Maç Analizi | Göztepe – Konyaspor

Süper Lig’de Göztepe, Bornova Stadı’nda Konyaspor’u ağırladı. Avrupa’dan Türkiye sınırlarına dönen Atiker Konyaspor’u 1-0 mağlup eden Göztepe, kendine koyduğu 30 puanlık ilk yarı hedefini gerçekleştirmiş oldu. İzmir’in temsilcisinin golü penaltıdan Jahovic’le geldi. Göztepe bu sezon 16.kez duran toplardan gol bulurken Jahovic de ligdeki 13. golüyle gol krallığı takibini sürdürdü.

 

Gol nedir nasıl atılır?

Göztepe bu sezon ligi heyecanlı kılan, izlemesi keyifli; futbolun doğrularını sahaya yansıtmaya çalışan bir takım hüviyetinde. İzmir temsilcisi Süper Lig’den uzak kaldığı süre boyunca bu günleri beklemiş gibi. Göztepe; bir futbol takımının, üstelik kadrosu yeni baştan kurulan bir futbol takımının, sahada gerçekleştirmesi gereken “futbolun doğrularını” icra etmeye gayret ediyor. Evinde taraftarının desteğini de arkasına aldığında yenilmesi güç bir takım haline geliyor.

Göztepe topa sahip olarak pozisyon yaratmak istediği gibi rakip yarı sahada yaptığı baskı sonucunda kazandığı toplarla 10 saniyeden kısa sürede rakip kaleye gitmeyi de hedefliyor. Kanatlardan çıkardığı hızlı hücum toplarıyla da kaleye inebilecek hızlı oyuncuları var ve iyi bir bitiriciye sahipler. Ancak yine de en çok gol buldukları hücum opsiyonu: duran toplar.

Göztepe, bu maçla birlikte 16 gol ile Süper Lig’in en çok duran top golü bulan takımı. Konyaspor karşısında da galibiyeti Jahovic’in penaltısı getirdi. Göztepe’nin bu sezon Süper Lig’deki gollerinin %55’i duran toplardan geldi. Rakiplerinin Göztepe’ye attığın gollerin %35’nin duran top golü olduğu düşünüldüğünde oldukça yüksek bir oranla karşı karşıya olduğumuz aşikar.

Topa sahip olma oyunu oynama isteğinin sonucu olarak her 3 golden 1’ini yerleşik hücumlardan bulan Göztepe, yediği gollerin %39’unu da kontra-ataklardan kalesinde görüyor. Bu da daha önceki Göztepe analizlerinde bahsettiğim gibi, açık bir hücum oyunu oynamak isteyen Göztepe’nin özellikle maçların ikinci yarılarında kaybolan orta saha hattı sebebiyle sahasında gördüğü ani hücumlardan ileri geliyor.

Yine daha önce bahsettiğim gibi Göztepe, kontra-atak geliştirme ve bu atakları gole dönüştürme konusunda iyi bir görüntü çizmiyor. Bu maçta da Konyaspor’a topu bırakıp kapandığı anlarda kontra-ataklara iki ya da en fazla üç oyuncuyla çıktılar. Konya maçı özelinde, bu maçın ikinci yarı planında kabul edilebilir olsa da ilerleyen süreçte pozisyon oyununa hızlı hücum varyasyonlarının da eklemlenmesi gerekiyor. %55’lik bir “duran top-gol” oranı çok da sürdürülebilir değil.

Bu kontra-atakta Halil’in pası verdikten sonra koşmaması, Konya maçı özelinde, Tamer Tuna’nın “ikinci yarı savunma kurgusu” ile açıklanabilirse de Göztepe’nin daha kalabalık ve tehditkar hızlı hücumlar gerçekleştirmesi gerekiyor.

 

Topu bırakmak, oyunu?

Bugüne kadar yüksek skorlu maçlarına alıştığımız Göztepe’nin, özellikle ikinci yarıların son kısımlarında; 70 ve sonrası dakikalarda denk giden maçlarda orta sahaların kaybolduğu, bir o kalede bir bu kalede geçen maçlarını izledik. Ancak bu hafta Göztepe, soyunma odasına 1-0 önde girdiği maçın ikinci yarısında, ligin ilerleyen haftalarında “olgun” olarak tanımlayabileceğimiz bir “kapanma oyunu” sergiledi. Konyaspor karşısında, ikinci yarı ama özellikle de maçın son yarım saatlik bölümünde rakibini kendi yarı sahasında karşılayan, genel olarak 4-4-2 savunma tertibiyle alan daraltan ve sadece birkaç adamla hızlı kontra-ataklar deneyen bir Göztepe izledik. Bu da maç başı ile sonu arasında şöyle bir görünüme sebebiyet verdi:


Maçın başında %72’lik topla oynama oranı yakalayan ev sahibi ekip, 1-0 önde başladığı ikinci yarıda Konyaspor teknik direktörü Mehmet Özdilek’in hücumcu değişikliklerine rakibi kendi sahasında karşılayarak yanıt verdi.


Tamer Tuna’nın maç sonunda bahsettiği 70.dakika sonrası performansı şutlarda da kendini gösteriyor. Konyaspor ilk yarıda bulduğu kadar şut imkanını (6) son 15 dakikada yakalamış. Ancak bunların hiçbiri kaleyi bulmadı. Çoğunluğu da (4) Göztepeli oyuncular tarafından engellendi.

