Akademiye kayıt, minik formayla ilk maçlar, U16, U18, A takım ile ilk antrenmanlar, taraftarın önünde sahaya ilk çıkış, düzenli giyilmeye başlanan forma, büyük takımlardan transfer teklifleri, görkemli imza törenleri, ödüller, kupalar, şampiyonluklar… Ne yazık ki her futbolcu için kariyer basamaklarını tırmanmak bu kadar kolay olmuyor. Yanlış tercihler, teknik ekip & yönetim ile yaşanan tartışmalar, sakatlıklar, ailevi problemler, taraftara kendini sevdirememe gibi birçok nedenle planlar gerçekleştirilemiyor, hayaller yarınlara bırakılıyor.
Bu nedenler içinde bir tanesi var ki, birçok parlak kariyeri bitme noktasına getirdi ya da sekteye uğrattı:
Sakatlıklar.
Bu yazı dizisinde futbolseverlere ve meslektaşlarına “Keşke” dedirten, sakatlıklarla kariyeri harap olan futbolcuların hikayelerini inceledik.
Louis Saha
1978 yılının 8. ayının 8. gününde doğan Louis Saha, bu yüzden formasını giydiği takımlarda 8 numarayı tercih ediyordu. Futbola başladığı Clairefontaine akademisi, dünya futboluna Henry, Anelka, Gallas gibi futbolcuları kazandırmıştı. Profesyonel kariyerine Metz ile başlayan oyuncu, 2 sezonda 47 çıktı ve İngiliz ekiplerinin dikkatini çekmeyi başardı. Önce Newcastle’a kiralanan Fransız golcü, ardından Fulham’a transfer oldu. Championship ekibiyle ilk sezonunda Premier Lig’e yükselme başarısı gösterdi. Fulham ile 3,5 sezonda 117 maça çıkıp 53 gol atan ve taraftarın sevgilisi konumuna gelen oyuncu, Alex Ferguson’ın dikkatini çekmeyi başarmıştı. 2003-2004 sezonunun devre arasında £12.4M karşılığında Manchester United’a transfer oldu ve 2004 yılı aynı zamanda Fransa Milli Takımı’nın formasını ilk kez giydiği yıl oldu.
Kırmızı Şeytanlar’daki kariyerine fırtına gibi başlayan golcü, ilk 10 maçında 7 gol attı ve adeta kendisi için harcanan paranın hakkını vereceğini gösterdi. 2004-2005 sezonu ise kabus gibi başladı, Eylül ayında milli takımla Faroe Adaları ile oynanan maçta dizinden sakatlanan oyuncu, 1 ay forma giyemedi. Bu sakatlığın ardından form tutmakta zorlanan oyuncu, Kasım ayında yine milli takım formasını giyerken sakatlandı ve 2 ay daha forma giyemedi. Şubat ayına gelindiğinde Saha’nın sakatlığı nüksetti ve oyuncu 2 ay daha forma giyemedi. Bu sakatlıklar yüzünden yalnızca 11 maça ilk 11 başlayabilen Saha, 2 gol atabildi. Yaz kampında futbolcuların baş belası “hamstring” sakatlığı Saha’yı vurdu ve oyuncu 2005-2006 sezonunun ilk 3 ayını kaçırdı. Kasım ayı ile formasına tekrar kavuşan oyuncu, van Nistelrooy’u keserek Rooney’in partneri oldu.
Güzel geçen sezonun ardından 2007 yılının başlarında sakatlıklar bir kez daha yıldız oyuncunun kapısını çaldı. Kasık ve hamstring sakatlıklarının ardından Tevez, takımın birinci tercihi haline geldi. Saha ise bench’ten gelip skora katkı sağlama görevini üstlendi. 2008 yılına gelindiğinde ayrılık vakti gelmişti. 120 maçta 42 gol atan Fransız golcü, Everton kulübüne transfer oldu. Everton ile ilk aylarında sakat olduğu için ücret olmayan oyuncu, güzel başladığı Everton kariyerinde de sakatlıklardan kurtulamadı. Buna rağmen 115 maçta 35 gol attı ve sırasıyla Tottenham, Sunderland ve Lazio’da kısa dönemlerde futbol oynadı. 2013 yılında ise twitter hesabından emekliliğini açıkladı. “Neredeyse harika bir oyuncuydum” diyor Louis Saha, sakatlıkların önünü kestiği acı gerçeğini yüzümüze vurarak. Fransız Milli takımıyla yalnızca 20 maça çıkmasının ve dünya devi Manchester United’da kalıcı olamamasının sebebi vücudunun ona izin vermemesi oldu. Ceza sahası içindeki katil içgüdüsü ona birçok kupa kazandırabilirdi. O ise 2 Premier Lig, 1 de Şampiyonlar Ligi zaferiyle yetindi.
