımdan takım arkadaşı Roman Shirokov, oyuncunun, Kanadalı pop yıldızı Justin Bieber’a benzerliğini fark edip bu lakabı ilk uyduran oldu. Pek de teşbihte hata yapmış gibi durmuyor Shirokov.
Koca Popo
Dragan Vukojić (Karadağ)
Garip ve kinayeli bir övgü olan ve Türkçe’de biraz ahlaka mugayir bir anlamı olan “Guzo” tembelliği ima eder. Bu lakap, sahadaki her türlü azim eksikliğini önemli yeteneği ve saha görüşü ile telafi eden Budućnost Podgorica’nın 70ler ve 80lerdeki yıldızı için kullanılmıştı.
Sezar
Billy McNeill (İskoçya)
Bu Sezar, o Sezar değil. Her ne kadar liderliği olağanüstü olsa da dönemin Avrupa Şampiyonlar Kupası Şampiyonu Celticli takım arkadaşları, kaptanlarını, Roma İmparatoru olan Sezar olarak görmüyordu. Burada bahsettiğimiz Sezar, Ocean’s Eleven filmindeki Sezar’dı. Dönemin Celticli oyuncuları kendilerini film yıldızlarıyla eşleştirmeye meyillilerdi ve takımda araba sahibi olan tek oyuncu olmasından dolayı McNeill’a da Cesar Romero’nun canlandırdığı karakter uygun görülmüştü. Tabii ki tahmin edeceğiniz üzere burada bahsettiğimiz Ocean’s Eleven, 2001’de çekilmiş olan Ocean’s Eleven değil.
Dave
César Azpilicueta (ESP)
İspanyol savunmacı Stamford Bridge’e gelir gelmez gerek taraftarlar gerekse de futbolcular tarafından kabul gördü. Ancak Dave lakabını almasındaki yegane sebep isminin telaffuzundaki zorluktu. Dave isminin Batı Londra’da oyuncular ve taraftarlar için işleri kolaylaştırdığını düşünüyoruz. Hatta zincir kahvecide kahve siparişi alan çalışanların bile…
Şeytan
Rıdvan Dilmen (Türkiye)
1990larda, Muğlaspor hocası Kemal Dirikan tarafından çevikliği, hızı ve kurnazlığı nedeniyle “Şeytan” olarak adlandırılmıştı Rıdvan Dilmen. Ülkemizde lakabıyla bu kadar özdeşleşmiş üç oyuncudan bek olmayan isim UEFA’nın bu listesinde kendine yer edinmeyi başarmış.
Avanak
Ferenc Deák (Macaristan)
Başka bir kinayeli iltifat daha. 1940’larda Macar forvet Ferenc Deák, Macarca’da yavaş ve hımbıl anlamına gelen “Bamba” olarak bilinirdi. Orta yuvarlakta aylaklık etme ve atılacak olan ara paslardan önce rakip savunmacıya kendisini tehlikeli bir oyuncu olmadığını gösterme huyu nedeniyle edinmişti bu lakabı. Takımı için 1945/46 sezonunda 66 gol attığını düşünürsek bu metodun işe yaramış olduğunu söyleyebiliriz.
Dinozor
Jan Koller (Çek Cumhuriyeti)
Dev forvet, boyu dolayısıyla genç yaşında kazanmış olduğu bu lakaptan asla kurtulamadı. Kendisi konu hakkında “Yurtdışına çıktığımda, lakabı canlandıracak bir Çek oyuncu kadroda her zaman vardı. Haliyle de lakap beni kariyerim boyunca takip etti” diyor. Olomouc Hayvanat Bahçesi’nde, kendisini onurlandırmak için bir zürafaya “Dino” adının veriliş seromonisine katılması da gösteriyor ki; bu lakaba oldukça töleranslıydı Koller.
Catalin “Ejderha Kafa” Munteanu
Ejderha Kafa
Cătălin Munteanu (Romanya)
Rumen eski orta saha oyuncusu Munteanu, kariyerinin büyük kısmını İspanya’da geçirdi. Ancak ejderha kafa (Cap de Zmeu) lakabından asla kaçamadı. Çünkü nereye gitse kafası vücuduna oranla her zaman büyüktü.
