Maç Önü | Galatasaray – Beşiktaş

Ligin bitmesine 4 hafta kaldı ve hala 4 takım şampiyonluk umutlarını sürdürüyor. Artık ligin rekabetçi yapısının bozulacağı haftalara gittikçe yaklaşıyoruz. Bu maç kaybeden takım için belki de Şampiyonlar Ligi’nin dışında kalmak anlamına gelecek. Galatasaray bu sezon iç sahada hiç kaybetmedi ve oynadığı 15 maçtan 14 galibiyet çıkardı. Beşiktaş ise son 13 karşılaşmada tek yenilgisini Başakşehir’e karşı aldı.

Oyun Felsefeleri

Galatasaray top rakipteyken topun olduğu yeri pozisyon kabul ederek önde baskıyla rakiplerini bozuyor ve kaptığı toplarla sonuca gitmeye çalışıyor. Top ayağındayken ise Gomis’in sırtı dönük oyunu ve kanatlar üzerinden rakibi delmeye çalışan bir Galatasaray görüyoruz. Oyun set oyununa döndüğü zaman top çıkarma ve ceza alanında kalabalık olma konusunda zaman zaman sıkıntı yaşıyor. Özellikle Donk-Fernando birlikte oynamaya başladığından beri takım top çıkarma konusunda sıkıntı yaşadı. Belhanda ve Feghouli gibi top ayağa geldiğinde hızlı bir şekilde dikine oynamaya çalışan oyuncuların olması bir yandan avantaj olsa da diğer yandan topa sahip olmanın kıymetinin bilinmesi konusunda Galatasaray adına eksi yazıyor. Galayasaray’da bu özelliği artıya çevirebilecek tek oyuncu Selçuk İnan.

İlk yarıda Cenk ile oynarken Beşiktaş sahaya yerleşerek kanatlar üzerinden rakibini delmeye çalışıyordu. Cenk’in eksikliği hissediliyor olsa da Negredo’nun da as kadroya dahil edilmesiyle Beşiktaş’ın yelpazesini biraz daha genişletti. Negredo’nun oyunu hem Talisca’nın hem de Babel’in formunu artırmasını sağladı. Çünkü bu iki oyuncu da Negredo’nun ortaya çıkardığı boşlukları etkili kullanıyor. Pres konusunda ise zaman zaman rakibi önde bozuyor olsa da bunu maçın tamamında yapamıyor. Bunun en önemli sebebi ise oyuncu profili. Beşiktaş’ın birçok maçta rakibinden az koştuğunu görüyoruz.

İki takımın hücumunda önemli eksiklikler olsa da ligin en organize hücum eden iki takımı karşı karşıya gelecek.

Beşiktaş’ın Hücum Sorunları

Beşiktaş için ligin ilk yarısında maç önü yazısında bir değerlendirme yapmıştım bunun üzerinden devam etmek istiyorum.

– – –

Öncelikle Beşiktaş sadece kanatlardan oynuyor gibi sığ bir düşünceye kesinlikle katılmadığımı belirtmeliyim. Futbolun en zor işlerinden birisi geniş oynamaktır. Beşiktaş ise geniş oynamayı seven bunu da son senelerde başarıyla uygulayan bir takım. Geçen sene Beşiktaş’ın özellikle Aboubakar’ın oynadığı maçlarda ofansif olarak daha etkiliydi. Bunun en önemli sebebi Aboubakar’ın Beşiktaş hücumlarına kattığı hareketlilikti. Geniş oyunu dünya üzerinde en etkili oynayan takım belki de Man City o yüzden bunu Guardiola’nın geçenlerde yapmış olduğu bir açıklamayla anlatmak istiyorum.

