Galatasaray lider olarak girdiği haftada Trabzonspor ile karşılaştı. Sarı-kırmızılılar, Feghouli ve Gomis’in golleriyle rakibini 2-1 yenmeyi başardı. Trabzonspor’un tek sayısı ise Kucka’dan geldi.
Galatasaray sene başından beri bekler özelinde Maicon-Mariano uyumsuzluğu ve sol bekin sürekli değişmesinden kaynaklı çok sıkıntı yaşadı. Fatih Terim, geldiği zaman ilk yaptığı değişikliklerden biri bekleri biraz daha geride tutmak olmuştu. Bazı maçlarda bunu değiştirdiğini gördük ama bu hamlesiyle defansif sorunları büyük oranda çözmüştü. Şimdi ise bekler özelinde çözülen defansif sorunların üzerine beklerin hücumdaki etkinliğini eklemeye çalışıyor. Yani farklı bir ifadeyle binanın temelini beklerin defansif sorununu çözerek oluşturdu şimdi ise ofansif olarak yeteneği ortaya çıkartarak binanın üst katlarını inşa ediyor. Bekleri topu yönlendirme ve topu oyuna sokma konularında çok etkili kullanıyor. Aynı zamanda kapalı savunmalara karşı da Maicon’un beklerini kullanarak oyunu açıyor.
Sene başından beri kısa bir dönem hariç Galatasaray bu ligin en disiplinli savunması konumunda. Bunun da temelinde önde rakibi yıpratarak başlayan pres ve her daim doğru pozisyon alma yatıyor. Mesela yukarıda bir pozisyonda Trabzonspor’un belki de en tehlikeli silahı hızlı atağın bir örneğini görüyoruz. Hızlı atakların önemi rakibin savunmasını dengesiz ve eksik yakalamaktır. Pozisyonda ise üçe üç bir durum var. Fakat Galatasaray savunması o kadar alan daraltarak pozisyon alıyor ki rakibe hareket alanı bırakmadığı gibi pas kanallarını da kapatıyor. Eksik yakalanma kısmına geldiğimiz zaman ise Galatasaray orta sahasının önemi burada orta çıkıyor. Selçuk ve Donk’un dönemediği atakta Belhanda pozisyonunu almış bile.
Galatasaray 9 maçtır akan oyundan gol yemiyor. Ve bunun en temel sebebi ise top rakip stoperin ayağına geldiği andan itibaren başlayan disiplinli hücum pres anlayışı. Bu maç Galatasaray, Trabsonspor’u bu şekilde durdurdu. Aynı zamanda bugün önemli bir gelişme daha vardı o da kendi sahasında rakibe yapılan faul sorunu. Sürekli Galatasaray’ın ligde rakip sahada en fazla faul yapan takımlardan biri olduğunu ve duran top problemini aşmanın ilk basamağının da buradan geçtiğini söylüyorum. Bu maç Galatasaray büyük bir ilerleme kaydetti. Galatasaray bu maça kadar kendi yarı sahasında maç başına ortalama 7-8 faul yaparken bu maç bu sayı aşağıdaki haritada da gözüktüğü gibi 2’ye düştü.
Rıza Çalımbay aslında Galatasaray’ı doğru okudu fakat yapmak istediklerini yanlış oyuncu tercihleriyle uygulamaya çalıştı. Ayrıca Fatih Terim’in karşı hamlelerini öngöremedi ve yaptığı hamlelerde geç kaldı. Trabzonspor’un Rıza Çalımbay geldikten sonra başlayan 5 maçlık serisinin tamamında N’Doye ve Burak ikilisi beraber oynuyordu. N’Doye kanattan gelerek ceza alanında pivot santrfor rolüne geçiyor Burak Yılmaz’a alan açıyordu veya hızlı ataklarda oyun görüşüyle nokta tercihlerde bulunarak takımını pozisyona çıkarabiliyordu.
Mariano’nun önde oyunu ve Maicon’un ağır oynamasından kaynaklı Galatasaray’ın sorunlarını sürekli yazıyorum. Hatırlayın ilk yarıdaki Bursaspor maçında Delarge’ın golünü, Mariano önde yakalandı Maicon onun açığını kapatmak için kaleden uzaklaştı, öne çıktı ve Kembo, Maicon’un belini kırdı. Yine aynı şekilde Elia ile eşleştiği pozisyonlarda bunu sıkça görmüştük. Bunun örneklerini artırmak mümkün fakat Rıza Çalımbay bunu ikinci yarının başında fark etti. Mariano inanılmaz bir maç çıkardı fakat Trabzonspor’un ikinci yarının başında etkili olduğu kısa bölümde onun üzerine oynadıklarını hatırlatmak gerekiyor.