Yılan Balığı
Dragoje Leković (Karadağ)
Zamanında Yugoslavya için ter dökmüş Karadağlı kaleci, uzun ve sıska olmasından dolayı, kariyerinin en başından beri yılan balığı anlamına gelen “Jegulja” veya kısaltması olan “Jego” olarak çağırılırdı.
Bahçıvan
Julio Cruz (Arjantin)
Efsaneye göre, eski Inter forveti, Bahçıvan anlamına gelen El Jardinero olarak çağırılıyordu çünkü ilk kulübü olan Binfield’da saha görevlisiydi ve idman maçında 2 takım oluşabilsin diye 1993 yılında sahaya çıktı ve kendisiyle kontrat imzalatacak kadar etkiledi hocasını. Alternatif olarak, bir traktörün üzerinde fotoğrafının olması, ona bu lakabı kazandırmış olabilir. Ayrıca 70lerdeki bir TV dizisi olan CHIPS’teki bir karaktere benzemesinden dolayı da Poncherello olarak da bilinirdi.
Harry Potter
Ricardo Quaresma (Portekiz)
Özellikle gençlik günlerinde sahada yarattığı sihir nedeniyle Portekiz’deki kulübündeki taraftarlar Quaresma’ya hayrandı. Bu nedenle de onu Dünya’nın en ünlü çocuk büyücüsünün adıyla anıyorlardı.
Küçük Uçak
Vincenzo Montella (Italya)
Milan’ın yeni antrenörü, 1.72’lik boyuyla attığı her golden sonra kollarını açarak yaptığı sevinç dolayısıyla “L’Aeroplanino”, yani küçük uçak lakabını almıştı.
Küçük Çim Biçme Makinesi
Stig Tøfting (Danimarka)
Danimarka’nın hocası Richard Møller Nielsen, orta saha oyuncusu Tøfting’e orta sahadaki inanılmaz gayreti nedeniyle bu lakabı uygun görmüştü.
Küçük Bezelye
Javier Hernández (Meksika)
Küçük bezelye anlamındaki bu lakap Meksikalı oyuncunun formasında bile yazıyor. Kendisiyle aynı ismi taşıyan babası Javier Hernández’in yeşil gözleri nedeniyle lakabı bezelye anlamındaki Chicaro’ydu. Aktif futbol yaşamını sürdüren Meksikalı oyuncunun lakabı da Küçük Bezelye oldu haliyle.
Küçük Kar Taneciği
Ronald Koeman (Hollanda)
Barcelona’daki zamanlarında, Hollandalı savunmacı sarı saçları nedeniyle “Floquet de Neu” yani küçük kar taneciği ismini kazanmıştı. Garip bir şekilde, bu isim Barselona hayvanat bahçesindeki albino bir gorilden geliyordu.
Miki Fare
António Simões (Portekiz)
Dünyanın başka bir yerinde bu lakap bir hakkaret olabilirdi. 60larda ve 70lerde Benfica’nın yıldızı olan Simões, “Rato Mickey” yani Miki Fare olarak tanınmıştı. Ancak bunun nedeni onun küçük ve enerjik olması gibi saygıdeğer bir nedenden ötürüydü.
Sivrisinek
Erik Mykland (Norveç)
Avrupa futbolunda birden çok sivrisinek var aslında. Ancak bu oyunculardan Norveçli Mykland kadar keyif alanı olmamıştır. Norveç dilinde “Myggen” olarak dile getirilen lakap, oyuncunun attığı gollerinden sonra kollarını çırpmasından geliyor.
Nureyev
Vasilis Hatzipanagis (Yunanistan)
Diego Maradona’nın Yunan versiyonu Hatzipangis, bir top sürme ustasıydı ve bir seferinde şöyle demişti: “ Önümde savunmacıları gördüğümde her birinin etrafında top sürmek istiyorum.” Olağanüstü bilek hakimiyeti, onun Rus balet Rudolf Nureyev ismiyle çağırılmasına neden olmuştu.
One Size
Fitz Hall (İngiltere)
Açıklaması en zor olan lakap bu aslında. Lakabı ve ismi peş peşe okuduğumuzda çıkan One Size Fitz Hall, kulağa “herkese uyan” anlamındaki “one size fits all” gibi geliyor. Kabul edelim iyi şaka.
