Turnuvanın başından itibaren her maçın heyecanlı ve bol gollü geçtiğini düşününce, 3 gol atılan ve kat kat fazlasının kaçtığı (hepsini Fransa’nın kaçırdığı) ama turnuvanın tempo ve mücadele olarak en sıkıcı maçını izledik.
Ribery’yi turnuvanın başlamasından kısa bir süre önce kaybeden Fransa, bir diğer “esas oğlan” Benzema ile ilk dakikalardan itibaren maçın üstün tarafı oluyordu. Ardı ardına pozisyonları kaçıran Fransa, bu turnuvada az rastlanan “doğru” bir penaltı kararı ve 2. sarı karttan Honduras’ın en kariyerli oyuncusu Palacios’un kızarması ile sonuçlanan pozisyonda Benzema’nın penaltı atışını gole çevirmesi ile öne geçiyordu.
Turnuvaya damga vuran yenilik(!) çizgi teknolojisi ise 2. yarının ilk dakikalarında bize kullanılabilirliğini sunuyordu. Yine Benzema’nın baş rolde olduğu pozisyonda, sağ direğe nişanladığı topu kaleci Valladares kontrol edemiyor ve çizginin birkaç santim içinden çeviriyordu. Aslına bakarsanız, bir hakem gözü ile çok çok zor bir karar olacaktı golü vermek. Ancak “teknoloji” bu işi biraz daha kolay hale getirdi ki bir futbol sever ve teknoloji tutkunu olarak bu sefer soğudum bu mekaniklikten! Şuan belki de tartışıyor olacağımız bir konu elimizden alınmış oldu “gol line” teknolojisiyle.
Çizgi teknolojisi dışında bir başka “mekanik” ise otomatiğe bağlayan Benzema idi. Takımının 3.(aslına bakarsanız kendisinin de 3. golü. Ama FIFA bizler gibi değerlendirmedi maalesef) kendisinin 2. golünü kaydederken, kadroda maç öncesi en çok gol atan oyuncu konumunda bulunan (8 gol) Giroud’un gol sayısına yetişerek, en golcü 2 oyuncudan biri oluyor ve maça erken nokta koyarken bizim de sonraki maçlara odaklanmamıza olanak tanıyordu.
Benzema’nın tek kişilik şovu ve çizgi teknolojisi dışında, oyun ve mücadele olarak sönük ve zevksiz olan 3 gollü maç, “pazartesi sendromu” yaşayıp, uyku tutmayanların bile uykusunu getirecek cinsten bir son 20 dakika ile son buluyordu.
İlk maçlar sonunda görünen o ki İsviçre – Fransa maçı 1. ve 2.’nin belirleneceği mücadele olacak. Sürpriz sevenlere kötü haber ise Honduras ve Ekvator’un ilk maçlar sonunda sürpriz yapmaya çok uzak ve sadece “kıta temsilcisi” olarak turnuvada bulunuyor olması gibi gözüküyor.