Maç Önü | Beşiktaş – Galatasaray

Süper Lig’in 14. haftasında son iki sezonun şampiyonu Beşiktaş evinde lider Galatasaray’ı ağırlayacak. Galatasaray liderliğini korumak ve rakibiyle arasındaki puan farkını dokuza çıkarmak isterken Beşiktaş rakibine yaklaşmak için mücadele verecek. Global iş ortağımız InStat’ın Futbol Akademi için hazırlamış olduğu verilerle geçmiş maçlara yönelik izlenimlerimi ve gözlemlerimi harmanlayarak maç önü için bir şeyler karalamaya çalışacağım.

Genel Değerlendirme

Ligin en fazla gol atan takımıyla en az gol yiyen takımı karşı karşıya gelecek. Son haftalarda Beşiktaş’ın gol yollarındaki problemleri artarak devam ederken Galatasaray’ın ise defansif sıkıntıları gün yüzüne çıkmaya başladı. Yine de Galatasaray hala ligde akan oyunda en az gol yiyen takım konumunda. Trabzonspor maçına kadar ilk 9 haftada bireysel hatalar hariç açık oyunda gol yemeyen bir Galatasaray vardı. Beşiktaş ise ligin en az duran top golü yiyen takımı durumunda. Penaltılar hariç sadece 1 gol yediler.

Galatasaray’da Tolga ve Latovlevici sakatlıklarından dolayı oynamayacak. Yasin’in form düzeyi son haftalarda her geçen gün yükseliyor. Feghouli ise yaklaşık 1 aydır oynamıyor ve hazır gözükmüyordu. Kupa maçına başlayınca herkes oynamayacak gözüyle bakarken Tudor’un ikinci yarıda oyundan almasıyla kafalarda acaba oynar mı şeklinde soru işareti oluştu. Tahminim mesajı Şenol Güneş’e idi. Belirsizlik oluşturmak istiyor seviyor bunları. Bir sürpriz bekleyebiliriz.

Şampiyonlar Ligi’nde gruptan lider çıkan fakat ligde işleri istediği gibi gitmeyen bir Beşiktaş var. Sahada ligde iki maçtır gol yemeyen fakat aynı zamanda gol de atamayan bir takım göreceğiz. Beşiktaş’ta ise Caner cezalı durumda. Hafta içi kupa mücadelesinde Lens ve Negredo hazır gözüktü. Tolgay son dönemde formunu üst seviyeye çıkardı. Galatasaray hafta içi oyuncularını dinlendirirken Beşiktaş’ta ise ilk takımda oynayan bazı isimler vardı.

Oyun Felsefesi

Beşiktaş daha çok topu ayağında isteyen oyunculardan kurulu rakip saha yerleşerek geniş oynamak isteyen bir takım. Özellikle yıllardır birbirini tanıyan oyunculardan kurulu bir takım olması önemli bir avantaj sağlıyor. Tolgay artan formuyla son haftalarda formayı Oğuzhan’dan almış gözüküyor. Beşiktaş orta saha rotasyonu birinin eksik özelliğini diğerinin kaliteli yapabildiği oyunculardan kurulu bir takım. Bu takıma çeşitlilik konusunda avantaj sağlarken bazı konularda ise olumsuz etki yapıyor. Bundan alt tarafta detaylı olan bahsedeceğim. Şenol Güneş kanatları iki oyuncunun egemenliğine bırakarak daha çok kanatlar üzerinden oyunu yönlendirmeye çalışıyor. Defansif olarak baktığımızda ise garantici bir takım görüyoruz. Beşiktaş ligin kontrataktan en az gol yiyen takımı, şuana kadar bu şekilde sadece bir gol yedi. Bunun en önemli sebeplerinden birisi garantici oyundan geride eksik yakalanmamaları ve topu ileride kaptırmaları. Ligin kendi kalesine en uzak mesafede top kaptıran takımı Beşiktaş. Rakip kaleye ortalama 35.4 metrede top kaptırıyorlar.

Galatasaray’a baktığımızda ise önde basan fakat bu baskıyı top kapma olarak değil de atak başlangıcı olarak kullanan bir takım görüyoruz. Aynı zamanda ligin fiziksel olarak en güçlü takımlarından biri. Galatasaray’ın toplu oyundaki yönlendirici oyuncusu Belhanda. Galatasaray’ın attığı 29 golün 16 tanesinde golün hazırlanmasında bulundu. Bunu da burada uzatmayıp ayrı bir başlığa bırakalım. Galatasaray sene başından beri 3. bölgede koordine olma konusunda sıkıntılar yaşamış olsa geçen hafta çift kanatlı sistemde bu sorunların aşıldığını gördük. Galatasaray bugüne kadar çeşitli dizilişler denemiş olsa da oyun mantığının hep aynı olduğunu görüyoruz. Sarı-kırmızılı ekip, amamı topsuz oyunda agresif oynayabilen oyunculardan kurulu bir takım hüviyetinde. Sene başından beri bazı maçlarda eksiklikler olsa da sahada sürekli terinin son damlasına kadar mücadele eden bir takım gördük.

