Süper Lig’in 23. haftası Beşiktaş – Fenerbahçe derbisiyle kapanacak. Ligin 2. yarısına iyi bir başlangıç yapan Siyah Beyazlılar, zor günler geçiren Fenerbahçe’yi Vodafone Park’ta ağırlayacak. Pazartesi günü 21:00’da başlayacak maçı Bülent Yıldırım yönetecek.
İki takımın maç önü incelemesini Instat’ın verileri eşliğinde yapacağız.
Eksikler
Ev sahibi ekipte kart cezalısı Ljajic bu maçta forma giyemeyecek, Adriano’nun durumuysa henüz net değil. Ligin 2. yarısındaki yükselen form grafiğiyle dikkat çeken ve son 5 maçta 2 gol, 3 asistlik katkı yapan Ljajic’in yokluğu Beşiktaş açısından şüphesiz önemli bir eksik olacaktır. Adriano’nun oynayıp oynamamasının takıma nasıl bir etkisi olacağınaysa birazdan daha detaylı değineceğiz.
Fenerbahçe’de ise Mehmet Ekici ve Tolga Ciğerci sakatlıkları sebebiyle bu maçta forma giyemeyecek, Hasan Ali ve Valbuena’nın durumları ise henüz net değil. Zajc ve Tolgay gibi isimlerin devre arasında transferi ve Mehmet’in oynadığı maçlarda istenilen performansı veremediğini göz önüne alırsak Fenerbahçe’nin, Ekici’nin yokluğunu arayacağını sanmıyorum. Hasan Ali’nin durumu net olmasa da ilk 11’de maça başlaması bekleniyor, Valbuena’ysa %100 hazır durumda olsa bile muhtemelen yedek kulübesinde yer alacaktı.
Muhtemel 11’ler
Beşiktaş’ta iki mevkide belirsizlik sürüyor. Adriano’nun durumunun net olmamasından ötürü sol bekte Caner’in oynama ihtimali hiç de az değil. Ayrıca Ljajic’in yokluğunda medya, Kagawa’nın ilk 11’de olacağını yazsa da Şenol Güneş’in Malatyaspor maçından sonra yaptığı açıklamaları ve Güven’in son maçlarda fena iş çıkartmadığını düşünürsek Kagawa yerine Güven’in ilk 11’de başlama ihtimali olduğunu düşünüyorum. Quaresma’nın hem saha içinde, hem de saha dışında kulübe yaşattığı problemleri düşünürsek bence olması gereken Güven-Kagawa-Lens üçlüsü ancak Güneş’in Quaresma’sız bir 11’le maça çıkacağını düşünmüyorum. Ayrıca Quaresma ve Lens’in maç içinde kanat değişerek oynamasını bekliyorum.
Kagawa’nın başlaması durumunda muhtemelen yine klasik bir 4-2-3-1 göreceğiz. Güven başladığı takdirdeyse Güven’in yardımcı forvet gibi oynadığı bir 4-4-2 görebiliriz.
Fenerbahçe’deyse diziliş ve 11 biraz daha net. Hatta Hasan Ali’nin de oynaması durumunda ideal 11’leriyle sahada yer alacaklarını söyleyebiliriz. Sarı Lacivertlilerin işleyen hücumlarının neredeyse tamamı Isla-Dirar kanadından geliyor. Dolayısıyla Isla’nın kart cezasından dönüp yeniden ilk 11’de olması Fenerbahçe açısından oldukça önemli.
Sarı Lacivertlilerin orta saha üçlüsüne de değinmek gerek bence. Beşiktaş deplasmanında Ersun Yanal muhtemelen daha dengeli bir oyunu tercih edecektir. Dolayısıyla Topal’ı geride bir sigorta olarak görmemiz olası. Tolgay’ın geçiş hücumlarındaki bağlantı oyuncusu olmasını bekliyorum. Rakip ceza sahası çevresinde çok etkili olmayacaktır ancak geriden hücumları yönlendirerek maçın önemli belirleyicilerinden biri haline gelebilir. Jailson’uysa oyunun iki yönünde de göreceğiz gibi. Savunma görevlerinin yanı sıra oyuncuyu zaman zaman rakip ceza sahası çevresinde de görebiliriz.
Beşiktaş’ın oyun planı
Beşiktaş’ın nasıl bir oyun planıyla maça çıkacağını kestirmek zor. Önümüzde iki opsiyon var ve bu iki oyunu da Malatyaspor maçında görmüştük. Birincisi maçın ilk 70 dakikasında oynanan, yerden pasa dayalı, dripling ve pasla rakibini delmeye çalışan Beşiktaş, ikincisiyse Quaresma girdikten sonra oynanan ve son 2.5 sezondur sıkça seyrettiğimiz orta-kafa-gol futbolu.
