Oyuncu İnceleme | David Ospina

Transfer dönemine yavaş giriş yapan ve bir hafta sonra ilk resmi maçına çıkacak olmasına rağmen hala herhangi bir as oyuncuyu kadrosuna katmayan Beşiktaş transfer çalışmalarını sürdürüyor. Son olarak Fabri’nin adının Fulham’la anılmasının ardından kaleci alternatiflerine göz atmaya başlayan Siyah Beyazlılar’da adaylardan biri de Ospina.

Adı daha önce de Türk takımlarıyla anılan, hatta 2012 yazında Beşiktaş’a transfer olmaya çok yaklaşan ancak oyuncunun o zaman ki kulübü Nice’nin son anda fiyat yükseltmesi sebebiyle takımda kalan Ospina’nın yolu bu kez Beşiktaş’a düşecek mi, hep beraber göreceğiz.

ÇOCUK YAŞTA KALEYE GEÇTİ

2000’lerde ligimizde etki bırakmış olan Beşiktaşlı kaleci Oscar Cordoba’nın da yetiştiği kulüp olan Atletico Nacional’de kariyerine başlayan Ospina A Takımın kalesini korumaya başladığında henüz 18 yaşındaydı. Ülkemizde kalecilerin 26-27 yaşına kadar genç, tecrübesiz kabul edildiği ve oynatılmadığını düşünürsek Ospina’nın “çocuk yaşta” kaleye geçtiğini söylenebiliriz. Başarılı bir şekilde iki buçuk sezon kalesini koruduğu ve 97 maça çıktığı Atletico Nacional’dan ayrılıp Fransa’nın yolunu tuttuğundaysa henüz 20 yaşına girmemişti bile…

LLORIS’IN HALEFİ

2008 yazında o zamanki Nice kalecisi Hugo Lloris’in Olympique Lyon’a transfer olmasıyla oluşan boşluğunu doldurmak için Fransa’nın yolunu tutan Ospina, ilk birkaç ayını yedek kulübesinde geçirmesinin ardından Letizi’den kaleyi devraldı. Gösterdiği performansla takdir toplayan Ospina için dönemin Nice tekni direktörü Frederic Antonetti de, “Ospina bir kalecide olması gereken her şeye sahip, tıpkı Lloris gibi uluslarası düzeyde bir kaleci’’ şeklinde bir açıklama yapmıştı.

2012 yılında ise Ospina, Nice’ten ayrılmaya çok yaklaşmıştı. O dönemler adı Beşiktaş ile anılan, hatta siyah-beyazlı takımla her konuda anlaşan Ospina’nın transferi son anda yatmış ve Nice’nin fiyat yükseltmesiyle takımda kalmıştı. Bunun sebebi ise Lloris’i Tottenham’a satan ve onun boşluğunu doldurmak isteyen Lyon’un ironik bir şekilde Ospina’yla ilgilendiği iddialarının ortalıkta dolaşmasıydı. Bu iddiaların ardından Nice bir anda Ospina için daha önce anlaşılan bonservis bedelinden daha yüksek bir miktar talep etmiş ve Beşiktaş da bu gelişmenin ardından Mcgregor’u transfer etmişti.

DÜNYA KUPASI’NIN BEREKETİ

Her Dünya Kupası’nda olduğu gibi 2014 Dünya Kupası da bir çok oyuncunun parlaması ve transfer yapmasına olanak sağlamıştı. James Rodriguez, Enner Valencia, Yacine Brahimi gibi oyuncuların turnuva performanslarının ardından yüksek bedellere transfer yapmıştı. Ancak turnuva hücumcular kadar kalecilerin de parladığı bir turnuva olarak akıllarda yer etti.

Navas, Ochoa, Ospina ve Howard başta olmak üzere kaleciler performanslarıyla turnuvaya adeta damga vurmuştu. Dünya Kupası’nın ardından kulübünde kalan tek isim Tim Howard olurken, Navas Real Madrid’e, Ochoa ise Malaga’ya transfer olmuştu. Ospina’nın performansı da kendisine Londra’nın yollarını açmıştı.

ARSENAL SERÜVENİ

Aslında Dünya Kupası’nda parlayıp transfer yapan bu üç kalecinin de kaderi en başta aynı oldu. Keylor Navas, Real Madrid’te Casillas’ın yedeği olmaktan kurtulmazken, Ochoa’da transfer olduğu Malaga’nın kalesini sadece kupa maçlarında koruyabildi.

Dört milyon avro karşılığında Arsenal’in ikinci kalecisi olmaya hak kazanan Ospina’nın kaderi de, en başta diğer iki meslektaşından farklı olmadı. 2014’te yalnızca iki defa Arsenal forması giyebilen Ospina, Ekim ayında oynanan bir kupa maçında ilk 11’de sahaya çıkarken, Galatasaray’la oynanan Şampiyonlar Ligi maçında da Szczesny’nin kırmızı kart görmesiyle oyuna girmiş ve yaklaşık 30 dakika Arsenal kalesini koruyabilmişti.