Pres Sistemleri

Beşiktaş’ta topsuz oyunda ön tarafta agresif oynayabilen tek oyuncu Cenk. Dolayısıyla daha çok rakibi kendi yarı sahasında karşılayan bir takım görüyoruz. İleri iki bölgede takıma agresiflik kazandıran oyuncu Atiba. Dolayısıyla Atiba, bu takımın en kritik oyuncusu. Tolgay ise Oğuzhan’a göre bu konuda biraz daha önde bir isim fakat onunda uç bölgedeki yaratıcılık kabiliyetleri sınırlı.

Galatasaray’da ise top rakibe geçtiği zaman herkes takım oyuncusu oluyor. Ve oyuncular uç noktadaki adam paylaşımını kaliteli bir şekilde yapıyor. Bir iki topu ayağında olan oyuncunun düşünme süresini kısaltıp acele oyuna yönlendirirken diğer oyuncular pasın atılabileceği diğer oyunculara baskı uyguluyor. Bu konuda özellikle Belhanda gibi oyunun iki yönünü de oynayabilen bir oyun kurucuya sahip olmak büyük avantaj. Peki Beşiktaş bu baskıya nasıl bir tepki verir?

Beşiktaş’ın çok ciddi bir top çıkarma sorunu var. Takım topu üçüncü bölgede çevirmekte sıkıntı yaşıyor. En son oynanan Yeni Malatyaspor maçında bunu net bir şekilde gördük. Beşiktaş atak dışı 274 pas yaparken atak içi 297 pas yaptı. Neredeyse eşit. Yeni Malatyaspor’a baktığımızda ise 31 atak dışı pas yaparken atak içi 159 pas yaptı. Oranlar birçok şeyi anlatıyor sanırım. Bu konuda takım Oğuzhan veya Tolgay’ın ayağına bakıyor. Tolgay’ın da uç noktayla bağlantı kurma konusunda ciddi problemler var.

Beşiktaş’ın son iki karşılaşmadaki pas kombinasyonlarına baktığımız zaman neredeyse tamamının ilk iki bölge arasında yapıldığını görüyoruz. Yukarıda Beşiktaş’ın orta saha rotasyonunun birinin eksik özelliğini diğerinin kaliteli yapabildiği oyunculardan kurulu olduğundan bahsetmiştim. Atiba bu takıma sertlik sağlıyor, Tolgay ise topu çıkarma ve sertlik konusunda Oğuzhan’a göre daha fazla katkı veriyor, Oğuzhan ise takımın tehlikeli bölgedeki yaratıcılığının etkili olmasının sebebi.

Beşiktaş’ta Atiba-Tolgay orta sahası yaratıcılık konusunda sınıfta kalıyor, Tolgay-Oğuzhan yapsan bu sefer sertlik konusunda sınıfta kalıyor, Atiba-Oğuzhan orta sahası en ideali fakat Oğuzhan’ın istikrarsız oyunu ve fiziksel yönden eksikleri de tercih edilebilirliği düşürüyor. Üç oyuncunun birbirini tamamlayıcı özelliklerinden dolayı üçünün de sahada olması gerekiyor.

Beşiktaş’ın Atiba’nın sertliğine, Tolgay’ın top çıkarmasına ve Oğuzhan’ın üçüncü bölgedeki pas sirkülasyonunu sağlamasına ve hücumdaki yaratıcılığına ihtiyacı var. Aynı zamanda Talisca’nın Cenk’i çiftleyen oyununa da ihtiyacı var. Beşiktaş bu oyuncuları aynı anda oynatamayacağı için bir tanesinden ödün vermesi gerekiyor. Şenol Güneş, Oğuzhan’dan ödün verince yaratıcılık ve hücumda verimlilikten ödün vermiş oluyor ve ligde iki maçtır gol atamayan bir takım karşımıza çıkıyor.

Galatasaray’ın Tolgay üzerinden yapacağı önde baskı Beşiktaş’ı çok zorlayacaktır. Ayrıca son olarak Beşiktaş topa hamlelerde ligde 10. sıradayken pas atasında ise ligde sonuncu sırada yer alıyor.

