Mutsuz biten bir İngiliz masalı

michael_owen_england_career_2

Futbolun beşiği İngiltere’de bugün bildiğimiz anlamdaki futbolun icadından çok önceki zamanlarda bir şemsiye tamircisi şiire merak salar ve yazdığı şiirleri okuması için William Shakespeare’e gönderir. Şiirleri okuyan büyük şairin şemsiye tamircisine cevabı ise ”Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, lütfen yalnızca şemsiye yapın” şeklinde olur. Aynı bu hikayedeki şemsiye tamircisi gibi yalnızca işinde başarılı olan insanların sayısı sporda da çevremizde de pek az değildir. İngiliz futbolunun yakın zamanda belki de en çok umut bağladığı golcü futbolcu da bu tip insanlardandı. Owen kendi deyimiyle bir fincan kahve ya da çay bile yapamayan sadece suyu kaynatabilen ve yemekleri mikrodalga fırında ısıtabilen bir insandı.

Çok güzel başlayıp da sonu her iki taraf içinde kötü biten bir sanat filmi gibiydi onun futbol hayatı. Avrupa’nın güzel bir şehrinde bisikletle gezinen iki aşık misali geçerken günler, sevgililerden birinin okulu ya da işini tercih edip de başka bir ülkeye gitmeye karar vermesiyle bozulurdu hikaye ve bir daha iki taraf içinde filmin başındaki gibi asla pembe olmazdı. Ne giden ne de kalan mutludur böyle hikayelerde ancak artık dönüş de mümkün değildir. Aynen öyle bir hikaye Owen’ınkisi.

michael_owen

Liverpool’un kaderinden midir bilinmez ama en büyük efsaneleri gibi Owen’da küçük bir çocukken şehrin Mavilerinin tarafındaydı.Tıpkı Rush,Fowler ve Carragher gibi. Babası Terry Owen, Ada futbolunun önemli orta sahalarındandı ve Everton’dan sonra 6 farklı takımda forma giymişti ancak hem onun hem  de oğlunun kalbinde Everton baş köşedeydi. Spor hayatına boksla başlayan Owen,7 yaşındayken futbol oynama isteğini dile getirdiğinde bu duruma ailede en çok sevinen babası olmuştu. Owen daha  o yaşında, zayıf hatta cılız sayılabilecek bacakları ve yaşıtlarına göre kısa olan boyuna rağmen kendinden yaşça büyüklerle oynuyor ve gollerini sıralıyordu. Büyük takımların ilgisini çekmesi de çok uzun  sürmedi. Dönemin en büyük yetenek avcısı Ferguson ve ekibinin dikkatinden kaçmayan yetenekli çocuk, İngiltere’nin çocuk yaşta futbolcu transferiyle alakalı yasal düzenlemeleri sebebiyle Manchester’a transfer olamadı. 12 yaşına geldiğinde Liverpool’un üzerindeki ilgisi artık onun ve babasının kalbini kazanmıştı. Everton’lı babanın Everton’lı oğlu Liverpool’da mükemmel işlere imza atarken profesyonel sözleşmeye her geçen gün daha da yaklaşıyordu. Ailesinden uzakta geçirdiği iki sene boyunca hemen her hafta sonu ailesi onu ziyarete geliyordu. Owen, ailesine oldukça düşkündü ve kariyerinin belki de en zor günleri ailesinden ve atlarından uzakta geçirdiği Madrid günleriydi. Profesyonel sözleşmeye 17. yaş gününde imza attı ve profesyonel imzasından bir sonraki sezonda (97-98) çıktığı 36 maçta 18 gol kaydederek adını Fransa 98′ kadrosuna yazdırdı, İngilizlerin Altın Çocuğu’nu artık dünya tanıyacaktı.