2015 ise Ospina için tam anlamıyla rüya gibiydi. Henüz yeni yılın ilk gününde oynanan Southampton maçında kaleyi koruyan Szczesny bariz iki hata yapmış, bu hatalar sonucu Arsenal maçı 2-0 kaybetmişti. Polonyalı, maçtan sonra da duşta sigara içerken Wenger’e yakalanmasıyla hatalarının üstüne tüy dikmiş ve kaleyi artık Ospina’ya kaptırmıştı. Bu fırsatı iyi değerlendiren Kolombiyalı sezonun geri kalanında kalenin asıl sahini oldu ve gösterdiği performansla, özellikle refleksleriyle 2015’te Premier Lig’in çıkış yapan isimlerinden biri olmayı başardı.

Ancak Ospina’nın bu performansına rağmen kaleyi daha garanti bir isme teslim etmek isteyen Wenger, o yaz Chelsea’den Cech’i transfer etti. Cech transferi sonrası yeniden kulübenin yolunu tutan Ospina’ysa son üç sezondur kupa ve Avrupa maçlarında kaleyi korumasına rağmen ligde sadece 11 maça çıkabildi.

GENEL DEĞERLENDİRME

Eski Galatasaraylı Zapata’yı bir kenara bırakırsak, “Kolombiya’dan kötü kaleci çıkmaz” tezini doğrulayan kalecilerden bir diğeri, yani ülke olarak referansı çok iyi.

Ayrıca yetiştiği kulüp olan Atletico Nacional’e bakarsak bu açıdan da referansının iyi olduğunu söyleyebiliriz. Daha önce ülkemizde forma giyen Cordoba’nın da bu altyapıdan çıktığını görüyoruz. Bunun dışında Atletico Nacional’in dünya futboluna armağan etmek istediği son isim olan ve yeni Ospina, Cordoba vs. olması beklenen hatta bir ara Manchester City’nin de gündemine gelen ancak transferi gerçekleşmeyen ve potansiyeline ulaşamayan Cristian Bonilla da bu kulübün yetiştirdiği bir değer.

Kalecilik özelliklerine kısa bir göz atmak gerekirse oyun içi konsantrasyonu yüksek bir kaleci ve oyunun her daim içinde. Bunun dışında dünya standartlarında reflekslere sahip ve en olmadık pozisyonlarda bile golü engelleyebilen bir isim.

Özellikle oyun içi konsantrasyonunun yüksek olması çok değerli bir özellik zira Beşiktaş gibi maç boyunca kalesinde 2-3 net pozisyon veren takımların kalecileri 90 dakika boyunca uyanık kalmak ve konsantrasyonlarını kaybetmemek zorunda. Fabri de bu yönüyle takdir toplayan bir isimdi. Ayrıca Güney Amerikalı olmasından da gelen sıcak kanlı yapısıyla Beşiktaşlı taraftarlar da arasında bir gönül bağı oluşacağını düşünüyorum.

26 yaşındaki oyuncunun eksi hanesine yazılabilecek şeylerin başında ise eksantrik hareketleri geliyor. Bu açıdan eski Beşiktaşlı Cordoba’yla da benzerlik gösteren Ospina, sık sık kalesini terk etmesiyle meşhur. Her ne kadar zaman zaman tehlikeyi önceden sezerek pozisyonları savuştursa da bazen de hatalı çıkışlarıyla takımına sıkıntı yaratıyor. Kolombiyalı file bekçisi aynı zamanda ceza alanına çok fazla hakim bir kaleci de değil ve çıktığı topları alamamak gibi bir sıkıntısı da var. Ceza sahası içine gönderilen topları genelde yumruklamayı tercih eden Ospina’nın bu özelliği yüzünden rakip takımlar dönen toplardan ikinci bir hücum şansı bulabiliyor. Ayrıca ayaklarının çok da kötü olduğunu söyleyemeyiz ancak Fabri’den sonra bu konuda Beşiktaş’ın seviyesini aşağı çekecektir.

Genel olarak toparlamak gerekirse Beşiktaş için ideal bir transfer olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar Fabri’nin Beşiktaş için daha uygun bir kaleci olduğunu düşünsem de, sezon sonunda sözleşmesi bitecek ve zam isteyen bir oyuncuyu Beşiktaş’ın satmayı düşünmesi gayet doğal. Maliyetinden bağımsız değerlendirirsek geldiği takdirde Beşiktaş’ın üç-dört sene boyunca kaleci problemi yaşayacağını düşünmüyorum ancak Beşiktaş’ın mali şartları düşünmeden bir transfer yapabilmesi söz konusu değil. Dolayısıyla Siyah Beyazlılar Fabri’yi satıp yerine bir kaleci alacaksa bu sat-al işinden kar etmelidir. İngiliz basınında yer alan haberlere göreyse Arsenal Ospina’ya £ 6 milyon civarında bir değer biçmiş. Halihazırda yıllık 1.8 milyon avro kazanan Ospina’nın da Türkiye’ye gelmek için bu paradan çok daha fazlasını isteyeceği aşikar. Dolayısıyla Ospina yerine maliyet olarak daha uygun seçeneklere göz atmakta fayda olduğunu düşünüyorum.