Galatasaray’ın Defansif Sorunları

Özellikle taraftar ısrarla sene başındaki taktiğe dönülmesini istiyor. Fakat bu sistem bu kadro için uygun bir sistem değildi. Evet bir süre işe yaradı fakat Galatasaray yeni bir takımdı ve rakipler tam olarak tanımıyordu. Dördüncü haftadan sonra yavaş yavaş takımlar Galatasaray’ı çözmeye başladı. Bu süreçten sonra kaybetmese de Antalyaspor, Bursaspor ve Karabükspor gibi takımlara karşı hep zorluk çeken bir Galatasaray gördük.

Öncelikle bu takım önde basan, savunmayı önde kuran takımlara karşı ciddi sorunlar yaşıyor. Çünkü top Muslera’nın ayağındayken pas istasyonu sayısı Maicon ve Serdar olmak üzere sadece ikiyle sınırlı kalıyor. Önde baskının kalitesine göre yaşanan problem artıyor. Ayrıca Fernando’nun üzerine oynayan takımlara karşı yine aynı sorun ortaya çıkıyor. Rakip takımlar tek bir adamı tutarak büyük avantaj sağlıyor. Hatırlayan Yatabare’nin golünü Karabükspor Fernando’ya iki kişiyle baskı uyguluyor takım top çıkarmakta zorlanınca geriye gelen Belhanda pas hatası yapıyor ve golü yediriyor.

Lig başladığının beri Galatasaray’ın sol tarafının zayıflığı konuşuluyor, sene başından beri ısrarla Galatasaray’ın asıl sorununun sağ taraf olduğunu yazıyorum. Yukarıdaki görselde görüldüğü gibi yenilen gollerin 6 tanesinde Maicon’un 3 tanesinde ise Mariano’nun hatası var. Maicon ağır, beli hızlı dönmeyen bir oyuncu. Merkezden ne kadar uzaklaşırsa o kadar zayıf oluyor. Mariano ise sürekli hücumu düşünen önde oynayan bir oyuncu. Durum böyle olunca ikisi arasında çok büyük bir boşluk oluşuyor. Ayrıca Maicon, Mariano’nun açıklarını kapatmak için daha fazla çizgiye ve öne gelmek zorunda kalıyor. Hatırlayın Bursaspor maçında Delarge’ın golünü, Mariano önde yakalandı Maicon onun açığını çıkmak için kaleden uzaklaşan öne çıktı ve Kemboi Maicon’un belini kırdı. Yine aynı şekilde Elia ile eşleştğiğ pozisyonlar.

Bunun için ya Maicon’u sol tarafa geçmesi gerekiyor ki o ihtimalle de top kullanma özelliğinden ödün verilmiş olunacak yada bu takımın üçlü oynaması gerekiyor. Fakat çift forvetle oynanan bir üçlüden bahsetmiyorum kanatların hücuma katılması zorunlu olursa yine aynı sorunlar olacaktır Başakşehir maçı gibi. Bahsettiğim biraz daha Konyaspor maçındaki gibi bir oyun. Konyaspor bu ligin en etkili kanat oynayan takımlarından birisiydi ve bu takıma karşı neredeyse pozisyon vermeyen bir Galatasaray gördük. Üçlü oyunda Maicon rahat bir şekilde inisiyatif alarak öne çıkabiliyor. Çünkü arkasında açıklarını kapatmak için 2 stoper hazır bekliyor buna daha önceki yazılarımda uzun uzun değinmiştim burada uzatmayacağım merak edenler oradan okuyabilir.

Beşiktaş Hücum Sorunları

Öncelikle Beşiktaş sadece kanatlardan oynuyor gibi sığ bir düşünceye kesinlikle katılmadığımı belirtmeliyim. Futbolun en zor işlerinden birisi geniş oynamaktır. Beşiktaş ise geniş oynamayı seven bunu da son senelerde başarıyla uygulayan bir takım. Geçen sene Beşiktaş’ın özellikle Aboubakar’ın oynadığı maçlarda ofansif olarak daha etkiliydi. Bunun en önemli sebebi Aboubakar’ın Beşiktaş hücumlarına kattığı hareketlilikti. Geniş oyunu dünya üzerinde en etkili oynayan takım belki de Man City o yüzden bunu Guardiola’nın geçenlerde yapmış olduğu bir açıklamayla anlatmak istiyorum.

