Milli maç arasından sonra Serie A’nın 13.hafta karşılaşmasında Napoli, San Paolo’da Milan’ı ağırladı. İlk yarısı artık alışılageldik Napoli oyunu olarak geçen maçın ikinci yarısında Milan topa fazla sahip olan taraftı. Napoli devre arasına 1-0’lık üstünlükle girdikten sonra ikinci yarı hücum temposunu düşürdü, oyunu kendi yarı sahasında karşıladı ve maçı 2-1 kazanmayı başardı.
Peki bu Milan’ın arzusu ve başarısıyla mı oldu yoksa ilk yarıyı önde kapatan Napoli, zaten topu bırakıp üretim konusunda kıt rakibinin topu evelemesini mi istedi?
Saha Parselizasyonu
Maça her zamanki diziliş ve oyun anlayışı ile başlayan Napoli’nin sahaya ne kadar muntazam yayıldığı oyuncuların maç süresince bulunduğu ortalama pozisyonlarından görülüyor. Rakibi ile kıyaslandığında Napolili oyuncular, birbirlerine göre konumları ve aralarındaki ideal mesafeleri ile herkesin nerede durup nereye hareketlenmesi ve maçın çoğunluğunu sahanın neresinde geçirmesi konusunda ne kadar başarılı olduklarını gösteriyor. Milan ise oyuna başladığı ilk 11 bazında değerlendirildiğinde takım halinde ikinci bölgeye sıkışıp kalmış gibi duruyor. Ki Milan etkin gözüktüğü ikinci yarıda da Napoli’nin ceza sahası çevresinde etkinlik sağlayamadı.
Sahanın sol altın alanı civarında Hamsik’in varlığı ile Napoli oyununun yönetim üssü yine bu alan. Buna geriden oyun kurma meziyetini kanıtlamış Koulibaly de eklenince Sarri’nin takımı sahanın sol yarısını yine emrine amade etmiş.
Napoli’nin soldan geliştirdiği hücumlar neredeyse sahanın diğer alanlarından geliştirdiği hücum toplamına eşit. Hücumların kanatlara göre dağılımındaki bu oran, artık Napoli’nin normali. Üstelik soldan geliştirilen hücumların %25’i şutla sonuçlanmış. Ortalamaya göre oldukça iyi bir oran. Yanı sıra Milan’ın bu bölgeyi kapatmayı başaramadığını da gösteriyor. Zaten bu sezon Serie A sınırlarında bu alanı kapatmayı başarabilen, kalecisi Handanovic’in de yüksek performansıyla, Inter’di. Chievo beraberliği ise City sonrası yorgunluğu olarak değerlendirilebilir.
Napoli yukarıda da belirttiğim üzere, ilk yarıda her zaman olduğu gibi hücumlarını soldan organize etti. Bu maç özelinde soldan Insigne’nin ısrarlı savunma arkası çapraz koşuları ve arkadaşlarının onu bu koşularda topla buluşturma planı işledi. Napoli’li oyuncular soldan oynamaya ve takım olarak boş alan kovalamaya o kadar alışmış ki maçın 22.dakikasında Allan, Insigne’ye hareketlenmesi gereken yeri gösteriyor; Insigne zamanlamayı kaçırınca Allan topu yanındaki Hamsik’e vermek zorunda kalıyordu.
Allan, top ayağındayken Insigne’ye nereyi gitmesini açıkça gösterecek kadar rahat.
Altın Alan
Napoli’nin Milan karşısında planı, artık ezber ettiği üzere, oyununu kendi solundan dikte etmek ve sol altın alandan kurduğu hücum oyunlarıyla Insigne’nin sonuçlandırmasını beklemekti. Napoli’li oyuncuların en sık kullandığı pas bağlantıları incelendiğinde birbirinin içine geçmiş pas üçgenleri, Milan’ın Napoli’nin merkez üssünü savunmakta ne kadar başarısız olduğunu gösteriyor.