Burak’ın hareketlendiği pozisyonlarda sol çizgiden hareketlenmesi gibi birçok atak devre arasında Rıza Çalımbay tarafından hamle olarak geldiğini doğruluyor. Yukarıdaki pozisyonda görüyoruz Trabzonspor hızlı bir şekilde atağa çıkıyor, savunma çizgisinin arkasına kanat oyuncusunu kaçıracaklar fakat onunla eşleşmesi gereken oyuncu Mariano rakip yarı sahada.
Muslera’nın kurtardığı pozisyona bakalım. Yine yukarıdaki pozisyona benzer bir pozisyon sol taraftan Yusuf hareketleniyor Mariano yine rakibinin arkasında kalmış. Fakat daha sonra yetişerek rakibinin şutunu bozuyor ve hatasını telafi ediyor.
Rıza Çalımbay’ın maça başlarken Okay’ı stoper ikilisine yaklaşarak oynattı. Galatasaray’ın Belhanda ve Gomis ile önde başlattığı prese karşılık arka taraftaki pas istasyonu sayısını artırmayı düşündü. Yani geride 2 pas kanalı yerine 3 pas kanalı olacaktı. Fatih Terim ise buna karşılık zaman zaman Selçuk’u da ön alan presine dahil ederek ön bölgedeki aktif pres yapan oyuncu sayısını artırdı. Yukarıda görüldüğü gibi rakibin oyun başlatan 3 oyuncusuna Gomis, Selçuk ve Belhanda baskı yapıyor.
Fenerbahçe derbisinde bunun Tolga ve Belhanda ile denendiğini yazmıştım. Yukarıdaki haritada daha net anlaşılıyor. Bu sayede pres yapmayı bilen oyuncular ön alanda aktif pres yaptığı gibi Rodrigues ve Feghouli’nin de gölge markajı yaparak biraz daha dinlendiğini eklemek gerekiyor. Fakat bu genel bir anlayış değildi. Sadece Okay’ın top çıkarmak için derine gömüldüğü pozisyonlarda bu şekilde baskı yapıldığını söylemek lazım.
Normalde bu takımın pres başlangıç noktası Belhanda. Yukarıda görüldüğü gibi takımın ana baskı merkezi 4-4-2 üzerine kuruluyor. Belhanda öne çıkarken Donk onun boşluğunu doldurmak için biraz daha öne çıkıyor ve kanat oyuncuları geriye gelerek rakip beklerle eşleşiyor. Belhanda yukarıdaki pozisyonda yine prese başlıyor.
Daha sonra top ayağındaki oyuncu arkadaşına pas attığı zaman hemen prese gitmek yerine arkada hareketlenen oyuncular için arkadaşlarını uyarıyor.
Daha sonra kaldığı yerden prese devam ediyor. Bu pozisyonun Fenerbahçe maçında attığım görsellerle aynı olduğunun ve tekrara kaçtığımın farkındayım. Bu pozisyonlar için tek seferlik olduğu ve pozisyon icabı öyle geliştiği söyleniyor. Israrla vurgulamamın sebebi de tam olarak bu. Belhanda sürekli oyun içinde arkadaşlarıyla iletişim halinde dolayısıyla sürekli yaptığı şeyler bunlar.
Topsuz oyunu çok konuştuk peki Galatasaray top ayağındayken nasıl oynadı? Normalde iki bek oyuncusunun birden atağa katıldığı enderdir. Genelde beklerden bir tanesi atağa çıkarken diğer oyuncu kontrataklara karşı savunmayı üçler. Trabzonspor’un kanatlarında oynayan Yusuf ve Abdülkadir’in çalışkanlığı çok düşüktü. Topsuz oyunda, merkezde oynamak ile kanatta oynamak arasında fark vardır. Gereksinimleri farklıdır. Merkezde çok çalışkan gözükebilirler fakat kanatta çok ciddi bir disiplin içerisinde oynamaları gerekiyor. Her pozisyonda rakip bekin rakip edilmesi gerekir.
Fatih Terim ise biraz Bursaspor karşılaşmasına benzer şekilde Donk’u biraz daha derine çekerek bekleri öne aldı. Bu sayede Galatasaray, Yusuf-Abdülkadir ikilisinin önde kaldığı pozisyonları çok verimli bir şekilde değerlendirdi. Aynı zamanda kanatları bekler kullandığı için Feghouli ve Rodrigues’i de daha rahat ceza alanına sokabildi.