İlk oyunun hem daha modern, hem de daha doğru oyun olduğuna dair herkes hemfikirdir sanırım. Nitekim topu yere indiren, bilerek, planlı şekilde yapılan paslarla oynayan Beşiktaş’ın çok daha etkili olduğunu son 3 maçta da gördük. Bu 3 maçınsa iki ortak noktası vardı. Bunlardan ilki Quaresma’nın yokluğu, ikincisiyse organizatör görevinin Ljajic’e verilmesiydi. İki oyun arasındaki farkıysa daha demin de belirttiğim gibi Malatyaspor maçının son 20 dakikasında çok net gördük. İlk 70 dakika iki kanadını da iç koridorlara(half-space) sokan, bekleriyle sahayı genişleten ve Ljajic organizatörlüğünde pasla rakip kaleye giden bir Beşiktaş vardı. 70. dakikadan sonraysa Quaresma girdi ve eski kısır Beşiktaş’ı gördük. Maçı 15 ortayla tamamlayan Beşiktaş’ta bu ortaların 5’ini sadece 20 dakika oyunda kalan Quaresma yaptı.
Fenerbahçe karşısındaysa Beşiktaş’ın oyununu belirleyecek iki farklı değişken olacak. Birincisi Quaresma’nın canının ne istediği, ikincisiyse Güven ve Kagawa arasında yapılacak tercih. Quaresma’dan zaten bir an önce bahsettik, önceki maçlara benzer bir anlayışla oynarsa yine takımın el freni olacaktır.
İkinci belirleyiciyse biraz önce yazdığım gibi Güven-Kagawa arasında yapılacak tercih. Bu tercihin ardından Beşiktaş’ın oyun planı üzerine daha net konuşabiliriz.
Güven oynadığı takdirde Beşiktaş, saha içi organizatörü olmayan bir 11’le sahada yer alacak. Dolayısıyla, Şenol Güneş kanat ortasına dayalı bir oyunu tercih etmese bile bu 11’in başka türlü üretme şansı olmadığı için bir süre sonra pozisyon bulamayan Beşiktaş eski alışkanlıklarına geri dönecek ve hedefsiz kanat ortalarıyla gol arayacak. En azından benim düşüncem bu yönde.
Kagawa oynadığı takdirdeyse, Japon oyuncunun üstleneceği sorumluluk Beşiktaş’ın kaderini çizecek. Atiba ve Dorukhan ikilisini ayrı ayrı değerlendirdiğimizde ikisi de Beşiktaş için vazgeçilmez seviyedeler ancak ikisinin de oyun kurucu özelliklere sahip olmadığını söyleyebiliriz. Bu durumdaysa geriden topu çıkartma ve oyunu yönlendirme işi Ljajic’e kalıyordu. 10 numarada oynamasına rağmen sık sık orta sahaya kadar gelip top alan Ljajic, bu topları dağıtıyor ve rakip ceza sahası çevresinde yaptığı işlerin yanı sıra topu hücuma aktarma görevini de üstleniyordu. Sırp oyuncunun yokluğunda Kagawa’nın bu sorumluluğu alıp almayacağı, almak istese bile fiziksel durumunun buna müsade edip etmeyeceği Beşiktaş’ın oyununu belirleyecek.
Benim tahminimse ilk 11’de Kagawa’da olsa, Güven’de olsa kanat ortalarına dayalı bir futbol izleyeceğimiz yönünde. Kagawa her ne kadar attığı gollerle Antalyaspor maçına damga vurmuş olsa da ne Bursaspor, ne de Malatyaspor karşısında hazır bir görüntü vermedi. Japon futbolcunun Ljajic gibi hem sürekli geri gelip top alacak, hem de 3. bölgede etkili olacak kadar eforlu bir oyunu kaldırabileceğini düşünmüyorum. Beşiktaş’ın katı bir orta-kafa-gol planıyla maça başlayacağını düşünmesem de Ljajic’in yokluğu ve Quaresma’nın varlığı bir süre sonra takımı istemeden de olsa buraya itecek gibi.
Fenerbahçe’nin oyun planı
Fenerbahçe’yse şüphesiz daha dengeli ve kaybetmeme öncelikli bir oyun seçecektir. Ligde zor günler geçiren ve hafta içi Avrupa Ligi’nden de elenen Sarı Lacivertliler, tüm bunların üstüne bir de derbi mağlubiyeti yaşamak istemeyecektir. Ayrıca eldeki kadro da ortada, topa sahip olan ve oyunu rakip yarı sahada oynayabilecek bir oyuncu grubu ellerinde yok.
