Ligin 29. haftasında Galatasaray ve Başakşehir şampiyonluk yolunda kritik bir maçta karşı karşıya geldi. Galatasaray mücadeleyi Mariano ve Adebayor’un(k.k) attığı gollerle 2-0 kazandı.
Fatih Terim maça sürpriz diye nitelendirebileceğimiz iki farklı oyuncu ile başladı. Selçuk yerine Donk oynadı. Maicon yerine ise Denayer’ı izledik. Kısaca Başakşehir’in oynadığı Fenerbahçe ve Beşiktaş karşılaşmalarından bahsedip daha sonra ise bu hamlelerin nedenleriyle yazıya başlamak istiyorum. Fenerbahçe ve Beşiktaş maçlarından farklı olarak Galatasaray’ın en küçük hata payı dahi yoktu. Çünkü herhangi bir hatanın geri dönüşü çok zordu ve kaybettirecekleri çok fazlaydı. Yani Galatasaray’ın diğer takımlardan farklı olarak biraz daha tedbirli oynamasını gerekiyordu.
Başakşehir’e karşı nasıl oynanacağının ilk kıvılcımını Aykut Kocaman yaktı. Başakşehir’in oyununu Adebayor ve bekler üzerinden okumak gerekiyor. Topu bekler üzerinden karşı alana taşıyorlar veya Adebayor üzerinden oyun kurmaya çalışıyorlar. Fenerbahçe, önde baskıyla rakibini bozdu, oynatmadı ve takım kaptığı toplarla hızlı çıkarak sonuca gitmeye çalıştı. Top rakipteyken 4-2-4 şeklinde pozisyon aldı. Giuliano ön alanda Fernandao’nun yanında prese katıldı. Kanatlar ise rakibin bek oyuncularının top almasını engelledi. Orta saha ikilisinden biri de ön alanda adam paylaşımına destek verdi. Bu presi 90 dakikanın önemli bir bölümüne yaydıkları için amiyane tabirle rakibi paramparça ettiler. Aykut Kocaman, Başakşehir bu presi geçtiği zaman merkezde Josef-Topal ikilisiyle sert durdu ve rakibi kanatlara itti. Ayrıca beklerin kanatları tek başına kullanmasını engelledi, bekler kalabalık savunulan kanadı tek başına kullanamayınca Başakşehir’in kanat oyuncuları da onlara destek vermek zorunda kaldı ve böylece rakibin ceza alanında çoğalmasını engelledi. Sonuçta Başakşehir’in elinde gelişigüzel ortalardan başka bir şey kalmamıştı.
Farklı zaman dilimlerine ait yukarıdaki iki görselde bu daha net anlaşılıyor. Beşiktaş ise rakibi kendi sahasında karşıladı. Rakibi bozmak yerine topu alarak kendi oynamayı seçti, Başakşehir savunmasını aşamadı ve kaybetti. Fenerbahçe %37 topla oynarken Beşiktaş %60 topla oynadı.
Fatih Terim’in Denayer hamlesinin iki temel sebebi vardı. İlki Mariano’nun öne çıktığı pozisyonlarda Maicon’un açık alanda Elia ile eşleşmesini engellemek. İkincisi ise savunma çizgisini önde kurarak Adebayor’u kalenin uzağında tutmak.
Galatasaray lig başlangıcından beri sağ bekte sıkıntı yaşıyor. Bunu lig başladığından beri ilk haftalardır sürekli yazıyorum o yüzden burada detaya inmeyeceğim. Maicon ağır bir oyuncu, beli dönmüyor ve Mariano gibi ofansif bir bekle oynadığı için sürekli rakibin hızlı kanat oyuncularıyla açık alanda karşılaşıyor. Başakşehir ilk maçında Elia karşısında sıkıntı yaşamıştı. Bu maçta sahada olsa büyük ihtimalle yine aynı şeyler olacaktı. Dolayısıyla Fatih Terim, Mariano’yu rahatlatmak için Denayer ile başladı. Denayer’ın yaşaması muhtemel pozisyon hatalarına karşı ise oyun bilgisi yüksek Fernando’yu sağ tarafa yakın oynattı. Denayer hızı sayesinde rakip kanat oyuncuları karşısında problem yaşamadı.
