Maç Analizi | Manchester United – Manchester City

manchester united city ile ilgili görsel sonucu

İngiltere Premier Lig’in 16. haftası derbi maçlarıyla geçildi. Bunlardan biri de Manchester derbisiydi. Maçı konuk ekip Manchester City 2-1’lik skorla aldı ve en yakın takipçisi United ile puan farkını 11’e yükseltti. Cumartesi oynanan derbide West Ham United sürpriz bir şekilde Chelsea’yi 1-0 yendi. Pazar günü bu maçtan önce oynanan Merseyside derbisinde Liverpool ve Southampton maçında Arsenal puan kaybı yaşadı. Dolayısıyla City bu maçı kazanırsa rakiplerinin bir hayli önüne geçecekti ve bu fırsatı iyi kullandı. Matematiksel anlamda elbette City’nin çok büyük bir avantajı var ama bu maçla birlikte kazandığı artılar ve eksilerle bende birkaç soru işareti oluşmasına neden oldu. Ayrıntıları yazınının sonunda vereceğim.

United cephesinde önemli bir eksik vardı, Pogba. Bu eksikliği maç boyunca hissetti. Çünkü orta sahada topu ileriye taşımakta çok zorlandı. Özellikle ilk yarı kendi sahasına kapandı ve beklenen tempoyu yakalayamadı. Stoperde ise Mourinho, Rojo’yu tercih etti. Rojo’nun birçok stoperden önemli bir artısı var. O da oyuna rahatlıkla dahil olabilmesidir. Yalnızca yan paslar atmaz veya duran toplarda etkili olmaz. Topla ileriye çok iyi çıkar ve dikine çok iyi paslar atar. Ceza sahasına attığı toplar da etkili olur. Zaten United’ın golünde ceza sahasına pası atan da oydu. City ise beklenen 11 ile sahadaydı. Sadece forvette Aguero mu Jesus mu oynar diye bir soru işareti vardı. Bu sezon her ikisini de dengeli bir şekilde kullanan Guardiola bu maçta tercihini Jesus’tan yana kullandı.

Dizilimlere ve oyuncuların ortalama pozisyonlarına baktığımızda da bir şey göze çarpıyor. Maçı izlemeyen, her iki takım da acaba sadece merkezden mi geldi diye düşünebilir ama bu tablonun nedeni her iki takımın da kanat oyuncuları sürekli kanat değiştirdi. Özellikle City’de Sane ve Sterling önceki maçların aksine ters kanatta yer aldılar ve zaman zaman bunu değiştirdiler. United ise savunma yaparken ilerideki hücumcular genelde merkezde bekledi ve topu oradan çıkartıp kanatlara doğru hareketlenip boşluklar bulmaya çalıştı.

Maçın City tarafından kontrol edileceğini elbette tahmin ediyordum ama United kendi sahasında oynarken bu kadar erken teslim olacağını düşünmüyordum. Özellikle ligdeki son maçlarda ilk yarıda attığı gollerle maçı kopartan bir görüntüsü vardı ama bu maç tam tersiydi. Bekler maçın başından sonuna dek ileriye çok fazla çıkmadı. Defans 4’lüsünün önünde Ander Herrera ve Matic ile sıkı bir hat kurdu. City ceza sahası çevresinde sürekli pas yaptı, topu tuttu ama ceza sahasına çok fazla giremedi. Girdiği birkaç pozisyonda da golü bulamadı. Bunun iki nedeni var. Birincisi Smalling’in ve Matic’in oyun görüşü. Silva, De Bruyne, Sterling üçlüsü paslaşırken içeriye attıkları paslarda Matic ve Smalling birçok pozisyonda City’den erken davrandı ve topu uzaklaştırmayı başardılar. İkinci nedeni ceza sahasına City hızlı girse de son vuruşlarda etkili olamadı. Boş köşeleri iyi göremediler.