michael_owen_england_career_1

1998 Dünya Kupası ve Milli Takım Kariyeri

Gruptaki ilk maçta 2-0 önde giden İngilizlerde teknik direktör Glen Hoddle onu son beş dakikada oyuna almayı uygun gördü. Romanya karşılaşmasında yine ilk 11 değildi ve 72’de oyuna girerken 1-0 geride olan İngilizlerin ona gerçekten ihtiyacı vardı. Owen daha sonraları Newcastle’da birlikte oynayacağı Shearer’ın içeri çevirdiği topu altı pas üzerinde kaleye yollarken skora denge getirse de Romanya’nın 90+’da attığı gole engel olamayan İngiltere sahadan 2-1 mağlup ayrıldı. Üçüncü maç İngiltere açısından oldukça kritikti ve basının Owen konusundaki ısrarı ona ilk on birin yolunu açtı. Owen 90 dakika da sahada kalmasına rağmen gol bulamasa da 2-0’lık galibiyet İngiltere için ikinci tur demekti. İkinci turda İngiltere ezeli rakibi Arjantinle karşı karşıya geldi. Birbirine coğrafya olarak bu kadar uzak olmasına rağmen bu kadar çekişmeli bir futbol tarihine sahip olan iki ülke daha var mıdır bilmiyorum ancak İngilizlerin Falkland ısrarı ve Maradona’nın meşhur golleri bu ikilinin maçlarınının aynı şehrin iki takımı kıvamında geçmesine neden oluyordu. Owen bu maçın da ilk on birindeydi ve onu dünyaya tanıtacak gol 16.dakikada geldi. Maça karşılıklı iki penaltı golüyle başlanmıştı. Dakikalar 16’yı gösterdiğinde Beckham’ın ara pasına Owen’ın hızı ve bitiriciliği eklenince tabela İngiltere lehine değişti. İlk yarının sonlarında Arjantin skoru eşitlerken ikinci yarı İngilizler için oldukça can sıkıcı başladı. İkinci yarının hemen başında Simeone’nin arkadan müdahelesi sonucu yerde kalan Beckham’ın, sinirlerine hakim olmayışı ve yerden savurduğu anlık tekme takımını on kişi bıraktı. Maçtan sonra evine gönderilen kurşunlar ve ölüm tehditleri Beckham’ın uzun süre canını sıkmaya devam etti. Penaltılara giden bir turnuva maçında daha kaybeden yine İngiltere oldu ancak henüz 19’una basmamış olan Owen artık genç yetenekten fazlası, İngiltere adına bizim neslin gördüğü en iyi jenerasyonun en büyük umutlarından birisiydi. Ancak İngilizlerin yine hiçbir turnuvada yüzleri gülmedi.

Liverpool’da Güzel Günler

Owen’ın Liverpool kariyerinde ise 99’da ilk kez kendini göstermeye başlayan adele sakatlıkları daha uzun süre canını sıkacaktı. 99 yılında 3 ay sahalardan uzak kalan Owen, takımının kupalarla rekor kırdığı 00-01 sezonunda da yine adele problemlerinden 6 hafta sakat kaldı. Kısa adeleleri yüksek maç temposuna ve oldukça sık maçlara dayanamıyordu. Yine de oynadığı zamanlarda gollerinden bir şey eksilmeden yoluna devam etti. Yıllar sonra sakatlıklar artık futbol hayatını bitirme aşamasına geldiğinde onu genç takımlarda sezonda 80’den fazla maça çıkaran Liverpool’u  bunun en büyük suçlusu olarak görecekti. 00-01 sezonu Liverpool için rüya gibiydi. Gerrard,Fowler,Heskey,Redknapp,Smicer’li kadro İngiltere’de lig şampiyonluğu hariç süpürürken Avrupa’da UEFA Kupası’nı müzesine götürdü. Monaco’da Süper kupa için karşılaştıkları Alman devi Bayern’i de 3-2 yenerek 2001 yılını 5 kupayla kapattılar. Bayern’in ve Alman milli takımının kurt kalecisi Oliver Kahn Monaco’da ona üçüncü golü atan bücürün 1 hafta sonra Münih Olimpiyat Stadı’nda kabus yaşatacağından habersizdi.