Aguero ve Jesus’u neden birlikte oynatmadığını sordular ve Guardiola şöyle dedi: “Benjamin Mendy’nin uzun süreli sakatlığı sebebiyle oyun formatında ufak bir değişiklik yapmak zorunda kaldık. Mendy oynadığı zaman iki bekimiz sayesinde oyuna istediğimiz genişliği kazandırabiliyorduk. Mendy sol koridoru kendi başına kullanabiliyor, bu sayede önünde oynayan kanat oyuncusu da ceza sahası içine kayabiliyordu. Böyle bir oyun düzeniyle Aguero ve Jesus’u birlikte oynatabilme şansı da buluyorduk. Ancak Mendy sakatlandığı için formatımızda değişiklik yaptık ve Mendy’nin yerine oynayan Fabian Delph bu genişliği tek başına yaratabilecek tarzda bir oyuncu değil. Bu sebeple önünde Leroy Sane’yi kullanıyoruz ve o da kanat oyunuyla bize ihtiyaç duyduğumuz genişliği yaratıyor. Dolayısıyla bu sistemde Aguero ve Jesus’u birlikte oynatamam.”

Görüntüler Watford maçından. Man City 4-3-3 formasyonuyla saha çıktı. İleri üçlünün sola yakın oyuncusu Jesus kanat üzerinden oynamak yerine ceza alanında pozisyon alıyor. Mendy ise kanadı tek başına kullanıyor.

Başka bir atak bu sefer kanattan Jesus topla gelirken Mendy arkadan ona destek olmak yerine ceza alanına koşu yapıyor. Yani baktığımız zaman kanadı kullanan yine tek oyuncu var. Burada bir diğer önemli nokta ise boyalı alan yani half-space dediğimiz iç koridora De Bruyne ve Mendy giriyor ve Jesus’un pas alternatiflerini artırıyorlar. Jesus orta açabileceği gibi Mendy ve Jesus’un önüne de pas atabilir.

Pozisyonun devamında ise topla buluşan De Bruyne arka direkte Aguero’yu görüyor ve Aguero golünü atıyor. Bu açıdan daha net bir şekilde görüldüğü gibi ceza alanında çoğalıp ceza alanını kontrol edebildikleri gibi ceza çevresinin kontrolünü de elinde tutuyor. Şimdi ise gelelim Beşiktaş’a.

Beşiktaş’a bakalım. Yukarıdaki görsel Beşiktaş’ın oyun içinden 2D görüntüsü. Normal bir atak takım sahaya yayılmış durumda. Top sağ kanatta Lens’in ayağında. Top ayağındaki Lens’in yerleşmiş rakibe karşı bu pozisyonda topu gerideki arkadaşına aktarmak veya orta açmaktan başka alternatifi yok. Aslında Beşiktaş’ın bitiricilik sorunu yok. Beşiktaş üretiyor ama etkili değil. Kısacası Beşiktaş’ın asıl sorundu efektif üretimde. Pozisyonlar sayı olarak yüksek ama net gol pozisyonu sayısı az. Beşiktaş maç başına 38/18 isabet ile ligin en fazla ceza alanına top gönderen takımı. Galatasaray ise 35/17 ile ikinci sırada. Key paslara baktığımız zaman Galatasaray 20/9 ile ligde ilk sırada Beşiktaş ise 14 key pasta 7 isabetle ligde 12. sırada bulunuyor. Kısacası yukarıdaki gibi ceza alanına top gidiyor ama kaliteli gol pozisyonu oluşturacak şekilde değil.

Geçen sene takımdaki bu hareketliliği sağlayan oyuncu Aboubakar’dı. Beşiktaş’ın bu sene eksikliğini en çok hissettiği oyuncu diyebiliriz. Yukarıdaki Man City benzetmesinde olduğu gibi Beşiktaş’ın hareketliliği çok düşük. Özellikle Oğuzhan oynamadığı zamanlarda. Yukarıdaki pozisyonda gelecek ortada Cenk ceza alanında tek başına sadece arkadan Talisca ekstra koşularla onu destekliyor. Ayrıca Beşiktaş’ın oyuncuları topu ayağına isteyen oyuncular. Kanat üzerinde gelecekseniz kanatları tek oyuncuya bırakıp kanat oyuncularıyla ceza alanındaki sayıyı artırmak her zaman daha mantıklıdır. Yukarıda da görüldüğü gibi her kanadı 2 oyuncu kontrol ediyor dolayısıyla takım rakip ceza alanında yeterince çoğalamıyor. Yeterince çoğalamadığı için de üretimin kalitesi düşüyor, gelen toplar verimli olmamaya başlıyor.

Beşiktaş’ın bekleri uyun sıkışır adam eksiltir, sprintlerle kanattan gelir orta açar, çizgiden bindirir baktığımız zaman daha çok top ayağında oynamayı seven oyuncular. Gökhan eski dinamizmini kaybetti. Baktığımızda aslında hepsi çizgi oyuncuları. Özellikle ceza alan Caner’in bu takımda oynaması kanadın tek başına kullanımı açısından çok önemli.