Denayer’a başlamasının bir diğer nedeni ise savunma çizgisini önde kurarak Adebayor’u kaleden uzak tutmaktı. Denayer, Maicon’a göre hava toplarında zayıf fakat Maicon başlamış olsa Galatasaray savunma çizgisini biraz daha geride kuracaktı. Adebayor’a karşı dünya üzerinde tüm hava toplarında üstünlük sağlayabilecek bir defans oyuncusu yok. Dolayısıyla Maicon oynamış olsa bile Adebayor’a karşı 1-2 tane hava mücadelesi mutlaka kaybedecekti. Fakat Maicon’un kaybettiği toplarda savunma çizgisi geride olacağı için Adebayor, her kazandığı hava topunu ceza alanı çevresine indirecekti. Yani Maicon az hava topu kaybedecekti fakat kaybettiği her top tehlikeli bölgeye inecekti, pozisyon olarak dönecekti. Yukarıda görüldüğü gibi tehlikeli bölgede Adebayor hiç hava topu mücadelesine girmedi. Girdiği hava topu mücadelelerinin hemen hemen hepsi orta sahada. Orada topu kazansa bile karşısında savunma vardı ve yavaş olduğu için de pozisyon yaratma şansı düştü.
Donk ise merkezin sağlam durmasını sağladı ve takıma esneklik kazandırdı. Yukarıdaki pozisyonda Denayer ile Adebayor hava topu mücadelesine çıkarken, Donk stoper boşluğuna giriyor.
Galatasaray, savunma olarak çok güçlü bir oyun ortaya koysa da hücum yönünde sıkıntı yaşadı. Galatasaray, Donk-Belhanda’nın dribblingleri ve oyunun yönünü hızlı çevirdiği pozisyonlar haricinde topu ileri taşımak konusunda sıkıntı yaşadı. Aşağıdaki grafikte Galatasaray’ın ilk yarıdaki dribbling haritasına baktığımız zaman bunu çok net bir şekilde görebiliyoruz.
Ayrıca Galatasaray’ın orta sahasında Belhanda hariç diğer oyuncularının hareketsiz kaldığını gördük. Aşağıdaki pozisyonda Donk pası alıyor ve kafasını kaldırdığı zaman Nagatomo ve Serdar haricinde pas alternatifi yok.
Aradan 3 saniye geçiyor Belhanda haricinde top istemek için müsait duruma geçen oyuncu yok. Herkes statik bir şekilde markaj altında ayağına pas bekliyor. Hareketli oyuncular çok değerlidir. Bu fazla küçümseniyor fakat bunun dünyada en iyi uygulayıcılarından biri Manchester City’dir. Birazdan gol pozisyonunda bu hareketli oyunun ne kadar değerli olduğunu daha detaylı anlatacağım.
Aşağıda Galatasaray’ın pres sistemine baktığımız zaman yukarıda Fenerbahçe’nin pres sistemine yakın bir dizilim görüyoruz.
Genelde Belhanda’nın presi başlattığını görüyorduk fakat bu maçta Fernando’nun da eşlik ettiğini gördük. Yukarıdaki görselde Fernando ön alanda top ayağındaki oyuncuya baskı yapıyor.
Yukarıda yine farklı bir pozisyon Fernando’nun top ayağındaki oyuncuya baskı yaptığını görüyoruz. Galatasaray özellikle ikinci yarıda 4-2-4 şeklinde rakibi önde karşıladı. Kanat oyuncuları rakibin beklerinin top almasını engellerken Belhanda veya Fernando top ayağındaki oyuncuya baskı yapmak için öne çıktı. Başakşehir maç boyunca topu 45 saniyeden fazla hiç ayağında tutamadı.
Şimdi ise gol pozisyonuna biraz değinmek istiyorum. Son vuruşta bireysel yaratıcılık ön plana çıksa da aslında güzel bir takım çalışmasıydı. Yukarıdaki görselde Belhanda kendi yarı sahasının sol tarafından topu orta alana doğru sürüyor.