Abou Diaby
Arsene Wenger, mevkisinde Avrupa’nın 1 numarası olan Patrick Vieira’yı Juventus’a sattıktan sonra yerini doldurmak için Auxerre’den 20 yaşındaki Abou Diaby’i transfer etti. 1.92 boyundaki bu genç oyuncu, hem Vieira’nın boşluğu için düşünülmüştü hem de bir yatırım olarak görülüyordu. Chelsea de kendisinin peşindeydi ancak o, gençlere şans veren ve bu yönüyle de eleştirilen, vatandaşı Wenger’in takımını tercih etmişti. Yeni kulübünde 2 numaralı formayı sırtına geçiren Diaby, ilk maçına 8 gün sonra Everton karşısında çıktı. 1 ay sonra Şampiyonlar Ligi Son 16 turunda Real Madrid karşısında sahaya çıkan oyuncu, kısa sürede bu kadar yüksek seviyede oynamanın sıkıntısını yaşamadı. Mart ayında bir sakatlık yaşayan oyuncu, Nisan ayında geri döndü ve formunu sürdürdü.
1 Mayıs 2006, Diaby için sonun başlangıcı olacaktı belki de. Sunderland ile oynanan maçta rakip savunmacı Dan Smith, korkunç bir müdahale ile Diaby’yi yerde bıraktı. Genç oyuncunun bileğinde feci bir kırık oluştu. Maçın ardından her iki teknik direktör de oyuncusunu savundu, Wenger bu müdahaleyi “berbattı ve hiç gerek yoktu” şeklinde yorumladı ve ligdeki rakiplerinin sertliklerinden yakındı. Diaby Şampiyonlar Ligi finalini ve U21 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı kaçırdı. 3 ameliyat geçirdi, doktorlar kariyerinin bitebileceğini söyledi. Ameliyatların ardından 8 aylık bir rehabilitasyon süreci geçirdi ve 2006-2007 sezonunda sahalara geri döndü ve iyi bir performans göstermeye devam etti. Potansiyeline ulaşmak belki bir daha mümkün olmayacaktı ama o oyununu oynamaya devam ediyordu.
2007-2008 sezonu Diaby için çok iyi başladı. Takımıyla ilk golünü Derby County karşısında kaydetti. Savunmayı toparlıyor, arkadaşlarına yaptığı asistlerle skora katkı sağlıyordu. Mart 2008’de Everton karşısında kariyerinin ilk kırmızı kartını gördü. Cezası bittikten sonra Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali’nde Liverpool karşısında maça çıkan Diaby, maçtan sonra kalça şikayetiyle kulüp doktorunun yolunu tutan Diaby, sezonu kapattı. 2008-2009 sezonuna bu yüzden geç başlayan oyuncu, sezonun geri kalanında form tutmayı başardı ve Wenger’in tercihleri arasındaki yerini korudu. Alex Song ve Cesc Fabregas ile birlikte iyi bir 3’lü oluşturan oyuncu, taraftarlara “sonunda oldu” dedirtiyordu. 2011-2012 sezonuna kadar nispeten daha az sakatlık problemiyle boğuşan Diaby, formayı düzenli olarak giymeye başladı. Ancak o günden sonra işler iyiye gitmedi. Alex Song’un Barcelona’ya transferinin ardından 1. tercih haline gelen oyuncu, yeniden irili ufaklı sakatlıklarla boğuşmaya başladı. Mart 2013’te sol dizindeki liflerin kopmasıyla 9 ay sahalardan uzak kaldı. Bir dizi ameliyat geçirdi ve Mayıs 2014’e kadar futbol oynayamadı. Kasım 2014’te yeniden hamstring problemi yaşadı, 3 ay daha futbol oynayamadı.
Son olarak geçtiğimiz ay Arsenal’den serbest bırakılan Diaby, geride 42 sakatlık bıraktı. Sakatlıklar neticesinde daha agresif bir yapıya bürünen oyuncu, birçok kez kırmızı kart görerek takımını yalnız bıraktı. Ayrıca Arsenal gibi üst düzey bir kulüpte oynasa da milli formayı yalnızca 16 kez giyebildi. Vieira’nın halefi olma hayaliyle çıkılan yolda, bazen buna yakın performans gösterse de o seviyeye erişemedi. Sakatlıklar önünü tıkadı, ileri gidemedi. “Sahadan uzun süre ayrı kalmak çok zor bir durum. Takım arkadaşlarınız yüzlerinde gülümsemeyle idman yaparken siz de bunu istiyorsunuz. Fizyoterapistin yatağında uzanırken gruptan uzak hissediyorsunuz. Takıma katkı sağlayamıyorsunuz. Bu garip bir his” sözleriyle hazin kariyerini anlatıyor Fransız oyuncu.
Üzücü Tablo: Diaby’nin Tüm Sakatlıkları
One thought on “Sakatlıklarla Harap Olan Parlak Kariyerler -1-”
Comments are closed.