Golsüz fakat kıran kırana bir mücadele, İngiltere Lig kupası yarı finalinde Chelsea’nin, Arsenal ile 0-0 berabere kaldığı maçı global iş ortağımız InStat verilerinin ışığında inceleyeceğiz.
ORTALAMA POZİSYONLAR VE MOSES’İN ATAK YÖNLERİNE OLAN ETKİSİ
Öncelikle ev sahibinin ortalama pozisyonlarına göz atmak gerekirse Manchester City’nin nirvanaya taşıdığı stoperleri ileride konumlandırarak rakip kaleye daha yakın olma, baskıyı rakip sahaya yıkma konusunda ev sahibi Chelsea’nin de aşağı kalır bir yanı olmadığını 3’lü stoper hattının ortalama pozisyonlarına bakarak görebiliyoruz. Takımın dinamosu N’golo Kante’nin ise orta yuvarlak içerisinde konumlanarak bir bağlantı noktası olduğunu söylemek yanlış olmaz ki Rüdiger ile arasındaki 20, Azpilicueta ile ise 16 paslaşma bunu doğrular nitelikte. Chelsea’nin pozisyon tablosundaki bir diğer dikkat çeken durum ise Victor Moses’in kendi mevkidaşı Marcos Alonso ve Arsenal kanat-beklerine oranla hücumsal varyasyonlardaki etkinliği nedeniyle biraz da 3. bölgeye yakın konumlanması. Tabii bu durum da doğal olarak 37 atakla Chelsea takımını oyunun sağında aktif kılarken, Arsenal’i de Moses’in bulunduğu kanattan hücum yapmaya iten ana faktör oluyor ki Arsenal maç boyunca bu kanattan 29 atak geliştirirken defansif kabiliyeti daha yüksek olan Marcos Alonso’nun kanadından gelişen atakların sayısı 19’da kalıyor. Arsenal’e kısa bir göz atacak olursak Wenger’in ise stoper 3’lüsünü Chelsea takımına göre çok daha geride konumlandırdığını söyleyebiliriz. Ayrıca Arsenal’de bir diğer dikkat çeken durum ise kanat-beklerin hücumsal ve defansif nitelikleri arasında pek fazla uçurum olmadığı için Chelsea takımındaki Moses faktörü gibi pozisyonel bir dengesizlik görmüyor, tam tersine neredeyse iki kanat bekin tam tamına simetrik olduğunu gözlüyoruz.
BASKI
Yine maçı izleyenlerin de gözlemiş olabileceği şekilde Chelsea’nin dakika 45 ve 60 arasındaki baskısı da gözlerden kaçmayacak nitelikte. Yine bu durumu destekler nitelikteki istatistiklerimize baktığımızda Chelsea dakika 45 ve 60 arasında 6 şut atarken bu rakam Arsenal’de 0. Topla oynama verilerinde ise bu 45. Dakikaya kadar gel-git şeklinde geçen topa sahip olma grafiği yine 45. dakika sonrasında %69’a %31’lik bir Chelsea üstünlüğüne kadar varıyor. Genel hücum üstünlüğü ise yine 3. bölgeye tam 53 kez giren ev sahibinde. Son olarak Chelsea bu dakikalarda kurduğu üstünlüğü fiziki alanda da gösteriyor ve mücadelelerde %65’lik bir oran yakalıyor. Bu alanın ev sahibindeki öncüleri ise 11/11’lik başarı oranı yakalayan Azpilicueta’da.
“KOMPAKT”
Aslında sadece bu maç özelinde olmasa da Chelsea’nin son maçlarının en dikkat çeken unsurlarından biri de savunma ve orta alan oyuncuları arasındaki koordinasyon ve metraj. Örneğin aşağıdaki görselde yaklaşık kaleye 40 metrelik bir mesafede top Wilshere’in ayağındayken Chelsea defans ve merkezi arasındaki metraj 5-6 metre civarı fakat rakip Chelsea kalesine yaklaştıkça bu metraj kademeli olarak düşüyor ve rakip box içine girdiği zaman 2-3 metreye kadar daralarak, kompakt bir hale geliyor. Ki bu durumda iki blok arasındaki koordinasyonun sağlanması da çalışılmış bir taktiğin ürünü olmakla birlikte beraber oynama alışkanlığının da bir getirisi olsa gerek.
SOLUN YENİ SAHİBİ
Arsenal’de ise bu sezon göze çarpan bir isme değinmek istiyorum, 30 numaralı formasıyla Maitland-Niles Wenger’den geçer notu alıp sol şeridin yeni sahibi olmuşa benziyor. Oyuncunun bu maçtaki verilerine göz atacak olursak da gerçekleştirdiği 84 aksiyondan 62’sini olumlu sonuçlandıran Maitland-Niles’ın bu istatistiğinin içinin dolu olup olmadığına bakmak için de oyun başlangıcı sonrası genellikle topu alan Niles’ın verdiği 49 pasta %76’lık bir başarı yakaladığını görüyoruz. Bu 49 pastan 12’si kendi yarı sahasında gerçekleşip 12/12’lik bir oran yakalarken daha fazla risk taşıyan rakip yarısahada ise 36/25’lik bir oran görüyoruz. Kanat-beklerin çift yönlülüğünün bir hayli önemli olduğu modern futbolda Maitland-Niles’ın 1. bölgeden 2. bölgeye attığı 20 pasta 20/16’lık bir başarı yakalarken, 2. bölgeden 3. bölgeye attığı paslarda da 19/12’lik bir oran yakalaması onu takdire şayan kılan bir diğer veri. Son olarak Niles belli başlı bazı mental problemlerini giderebilirse ve soğukkanlılığını dah doğru kullanabilirse çok daha başarılı olacak gibi gözüküyor.
SON SÖZ
Zaman zaman ortada geçen, 2. yarıda Chelsea’nin üstünlüğü ele geçirdiği fakat istediğini alamadığı bu maçta gol sesi çıkmasa da izleyenlere keyif veren bir futbol seyrettik diye düşünüyorum. Tabii bu seyir zevkini oluşturan temel etken ise futbolun güzide olgularından kanat-bekli sistemin, Dünya’nın top class takımları tarafından top class oyuncular ile oynanmasıydı…