Fenerbahçe, ligin ikinci yarısına zorlu Göztepe karşılaşması ile başladı. Uzatmalarda bulduğu ikinci gol ile maçı 2-1 kazanmasını bildi. Maçın analizini iş ortağımız InStat’ın sağlamış olduğu veriler doğrultusunda yapacağım.
Genel Bakış
Fenerbahçe, kendi evinde seyircisinin de desteği ile maça rakip sahada başladı. Savunma hattı önde, prese dayalı bir oyun yapısı daha ilk saniyelerde Giuliano’nun yüzde yüzlük bir pozisyonuna girmesini sağladı. Fenerbahçe karşılaşma boyunca 71 sahipsiz top kazanırken bunların 38’inin rakip sahada olması (%54) şu ana kadar Fenerbahçe cephesinde çok fazla gördüğümüz bir durum değildi. Göztepe cephesine baktığımızda sahipsiz top kazanma sayısı 53 iken bunların sadece 17’si (%32) rakip yarı sahada gerçekleşti.
Baskılı başladığı maçta Fenerbahçe 12. dakikada ilk korner organizasyonunda Fernandao ile golü buldu. Golden sonra da baskılı oyununu özellikle ilk 30 dakikada sürdürdü. İlk 15 dakikada %70’e %30 Fenerbahçe lehine olan topa sahip olma yüzdesi 30-45. dakika aralığında Göztepe lehine %68’e %32 oranında değişti. Toplamda 553 pas yapan Fenerbahçe, bu pasların yaklaşık %40’ını 3. bölgeye oynadı. Özellikle kendi evinde oynadığı maçlarda “Fenerbahçe hücum yapmıyor, Aykut Kocaman savunma yaptırıyor” klişesini haksız çıkardığını söyleyebiliriz. Göztepe ise toplamda yaptığı 408 pasın ancak %25’ini öne oynadı ki takım yerleşimi daha geride olan bir takım için bu durum daha da can sıkıcı.
İkinci yarıda daha dengeli bir oyun izledik. 59. dakikada Skrtel’in basit hatası sonucu yenilen golden sonra Aykut Kocaman hemen Valbuena ve Soldado hamlelerini kullandı. 45-60. dakikalar arasında topa sahip olma oranı neredeyse birbirine eşitken 60. dakikadan sonra Fenerbahçe’nin yine topa sahip olup sabırlı pas oyunu ile gol bulmaya çalıştığını gördük. Tribündeki taraftaların tepkisi ile karşılaşan Dirar’ın, ironik bir şekilde uzatmalarda Soldado’ya yaptığı tehlikeli orta (pas) golü getirdi.
Saha içi ortalama pozisyonlar
Saha içi dağılımları da Fenerbahçe’nin önde oynama stratejisini doğruluyor. Sadece 4 oyuncu’nun kendi yarı sahalarında olduğunu görüyoruz. Ancak Aatıf’ın çok fazla 2. bölgeye gelip top alması, takımın sol kanattaki etkinliğini azaltıyor. Aykut Kocaman, İsmail ve Aatıf ile devam edecekse o bölgeye sağ kanada benzer bir pas organizasyonu geliştirmesi gerekiyor.
Göztepe’nin ise birkaç önemli kontra atak organizasyonu dışında özellikle 3. bölgeye takım olarak geçişlerde sorun yaşadığını görüyoruz.
Ligin en kısa pas boyuna sahip takımı Fenerbahçe, bu karşılaşmada da 17.9 metrelik bir pas ortalaması ile oynadı. Göztepe’nin ortalama pas uzunluğu ise 20.3 metre. Fenerbahçe için kritik nokta, bu pas akışını daha da hızlı bir şekilde yapabilmesi.
Fenerbahçe hücum anlayışı
Kısa, mümkün olduğunca hızlı bir pas trafiği ile 3. bölgeye gelmeye çalışıyor Fenerbahçe. Ancak bu maçta da özellikle orta sahadan Mehmet ve Souza’nın yeterli 3. bölge koşularını yapmadığını görüyoruz.