Napoli kaleci Reina’nın oyunu başlattığı andan itibaren topu başarılı pas bağlantıları ve alan oyunlarıyla ikinci bölgeye taşıyor. İkinci bölgedeki ani hareketlenmeler sonucunda bir anda üçüncü bölgeyi geçip rakip kaleciyle karşı karşıya kalıyorlar. Pozisyon müsaitse ve bu maçta olduğu gibi rakip Jorginho’yu üç bir taraftan kapatıyorsa Koulibaly Jorginho’yu atlayıp Hamsik’e ya da Mertens’e oynuyor ya da Jorginho Koulibaly ile kısa paslar yaparak rakibini kandırmaya çalışıyor. Zamanında Guardiola’nın Barcelona’sında Xavi ve Iniesta rakibi kandırıp boş alan yaratmak için üst üste bu paslardan yapardı. Böylece üç ya da dört paslaşma sonucu Jorginho, Koulibaly’den geri aldığı topu sırtı dönük Mertens’e oynuyor ve Mertens adeta bir voleybol pasörü gibi top kendisine gelirken hareketlenen arkadaşlarına topu tek seferde atıyor ve kaleciyle karşı karşıya kalıyor. Bu kısa ve doğrudan plan uygulanamazsa Hamsik Insigne de devreye giriyor ve sol altın alanda oyun kuruluyor.
Napoli’nin doğrusal olarak gerçekleştirdiği bu hücum aksiyonu ve dikdörtgen sahanın altın alanında kurduğu oyunlar gol için en büyük silahı. Napoli oyuncuları nereye gideceklerini, top henüz kendilerine gelirken pas opsiyonlarının nereye hareketlenmekte olduklarını görüyor ve hızlı tek paslarla kaleye iniyorlar. Ofsaytı yakalamak için topa hareketleneni de topun ayaktan çıkma anını da kovalayan yardımcı hakemler gibi Napoli’li oyuncular da top Mertens’e gittiği anda pas opsiyonu ya da gol pozisyonu yaratacak koşularına başlıyorlar. Bu da onlara tek paslarla hızlı hücum aksiyonları yaratma imkanı sağlıyor. Böylece sanki üçüncü bölgeden topa birden fazla dokunmak yasakmışcasına bir oyun oynanıyor. Tıpkı voleybol gibi.
Napoli geri oyuncularının görevi topu müsait pozisyondaki Mertens’e ulaştırmak. Bu doğrudan da olabilir, rakip müsaade etmiyorsa sol alandan Insigne ve Hamsik’in katkılarıyla da gerçekleşebilir. O an orta sahada bulunan oyuncuların “hedefi” Mertens’in etrafında boş bir alan kalacak şekilde rakibi üzerlerine çekmek ve sonrasında hücumcularla birlikte Mertens’in son pası için koşu göstermek.
Insigne devamında ofsayta düştüğü için Mertens o tarafı pas vermiyor, topu da kaybediyor. Ancak doğru zamanlama gerçekleştirildiğinde, Napoli’nin 2.bölgede sol alanda pas yapar ve tehlike yok gibi görünürken bir anda nasıl kaleye indiğini bu pozisyon oldukça iyi örnekliyor.
Sarri’nin takımı topu doğrudan ya da dolaylı olarak buraya getirdiğinde, sahanın üçüncü bölgesinde pasörü Mertens olacak üçgenler kuruyor ve tüm Napoli’li oyuncular buna göre sahaya yayılıp harekete geçtikleri için rakipler, Napoli’nin hızına yetişemiyor. Topu Mertens’e veren oyuncu da ondan alma ihtimali olanlar da o an harekete geçiyor. Böylece aynı anda bütün bir takım pasörlerine göre şekil alan bir halde hücum etme pozisyonuna giriyor. Rakipler işte bu yüzden o hızlı Napoli hücumlarını savunamıyor.