City’nin bulduğu 2 gol de birbirine çok benzer pozisyonlar. Önce ilk golü görelim. Sıradan bir korner, United defansının doğru duruşu, yani her şey normal gibi duruyor fakat David Silva bu sıradanlığı bozan oyuncu. Orada duruş nedeni elbette gelen ortaya kafa vurmak değil, seken topa vurmak. Top Otamendi’ye gelmeden pozisyonunu almış Silva. Ancak United bunu süzememiş. Otamendi bence kaleye vurdu ama açısından dolayı iyi bir vuruş gelmedi ve pozisyonu iyi takip eden Silva, De Gea’yı avladı ve takımını 1-0 öne geçirdi.

Dediğim gibi City’nin 2. golü de buna benzer bir pozisyondan geldi. Sol taraftan açılan ortada ceza sahası ve sağ tarafındaki boşluk, oraya seken bir topta başka bir gol pozisyonu oluşturabilirdi ya da Lukaku topa vuramasa Fernandinho da golü atabilirdi. İlk goldeki gibi pozisyonun merkezinde bulunan Lukaku topa iyi vuramadı, tabi ki bu önemli bir hata ama daha da önemlisi Otamendi’nin acaba seker mi diye defanstan sıyrılıp orada beklemesi. United bu pozisyonu da iyi süzemeyince 2. golü de kalesinde gördü.

 

United 2 Dakikada Farklı Bir Senaryo Çizebilirdi

United’ın golden 1 dakika önce yakaladığı pozisyona götürmek istiyorum sizi. Sol kanattan gelişen atakta Martial içeriye doğu girerken Lukaku’nun sahte koşusu ve sonrasında sağa doğu kayması, onların çapraz arkasında oluşan boşluğu iyi görüp Rashford’un koşması ama Jesus’un pozisyonu takip etmemesi… Tüm bu senaryoda olmaması gereken tek şey oldu ve Martial şut attı. Onun yerine sanki ne yapsa gol olabilir ve dengeyi sağlayabilirdi.

Bu pozisyondan 1 dakika sonra United golü buldu. Rojo’nun orta sahadan yaptığı ortaya Otamendi iyi vuramadı ve arkaya sekti. İçeriye hızlı giren Rashford golü buldu. Önceki pozisyondaki gibi Delph arkadaki tehlikeyi göremedi. Jesus yine müdahale etmek ya da koşmak yerine geride kalmayı tercih edince gol geldi. Orta sahadan atılan böyle toplar defansın oturmadığı anlarda çok etkili olabilir. Rojo’nun bunu okuyabilmesi onun en önemli özelliklerinden biri.

Maçın Seyir Zevkini Bitiren Değişiklik

59. dakikada Jesus yerini Mangala’ya bıraktı ve City kalan dakikaları forvetsiz tamamladı. Aslında Mangala’nın girmesi anormal değil çünkü Kompany sakatlanmıştı ve 2. yarı oyunda yoktu. O dakikada girseydi bir şey değişmeyecekti ama önce İlkay girdi, stopere Fernandinho geçti sonra Mangala girince kendi yerine geri döndü. En uca da Silva geçti. Bu değişikliği United kullanamadı. Çünkü orta sahadan topu ileriye taşıyamadı, organize gelemedi. Mata ise oyuna girmesine rağmen etkili olamadı ve maçın sonuna kadar sadece 1 gol pozisyonuna girebildiler.

Maçın Kırılma Anı

City’nin geriye çekilen oyunuyla beraber sonradan Ibrahimovic girince de United ceza sahasına daha çok top atmaya başladı. 84. dakikada Ederson takımını ipten aldı. City defansının sağ tarafındaki boşluğu United iyi gördü. Martial’a daha top gelmeden izleyen herkes Lukaku’ya ne zaman top gelirse büyük ihtimalle gol olur diye düşündü. Martial içeriye çevirdi ama Ederson, Lukaku’nun şutunu çok iyi çıkardı. Dönen topa Mata bir daha vurdu ama defans son anda uzaklaştırdı.

Kalan dakikalarda başka pozisyon olmadı ve Manchester City rakibinin Old Trafford’daki 40 maçlık yenilmezlik serisini bitirdi. Ayrıca Premier Lig’de üst üste 14 maç kazanarak bu alandaki yeni rekorun sahibi oldu.