Ayrıca Beşiktaş, pas hızı konusunda rakiplerinin gerisinde kaldı. Bu kadar geniş oynuyorsanız pas hızınızın düşük olması kabul edilemez. Pas hızı düşük takımlar genelde tempoyu istediği gibi değiştirmekte zorlanırlar.

Linnes/Latovlevici Paradoksu

Latovlevici’nin sakatlığından dolayı bu maçta oynama ihtimali yok ama genel olarak değerlendirmek istiyorum. Öncelikle Linnes defansif olarak ve fiziksel olarak Latovlevici’nin çok önünde. Evet Latovlevici kötü oynuyordu fakat bir kurulu düzenin işlemesini sağlıyordu. Kenarda Linnes ve Tolga ile oynandığı zaman Galatasaray’ın o bölgeden gelemediğini gördük. Dolayısıyla rakipler o bölgeyi bırakıp Mariano ve Belhanda üzerinden Galatasaray’ı kilitlemeyi başardı. Sol taraftan atak gelmediği için sağı kilitlediğin zaman takımı büyük ölçüde durduruyordun. Linnes’in oynadığı 6 maçta sadece 4 tane ortası var. Bu 120 dakikada bir orta yapar. Ceza alanına top bile atmıyor. Evet savunma daha sağlam oluyor fakat aynı zamanda tek kanadın da kırılmış oluyor. Yani Linnes oynadığı zaman sistemden ödün vermiş oluyorsun. Linnes kötü olduğunda işleyen düzeni bozuyor.

Ligde şimdiye kadar en fazla orta yapan isimler. Mariano 6. sırada Latovlevici ise 7. sırada yer alıyor. İkisininde hemen hemen orta sayıları ve isabet oranları aynı. Üstelik Latovlevici, Mariano’nun yarısı kadar oynadı. Sistemi işletiyor dediğim bu kötü oynuyor olsa bile iki kanadında aktif bir şekilde çalışıyor. Diğer türlü rakipler Mariano’yu kilitlediği anda takımın hücum etkinliği dibe vuruyor.

Peki Linnes, Beşiktaş karşısında oynamalı mı? Linnes son kupa maçında ekstra bir performans gösterdi. Fakat bu kupa maçına bakıp hafta sonu Linnes ile başlamak büyük yanılgı olur. Beşiktaş karşısında Galatasaray kupa maçında olduğu gibi bu kadar yüksek oranlarda top tutamayacak ve boşluk bulamayacak. Kupada Linnes’in etkili oynamasının sebebi rakibin kendi sahasına gömüldüğü zaman ters kanatta oynadığı için dışa çekerek sağ ayağıyla oynamasıydı. Beşiktaş maçı böyle bir şey olmayacak ve yine soluyla oynayacak. Ayrıca bu bölgede Quaresma ile eşleşmesi muhtemel gözüküyor. Peki nasıl başlayabilir Galatasaray buna da aşağıda değineceğim.

Bireysel Yaratıcılık

Aşağıda key pas verilerine baktığımız zaman Galatasaray’ın hem takım olarak hem de bireysel olarak Beşiktaş’ın çok üzerinde olduğunu görüyoruz. Beşiktaş’ın en yüksek isminin Galatasaray’da üçüncü olmasını yukarıda anlattıklarımızı destekliyor aslında. Beşiktaş hücum bölgesinde oyunu hakim olmak istiyorsa bu maç Oğuzhan’ın oynaması gerekiyor.

Ayrıca gollerin hazırlanma sürelerine ve gol öncesi pas sayılarına baktığımız zaman Galatasaray’ın daha kaliteli bir takım oyunu oynadığını söyleyebiliriz. Galatasaray gol öncesi 9.2 pas yaparken Beşiktaş ise 4.6 pas yapıyor. Galatasaray’da gollerin süresi 30.7 saniyeyken Beşiktaş’ta bu süre 18 saniyeye düşüyor.

Fiziksel Durumlar

Bundan yukarıda biraz bahsetmiştim. Özellikle Tudor’un da etkisiyle Galatasaray ligin fiziksel olarak en güçlü takımlarından birisi. Bunda Fernando-Ndiaye gibi hem toplu/topsuz oyunda oyunun iki yönünü de etkili oynayabilen oyunculardan kurulu bir orta sahanın olması da etkili. Beşiktaş için yukarıda değinmiştim zaten.

Aşağıdaki grafikte Galatasaray’a baktığımız zaman en çok gol attığı dakikaların ilk yarının ve ikinci yarının son 15 dakikasında gelmiş olması tesadüf değil. Yarıların son 15 dakikası rakiplerin fiziksel olarak düştüğü dönemlerde Galatasaray daha rahat gol buluyor. Beşiktaş şuana kadar ilk yarının son 15 dakikası hiç gol yemedi. Buna rağmen beklentim Galatasaray ilk yarının son 15 dakikalık bölümünde gol bulabileceği yönünde.

