Beşiktaş – Trabzonspor maçları öncesinde salt futbol izleyicisine maçın nasıl geçeceğini sorarsanız aşağı yukarı cevaplar benzer olacaktır. “Son yılların en keyifli ve futbol dolu maçları iki takım arasında geçti. Şaşırtmaz” cümlesini çok sık duyarsınız. Ancak bu kez mevzu bahis cevaptaki gibi olmadı.
Beşiktaş’ın güçlü tarafı
Beşiktaş kaliteli ayakları, teknik kapasitesi yüksek futbolcuları ve ayağa paslarla ile sonuca gitmenin hesaplarını yapmaktaydı.
Trabzonspor’un güçlü tarafı
Şota, fizik gücü yüksek oyuncularıyla mukavemet sağlayacak, rakibinin pas trafiğini bozduktan sonra hızlı hücumlarla gol arayacaktı.
Nasıl başladılar?
Ev sahibi taraf 4-2-3-1 dizilişiyle sahadaydı. Quaresma, Gökhan, Oğuzhan, Olcay gibi zeki, teknik kapasiteleri had safhada oyuncular hücum varyasyonlarından sorumlu olacak, Atiba arkayı toparlayacaktı. İlk 10 dakika öyle de oldu. Taraftar takımı özlemişti, Quaresma’yı özlemişti, futbolu özlemişti.
Trabzonspor ise uzun süredir kazanamadığı rakibi karşısında tıpkı Beşiktaş gibi 4-2-3-1 ile mücadele ediyordu. Mbia tecrübesi ve kalitesiyle sahada diğer 10 arkadaşının sorumluluğuyla başladı müsabakaya. İlk 10 dakikada orta sahayı geçmekte zorlanan, geriye yaslanmak zorunda kalan, rakibin hatasını kollayan bir Trabzonspor gördük.
Oyunun şekillendiği an
Mbia’nın devreye girdiği an iki taraf da artık maçın içindeydi. Yılın transferi ödüllerinde ilk üçe kalacağını söylemekten beis duyulmayacak oyuncu tatlı sert faulleriyle Mbia ve şürekası önce orta sahada Beşiktaş’ın üstünlüğünü kırdı. Topun sahada kalma süresi azaldı. Ali Palabıyık’ın da hatalı kararlarıyla maçın başlarında gol arayan taraf Beşiktaş’ın hevesi ilk yarı sonlarına doğru kırılmaya başladı. Şota’nın planları tuttu.
Neden böyle bitti?
Teknik ile gücün karşı karşıya geldiği maçta, ikinci seçenek kazandı. Çünkü Trabzonspor iyi yaptığı şeylere ihanet etmedi. Maçın sonuna kadar ayakta kalan, iyi koşan, ön tarafta pres yapan Trabzonspor bu özelliklerinden feragat etmedi. Zekasına, tekniğine ve hızına daha çok güvenen Beşiktaş ise bu özelliklerin hiçbirinde üstünlük kuramadı. Gol pozisyonuna giremedi. Quaresma çok anlamsız bir kart görerek takım arkadaşlarına ihanet etti. Gökhan Töre yürüdü, Oğuzhan’ın kafası Mersin’deydi. Karşı tarafta ise mükemmel savunma yapan Cavanda ve Constant; maestro gibi oynayan Mbia, kötü bile olsa denemekten çekinmeyen, açık kollayan bir Erkan vardı. İyi özelliklerine ihanet eden taraf kaybedecekti. O da Beşiktaş oldu.
Trending Topic | Quaresma
Quaresma’nın atılması tabii ki. İlk yarıda da atılabilecek olan isim, hakemin uyarısına rağmen topa dokunmaktan kendini alamadı. Dua etsin Beşiktaş taraftarı seviyor. Nazı geçmese “Quaresma” tezahüratları yerine sunturlu küfürler yükselebilirdi. Quaresma taraftardan besleniyor. Bizlere futbolun neden çok keyifli bir spor olduğunu hatırlatıyor. Şov yapmaktan keyif alıyor. Omzuyla verdiği başarısız pasta kendisini, takımını ve taraftarı havaya sokuyor. Ancak düdüğü beklemediği için bütün planları altüst edecek yeteneğe sahip. Şenol Güneş’in gazabı onu bekliyor olacak.
Beşiktaş’ın iyisi | Beck
Yeni transfer Beck Alman disiplinini yansıtması, takım arkadaşlarının güvenini kazanması ve kritik hamleleriyle Beşiktaş’ın en iyisi olarak göze çarptı. 72 isabetli pasından 63’ü hedefi buldu. Dört dakika topla oynadı. 81 kez topla buluştu. Sağ kanatta şekillenen atakların hepsine katılmaya gayret etti. Hücumda çok efektif olmasa da, savunmada başarılıydı.
Beşiktaş’ın kötüsü | Oğuzhan
Atiba’nın yanında hücum sorumluluğu bu sezon onun üstünde olacak. Bir hafta önce harikalar yaratan genç futbolcu Trabzonspor’un dirayetli oyuncuları, fizik gücü yüksek futbolcuları karşısında duvara çarptı. 15 kez top kaptırarak maçın en fazla top kaybı yapan oyuncusu oldu. Kalitesi mükemmel ama fazla özgüveni başına dert açıyor gibi.
Trabzonspor’un iyisi | Mbia
Yılın en iyi transferlerinden biri olacak gibi. Hem savunmada hem de hücumda takımın beyni. Sert, akıllı ve tecrübeli. 52 isabetli pasla oynadı. Topla oynama yüzdesi takıma vurulduğunda yüzde 12. Goldeki payını da unutmamak gerek.
Trabzonspor’un kötüsü | Özer
Çok etkisiz bir futbol sergiledi. Şota kendisine ‘Öldürücü pas at’ direktifi vermiştir muhtelemen. Bu mantalitede oynayan Trabzonspor’da, Ankaraspor’daki efektifliğine yeniden ulaşabilir. Ancak çok yavaştı. Hücumları şekillendiren kişi olmalıyken, takımı yavaşlatan isim oldu. Topla daha çok haşır neşir olmalı.