Ağır stoperlere de sahip olduklarını ve açık alanda savunma yapmakta zorlandıklarını düşünürsek, savunma çizgisini geride kuran, oyunu kendi yarı alanında kabullenen bir Fenerbahçe göreceğimizi tahmin ediyorum. Biraz önce Beşiktaş’ın nasıl oynayabileceğinden bahsettik, Ersun Yanal da muhtemelen rakibinin kanat ortalarıyla oynamasını istiyordur. Presin şiddetini düşük tutup pas kanalarını kapatarak Beşiktaş’ı kanatlara yönlendirmek isteyecektir. Sadık-Skrtel tandemi de kaleye yakın savunma yapmayı daha iyi beceren ve hava toplarında etkili bir ikili, dolayısıyla böyle bir oyun Fenerbahçe’nin stoperlerine de daha uygun. Soldado ve Moses’la da Beşiktaş savunması ve orta sahası arasındaki bağlantıyı kopartıp rakibini uzun top oynamaya zorlayacaklardır. Dolayısıyla Fenerbahçe’nin top rakipteyken zaman zaman 4-4-2 gibi dizildiğini görebiliriz.
Gelelim işin öbür tarafına. Topu rakibine veren ve kendi alanında savunma yapan Fenerbahçe’nin hücum planı da şüphesiz kontra ataklar üzerine kurulu olacaktır. Burada iki oyuncunun kilit rol oynayacağını düşünüyorum: Moses ve Tolgay. Fenerbahçe’nin hücuma çıkarken bulmak isteyeceği ilk ayak muhtemelen Tolgay olacak. Saha görüşü ve uzun pas becerisiyle Fenerbahçe hücumlarını başlatan oyuncunun Tolgay olacağını düşünüyorum. Moses’sa dripling becerisi ve patlayıcı gücünü önceki maçlarda gösterdi. Açık alan bulabileceği böyle bir maçtaysa bu özelliklerini daha iyi kullanarak ön plana çıkabilir.
Bunun dışında skordan bağımsız her derbide olduğu gibi bu maçta da kısa süreli de olsa zaman zaman topun kontrolü Fenerbahçe’ye geçebilir. Bu durumdaysa Sarı Lacivertliler yine önceki maçlarda olduğu gibi Isla-Dirar kanadı üstünden hücumu şekillendirmeye çalışacaklardır. Set hücumlarında Tolgay’ı da sağa yaklaştırarak o bölgedeki sayısal üstünlüğü de ele geçirmek isteyeceklerdir. Ayrıca oynaması durumunda Caner’in de Beşiktaş savunmasının zayıf karnı olacağı aşikar. Fenerbahçe geriye düştüğü takdirde de böyle bir senaryo görmemiz olası. Beşiktaş sağ kanadında oynayacak Lens ya da Quaresma’nın savunma katkısı da bu noktada kritik rol oynayacak.
Atılan-yenen goller
Beşikaş’ın akan oyunda attığı 28 golün 14’ünün sağ kanattan geldiğini görüyoruz. Ancak bu biraz yanıltıcı bir istatistik. Zira atılan 14 sağ kanat golünün 11’i ligin ilk 13 haftasında gelmişti. Kısa bir süre öncesine kadar Quaresma’ya bağlı verimsiz bir orta-kafa-gol oyunu oynayan Beşiktaş’ta ilk 13 haftada ortaya çıkan bu tablo da şaşırtıcı değil. 14. haftadan bu yanaysa Siyah Beyazlıların oyununda ciddi değişmeler oldu. Özellikle Quaresma’nın oynamadığı son 3 maçta daha farklı ve modern bir oyun oynamaya çalışan Beşiktaş, hücum çeşitliliğini de zenginleştirdi. 13. haftadan sonra atılan 10 açık alan golünün 2’si merkezden, 3’ü sağ, 5’iyse sol kanattan gelmiş. Beşiktaş’ın akan oyunda yediği 18 golün 8’iyse sağ kanattan.