Aguero ve Jesus’u neden birlikte oynatmadığını sordular ve Guardiola şöyle dedi: “Benjamin Mendy’nin uzun süreli sakatlığı sebebiyle oyun formatında ufak bir değişiklik yapmak zorunda kaldık. Mendy oynadığı zaman iki bekimiz sayesinde oyuna istediğimiz genişliği kazandırabiliyorduk. Mendy sol koridoru kendi başına kullanabiliyor, bu sayede önünde oynayan kanat oyuncusu da ceza sahası içine kayabiliyordu. Böyle bir oyun düzeniyle Aguero ve Jesus’u birlikte oynatabilme şansı da buluyorduk. Ancak Mendy sakatlandığı için formatımızda değişiklik yaptık ve Mendy’nin yerine oynayan Fabian Delph bu genişliği tek başına yaratabilecek tarzda bir oyuncu değil. Bu sebeple önünde Leroy Sane’yi kullanıyoruz ve o da kanat oyunuyla bize ihtiyaç duyduğumuz genişliği yaratıyor. Dolayısıyla bu sistemde Aguero ve Jesus’u birlikte oynatamam.”

Görüntüler Watford maçından. Man City 4-3-3 formasyonuyla saha çıktı. İleri üçlünün sola yakın oyuncusu Jesus kanat üzerinden oynamak yerine ceza alanında pozisyon alıyor. Mendy ise kanadı tek başına kullanıyor.

Başka bir atak bu sefer kanattan Jesus topla gelirken Mendy arkadan ona destek olmak yerine ceza alanına koşu yapıyor. Yani baktığımız zaman kanadı kullanan yine tek oyuncu var. Burada bir diğer önemli nokta ise boyalı alan yani half-space dediğimiz iç koridora Silva ve Mendy giriyor ve Jesus’un pas alternatiflerini artırıyorlar. Jesus orta açabileceği gibi Silva ve Mendy’nin önüne de pas atabilir.

Pozisyonun devamında ise topla buluşan Silva arka direkte Aguero’yu görüyor ve Aguero golünü atıyor. Bu açıdan daha net bir şekilde görüldüğü gibi ceza alanında çoğalıp ceza alanını kontrol edebildikleri gibi ceza çevresinin kontrolünü de elinde tutuyor. Şimdi ise gelelim Beşiktaş’a.

Beşiktaş’a bakalım. Yukarıdaki görsel Beşiktaş’ın oyun içinden 2D görüntüsü. Normal bir atak takım sahaya yayılmış durumda. Top sağ kanatta Lens’in ayağında. Top ayağındaki Lens’in yerleşmiş rakibe karşı bu pozisyonda topu gerideki arkadaşına aktarmak veya orta açmaktan başka alternatifi yok. Aslında Beşiktaş’ın bitiricilik sorunu yok. Beşiktaş üretiyor ama etkili değil. Kısacası Beşiktaş’ın asıl sorundu efektif üretimde. Pozisyonlar sayı olarak yüksek ama net gol pozisyonu sayısı az.

Geçen sene takımdaki bu hareketliliği sağlayan oyuncu Aboubakar’dı. Beşiktaş’ın bu sene eksikliğini en çok hissettiği oyuncu diyebiliriz. Yukarıdaki Man City benzetmesinde olduğu gibi Beşiktaş’ın hareketliliği çok düşük. Özellikle Oğuzhan oynamadığı zamanlarda. Yukarıdaki pozisyonda gelecek ortada Cenk ceza alanında tek başına sadece arkadan Talisca ekstra koşularla onu destekliyor. Ayrıca Beşiktaş’ın oyuncuları topu ayağına isteyen oyuncular. Kanat üzerinde gelecekseniz kanatları tek oyuncuya bırakıp kanat oyuncularıyla ceza alanındaki sayıyı artırmak her zaman daha mantıklıdır. Yukarıda da görüldüğü gibi her kanadı 2 oyuncu kontrol ediyor dolayısıyla takım rakip ceza alanında yeterince çoğalamıyor. Yeterince çoğalamadığı için de üretimin kalitesi düşüyor, gelen toplar verimli olmamaya başlıyor.

Beşiktaş’ın bekleri oyun sıkışır adam eksiltir, sprintlerle kanattan gelir orta açar, çizgiden bindirir baktığımız zaman daha çok top ayağında oynamayı seven oyuncular. Gökhan eski dinamizmini kaybetti. Baktığımızda aslında hepsi çizgi oyuncuları. Özellikle ceza alan Caner’in bu takımda oynaması kanadın tek başına kullanımı açısından çok önemli.