Yukarıdaki fotoğrafta Belhanda daha sonra Fernando’ya pası atıyor, Fernando ise çizgideki Mariano’ya oynuyor. Takımın durağan oyununu yine Belhanda’nın koşusu değiştiriyor. Belhanda sol taraftan getirdiği top için şimdi de sağ çizgiye hareketleniyor. Aşağıdaki görselde topu aldıktan sonra Mariano’ya topuk pası atıyor. Burada aynı hareketliliği Mariano’da da görüyoruz. Pası verdikten sonra beklemiyor koşu yapıyor.
Aşağıdaki görselde Mariano, Belhanda’dan aldığı topu Feghouli’ye atıyor ve koşuya devam ediyor. Mariano iki verkaçla 4-5 rakip oyuncuyu oyundan düşüyor.
Bu hareketlilik fazla küçümseniyor fakat futbolun en önemli detaylarından biri. Xavi-Iniesta ikilisinin bu kadar düşük fizik gücüne sahip olmasına rağmen bu kadar dominant oyun sergilemesinin altında da bu yatıyor.
Yukarıdaki görsel Mariano’nun 5 Başakşehirli oyuncu arasından nasıl çıktığı daha net gözüküyor. Ayrıca gol öncesinde Gomis’in koşu yaparak savunma düzenini bozmasının da Mariano’ya şut açısı verdiğini söylemek gerekiyor. Bitiricilik şapkadan tavşan çıkarmak gibi gözüküyor olsa da hazırlanma biçimi olarak harika bir takım oyunu izledik.
Fatih Terim rakibi iyi analiz etti ve durdurmayı başardı. Sadece rakibini bozmadı aynı zamanda topu alarak oynamaya da çalıştı. Fakat ofansif olarak iki takımın da düşük seviyede kaldığını söylemek gerekiyor. Abdullah Avcı oyunu okumak konusunda sıkıntı yaşadı. İkinci yarının başında Adebayor’u çıkarıp yerine hızlı, defans arkası koşular yapabilecek bir hücum oyuncusu alsa daha etkili olabilirdi. Fakat neredeyse net pozisyon bulamadan maçı tamamladı. Galatasaray’ın gol attıktan sonra geri çekilmeyip yine 6 kişiyle rakip alanda baskı yapmasının da oyuna katkısı büyüktü. Fatih Terim skoru aldıktan sonra takımı biraz geri çekmiş olsa daha farklı bir oyun izleyebilirdik. Çok önemli gibi görünmese de skoru korumak adına birçok futbol adamına ders olması gereken bir hamleydi.
Mariano oyunun iki yönünü de enfes oynadı. Serdar ve Denayer maçın en iyi isimlerindendi. Denayer inanılmaz isabet oranıyla garanti bir oyun oynadı, neredeyse hata yapmadı. Belhanda maçta 11.9 km koştu. Sadece 4 top kaybı yaptı ve bu konuda takımdaki en düşük isimlerden birisi. İki golün başlangıcında da payı vardı. Fernando merkezde sağlam durdu ön alanda prese önemli destek verdi, rakibi bozdu. Rodrigues ve Feghouli topsuz oyunda rakibin bekler üzerinden topu karşıya taşımasını ve oyun kurmasını engelledi. Galatasaray adına özellikle defansif olarak hemen hemen herkesi beğendim. Yaratıcılık konusunda ise önemli problemler vardı fakat takım istediğini almayı başardı.
Galatasaray bu skorla şampiyonluk yolunda önemli bir galibiyet aldı ve geçen hafta kaybettiği maçı telafi etti. Başakşehir ise önemli bir yara aldı. Daha yazmak istediklerim vardı fakat vakit darlığı sebebiyle sadece önemli gördüğüm detaylar üzerinden ilerledim ve yazıyı burada bitiyorum. Bu sebeple sorusu olan arkadaşlar varsa bana twitter adresimden veya mail atarak ulaşabilirler. Aşağıya yorumlar aracılığıyla düşüncelerinizi yazabilir ve oylamaya katılabilirsiniz.