İngiltere’de hafta sonu Lig Kupası (Carabao Cup) heyecanı yaşandı. Baştan sona üstün oynayan Manchester City, Arsenal’i 3-0 gibi net bir skorla yendi ve kupayı müzesine götürmüş oldu. Ligde ve Avrupa’da emin adımlarla yoluna devam eden City, bu kupayı kazanarak kritik haftalar öncesi moral depolamış oldu. Arsenal’in ise sezonu biraz olsun başarılı sayabilmek için yerel kupaları kazanmak önemliydi ancak önce FA Cup’ta Championship ekibi Nottingham Forrest’a elenmesinin ardından Lig Kupası’nda finalde kaybetmesiyle sezon için umutları bir bir tükendi. Lig’de ise havlu atan Arsenal’in elinde sadece Avrupa Ligi kaldı. Fakat orada da son zamanlarda çok iyi bir form yakalamış olan Milan’ı geçmek hiç de kolay olmayacak. Manchester City ise dominant olduğu bu yıl ilk kupasını kazandı ve önümüzdeki aylarda kazanacağı kupa veya kupaların habercisi oldu.
Maç özelinde konuşacak olursak her 2 takım da buraya kadar geldiği 2. kalecilerle finali oynadı. Fakat geri kalan oyuncular önceki turların aksine ideal 11’dendi. Arsenal 3’lü defans hattını tercih etti. Daha önce de Arsenal maçının analizini yaparken söylediğim bir şey vardı. O zaman defans 4’lü olduğu için Mustafi ve Koscielny kesilemediğinden Monreal sol bek oynuyordu. Bu maç 3’lü stopere dönmüşken sol stoperde Monreal’i oynatıp kanada Kolasinac’ı atsa daha iyi olurdu. Çünkü sezon başında bu düzenle Arsenal hem çok iyi oynuyordu hem de farklı galibiyetlere imza atıyordu. Monreal’in beklenmeyen sakatlığı üzerine Kolasinac oyuna girdi ama bu sefer de ideal defans düzeninden uzaklaşmış oldu. Sane uzun süren sakatlığın ardından yeniden 11’e döndü ve bu takım için ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha gösterdi. Jesus da aynı durumdan muzdarip idi ve skorun da verdiği avantajdan dolayı son 15 dakika oynayarak formasına kavuşmuş oldu.
Arsenal’in yaşadığı sıkıntılardan dolayı bu maç daha iyi oynamasını bekliyordum ama maçtan aklımda önemli sadece birkaç pozisyon kaldı. Maçın tehlikeli ilk atağını da bulan taraf oldular. Gelişen atakta sağ tarafta Mesut Özil boş kaldı. İçeriye kestiği topa Aubameyang vurmaya çalışırken hemen arkasından gelen Walker daha hızlı geldi ve şansının da yardımıyla golü önlemiş oldu. Arsenal bu dakikada golü bulsaydı farklı bir senaryo olabilir miydi? Bence City’nin oyun düzeni aynı kalırdı. Biraz daha zorlanabilirdi ancak maçı yine kazanırdı. Çünkü Arsenal son maçlarda kalesini gole kapatamadı. Buna bir de Monreal’in eksikliği de eklenince buna yakın bir skor büyük ihtimal yine olurdu.
Manchester City pas oyunu oynayan, rakibi bu şekilde bunaltan, er ya da geç golleri bulan bir ekip fakat ilk gol bunun tam tersi bir pozisyondan geldi. Pozisyonun ilginç yani kale vuruşu yapılıyor ve Arsenal’in sahasında 3’e 2 gibi bir durum var. Pozisyonu izleyenler belki de fark etmiştir. Bravo her zamanki gibi pas atarak oyun kuracakmış gibi yaptı. Ardından ilerideki boşluğu görünce hemen ileriye attı. Aguero kısa boyuna rağmen akıllı bir şekilde topa çıktı ve önündeki Mustafi’yi oyundan düşürdü. Hızını da kullanarak birkaç saniyede kaleci ile karşı karşıya kaldı. Ospina’nın açıldığını görünce üzerinden aşırdı ve maçtaki ilk golü attı.
