Yıllar boyu Türk milli takımı forması terleten ve ülkemizde top koşturan Tayfun Korkut, Bayer Leverkusen’in başına, Atletico Madrid ile karşılaşacağı UEFA Şampiyonlar Ligi Son 16 Turu rövanş maçı öncesi geçti. Kendisinden öncelikle beklenen takımını rakibi karşısında turu geçebilecek bir performans sergiletmesi idi.Her ne kadar ikinci maç için öngörüler Atletico Madrid’in Bayer Leverkusen karşısında rahat bir galibiyet alacağı yönünde olsa da Tayfun Korkut’un takımı İspanyollar karşısında oldukça düzenli ve organize bir futbol oynadı.
Rövanş maçında Leverkusen mutlak gol pozisyonlarından Hernandez, Volland ve Brandt ile yararlanamadı. Bu pozisyonlar Leverkusen’i eşleşmede avantajlı duruma getirebilecekken, Tayfun Korkut’un da kulübün önemli başarılarından ve geri dönüşlerinden birine imza atmış olmasını sağlayacaktı. Golsüz berabere bitmesine rağmen maç Leverkusen’in formsuz bir sezon geçiriyor olmasına ve Hakan Çalhanoğlu gibi yıldız futbolcusundan eksik olmasına rağmen Avrupa’nın büyük kulüplerine kafa tutabilecek durumda olduğunu gösterdi.
Şampiyonlar Ligi’nden de elendikten sonra Leverkusen’in elinde herhangi bir turnuva kalmadı. Tayfun Korkut liderliğinde ligde bir beraberlik ve bir mağlubiyet alan takım lig liderinden 31, Şampiyonlar Ligi potasından 14 ve Avrupa Ligi potasından 6 puan uzakta 11. sırada yer alıyor. Her ne kadar Avrupa kupalarına katılma şansını sürdürüyor olsa da önümüzdeki sezon sadece lige odaklanacak olmak Leverkusen için yeniden yapılanma şansını da beraberinde getirecek.
Bu muhtemel yapılanma süresince kulüp üzerindeki en önemli soru takımın başında Tayfun Korkut’un olup olmayacağı olacaktır.
Tayfun Korkut birçok Bundesliga kulübünde görmeye alıştığımız her daim planlama aklıyla uzun vadeli bir sözleşmeye değil, herhangi bir Türk kulüp yapısına uygun olarak Temmuz 2017’de sona erecek bir sözleşmeye imza attı. Kısacası Leverkusen Tayfun Korkut’un takım üzerindeki etkisini gözlemledikten sonra bir karar vermeyi tercih etti.
Tayfun Korkut kendisini geçici bir çözüm olarak görmediğini belirtse de bu kısa dönem kontrat geleceğin bir parçası yerine sezonun kurtarıcısı olarak görülmesine sebep olabilir. Muhtemel bir başarısızlık ise Tayfun Korkut’a olduğu kadar okları Leverkusen yönetimine çevirecektir. Bu başarısızlık erken yapılanma şansını sezonu kurtarmak geciktirdiği yönünde eleştirilere dönüşecektir.
Leverkusen’in başına bir süredir Lucien Favre’ın geçeceği konuşuluyor. Nice ile başarılı bir sezon geçiren Favre’ın Leverkusen ile Almanya’ya dönmeye sıcak baktığı belirtiliyor. Diğer yandan Leverkusen’in de Avrupa kupasız geçebilecek en az bir sezonluk yapılanma sürecinde önemli futbolcularını kaybetmemek için takımı rütbeli bir teknik direktöre emanet etmesi de şart gözüküyor.
Sezon sonunda Borussia Dortmund ile sözleşme imzalayacak olan Ömer Toprak’ın yanı sıra birçok futbolcunun adı önemli kulüpler ile anılıyor. Genç Alman Julian Brandt ile Liverpool’un çok yakından ilgilenmesi, Tottenham’ın Karim Bellarabi için nabız yoklaması, Diego Simeone’nin Atletico Madrid’deki muhteşem sistemine Kevin Kampl’ı eklemek istemesi ve Bernd Leno’yu Real Madrid’in gözüne kestirmesi yakalanan yetenekli kadronun kısa sürede dağılması anlamına geliyor.
Elbette ki tüm bu ihtimallerin gerçekleşmesi halinde Hakan Çalhanoğlu, Javier Hernandez gibi yıldızların da takımdan ayrılması oldukça muhtemel. Manchester United’dan ayrıldıktan sonra Leverkusen’de kendini dünya futboluna tekrar kanıtlayan Hernandez’in Avrupa kupalarında oynayan bir takıma gitmek istemesi sürpriz olmayacaktır. Özellikle hakkında çıkan Bayern Münih ve Chelsea dedikoduları Hernandez’in olası ayrılığının ucuza gerçekleşmeyeceğini anlatıyor.
Ancak tüm bu transferlerin gerçekleşmesi dahi Leverkusen’in planlarını alt üst etmeyecektir. Kadrosunda bulundurduğu Kevin Volland (24), Wendell (23), Joel Pohjanpalo (22), Tin Jedvaj (21), Jonathan Tah (20), Benjamin Henrichs (19), Leon Bailey (19) ve Kai Havertz (17) gibi kimisi yaşına göre tecrübe kazanmış ve kazanmakta olan genç yıldız adayları kulübün gelecek planları arasında önemli bir yer tutuyor.
Ancak hem bu gençlerin gelişimi sırasında maksimum performans alabilecek, hem kadrodaki mevcut yıldızları olası bir Avrupa kupası mücadelesi yokluğunda takımda tutup idare edebilecek, hem de gerek oyun kalitesi gerekse sonuç bakımından taraftarı memnun edebilecek beceride bir teknik direktöre ihtiyaç duyacaklar.
Sizce teknik adamlığa ilk adımını Real Sociedad altyapısı gibi bir kültür ile atmış, Stuttgart ve Hoffenheim altyapı takımlarını yönetmiş, Abdullah Avcı döneminde Türkiye milli takımında görev almış ve daha önce Hannover 96 ve Kaiserslautern ile Bundesliga tecrübesi yaşamış,Tayfun Korkut, Bayer Leverkusen’i yapılandırabilecek ve kulübü bir üst seviyeye çıkaracak teknik direktör mü?
Umarız öyledir.