Yukarıdaki görsele baktığımız zaman ilk golde bunu rahatlıkla görebiliyoruz. Nagatomo ve Mariano kanatları tek başına kullanıyor bu sayede Feghouli ve Rodrigues ceza alanında oynayabiliyor. Novak’ın hücumda tehdit yaratamaması ve bu sebeple maçın başında twitterda Mariano’nun en kilit oyuncu olacağını söylemiştim. Mariano topu kapıyor ve ceza alanının solundan Feghouli’yi kaçırıyor. İki sağ oyuncusundan biri sağ taraftan ortayı açıyor diğeri ise soldan koşu yaparak golü atıyor. Bu esnekliği ortaya çıkaran ise yukarıda bahsettiğim beklerin kanatları tek başına kullanması ve bu sayede kanat oyuncularına tanınan özgürlük.
Beklerin oyun kurma konusunda çok önemli bir işlevi vardı. Nagatomo’nun en fazla pas attığı üç oyuncu Selçuk-Belhanda-Rodrigues, Mariano’nun en fazla pas attığı üç oyuncu ise Feghouli, Belhanda ve Gomis. Bir bek oyuncusunun en fazla pas attığı isimler arasında yanındaki stoperin olmaması bile bize oyunu ikinci ve üçüncü bölgelere geçirme konusunda ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.
Şimdi ise Galatasaray’ın kapalı savunmaları açma yöntemlerinin birinden bahsedeyim. Yukarıda gözüktüğü gibi top Maiconun’un ayağında, Mariano ise eşleştiği bek oyuncusunu öne çekmek için öne doğru koşu yapıyor ve topu istiyor. Daha sonra tek topla hemen Belhanda’ya oynuyor ve Belhanda da tek topla tekrar Maicon’un dönüyor.
Kurulan üçgenin ardından tekrar topu alan Maicon, sırtındaki beki öne çekmiş ve alanı boşaltmış Mariano’nun koşu yoluna pası atıyor. Bir stoper oyuncunun oyun kurma yeteneğine ve bek oyuncusunun zekasına tanık oluyoruz. Aşağıda aynı pozisyona maç içi görüntüleriyle bakalım.
Yukarı görüldüğü gibi Mariano, Novak’ı üzerine çekiyor ve alanı boşaltmasını sağlıyor.
Top dolaşımının ardından Mariano boşluktaki alana koşu yapıyor. Birkaç önemli veriyle yazıyı tamamlamak istiyorum.
Yukarıdaki kırmızı ile işaretli grafik bize rakip yarı sahada toplanan serbest topların sayısını gösteriyor. Sahipsiz topların süpürmek büyük takımların en önemli alametidir. Trabzonspor’un tüm takım olarak rakip sahada sadece 7 sahipsiz top kazandığını eklersek yukarıdaki verinin önemli daha net anlaşılacaktır.
Galatasaray bugün kendi yarı sahasında sadece 6 top kaybetti. Bunlara kendi yarı sahasından atılan paslar da dahil ve birçoğunu bu paslar oluşturuyor. Bu konuda Galatasaray’ın son zamanlarda izlediğim en etkili maçlarından biriydi. Ön alanda ise Rodrigues 13, Gomis ise 17 top kaybı yaptı.
Trabzonspor’un yaptığı 360 isabetli pasın sadece 66 tanesi üçüncü bölgede gerçekleşti. Galatasaray rakibinin ön alanda top çevirmesine izin vermedi.
Son olarak Muslera’ya ayrı bir paragraf açarak yazıyı bitireceğim. Bu maç özellikle topu oyunu sokma konusunda gerçekten çok başarılıydı. Toplam atmış olduğu 40 pasın 35 tanesi başarılı oldu. 40 metreden uzun 28 tane pas attı bunların da 24 tanesinde başarı sağladı. Yine aynı şekilde akan oyunda 23 pas denerken bunların 19 tanesi isabetliydi.
Galatasaray lider girdiği haftada çok önemli bir galibiyet alarak liderliğini sürdürdü. Şampiyonluk mücadelesinin en zorlu fikstüründen bir viraj daha eksildi. Trabzonspor ise bu mağlubiyetle ilk 4 takımdan tamamen koptu. Sorusu olan arkadaşlar mail yoluyla veya twitter adresimden bana ulaşabilirler. Aşağıya yorumlar aracılığıyla düşüncelerinizi yazabilir ve oylamaya katılabilirsiniz.