Geçtiğimiz sezon erken havlu atarak beklentilerin uzağında kalan Galatasaray, oldukça hareketli bir yaz transfer sezonu geçirdi ve söylentilere bakılırsa hala birkaç transfer yapılacak gibi. Avrupa’da ön elemede zayıf rakibine elenerek taraftarlarını üzen sarı kırmızılıların sezon öncesi hazırlık maçları da çok başarılı değildi. Doğrudan ilk on bire yapılan 7-8 transferin uyumu vs. gibi şüphelerle girilen yeni sezon Galatasaray açısından ümit verici başladı. İlk hafta içerde Kayserispor’u ağırlayan Galatasaray baştan sona üstün geçirdiği maçı net bir skorla kazanmayı bildi. Skordan ziyade taraftarı memnun eden şey ise uzun süredir takımda hasret olunan istek ve arzu oldu.
Özellikle yeni transferlerin oyun odaklı hırsları ve her top için verdikleri mücadele akılda kalıcıydı. Lakin takımın gerek ataklarda gerek savunmada dağınık olduğu ise gözden kaçmadı. Doğrudan oynayan bu kadar futbolcunun değiştiği bir ortamda, oyunun oturması ve takımın kendine alışması için zamana ihtiyaç var. Bu sürenin kayıpsız geçilmesi Galatasaray açısından oldukça önemli. Üçüncü haftadan sonra girilecek milli takım arası hem yeni transferler olacaksa onların takıma katılması hem de taktik antrenman çalışmak için önemli bir zaman aralığı.
Ligin ikinci haftasında Ankara deplasmanında Osmanlıspor ile karşı karşıya gelen Galatasaray deplasmanda 3 puanı 3 golle aldı. Gollerin tamamında yine yeni transferlerin katkısı dikkat çekti. Galatasaray’da yeni transferler bu sezon atılan 7 golün 6’sına(5gol/1asist) doğrudan katkı sağlamış oldular. Maça, ilk maça nazaran daha topun arkasında başlayan Galatasaray, yan topta Fernando ile tehlike meydana getirse de skor avantajını Maicon’un kafa vuruşuyla gelen golle sağladı. Bu dakikadan sonra oyun üstünlüğü noktasında daha rahat olan deplasman ekibi, rakip kaleyi özellikle sağ kanat akınlarıyla rahatsız etti. Nitekim ikinci gol de sağ kanattan gelişen pozisyonda Gomis’ten geldi. Mariano-Rodrigues işbirliğiyle gelişen atakta Rodrigues’in içeri çevirdiği topu kaliteli bir vuruşla gole çeviren Gomis, takımını rahatlattı.
İlk yarıyı genel bir incelemek gerekirse oyunun büyük bölümünde topa sahip olan Galatasaray, topu kaybettiği bölümlerde de 10 kişi topun arkasına geçip topu kapmaya çalışan bir görüntü çizdi. Özellikle orta alanda topu kazanan her rakip oyuncunun etrafında toplanan 3 Galatasaraylı vardı. Bu her pozisyonda sağlanamasa da küçük üçgenler halinde rakibin pas opsiyonlarını kapatmaya çalışan Galatasaray görüntüsü, maç adına önemliydi. Galatasaray’ın ilk yarıda topa sahip olduğu zamanlarda stoperler ileri çıkan beklerin yerlerine açılırken Fernando da bu iki stoperin arasına gelerek top aldı ve geriden oyun kurdu. Yine rakibin kazandığı toplarda da stoperlerin hemen önünde rakibi karşılayarak rakibin hareket alanını daralttı. Topa sahipken 3-5-2 şeklinde görüntü veren Galatasaray, bunu bu sayede oyunun geneline de yaydı.
Yine Fernando’nun ilk yarıdaki pas grafikleri de incelendiğinde geriden paslar ve pasların doğrultuları görülebilir.
İlk maçta olduğu gibi bu maçta da etkili kullanılan kanat sağ taraftı. Mariano’nun öne çıkışları ve Rodrigues’in geçen yıla nazaran bir hayli geliştirdiği oyunuyla sağ kanat oldukça etkili kullanıldı. Nitekim ilk gol sağ taraftan kullanılan duran toptan, ikinci gol Rodrigues’in sağ kanattan taşıdığı ve içeri çevirdiği topla ve son golde de asist Mariano’dan geldi. Rakibin atakları ise genellikle Galatasaray’ın solundan geldi.