Sahayı baştan sona dört bölüme ayırdığımızı varsayarsak Galatasaray ilk bölgede oransal olarak ligin en yüksek ikili mücadele kazanan takımı konumunda. Maç başına bu bölgede girdiği 24 ikili mücadelelerin 18’ini kazandı. Beşiktaş ise hücumda yani 4. bölgede maç başına girdiği 37 ikili mücadelenin sadece 11 tanesini kazanabiliyor. Beşiktaş temaslı bir oyun oynuyor. Bu takımın özellikle Babel’e ihtiyacı var. Temaslı oynuyorsanız ilk olarak fizik gücünüze güvenebilmelisiniz.

Genel ikili mücadele kazanma oranlarına baktığımız zaman ise Beşiktaş oransal olarak ligin en üstünde yer alıyor.

Belhanda

Belhanda’ya ayrı bir parantez açmak istiyorum. Kesinlikle Galatasaray’ın hücum bölgesinde en kritik oyuncusu. Bunu her hafta anlatıyorum fakat Trabzonspor maçındaki yokluğu çok açık bir şekilde gösterdi zaten. Ligde takımının gollerinin hazırlanmasında katkısı olan oyuncular aşağıda var. Belhanda bu alanda takımında ikinci ligde ise üçüncü konumda. Galatasaray’ın atmış olduğu 16 golün içinde doğrudan var.

Ligin en fazla asist yapan, en fazla key pas atan, ceza alanına en isabetli(%60) top gönderen, duran toplarda en isabetli ve en yüksek oranla(%68) kullanan ismi. Üstelik bunları yaparken oyunun savunma tarafını da aksatmıyor. Takımla beraber hareket ediyor, takımla beraber mücadele ediyor, takımla beraber topun arkasına geçiyor aynı zamanda kimi zaman çizgide adam kovaladığını kimi zaman aynı dakika içinde 2-3 kere rakiplerinin ayağına kayarak top aldığına şahit oluyoruz. Bir on numara için top rakipteyken bu kadar agresif olup bu kadar yüksek dikine pas oranıyla oynaması paha biçilemez.

Yine sene başından beri söylememe rağmen burada da anlatmakta fayda var Belhanda rakip oyuncular için kontrol edilmesi zor bir oyuncu. Çünkü çok hareketli sahanın her yerinde. Her maç sonunda saha içi haritası yukarıdaki şekilde oluyor. Özellikle son maçta da gördük Belhanda’yı markaj altına almak isteyen takımlar onunla oyuncu eşleştirerek bu işi başaramıyor. Paylaşımda çok sıkıntı yaşıyorlar çünkü her atak sahanın farklı bir bölgesinde.

Duran Toplar

Galatasaray kendi yarı sahasında yapılan faullerde ilk sırada ve bu faullerin birçoğu sırtı dönük oyunculara yapılan gereksiz hamlelerden kaynaklanıyor. Maç başına kendi sahasında 8 faul yapan Galatasaray kornerleri de hesapladığımızda her maç rakiplerine duran toplardan yaklaşık 15 gol pozisyonu veriyor. Ayrıca çizgide oyuncu kullanmayan Galatasaray beklerini ön bölgede kullanıyor. Özellikle kornerde genellikle kısa boylu beklerin durması rakipler açısından ön bölgeye kullanma konusunda bir sakınca oluşturmuyor. Bunun en çarpıcı örneği Fenerbahçe’nin 4 sene ön alanda kullandığı Aurelio’dur. Fenerbahçe’nin  duran toplardan en etkili olduğu dönemin de bu dönem olması tesadüf değildir. Ön bölgede Aurelio’yu gören rakip oraya top atmaktan çekinirken ön direkte Linnes’i gören oyuncu bu konuda etkilenmeyecektir.

Galatasaray duran toplardan 8 gol yedi. Bunların 3 tanesi kornerden, 3 tanesi serbest vuruştan 2 tanesi ise penaltıdan geldi. Beşiktaş ise duran top konusunda etkili özellikle Quaresma ligde isabetli ortalar konusunda üçüncü sırada yer alıyor. 66 duran top kullanmış 41 isabeti var. Beşiktaş duran toplardan 7 gol attı. Bu maçta da siyah-beyazlı ekibin en önemli kozlarından birisi şüphesiz duran top olacak.

Galatasaray duran toplardan 9 gol attı. Bunların 5 tanesi kornerden, 1 tanesi serbest vuruştan 3 tanesi ise penaltıdan geldi. Belhanda kullandığı 72 duran topta 49 isabetle hem isabet sayısında hem de isabet oranında ligde ilk sırada yer alıyor. Beşiktaş ise ligin en az duran top golü yiyen takımı konumunda. İki tanesi penaltı olmak üzere toplam 3 duran top golü yedi.