– – –

Yukarıda kapalı savunmaları açma konusunda dünyanın en iyi teknik direktörünün uyguladığı ideal sistemi gördük. Şimdi ise Cenk’ten sonra Beşiktaş’ın bu konudaki değişimlerine bakalım. Beşiktaş son 13 karşılaşmada tek yenilgisini Başakşehir’e karşı aldı. Peki Başakşehir bu karşılaşmayı nasıl kazandı?

Başakşehir önde baskı yapmadı. Onun yerine takımı öne çekti, arkada alanı iyi paylaştı, rakibinin pas alternatiflerini düşürdü ve seken topları toplamaya çalıştı. Bu kazandıkları toplarla Beşiktaş’ın beklerinin arkasında koşu yapan oyuncular üzerinden rakibi eksik yakalamaya çalıştılar. Da Costa ve Mahmut gibi isimlerin paslarıyla özellikle Visca bu kanalı çok etkili kullandı. Skoru aldıktan sonra ise geriye çekildi. Merkezi sağlam tutarak Beşiktaş’ın merkezden gelmesini engelledi, rakibini kanatlara yönlendirdi. Kanatları iki oyuncuyla savundu. Merkezden gelemeyen ve kanatlarda da eksik kaldığı için kilitlenen Beşiktaş’ta oyunun oynandığı taraftaki kanat oyuncusu da dışarı çıkmak zorunda kaldı. Böylece ceza alanındaki pas alternatifi sayısı düştü. Elia ve Visca top ayağında olan oyuncuyu karşıladı. Beşiktaş’ın elinde gelişigüzel ortalardan başka bir alternatif kalmadı. Başakşehir son 30 dakika bir kişi eksik oynamasına rağmen maçı 1-0 kazandı.

Yukarıda görüldüğü gibi Babel oyunu yönlendirmek için dışarı çıkıyor top ayağında olan Adriano’nun pas alternatifi yok. Tek çaresi istediği gibi yerleşen Başakşehir savunmasına karşı gelişigüzel orta yapmak. Aşağıda ise yukarıdaki pozisyonun 15-20 saniye sonrasını görüyoruz. Top sağ kanada dolaşıyor fakat Gökhan kafasını kaldırdığı zaman pas atabileceği alternatifi yine yok.

Aşağıda ise farklı bir atak görüyoruz fakat üstteki görselin neredeyse kopyası gibi. Bunların sayılarını artırmak mümkün fakat daha fazla uzatmaya gerek yok.

Burada Elia ve Visca’nın rakibi karşılaması da çok önemli bir detay. Bu sayede Başakşehir savunmasının tamamı ceza alanında pozisyon alabiliyor. Kapalı savunmalara karşı Beşiktaş öngörülebilir bir takıma dönüşüyor. Yazının devamında da değineceğim Galatasaray, açık oyunda yerleştiği zaman ligin açık ara en az gol yiyen takımı. Dolayısıyla yerleşerek oynayan katı bir Galatasaray savunmasına karşı Beşiktaş’ın gol bulmakta zorlanacağını söylemek yanlış olmaz.

Peki Beşiktaş’ın kapalı savunmaya karşı en önemli kozu ne? Serdar Aziz’in yokluğu Galatasaray adına çok büyük eksiklik. Büyük ihtimalle Maicon-Denayer ikilili başlayacak. Maicon ağır, Denayer’ın ise pozisyon bilgisi zayıf. Negredo’nun sırtı dönük oyunuyla stoperlerden birini üzerine çektiği pozisyonlarda o boşluğa girecek Babel veya Talisca tehlike yaracaktır. Maicon Negredo’yu karşıladığı zaman hızından dolayı boşlukları doldurmakta sıkıntı yaşayacaktır. Denayer ise bazen gereksiz bir şekilde rakip oyuncuların peşine takılarak alanını boşaltabiliyor. Bu konuda Galatasaray adına en önemli isim şüphesiz Fernando olacaktır. Son maçlarda Denayer ile aynı oalcak şekilde sağ tarafta başlıyordu fakat bu maç Denayer’in sola geçeceğini düşünürsek Fernando’nun da sola geçmesi gerekiyor. Aksi halde Denayer-Donk ikilisinin arkalı önlü paylaşım yapması zaman zaman rakibin oradan boşluk bulmasını sağlayacaktır. Ayrıca Galatasaray sene başından beri doğrudan savunma arkasına atılan toplarda sıkıntı yaşadığını hatırlatmakta fayda var.