Bu golden sonra oyunun üstünlüğü City’nin eline geçti ve maç boyu kaptırmadı. İlk yarı 1-0’lık skorla tamamlandı. Arsenal’in en azından maçı uzatmalara götürmesi için 2. yarı 1 gol bulması gerekiyordu. Ancak gol bulmak için neredeyse hiç çaba sarf etmedi. Elbette City’nin oynadığı oyun da bunun temel nedenlerindendi. 2. yarı çok geçmeden City önce kaptan Kompany ile farkı 2’ye çıkardı ardından Silva ile skoru ilan etti. Ben size 3. golü göstermek istiyorum. Sol kanattan gelişen atakta Silva topu aldı, arkasını döndü ve düzgün bir vuruşla topu ağlara gönderdi. Dikkat ettiyseniz Arsenal’in ceza sahasında 5 oyuncusu varken City’nin 2 oyuncusu vvar. Buna rağmen biri golü atıyor diğeri de top içeriye çevrilirse veya sekerse tamamlayabilecek şekilde müsait bir durumda. Arsenal oyundan düşmeseydi bile bu pozisyonu yine verirdi. Çünkü defansındaki problemleri bir türlü çözemedi.
Bu hatalardan bir tanesini daha göstermek istiyorum. Henüz 2. yarının başı ve gelişen atakta ceza sahasının hemen önünde Kompany, sağında da Silva bomboş bekliyor. Önlerindeki boşluk da pozisyonun cabası. Top Kompany değil de Silva’nın önüne düşmüş olsaydı bir gol daha izleyebilirdik.
Arsenal hücum hattı bu maç çok suskundu. Neredeyse hiç etkili olamadılar. Gecenin etkisiz adamı Aubameyang ilk yarının sonlarına doğru pozisyona girer gibi oldu ama Kompany ile girdiği mücadele onun bu maç için hazır olmadığını bize gösterdi. Kompany geriden gelmesine rağmen hafif bir omuz darbesiyle Aubameyang’ı sarstı ve atak sonuçlanamadan kaldı.
Arsenal maçın ilk 15 dakikasında City gibi bir rakibine karşı %64’e 36 gibi bir sayıyla topa sahip olmuş ancak bunu maçın devamına yayamamış. Son 15 dakikada yeniden topa sahip olmuş fakat bunun ana nedeni skor avantajı elde eden City’nin maçı bırakması ve antreman havasına döndürmesi.
Arsenal’in en çok pas yapan 8 oyuncusundan ileride oynayan Mesut Özil dışında ilk 5’e giren yok. Bu istatistik Arsenal’in ileride oynamadığının kanıtı.
Arsenal’in etkisiz olduğunu gösteren bir diğer veri ise attığı şut sayısı. Daha doğrusu olmayan şutları. 2. yarı ceza sahasının dışından vurduğu 2 isabetsiz şutu dışında gole mecbur olduğu dakikalarda şut denenmemiş.
Mancesher City cephesine bakacak olursak ilk yarı ceza sahasına girdiği pozisyonlarda bolca şut çekmiş. Maç boyu kaleyi bulan 3 şut da gol olmuş.
Bu sonuçla birlikte Guardiola yönetimindeki City ilk kupayı müzesine götürdü. Böylece Guardiola İspanya ve Almanya’da kazandığı başarıları İngiltere’de de devam ettirmiş oldu. Şampiyonluk yarışında çok önemli bir avantaja sahip olan City hem ligin hem de Şampiyonlar Ligi’nin en önemli şampiyonluk adaylarından biri olarak yoluna emin adımlarla devam ediyor. Arsenal ise Wenger yönetiminde bir türlü kazanamadığı lig kupasını bu sezon da elde edemedi ve 25 yıllık hasrete son veremedi.