 

Tamer Tuna sağ ve sol açık oyuncularını çıkarırken oyuna aldığı Sabri ve Tayfur, açıktan ziyade bek olarak sahada konumlandılar. Maç boyu ama özellikle son yarım saatlik dilimde sol kanattan savunma arkası koşular ve driblinglerle pozisyon yaratmaya ve Mehdi merkezli oyunda Skubic’in sağ kanat performansıyla gol bulmaya çalışan Konyaspor, Göztepe savunması karşısında istediğini alamadı.

Konyaspor’un ısrarla sağ kanadından hücum ettiği görülüyor.


Konyaspor tüm anahtar paslarını da bu bölgeden gerçekleştirdi. Maçın başından sonuna dek Konyaspor, Göztepe’nin solundan golü bulmayı denedi.

 

Konyaspor’un bu performansı karşısında Göztepe hücum etme konusunda istediği gibi bir performans gösteremedi. Sahasını iyi savunan Konyaspor, Göztepe’nin etkinliğini asgari seviyeye indirdi:

 

Maçın ilk yarısında da ikinci yarıda da Konyaspor’un sağ kanat etkinliğinin farkında olan Tamer Tuna, geçmiş maçların aksine oyuna savunmacı ve savunma yapacak oyuncular alarak alanı daraltmak ve sahasını savunmak istedi. Konyaspor’un maç boyunca bu alandan tehlike yaratabileceğini göstermesi, Mehmet Özdilek’in oyuna hücumcu oyuncularını sürmesi, Göztepe’nin bu sezon ligde bu dakikalarda gel-git oyunlarında kalesinde çok gol görmüş olması ve daha da önemlisi Konya karşısında bir gol daha atmanın zorluğu Tamer Tuna’nın bu kararının gerekçesi olabilir. Zira yukarıda Göztepe’nin anahtar pas haritasında görüldüğü gibi Göztepe ortalar dışında Konya ceza sahasına sarkmakta zorlandı.

Tamer Tuna’nın oyuna aldığı oyuncular ve Tayfun’la Sabri’nin sahada bek gibi konuşlanması, bu planın sonucu.

 

Bu plan ve başarılı uygulaması neticesinde de ligin çok gol yiyen ekiplerinden Göztepe, bu maçı gol yemeden kazanmayı başardı. Aksayan sol tarafını kapatmaya çalışarak Konya akınlarını engellemeyi başardı. Kadu’nun savunma performansı, Beto’nun soğukkanlılığı ve özellikle Rotman’ın orta sahada kestiği ve topladığı toplarla gösterdiği performansı Göztepe savunmasında ön plana çıktı. Rotman 6 pas arası yaparken 16 başıboş top topladı. Kritik anlarda sonlandırdığı Konya hızlı hücumlarıyla da muhtemel gol pozisyonlarını oluşmadan engelledi.

Üstelik sadece 1 top kaybı yaptı. Instat verilerine göre de maçın Göztepe adına en iyisi Rotman’dı.

 

Konyaspor sağ kanattan etkili gelmesine, başarılı anahtar paslarla ceza sahasında tehlike yaratmasına rağmen bitirici son vuruşları gerçekleştiremedi. Bu bölgede savunma arkası koşuları ve varlığıyla tehdit yaratan Skubic, aksiyonlarını nihayete erdiremedi.


Göztepe kalesine yakınlaştıkça Skubic’in aksiyonlarının başarısızlığı görülüyor. Bir pozisyonda ise Konyaspor gole çok yaklaştı ancak Skubic kaleyi bulamadı.


Skubic, Beto’yla karşı karşıya kalıyor ama Göztepeli oyuncular dengesini bozuyor ve Skubic’in kaleyi bulan bir şut çıkarmasını engelliyor.

 

Son söz

Bugüne kadar her zaman açık oynayan ve deplasmanda ya da evinde ayırt etmeksizin hücumu düşünen Göztepe’nin bu maçın son yarım saatlik diliminde tercih ettiği oyunu, Konyaspor’un iyi kapanan bir takım olmasıyla açıklamak lazım. Zaten Göztepe, rakibin ceza sahasında etkinlik yaratmak ve pozisyon bulmak konusunda bu maç oldukça zorluk çekti. Penaltıdan gelen golün sonrasında yenecek bir golün çıkmasının güç olduğunu düşünen Tamer Tuna topu ve oyunu Konyaspor’a bırakmayı tercih etti. Savunmasıyla nam salmış bir takım olmamasına rağmen Göztepe, bu maçı gol yemeden tamamlayarak art arda 4.galibiyetini almış oldu. Haftaya Galatasaray karşısına daha özgüvenli ve beşte beş hedefiyle çıkacaklar.

Ayrıca bu maç Göztepe özelinde şu da görülmüş oldu ki biraz daha çalışılırsa ya da daha yetkin oyuncular monte edilirse, ilerleyen zamanlarda daha oturaklı ve olgunlaşmış bir denge oyunu, Göztepe için mümkün. Eğer  Başakşehir’in gerçekleştirdiği gibi sürdürülebilir bir proje hayata geçirilebilirse, yıllar sonra geriye dönüp bakıldığında “denge futbolu” için ilk tohumların bu maçta atılmış olduğu söylenebilir.

Bundan sonraki aşamada yine açık oynamaya devam edecek olsa da Göztepe, gerektiğinde iyi alan daraltıp açık kapatabildiğini ve biraz daha çalışırsa topsuz müdafaada da başarılı olabileceğinin işaretlerini vermiş oldu. Ligin ikinci yarısı için erken olsa da önümüzdeki sezon Süper Lig ve muhtemel bir Avrupa yolculuğunda, öne geçtiğinde de topa sahip olarak denge oyunu oynamayı başaracak bir takım inşa etmek, mümkün.