Galatasaray Pres Sistemi

Feghouli çeşitli sebeplerden dolayı sezon başından beri istediği fiziksel seviyeye çıkamadı. Fatih Terim, Feghouli’nin enerjisini biraz daha dengeli kullanmak adına pres sistemini değiştirdi. Takım 4-3-3 şeklinde pres yaparken Feghouli’nin rakibin top kullanan oyuncuya baskı yapması gerekiyordu. Dolayısıyla aktif bir şekilde prese katıldığı için çok daha fazla efor harcıyordu ve doğal olarak oyundan daha fazla kayboluyordu. Fatih Terim, Antalyaspor maçıyla birlikte Belhanda’yı pres sisteminin merkezine yerleştirdi ve 4-4-2 şeklinde rakibe baskı uyguladı. Bu değişiklikle birlikte Feghouli ve Rodrigues önde baskı yapmak yerine kanatlarda rakip beklerle eşleşerek daha az efor harcamaya başladı.

Fernando-Donk ikilisi oynamaya başladıktan sonra ise Fernando’nun Selçuk’un yerini aldığını gördük. Ayrıca Denayer-Serdar ikilisinin oynamasıyla da savunma biraz daha öne çıkmaya başladı ve sahipsiz toplar daha rahat süpürüldü. Ayrıca rakip sahada 6 oyuncu birden prese destek verdi.

Yukarıda görüldüğü gibi bekler geride kaldı, savunma dörtlüsü çizgi halinde orta sahaya kadar çıktı. Belhanda(veya Fernando) ise top ayağındaki oyuncuya baskı yaparken arkadaki oyuncular ise adam paylaşımı ile destek verdi. Burada yük Fernando ve Belhanda’nın üzerine binerken diğer oyuncular ise sadece gölge markajı yaparak eşleştikleri oyuncuların top almasını engelledi.

Başakşehir, Beşiktaş maçının ilk bölümünde golü bulana kadar çok etkili olmuştu. Bunun sebebi ise top çıkarırken Beşiktaş’ı özellikle Tosic üzerinden bozmalarıydı. Yukarıda görüldüğü gibi Başakşehir, top kullanan oyuncuyu(genelde Tosic’ti) rahatsız etti ve kaptıkları toplarla beklerin arkasını işlemeye çalıştı. Beşiktaş, şampiyonluk yolundaki iki rakibi Fenerbahçe ve Başakşehir ile oynadığı maçların ikisine de beklerde Gökhan/Adriano ile başladı. Bu ikilinin oynadığı zaman dilimlerinde hep rakip takımlar üstündü. Fenerbahçe golü Adriano’nun arkasına Dirar’ı kaçırarak attı. Tek tek yazmayacağım fakat diğer maçlardan da bu örnekleri artırmak mümkün.

Yukarıda yine Beşiktaş’ın çıkmaya çalıştığı, beklerin önde pozisyon aldığı bir atakta Başakşehir, Tosic’i rahatsız ediyor. Tosic’in pas hatasında topu alan Mahmut’u rahatsız eden siyah-beyazlı oyuncu yok. Ayrıca bekler önde yakalandığı için iki tarafta da ciddi bir boşluk var. Mahmut topu sağ taraftaki Visca’nın önüne göndererek gol pozisyonuna evrilebilecek bir atağın başlangıcını yapıyor.

Aşağıda gol pozisyonuna baktığımız zaman Başakşehir’in planının işe yaradığını ve Beşiktaş’ın çıkarken kaptırdığı topta golü yediğini görüyoruz. Top Tolgay’ın ayağında Tolgay’ın arka tarafından baskı var, çevresi sarılmış ve tüm pas kanalları kapatılmış durumda. Tek alternatif olarak geride tehdit altındaki Adriano’ya oynayabilir. Sonuçta topu kazanan Başakşehir hızlı atakla golü buldu.