Kısacası iki takım da duran toplar kullanma konusunda etkili bir izlenim bırakıyor. Fakat savunma konusunda Beşiktaş ligin en iyisi, Galatasaray ise bu konuda ligin en zayıf 2-3 takımından birisi durumunda.

Beşiktaş ne yapmalı?

Pek mümkün gözükmüyor fakat Şenol Güneş maça Tolgay-Oğuzhan-Atiba üçlüsünün aynı anda sahada olabileceği bir yöntem varsa onun üzerinde çalışmalı. Bununla birlikte hücum hareketliliğini de çözmesi gerekiyor. Bunun için çift forvet düşünülebilir. Ayrıca Babel’in kesinlikle sahada olması gerekiyor. Özellikle Beşiktaş’ın rakibin sağ kanadını çok etkili kullanarak Maicon ve Mariano arasındaki boşluğu olabildiğince değerlendirmesi gerekiyor.  Beşiktaş, Maicon’u öne ve çizgiye çekerek kanat oyuncusuyla eşleşmesini sağlayabildikleri ataklarda çok tehlikeli olacaktır. Ayrıca Linnes’in oynaması halinde merkezi ve Mariano’u kilitleyebilirlerse Galatasaray’ın hızını kesecektir. Son olarak önemli bir nokta ise duran toplar.

Galatasaray ne yapmalı?

Öncelikle yukarıda Galatasaray’ın defansif eksiklerini yazmıştım. Israrla vurguluyorum bu takımın kadro yapısı üçlü oynamak için daha müsait. Fakat çift forvet gibi üçlü oynamanın manasını bozacak bir şekilde değil. Galatasaray daha önce iki farklı üçlü oynadı. İlki 3-4-3 şeklinde ikincisi ise daha çok 3-4-1-2(Gençlerbirliği-Başakşehir maçları) şeklindeydi. Bursaspor maçında 3-4-3 sistemine döndü maç geldi. Ligin en etkili kanat oynayan takımlarından Konyaspor’a karşı pozisyon vermeden kazandı. Ayrıca Fenerbahçe maçına böyle başladı, Serdar sakatlanıp tekrar dörtlü dizilime dönene kadar üstün olan taraf Galatasaray’dı. Peki üçlü oynamak ne gibi avantajlar sağlayacak onu inceleyelim.

1- Rakibin kanatlarının hızını kesmiş olacak. Beşiktaş kanatlarını geri çekmenin en etkili yolu hücum tehdidi oluşturmaktır. Konyaspor ligin en etkili kanat oynayan takımlarından biriydi. Tudor üçlü savunmayla çıktı, bekleri öne attı ve Konyaspor kanatları Fofana ve Milosevic’in etkinliğini minimuma indirdi. Galatasaray bekleri rakip yarı sahada +2 kişi olunca Konyaspor kanatları pozisyon vermemek için ileriye çıkamadı. Maç içerisinde birçok pozisyonda 6 defans oynuyor gibi gözükmesinin sebeplerinden biri de buydu. Kısacası Tudor rakibin en önemli silahı kanat oyuncularına öne çıkarsanız cezayı keserim dedi. Bunu maç sonrasında da yazmıştım zaten. Aynı şeyi Fenerbahçe maçında da denedi ve Serdar çıkana kadar başarılı da oldu.

2- İskeleti sağlamlaştırmak. Arkada üç stoper önlerinde iki merkez orta saha olmak üzere 3-2 şeklinde fiziksel gücü yüksek sağlam bir iskeletle rakibin merkezdeki etkisini kırabilir. Bu aynı zamanda oyun hakimiyeti demek olacaktır.

3- Takıma taktiksel esneklik sağlıyor. Görüldüğü gibi Denayer rakibi karşılamak için öne çıkmış ve savunma dörtlü düzene geçmiş. Yine aynı şekilde alttaki görselde Mariano öne çıkıyor ve Tolga’nın beke geçmesiyle savunma dört kişiye dönüyor Mariano’nun eksiği kapatılıyor. Aynı zamanda Mariano’ya önde basabilme imkanı sağlıyor. Mariano eğer dörtlü savunmada bu tarz bir çıkışla topa baskı yapmış olsa Galatasaray muhtemelen tehlikeli bir atak görmüş olurdu.