jamie-carragher-with-robbie-fowler-michael-owen-and-steven-gerrard

Bilenler bilir İngilizlerin Almanlara karşı bir türlü şansı tutmaz. Hatta Owen’ın küçükken en sevdiği futbolcu olan Gary Lineker’in “Futbol basit bir oyundur; 22 kişinin 90 dakika topu kovaladığı sonunda her zaman Almanların kazandığı bir oyundur.” sözü bunun en güzel kanıtıdır. Ancak 1 Eylül 2001’de oynanan karşılaşmada işler Almanya için iyi gitmez çünkü İngilizlerin Altın Çocuğu göz kamaştırmaktadır. Almanlar altıncı dakikada 1-0 öne geçer. Sonrası ise Panzerler için tam bir kabustur. Owen önce Kahn’ın boşa çıktığı pozisyonda topu boş kaleye yollayarak skora denge getirir. Gerrard yayın üstünden kalenin sağ köşesine kapattığı şutla skor 2-1’e gelir. İkinci yarının başında ve 66. dakika da iki kez daha gole ulaşır. Heskey’in golü ise gecenin kapanışı olur. Üç Liverpool’lunun Alman filelerine bıraktığı 5 gol Avrupa futbol tarihine geçer.

michael-owen

Madrid Macerası, Sonrası ve Yakasını Bırakmayan Sakatlıklar

Her masalın bir sonu vardır ve her masalın sonu güzel bitmez. Bizim masalımızda da esas kahraman hikayenin kırılma noktasında yapmaması gerekeni yaptı ve ormandaki yanlış yola saptı. Artık hikaye eskisi gibi olmayacaktı. Owen, Gérard Houllier’in takımın başından ayrılmasının ardından yeni maceralar ve Şampiyonlar Ligi Kupası için İspanya’nın yolunu tuttu. Madrid’de ne Ronaldo’yu ne de Raul’u kesemedi ve bir türlü alışkın olduğu 11’e giremedi. Owen, Madrid’de kulübede otururken eski arkadaşları Carragher ve Gerrard İstanbul yolunda emin adımlarla ilerliyordu. Ailesinin ve atlarının sevgisi ağır basan Owen ilk fırsatta Ada’ya döndü. İlk tercihi tabii ki Liverpool’du ancak Kırmızılar bir sezon önce 8’e sattığı topçuyu 16’ya geri almak istemeyince Owen’a Newcastle yolu gözüktü. Owen Newcastle’a imza atar atmaz annesi ve iki kardeşine kendisiyle aynı sokaktan ev alarak oraya taşınmalarını sağladı. Owen ayrıca bir yıl ara vermek zorunda kaldığı at yarışlarına yeniden devam etti. Futboldan arta kalan zamanlarında snooker ve at yarışı en sevdiği aktivitelerdi. Newcastle’da her şey güzel başladı ama yine sakatlık laneti peşindeydi, tarak kemiğini kırınca dünya kupasına zar zor yetişti. Gruptaki ilk iki maçta oldukça vasattı. Üçüncü maçta İsveç karşısında henüz birinci dakika bitmeden ön çapraz bağları koptu. Sezonun büyük kısmında yine sakattı, tam iyileştim derken kasığı yırtıldı,o iyileşti bir süre sonra fıtıktan ameliyat oldu. Owen her dönüşünde yeniden sakatlanıyor ve bir türlü özlenen performansına erişemiyordu. 2009’da küme düşen takımdan ayrılarak Liverpool taraftarının onu bir daha asla affetmeyeceği adımı attı. Ada’nın diğer Kırmızılarına Manchester United’a transfer oldu. Owen İspanya’da yedek kalırken de, Newcastle’da sakatlıklarla boğuşurken de onun için üzülen Liverpool taraftarları için artık Judas’ın önde gideniydi. Fowler ondan önce gitmişti ama Owen Anfield için asla Fowler gibi olamadı. United kariyeri de yine farklı olmadı. Takım birçok kupa kazandı ancak Owen bunların hiçbirinin vazgeçilmez parçası değildi. 3 yılda bütün kulvarlarda toplam 50 maça çıkıp 1876 dakika süre alabildi. Son durağı ise Stoke City oldu. Çıktığı 9 maçta kaydettiği 1 gol Owen’ın kariyerinin Z Raporu’ydu. Onunla aynı zamanlarda futbolu bırakan Carragher için törenler düzenlenirken Owen’ın kariyeri buruk sonlandı.