İç sahada oynamanın da avantajıyla maça hızlı başlayacak olan Galatasaray’ın, önde baskıyla rakibini zor durumda bırakarak tehlike yaratması muhtemel görünüyor.

Galatasaray’ın oyununu üç bağlantı üzerinden özetleyebiliriz. Topu defanstan çıkarma, iki bölge arasındaki bağlantı ve kanat oyuncularının kompakt yapıya dahil edilmesi. Üç başlığa böleceğim.

 

  • Donk-Fernando ikilisi

Galatasaray, Donk-Fernando ikilisinin oynadığı iki maçı da kazandı. Fakat oyun anlamında iki maçta da sınıfta kaldı. Bu ikili merkezde beklenen sertliği tam anlamıyla veremediği gibi takımda daha fazla problem ortaya çıktı. Bunlardan en önemlisi ise topu çıkarma sorunu.

Yukarıda Donk 07:58’de topu ayağına alıyor. Topu ayağına aldığı zaman geriye ve yana hariç pas alternatifi yok. Alttaki görselde aradan üç saniye geçiyor ve pas almak için hareket eden tek oyuncu Belhanda. Topun Donk değil de stoperlerden birinde olduğunu düşünürsek kalabalık sayısı artıyor fakat hareket düşüyor. Bu oyuncu profiliyle bir takımın merkezden topu ön alana taşıması mümkün değil. Galatasaray bunu istiyorsa Selçuk sahada olmalı.

 

  • Belhanda

Galatasaray’ın iki bölge arasındaki bağlantısını kuran belki de sahadaki tek oyuncu Belhanda. Galatasaray’ın gollerinin hazırlanmasında önemli payı var. Çok hareketli oynuyor. Maç haritasında topla buluştuğu noktalara bakıldığı zaman onun nerede oynadığını anlamak mümkün değil. Şu ana kadar Mesut Bakkal hariç onu tam anlamıyla marke etmeyi başarabilen bir teknik direktör çıkmadı. Geçen hafta Galatasaray kariyerindeki en kötü maçını çıkardı. Fakat Galatasaray hücumları için çok değerli aynı zamanda ligin açık ara en fazla key pass atan oyuncusu.

 

  • Gomis

Galatasaray için kritik olan diğer bir bağlantı ise Gomis. Gomis’in sırtı dönük oyunu olmadığı zaman Rodrigues ve Feghouli’nin takımın kompakt yapısına dahil olmak konusunda sıkıntı yaşadığını gördük. Beşiktaş’ın, rakibinin oyun bağlantısını bozması için bu üç bağlantıyı kesmesi gerekiyor.

Galatasaray özellikle sağ tarafta kurduğu üçgenlerle Beşiktaş’ın beklerinin arkasına sarkabilir. Burada Gomis’in sırtı dönük oyunu çok değerli. Bunlar sürekli deneniyor. Geçmiş maçlardan birkaç örnekle devam edeyim. Aşağıda Gençlerbirliği maçından bir görsel görüyoruz.  Feghouli, sırtı dönük top almak için geriye gelerek top isteyen Gomis’e pas atıyor. Gomis hiç beklemeden çizgideki Mariano’ya oynuyor ve Mariano da yine aynı hızla Belhanda’nın koşusunu ödüllendiriyor.

Aşağıda gözüktüğü gibi top Maicon’un ayağında, Mariano ise eşleştiği bek oyuncusunu öne çekmek için öne doğru koşu yapıyor ve topu istiyor. Daha sonra tek topla hemen Belhanda’ya oynuyor ve Belhanda da tek topla tekrar Maicon’a dönüyor.

Kurulan üçgenin ardından tekrar topu alan Maicon, sırtındaki beki öne çekmiş ve alanı boşaltmış Mariano’nun koşu yoluna pası atıyor. Bir stoper oyuncunun oyun kurma yeteneğine ve bek oyuncusunun zekasına tanık oluyoruz.

Yukarıdaki pozisyon Trabzonspor maçında gerçekleşmişti.