4- Oyunculara inisiyatif payı bırakıyor. Aşağıdaki görselde görüldüğü gibi Giuliano’ya 4 kırmızılı oyuncu birden baskı yapıyor. Üçlü stoperin solunda oynayan Serdar baskıya katılıyor. Normalde bir stoperin yerini terk etmesi kesinlikle yanlıştır fakat arkasında iki stoper daha olduğu için bu bir avantaja dönüşüyor ve Serdar veya herhangi bir oyuncu rahatlıkla öne baskıya katılabiliyor. Yukarıdaki pozisyonda anlattığım Mariano gibi.

5- Topu çıkarma konusunda ciddi avantaj sağlıyor. Topun Muslera’da olduğu varsayımında sahada pas atabileceği 3 pas istasyonu oluyor. Dolayısıyla topu oyuna sokma konusunda önde baskı gelse bile sayısal fazlalıktan dolayı takım çok fazla etkilenmiyor. Yine aynı şekilde Fernando’nun üzerine oynayan takımlara karşı da etkilenmemiş oluyor.

6- Hücum konusunda takımın bir kişi fazla gelmesini sağlıyor. Normalde iki bekin de aynı anda atağa katılması çok mümkün değil en fazla biri geliyor. Kanat bekler her atak rakip ceza alanında +2 kişi oluyor.

7- Yukarıda anlattığım Maicon’un hatalarını telafi edebilmek için arkasında iki stoper daha oluyor. Maicon’un 3-4-3 oynanan oyunlarda daha iyi olmasının sebebi bu. Ayrıca Galatasaray’ın daha önce bu sistemde gol yememiş olmasının sebebi de bu.

8- Tudor, Linnes veya Latovlevici arasında tercih yapmak zorunda kalmıyor. Sol kanatta Rodrigues veya Yasin kanat bek olarak çok daha iyi alternatif. Beşiktaş maçı özelinde ise Beşiktaş’ın kanat etkinliğini kesmek için ve Maicon’un yukarıda anlattığım sorunu yaşamaması için ideal gözüküyor. Ayrıca Linnes de tercih edilmemiş oluyor.

Son olarak Gomis’e değinip bitirmek istiyorum. Bundan yaklaşık 2 ay önce Gomis’in en formda olduğu dönemde şu satırları yazdığımda baya tepki almıştım.

“Özellikle yaşı ve fizik gücünün düşmesi sebebiyle Lyon’dan tanıdığımız bildiğimiz Gomis yok artık. Gomis, sırtı dönük top alacak, orta sahaya kadar top almaya gelecek, takım arkadaşlarına pozisyon hazırlayacak tarzda bi oyuncu değil. Gomis tam bir ceza alanı golcüsü. Sadece gol atabileceği yerlerde topla buluşuyor. Gomis bir takımı işlevsel hale getirmez, takımın Gomis’i işlevsel hale getirmesi gerekir. Gomis’i işlevsel hale getirmek için de topu rakip ceza alanına kadar götürmen gerekir. 

Peki takımın işlemez hale geldiği, rakip ceza alanına gidemediği maçlarda ne olacak? Sonuçta her takıma karşı yoğun bir baskıyla oynamak mümkün değil. Özellikle Galatasaray büyük maçlarda bunun sıkıntısını çok yaşayacaktır. Rakibin daha çok geldiği veya orta saha mücadelesi şeklinde geçen büyük maçlarda Gomis’in oyundan kaybolduğunu göreceğiz.”

Düşüncem değişmedi, geçmiş maçlar beni haklı çıkardı sistemin işlemediği Galatasaray’da Gomis’in kaybolacağını düşünüyorum. Özellikle Trabzonspor maçında Gomis’in en kötü oyununu çıkarmasının sebebi de buydu. Gomis tarz olarak ceza sahası dışında oynayabilecek bir oyuncu değil. Geçiş oyununu yapamıyor. Topu ceza alanına götüremediğin sistemin işlemediği maçlarda Gomis takıma eksi yazar.

Bu sebepleri sürekli anlatıyorum daha da artırabilirim fakat şuanda bu kadar yeter. Fazla uzattım farkındayım iki takıma da eşit dağılım yapmaya çalıştım zaman ayırıp okuyanlara teşekkür ederim. Yazı hakkında düşüncelerinizi aşağıda oylarsanız kendimizi geliştirmemiz adına bize yardımcı olmuş olursunuz. Ayrıca yorumlarla görüşlerinizi de belirtebilirsiniz. Maçta iki takımında üzerinde ağır bir gölge olacak. Beşiktaş kaybetmesi halinde puan farkının dokuza çıkma tehlikesi ile sahaya çıkacakken Galatasaray ise büyük maçları kazanamamış olmanın baskısını omuzlarında taşıyacak. Fair-Play ruhuna uygun, hakemlerin konuşulmadığı, seyirciye hitap eden keyifli bir karşılaşma olması ve hak edenin kazanması dileğiyle.