Maçla ilgili birkaç noktaya daha değinmek istiyorum. İki takım arasında pas konusunda bir farklılık var. City kanat oyuncuları ve bekleri pas oyununa dahil etti. Stoperler arası değil de daha çok kenarlarda atakları hazırlayıp ileriye çıktı. Orta sahada hemen hemen herkes bu oyunda yer aldı.

United cephesinde ise durum biraz farklı. Stoperler ile onların önündeki oyuncular birbirleri arasında daha çok paslaşmış. Hücumdan sadece Martial en çok 5 paslaşmaya girebilmiş. Ayrıca paslaşma konusunda nerdeyse City rakibini ikiye katlamış.

United’ın Hatalı Yönleri

Aşağıdaki görselde United’ın yaptığı top kayıplarının bölgelere göre dağılımını görüyoruz. Sizin de dikkatinizi çektiği gibi United 2. bölgede rakip sahaya geçerken en çok top kaybını burada yapmış. Diğer tüm alanlarda yaptığı top kaybından daha çok. Daha önce de dediğim gibi topu ileriye çıkarmakta çok zorlandı ve bunu bu görselden de anlayabiliyoruz.

Bir başka konu ise organizasyon eksikliği… Aşağıdaki resimde United’ın maç boyu yakaladığı pozisyonlardan bazılarının başlangıç ve bitiş anlarını görmekteyiz. Sürekli uzun paslar denenmiş ve bunlarda çok da başarılı olunamamış. Ayrıca herhangi bir paslı organizasyonla yavaş yavaş olgunlaşan bir pozisyon da göremiyoruz.

Aslında her iki takım için de bu maç çok kötü ya da çok iyi oynayan oyuncu olduğu söylemek zor. Çünkü her iki takım da kendi kimliklerinden uzaklaşarak oynadılar. United cephesinde hayal kırıklığı oluşturan oyunculardan biri Lukaku idi. İleride çok fazla etkili olamadı. Maç boyunca yalnızca 13 pas atmış ve 4’ü isabetli olmuştu. Girdiği ikili mücadelelerde güçlü fiziğine rağmen 20 mücadeleden sadece 6’sından galip çıkabilmiş. Bununla beraber 12 top kaybı da var.

City’de birçok maçta olduğu gibi görünmez kahraman yine Fernandinho oldu. Maç içinde çok fazla gözükmese de defans ile hücum arasında köprü kurdu. Herrera ve Matic ikilisine ezilmedi. Zaman zaman da hücuma çıkarak pozisyonlarda yer almaya çalıştı.

Yazının başında belirttiğim bir durum vardı. City bu maçı kazandı ve çok önemli bir puan farkı oluşturdu. Belki de İspanya veya Almanya Ligi’nde olsaydı şampiyon bile diyebilirdik ama burası Premier Lig ve matematiksel anlamda kesinleşmeden ‘şampiyon’ diyemeyiz. Peki, eksi durum ne? Ben tahminde bulunmayı sevmem ama zannediyorum City devre bitmeden en az 1 maç puan kaybedecek. Çünkü bu maça kadar gol atmak için oynayan takım bu sefer son 30 dakika gol yememek için her şeyi denedi. Hele son dakikalardaki durum gerçekten City ve Guardiola kimliğine hiç yakışmadı. Normal sürenin son dakikalarında ve uzatma dakikalarında oyunu köşeye sıkıştırıp defalarca taç kullanmaya çalışması maçın zevkini iyice düşürdü. Son olarak maçtan önce verdiği demeçte Mourinho’ya atıfta bulunarak ‘Kaleye otobüs çekeceğimize futbolu bırakırım daha iyi.’ demişti. Peki, son dakikalarda seyir zevkini iyice düşüren bu oyunun kaleye otobüs çekmekten ne farkı vardı. Dürüst olması gerekirse maçtan önceki açıklamaya dayanarak futbolu bu maçtan sonra bırakması gerekmez mi?