Yukarıdaki görsel ise Alanyaspor karşılaşmasından. Rodrigues topu istemek için öne geliyor, topu alıyor tekrar veriyor ve Nagatomo ile birlikte koşu yapıyor. Daha sonra Serdar’dan pası alan Nagatomo, Rodirgues’in önüne topu indiriyor.

Genel hatlarıyla iki kale içinde dikkat çeken sistemlerden bahsettim. Şimdi geriden kalan haftalarda veriler ne diyor ona bakalım.

Beşiktaş, Göztepe’den sonra ligin en fazla duran top golü atan takımı. Duran toplardan toplam 20 gol buldu. Bu gollerin 13 tanesi kornerden geldi. Beşiktaş, köşe vuruşlarından ligin en fazla gol bulan takımı. Aynı zamanda Beşiktaş maç maşına ortalama 7 korner kullanıyor. Galatasaray ise Karabükspor’dan sonra 19 golle ligin en fazla duran top golü yiyen takımı. Bu 19 golün 6 tanesi kornerlerden geldi. Beşiktaş sağdan kullandığı zaman daha fazla gol atıyor. Ayrıca yukarıdaki görselde de görüldüğü gibi yakın direk ve penaltı noktasına kullanılan köşe vuruşları daha etkili oluyor. Beşiktaş’ın duran toplardaki etkinliğini ve Galatasaray’ın bu konudaki zaafını düşünürsek maç öncesinde dikkat çeken bir ayrıntı olarak göze çarpıyor.

İki takımın hücumunda önemli eksiklikler olsa da ligin en organize hücum eden iki takımı karşı karşıya gelecek. Galatasaray gol öncesinde ortalama 33.6 saniye Beşiktaş ise 28 saniye oyun kurarak gol buluyor. Galatasaray her gol öncesi ortalama 10.6 pas yaparken Beşiktaş ise 8 pas yapıyor.

Akan oyun gollerine baktığımız zaman ise Galatasaray’ın açık ara lider olduğunu görüyoruz. Gollerin kanatlar açısından dağılımı ise çok düzenli. Hemen hemen her bölge eşit miktarda kullanıldı. Beşiktaş’ın ise akan oyunda Galatasaray’dan 15 gol az attı. Attığı 39 golün 1o tanesi merkezden, 7 tanesi sağ kanattan 22 tanesi ise sol kanattan geldi. Atakların gelişim yönü olarak Beşiktaş’ın Quaresma’ya bağlılığını anlatmak için fazlasıyla yeterli bir veri. Nagatomo ligin en golcü kanat oyuncularından Visca’yı sahadan silmişti. Quaresma karşısında gösterdiği performans belirleyici olacaktır. İki takım için de en kritik bölge bu eşleşme olabilir.

Akan oyundan en fazla gol atan takım Galatasaray olduğu gibi akan oyunda en az gol yiyen takım da Galatasaray. Sarı kırmızılı ekip set oyununda sadece 6 gol yedi. Hızlı ataklarda ise 7 gol yedi. Beşiktaş ise yerleştiği pozisyonlarda 14 gol yerken kontrataklarda ise kalesinde 6 gol gördü. İki takımın hızlı ataklarda bu kadar az gol yemesinin en önemli sebebi ise topu rakip kaleye yakın kaptırıyor olmasından kaynaklanıyor.

Dripling sayılarına baktığımız zaman ise oyuncu profili olarak Beşiktaş’ın çok daha önde olduğunu görüyoruz. Galatasaray’da maç başı ortalama dörtten fazla dripling deneyen sadece iki oyuncu var. Beşiktaş’ta ise bu sayı dörde yükseliyor.

İki takımın birbirine karşı üstünlük kurabileceği önemli noktalar var. Galatasaray’da Serdar’ın, Beşiktaş’ta ise Caner’in olmaması büyük eksiklik. Beraberlik iki takıma da yaramayacak. Kaybetmenin sonucu ise ağır olacak. Sorusu olan arkadaşlar varsa bana twitter adresimden veya mail atarak ulaşabilirler. Aşağıya yorumlar aracılığıyla düşüncelerinizi yazabilir ve oylamaya katılabilirsiniz. Maç sonunda sadece futbol konuşacağımız bir derbi olması dileğiyle.