Napoli birinci bölgeden ikiye, ikiden bir anda üçüncü bölgeye işte böyle geçiyor. Böylece rakip ne olduğunu anlamadan Insigne, Callejon, Mertens ya da Hamsik ceza sahasına girmiş oluyor. Doğru zamanlama yakalanırsa, top ağlarda.
Mertens topu yine sırtı fileye dönük bir voleybol pasörü gibi alıyor ve tek pasta topu aktarıyor.
Milan karşısında özellikle Insigne’nin savunma arkası koşularına atılacak paslar Napoli’nin ana hücum planını oluşturuyordu. Topu o noktaya getirebilmek içinse her zamanki gibi Koulibaly ve Jorginho’ya büyük iş düştü. Milan oyuncuları Jorginho’yu iyi kapatmalarına rağmen Jorginho bunu Kolubaily’ye verdiği kısa geri paslar ya da Mertens ve Insigne’ye önceden hazırlanılmış ani paslarla bertaraf etmeyi başardı.
Oyunu soğutmak ya da aktif dinlenme
İkinci yarıda Milan topa sahip olan, oyunu yönlendirir gibi görünen takımdı. Top ayaklarındaydı, Napoli yarı sahasında pas yaptılar, ilk yarının iki katı kadar atak geliştirdiler. Fakat bir sonuç üretemediler.
Maç öncesinde bile Napoli’nin, hücumda topla beceriksiz ve organizasyon kalibiyeti düşük; toplama takım görüntüsündeki Milan’a topu bırakması düşünülebilirdi. Napoli ilk yarıyı önde geçtikten sonra ikinci yarıyı topu Milan’a vererek takım halinde kendi yarı sahasında maçı geçirdi.
Ancak Milan, Napoli kalesine de orda tehlike yaratmaya da uzak. Ceza sahasının etrafına ulaşabildiklerinde de son pası verecek ve alacak oyuncu bulamadıklarından Napoli takım savunmasını aşamadılar. Sezon başından olduğu gibi rakip yarı sahada, iyi savunma yapan takımlara karşı hücum düzensizlikleri ve koordinasyon eksiklikleri yüzünden rakibi açacak anahtar paslar gerçekleştiremiyorlar. 10 anahtar pas denemesi, biri başarılı.
Son Söz
Napoli, Milan karşısında teoride kurduğu ve uygulamayı hedeflediği, çoğunu başarıp alışkanlığı haline getirdiği hücum ve oyun şeklini sahaya yansıtmayı başardı. Böylece hedef oyununu sergileyip Milan’ı rahat şekilde geçti.
Napoli oyunu sürekli sol altın alandan kurup hücumlarının büyük çoğunluğu burdan gerçekleştirmesine rağmen rakipler çözüm bulamıyor. Bu sezon Guardiola’nın City’si ve Inter dışında Napoli’nin sol akınlarını durdurabilen olmadı. Chievo beraberliği ise daha ziyade Napoli’nin yorgunluğuyla açıklanabilir. Napoli sol alanı kullanıp aynı pas dağılımını sağlıyor ve 3.bölgede aynı voleybol ataklarını gerçekleştiriyor. Ancak ne yapacağı bilinmesi ve sürekli benzer şeyleri yapmasına rağmen rakipler buna bir çözüm bulamıyor. Çünkü Napoli çok tekrarla yaptığı bu planı en iyi şekilde yapıyor. Yukarıda açıkladığım gibi topu savunmasından doğrudan ya da dolaylı olarak 2.bölgeye taşıyor ve aniden 3.bölgeye geçiyorlar. Bu da sadeleşmenin ve en iyi bildiğin şeyi en doğru şekilde yapmanın önemini ortaya koyuyor. Ligde 13 maç 11 galibiyet, sıfır mağlubiyet.
Lider, yoluna namağlup devam ediyor. Napoli’yi durduracak ve bunun üzerine bir de savunmasını geçecek bir Serie A takımı şuan yok gibi gözüküyor. Durdurmayı başaranlar olsa da üstünlük sağlayabilen henüz olmadı. Gözler 1 Aralık’taki Juventus maçında.