Soğan
Cristián Rodríguez (Uruguay)
Eski Atletico Madrid oyuncusu Avrupa’ya iyi bir şöhretle ve daha da iyi bir lakapla geldi. Uruguaylı futbolseverler onu “El Cebolla” yani soğan diye tanımlıyordu. Çünkü o kadar hızlıydı ki rakip savunmaları ağlatıyordu.
Pinturicchio
Alessandro Del Piero (İtalya)
Juve’nin eski sahibi Gianni Agnelli, oyuncularını Rönesans sanatçılarına benzetmeyi pek severdi. “Eğer Baggio Rafael ise Del Piero da Pinturicchio’dur” demişti bir seferinde. Pinturicchio, kelime anlamı alarak küçük ressam anlamına gelmektedir. Aynı zamanda bu isim ünlü sanatçı Bernardino’nun şaşalı döneminde kullanılmıştı.
Uyuyan Dev
Roman Pavlyuchenko (Rusya)
Guus Hiddink, 2006-10 arasında Rusya’yı çalıştırdığı dönemde, Pavlyuchenko’yu oyuncunun boyu ve önemli anlarda gol atması haricinde hiçbir şey yapmamasını göz önünde bulundurarak ona uyuyan dev lakabını takmıştı.
Yılan Adam
Rob Rensenbrink (Hollanda)
Hollanda’nın 70lerdeki kilit isimlerinden “De Slangemens”, yani yılan adam, düzgün fiziği ve topu ayağına aldığında süzülüp gitmesiyle bu lakabı kazanmıştı.
Sfenks
Robert Herbin (Fransa)
St-Étienne, 70lerde altın çağını yaşarken, Herbin’in saçı kendisini unutması imkansız bir hale getirmişti. Tek bir kelime harcamadığı basın konferansı sonunda da kendisinin ünlü Mısır abidesine benzetilmesine neden olmuştu.
Çilek
Milan Osterc (Slovenya)
Zamanının Slovenya forveti dünyanın her yerinde oynadı ancak genç bir oyuncuyken Gorica’ya gittiğinde kendisine takılan lakap da onu her yerde takip etti. Büyümüş olduğu Prekjmurje, çilekleriyle ünlüydü ve o da “Jagoda” yani çilek olarak mimlenmişti.
Traktör
Javier Zanetti (Arjantin)
İnter’in unutulmaz sağ beki; gücü ve dayanıklılığı sayesinde İtalya’ya gittiğinde traktör lakabını kazanmayı başarmıştı.
Tetik
Jason McAteer (Irlanda)
Bitiricilik noktasında ölümcüllüğünden ziyade ünlü TV dizisi Only Fools and Horses’tan bir karaktere yapılan bir göndermeydi bu. McAteer, isminin hakkını vermeyi öğrenemese de kariyerindeki talihsizliklerin sonunda bir yemek sonrası konuşmacısı oldu çıktı. Roy Keane de şakayı ileri götürerek kavgalı olduğu McAteer’in lakabının İngilizce kısaltması köpeklerinden birinin adı olarak seçmişti.
Alabalık
Günter Siebert (Almayna)
Sonraları Schalke’ye başkanlık da edecek olan Siebert, Gelsenkirschen ekininin 1958’de Almanya’daki zaferinde pay sahibiydi ve defanstaki boşluklardan süzülme yeteneğiyle alabalık lakabını kazanmıştı.
Dayı
Giuseppe Bergomi (İtalya)
Genç Giuseppe Bergomi’nin bıyıkları, takım arkadaşı Giampiero Marini’yi onunla Inter’deki ilk karşılaşmasında şoke etmişti. “Ne? Sen 18 yaşında mısın? Dayıma benziyorsun!” demişti Marini ve Bergomi’nin lakabı amca olarak kalmıştı sonrasında.
Oz Büyücüsü
Harry Kewell (Avusturya)
Leeds, Liverpool ve Galatasaray’ın eski oyuncusunun sihir dolu anları ve Avusturalyalılığı kendisine Oz Büyücüsü lakabını kazandırmıştı.