Aşağıda, maçın başlarından bir pozisyon görüyoruz; Isla’nın etkili dikey pasında (packing), Fernandao doğru koşuyu yapıyor ancak gol gelmiyor. Bu hücum, ileri uç oyuncularının doğru pozisyon aldığı, kanat bindirmelerinin de doğru yapıldığı – Dirar çizgide önemli bir alternatif olarak duruyor, Aatıf ise ters kanattan içeri doğru hareketlenebilir durumda- bir pozisyon olması açısından önemli. Ancak orta ikiliden en az birisinin sekecek toplar için veya bir pas opsiyonu daha yaratabilmek için öne kat etmesi gerekiyor.
İkinci yarıda bir başka pozisyon, Fernandao ve Giuliano ceza sahası içindeyken hiçbir oyuncudan destek gelmiyor. Göztepe ise 9 oyuncu ile birinci bölgelerinde.
90+3. dakika, Fenerbahçe Dirar’ın etkili kestiği top ile golü buluyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, bir kere daha, ceza alanı ön bölgesinde, seken toplatı toplayabilecek bir tek Fenerbahçe’li oyuncu bulunmuyor.
Eleştirilen Dirar vs. vazgeçilmeyen Dirar
Belli bir taraftar tarafından çok eleştiriliyor. Evet, bu maç özelinde en iyi maçlarından birini oynamadı ama Dirar, önemli bir oyuncu. Çoğunlukla göze hoş gelen, taraftarı coşturan bir oyun yapısı yok, bunun en önemli sebebi Lens gibi bir dripling yeteneğinin olmaması. Ama Aykut Kocaman’a şu anda bir kere daha Lens mi Dirar mı deseniz bir an düşünmeden Dirar diyecektir. Ben de bu fikre katılıyorum. Öncelikle takımda duracağı yeri, pozisyon almayı en iyi bilen oyuncu. Ayrıca mücadele gücü ve fiziki yapısı da takımın çok üzerinde. Bunların bir şey ifade etmeyeceğini düşünen okuyucularımıza da maçtan bazı somut veriler vermek isterim.
Ceza sahası içine 10 pas verdi. 3 anahtar pası var. 2. golü getiren ortayı (pas denebilir) yapan oyuncu, o pozisyon öncesinde Soldado’nun iyi vuramadığı çok etkili bir ortası daha vardı. 4 dripling’in 3’ünde başarı yakaladı. 8 sahipsiz top kazandı. Bunların 7’si rakip yarı sahada ve bu anlamda da takımın en önde oyuncusu. 6 kere topa müdahalenin hepsinde de topa sahip oldu. Çok pas hatası yapıyor gibi bir algı da var, bu maçta %88 pas başarısı ile oynadı.
Takımın daha önde oynadığı, sol kanadın daha etkin olduğu bir yapıda Dirar’ın veriminin artacağını düşünüyorum.
Göztepe
Yukarıları zorlayan bir takım hüviyetindeler, ancak Fenerbahçe deplasmanında istediklerini yaptıklarını söylemek çok doğru olmaz. Sadece 9 kere rakip ceza sahasına girebildiler. Fenerbahçe 47 kere ceza sahasına pas atarken Göztepe 17 kere atabildi.
Aşağıda Jahovic’in saha içi aksiyon noktalarını görüyoruz. Bu tablonunun 3. bölgede top alamamasının bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Ceza sahası içinde sadece 3 aksiyonu var. İkinci bölgede daha fazla gözüktüğünü görüyoruz.
Sonuç
Fenerbahçe için ikinci yarıya iyi başlamak çok önemliydi. Zaman zaman etkili oldukları bir maç sonunda zor da olsa 3 puanı almaları önemliydi. Göztepe ise ilk 5’i zorlamaya devam edecektir.