Analiz | Tottenham 0-1 Manchester City

Premier Lig’in 10.haftasında Tottenham, Wembley’de Manchester City’yi ağırladı. NFL’den kalma statta her iki takım adına da alışılmışın biraz dışında, beklenenden biraz daha farklı bir oyun vardı. Ancak temel mantık aynıydı. City’nin Mahrez’in golüyle 1-0 kazandığı maçta galibiyeti getiren plana ve Wembley sahasındaki anlık yansımalarına bakacağız.

Ortalama Pozisyonlar ve Pas Kanalları

Manchester City’nin saha parselasyonuna bakıldığında Sterling solda neredeyse Agüero’yla hizalanırken Mahrez’in topla bulunduğu alanların ortalama konumu dikkat çekiyor. Üstelik Mahrez’in ortalama pozisyonuyla Bernardo Silva ve Walker’la maç boyunca yakınlığı da dikkat çekici. Buradan hareketle City’nin pas bağlantılarına baktığımızda da tepede bu üçlü arasındaki pas bağlantıları var.

Sağ alanda Mahrez-Bernardo-Walker üçlüsü kalburüstü bir kolektif futbol sergiledi. Hem hücumda hem savunmada bağı hiç kopmayan esnek bir üçgen gibiydi. 54.dakikada gerçekleştirdikleri oyun bu kolektivitenin taç giydiği bir enstantaneydi. David Silva topu ıskalamasa uzun yıllar hatırlanacak jeneriklik bir gol organizasyonumuz ve yeni bir altın alan-iç koridor methiyemiz olabilirdi.

Pas

Hem City hem de Tottenham’ın pas sayıları normalin altında. Özellikle City’nin. Bunda en büyük etken saha zemini olduğu kadar Tottenham baskısından City’nin zaman zaman uzun toplarla çıkma planlarının da ufak bir katkısı var.

Her ne kadar pas istatistikleri normalden farklı bir şeylerin olduğunu gösterse de City’nin temel planı yine aynıydı. Sağlam ön alan baskısı yapıp alan daraltan Tottenham’a karşı City, Ederson’dan itibaren kurduğu pas kanallarıyla topu çıkarmak isterken bunun yanında alternatif planlarını da uyguladı. Ederson ve Stones’un zaman zaman uzun metrajlı paslarıyla ileri üçlüyü hareketlendiği oyunda Bernardo ve David Silva da Tottenham’ın ön alanda iyi alan kapattığı anlarda iç koridorlardan geriye gelerek geri dörtlüdeki arkadaşlarına ekstra pas alanları açtı.

Rakip yarı sahada ise Agüero’nun dönem dönem yaptığı sahte dokuz koşularıyla stoperle sağ bekin arasındaki koridoru esnetti ve savunmada aksayan Trippier’i Sterling’le bu geniş alanda yalnız bırakarak bu alanı etkili biçimde kullandı. Premier Lig’de henüz 23 yaşında 200.maçına çıkan Sterling özellikle ilk yarıda fark yaratan bir oyun ortaya koydu. Bu halde City’nin Trippier’in bulunduğu iç koridoru hedeflemesinin de payı vardı. Böylece plan başarıyla uygulanmış hedef yakalanmış oldu.

City ataklarının çoğunluğu sol kanattan geliştirildi.

Gol de Ederson’un uzun pasında Sterling’in Trippier’den topu kaparak son çizgiye inmesiyle geldi. David Silva’nın pas kanalı oluşturmak için geri gelirken Tottenham sahasında açtığı boşluğa da dikkat.

Son söz

Neticede Guardiola ve Pochettino’nun karşı karşıya geldiği herhangi bir maçtan biraz daha farklı, biraz daha İngiltere’ye özgü bir futbol izledik. Lamela boş pozisyonda golü kaçırmasa maçın hakkının beraberlik olduğunu söylüyor olabilirdik. Ya da iki takımdan biri maçın son anlarında ivmelenip galibiyet golünü bulabilirdi. Ancak City’nin bireysel ve kolektif olarak oldukça fazla hata yaptığı, Tottenham oyuncularının da tercih hataları ile birlikte birbirinden kopuk ve etkisiz bir oyun ortaya koyduğunu hatırlamamız gerekir.

Saha zemininden bağımsız olarak bireysel ve takım olarak kötü oynayan bir Tottenham ve hatalar yapsa da iyi tınlayan, güzel resimler veren bir Manchester City izledik. Üç puanı da maçı daha fazla hak eden City aldı.