İkinci yarıda Osmanlıspor’da yapılan değişiklikler oyuna ev sahibi açısından hareketlilik kazandırdı. Galatasary stoperlerinin ofsayt diye durduğu pozisyonda Muslera Serdar’a geçit vermedi. 3-0’ı yakaladıktan sonra hem skor avantajının hem de takımda yaşanan performans kaybının etkisiyle Osmanlıspor Galatasaray’a daha rahat atak geliştirmeye başladı. Özellikle N’Diaye ve Fernando’nun ilk yarıdaki tempolarını koruyamamaları bunda etkiliydi. Yine bir duran topta savunmanın yaşadığı durgunluk sonucunda direk dibinde topla buluşan Serdar topu ağlarla buluşturdu. Geçtiğimiz sezondan bu yana düzenli olarak yan top-duran top golü yiyen Galatasaray’ın hem alan savunması hem adam adama savunma çalışması gerekiyor. Ayrıca stoperlerin fazla özgüvenli hareketleri hatalara davetiye çıkartıyor. Nitekim Serdar Aziz’in yaptığı pas hatası Linnes’in çabasıyla bertaraf edildi.
Gomis ilk maçta olduğu gibi arzulu oynadı. Son vuruşlardaki başarısı ve sırtı dönük olarak oynadığı bölümlerde arkadaşlarına çıkardığı toplarla daha çok gole katkı sağlar. Mariano oldukça rahat ileri çıktığı pozisyonlarda önemli fırsatlar meydana getirdi. Belhanda soldan ziyade serbest bir orta saha görüntüsü çizerken ara ara yaptığı tek toplarla da arkadaşlarını ceza sahasında pozisyona soktu.
Yeni transferlerin oyuna katkısından bahsetmişken Tolga’nın bu sene daha önde konuşlanmasının etkisi de hissediliyor. Geçen yıl yay üstünden isabetsiz şutlarla hatırladığımız Tolga’nın ilk iki haftada ceza sahası koşuları dikkat çekiciydi. İkinci haftada ikinci golünü atan Tolga’nın iki haftada iki tane de net pozisyon kaçırdığını göz önünde bulundurursak bu pozisyonda devam ederse skor katkısı vermeye devam edeceğe benziyor.
DEĞERLENDİRME
Stoperlerin birbiriyle uyumu arttıkça daha kompakt ve daha derli toplu savunma organizasyonları izleyebiliriz. Özellikle olası bir sol bek transferiyle atakta 3’lü, savunmada 5’li bir dizilim görebiliriz. Sol bekte Linnes ters ayaklı olmasının da etkisiyle yeteri kadar etkili değil ve rakipler genellikle onun kanadından geldi. Sağda Mariano Galatasaray taraftarının özlediği çalım atan, bindiren, takımı ileri çıkaran ve isabetli orta açan görüntüsüyle ümit vaat ediyor ancak iki maçtır henüz etkili organize gelen bir kanat organizasyonu ile karşılaşmadı. Karşılaştığı durumlarda vereceği reaksiyon atak performansı gibi olursa bek problemi çözülmüş olur. Fernando takımın beyni konumunda. İlk maçta bütün kredi hırsıyla ön plana çıkan N’Diaye’ye verilirken gözden kaçan Fernando, aslında atakların ve savunma anlayışının en önemli aktörü. Geriden kurduğu oyunlarla ne kadar etkili olduğunu bu maçın ilk ve ikinci yarılarındaki oyun farkıyla ortaya koydu. Ayrıca takım topun arkasına geçtiğinide savunma ve orta alan arasında önemli bir pres gücü. N’Diaye kondisyonunu maksimuma çıkardığında durdurulması en zor olacak futbolculardan biri. Güçlü fiziği ve çabuk ayaklarıyla dikine yaptığı hamlelerle etkili olabilir. Ayrıca orta sahadaki pres organizasyonlarında da önemli bir rol üstleniyor. Tolga yeni pozisyonunda ceza alanına daha yakın oynuyor. Bu sezon skor katkısı yüksek olabilir. Belhanda orta alanda serbest bir görüntü çiziyor. Kanatlarda beklere attığı toplar ve tek toplarla arkadaşlarını poziyona sokuyor. Rodrigues kendini kondisyon olarak geliştirmiş durumda. Bu gerek birebirlerde gerek hızlanarak çizgiye inmelerinde görülüyor. Gomis şu ana kadar istekli futboluyla ve yüksek yüzdesiyle dikkat çekti. Sırtı dönük olarak da oynayabilmesi Galatasaray’ın topu ileride tutmasına büyük katkı sağlayabilir. Şu ana kadar kaçırmadı ancak her forvet gibi kaçırdığı zamanlar olacaktır, ritmini kaybetmediği müddetçe skor yükünün önemli kısmını tek başına yüklenebilir.
Toparlamak gerekirse Galatasaray henüz derli toplu bir görüntüden uzak. Savunmada kondisyonun düştüğü dakikalarda pres gücünün düşmesine bağlı olarak sıkıntılar yaşanıyor. Atakta da Feghouli’nin gelmesiyle daha homojen bir oyun izleyebiliriz. Yan toplar ve duran toplar hala kanayan yara. Ayrıca yedek kulübesinde hamle oyuncusunun bulunmaması da önemli bir eksik. Sıkışan değişikliğe ihtiyaç duyulan maçlarda ve yüksek tempo nedeniyle kenar katkısına ihtiyaç duyulursa sıkıntılar yaşanması muhtemel.