Daha önce de bir kaç defa belirttim ancak bir kez daha söylemekte fayda var zira Beşiktaş’ın sadece bu maç özelinde değil ligin geri kalanındaki kaderini de belirleyecek şey Quaresma’nın dönüşü olacak. Portekizlinin dönüşünün ardından Şenol Güneş yine Quaresma’ya bağımlı bir oyun oynarsa kulübün geleceği pek parlak görünmüyor. Beşiktaş’ın son 3 haftadaki umut veren oyununu sürdürebilmesi için Şenol Güneş ya Quaresma’yı bir takım oyuncusu olmaya ikna etmeli, ya da daha radikal kararlar almalı.
Ayrıca Beşiktaş’ın kornerlerden 8 gol attığını görüyoruz. Fenerbahçe’nin de yediği 29 golün 6’sı kornerlerden. Dolayısıyla duran toplar böyle maçlarda kilidi çözer klişesinin doğruluğu bu maçta bir kez daha ortaya çıkabilir.
Fenerbahçe’nin akan oyunda attığı 14 golün 7’sinin sağ kanattan geldiğini görüyoruz. Aynı zamanda toplamda atılan 23 golün 7’sinin Isla-Dirar ikilisinin sağ kanatta oynadığı son 5 haftada geldiğini de belirtelim. Bu da Fenerbahçe’nin oyunu ve biraz önce de bahsettiğimiz Isla-Dirar ikilisinin bu oyundaki yerini bizlere gösteriyor. Ayrıca Beşiktaş’ın yediği 18 açık alan golünün 8’inin sağ kanattan geldiğini de belirtmiştik. Dolayısıyla Fenerbahçe’nin özelikle set hücumunlarını yine Isla-Dirar ikilisi üstüne kuracağını bekleyebiliriz.
Ayrıca Fenerbahçe’nin 14 akan oyun golünün 5’inin kontra ataklardan geldiğini görüyoruz. Tam 11 kontra atak golü yiyen Beşiktaş’sa ligde bu konuda başı çeken ekiplerden biri. Biraz önce Fenerbahçe’nin kontra ataklarla gol arayabileceğinden bahsetmiştik. Beşiktaş’ın kontra atak zaafiyetini de göz önüne alınırsak Fenerbahçe lehine maçın belirleyicisi bu istatistik olabilir.
Gol dakikaları
Beşiktaş’ın devre sonlarına doğru açıldığını görüyoruz. Atılan 42 golün 22’si 30-45 ve 75-90+ aralığında gelmiş. Ayrıca atılan 42 golün 25’i ikinci yarılarda gelmiş. Fenerbahçe’ninse özellikle son maçların ikinci yarılarında oyundan düştüğünü görmüştük. Beşiktaş açısından bu durumun ekstra bir avantaj yaratacağını söyleyebiliriz.
Beşiktaş’ın yediği 28 golün 18’iyse ikinci yarılarda gelmiş. Fenerbahçe’nin önceki maçların aksine geride bekleyerek oynayacağı varsayımından yola çıkarsak ikinci yarıya da enerjilerinin bir kısmını saklayabileceklerini söyleyebiliriz. Dolayısıyla gardını düşürmeyen bir Fenerbahçe 2. yarıda daha tehlikeli olabilir.
Fenerbahçe’nin attığı 23 golün 11’i 15-30 ve 60-75 aralığında gelmiş. Bu periyotlarda Beşiktaş’ın yediği gol sayısıysa 8.
Yenilen 29 golün 17’siyse 2. yarılarda gelmiş. Ayrıca Sarı Lacivertliler 45-60 arasında 5 gol yemiş ki aynı periyotta Beşiktaş’ın 8 gol attığını görüyoruz.
Son söz
Beşiktaş için maçın kilidi seçeceği oyun olacak. Hücumlarını uzun top ve kenar ortaları üzerinden şekillendirdikleri takdirde Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ süreceklerini düşünüyorum. Maça pas oyunuyla başlayıp pozisyon üretmek de zorlansa bile bunda ısrarcı olmalı ve orta-kafa-gole dönmemeliler. Zira günümüz futbolu için fazlasıyla ilkel kalan orta oyunuyla başarı gelmeyeceğini defalarca gördük. Siyah Beyazlıların galibiyet şansı topu ne kadar yerde tuttuğuyla doğru orantılı olacak.
Fenerbahçe içinse doğru olanın geride bekleyip kontra ataklarla sonuca gitmek olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe stoperlerinin, özellikle de Sadık’ın geniş alanda savunma yapmakta zorlandığını daha önce de defalarca gördük. Aynı şekilde rakip yarı sahaya yerleşip set hücumu yapmakta da zorlanana bir takım var. Dolayısıyla topun hakimiyetini Beşiktaş’a verip rakibin hatalarını kovalamak Fenerbahçe açısından daha makul bir plan olacaktır.