Stade de Lumieres UEFA 2016 Avrupa Şampiyonası’nın dördüncü gününe kadarki maçları arasında en heyecan ve keyif veren maçına sahne oldu. E Grubu’nda liderlik için mücadele vermesi beklenen Belçika ile İtalya karşı karşıya geldi. İtalya maçı Emanuele Giaccherini ve Graziano Pelle’nin attığı birer gol ile kazanırken, Belçika’ya karşı kalesini gole kapatmayı başardı.
55,408 biletli seyirci önünde karşılaşan iki takım maça ortasahaya hükmetmeye çalışarak başladı. Savunma yapısının ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyan bir maç çıkaran İtalya, Belçika’nın risk aldığı ve başarılı top sürme/çalım atma istatistikleri ve yetenekleri mevcut futbolcularını sahaya sürdüğü dakikalarda baskıdan olabildiğince etkilenmedi.
Maç Önü Değerlendirme
Antonio Conte’nin alışılagelmiş dizilişi olan 3-5-2 ile sahaya çıkan İtalya Milli Takımı kalesini Buffon’a emanet ederken, savunmada Barzagli, Bonucci, Chiellini’ye, üç Juventus stoperine görev verdi. 2012 Avrupa Şampiyonası’nda stoper olarak görev yapan Daniele De Rossi’de muhteşem dörtlünün önünde görev alınca Belçika hücumcularını ne kadar zorlu bir maçın beklediği anlaşılır oldu.
Marc Wilmots’un ise alışkanlığını sahaya yansıtan bir diğer isim oldu. Ortasahayı kalabalık tutmayı amaçlayan Wilmots Nainggolan, Witsel ve Fellaini’den oluşturduğu üçlüyü bozmadı. İngiltere Premier Lig’de geride kalan sezonu yan yana geçiren Alderweireld ve Vertonghen’i ayırıp defansın merkezinde Vermealen’e şans verdi.
Belçika
Maç boyunca topa hakim olma hedefi ile sahaya çıkan Belçika öncelikli hedefinde başarılı oldu. Maç boyunca %55,2 ile topa sahip olan Belçika, denediği toplam 531 pastan 446 tanesinde isabet buldu ve %84’lük pas başarısı yüzdesi yakaladı. Kanat hücumları ile rakip ceza sahasına girmeyi deneyen takım bu denemesinde başarı sağlayamadı. Maçın ilk isabetli şutunu çıkarmayı başaran Nainggolan, bu şutunu ceza sahası dışından kaydederken, şut anında ceza sahasını korumakta olan tam 7 İtalyan futbolcu bulunuyordu. Oyunu genişletebileceği herhangi bir opsiyonu da bulunmayan ve şuta odaklanan Nainggolan elbette Buffon’u aşamadı.
Maçın %32 ile İtalya sahasında oynanmasını sağlasalarda, Belçikalı futbolcular rakip ceza sahası içine girmekte oldukça zorlandı. Toplam 18 şut denemesi yapan takımın şutlarından sadece 3 tanesi kaleyi bulup, 9 tanesi İtalya savunması tarafından engellenirken, bu 18 şutun 13 tanesi ceza sahası dışından denendi.
Yine bir ceza sahası dışı şutu anında bölgeyi korumakta olan 9 İtalyan futbolcuya rağmen şutu çıkaran Witsel, topu dışarı gönderdi
Özellikle geri düştükten sonra rakip sahaya baskı kurmaya başlayan Belçika, ancak zaten bunun olmasını bekliyor olan hazırlıklı İtalya savunmasını kıramadı. Maçın ikinci yarısında risk alan Wilmots sahaya Dries Mertens, Yannick Carrasco ve Divock Origi’yi sürdü. Halihazırda sahada Eden Hazard ve Kevin de Bruyne’de olunca bir anda başarılı top sürme sayısını arttıran ve birebirde adam eksiltmeye başlayan Belçika oyunu rakip sahaya yığmayı başardı. Maç boyunca 9 başarılı top sürme ve adam eksiltme istatistiği yakalanmasına rağmen Belçikalı futbolcular sadece bir kez İtalya kalesinin 20 metrelik alanında bunu başarabildi.
Maçın ikinci yarısında hızlı hücuma kalkan Belçika’de Kevin de Bruyne, boş pozisyondaki Romelu Lukaku ile buluşturdu. İngiltere Premier Lig’de 23 yaşına gelmeden 50 gol barajını aşan beşinci futbolcu olan Lukaku ise karşısında Buffon’un olmasından kaynaklansa gerek fırsattan yararlanamadı.
Pozisyonda normal bir kaleciye göre hatalı ve fazla çıktığı söylenebilecek bir pozisyonda Gigi Buffon, Lukaku’nun soğukkanlı bir vuruş yapmasını engellemek kalesinden oldukça uzaklaştı. Planı işleyen Buffon ise Lukaku’nun topu ayağından çabuk çıkarmasını ve hedefi bulamamasını sağlamış oldu.
Kötü bir maç çıkaran Romelu Lukaku 73. dakikada yerini Divock Origi’ye bıraktı.
Jürgen Klopp ile iyi bir dönem geçiren Liverpool’lu Origi ise izleyenlere “acaba Lukaku olsa gol yapar mıydı?” diye düşündürttü. İki kez rakip ceza sahası içinde topla buluşan Origi, denediği kafa vuruşlarından birinde topu kale üzerinden dışarı göndeririken, diğerinde ise topu ıskaladı.
İtalya
Kadrolar açıklandığında ilk düşüncemizin gol yememeleri yönünde olduğu İtalya oyun planını sahaya muhteşem yansıttı. Herhangi bir defans hattına sahip olmayan, yıllarını ve geride bırakılan sezonu birlikte oynayarak geçirmiş olan merkez hattına sahip olan İtalya savunması 29 top uzaklaştırma ile oynarken, 19 top kapma denemesinin 12 tanesinde başarı sağladı. 9 kez şut, 13 kez rakip ortası engelleyen takım toplam 22 engelleme ile oynadı. Maç boyunca 14 kez ikili mücadele kazanan İtalya, 12 kez de rakibini faul ile durdurdu.
Dakika 32 olduğunda İtalya savunması ortasahaya kadar çıkmış rakip sahada yerleşmiş durumdaydı. Belçika savunmasında Alderweireld Eder ile, Vermealen Pelle ile, Vertonghen Parolo ile hatta ortasahada Fellaini De Rossi ile markajda iken, Ciman’ın kontrol etmesi düşünülen Giachherini’nin savunma arkasına yaptığı koşuya muhteşem bir pas ile destek veren Bonucci, İtalya’nın öne geçmesini sağladı.
Pep Guardiola’nın, Bayern Münih’de görev aldığı süre boyunca geriden oyun kurması ve mesafe tanımaksızın attığı uzun paslar ile güvendiği ve Avrupa’nın sayılı stoperleri arasına soktuğu Jerome Boateng’in Manchester City uyarlaması için gözleri Bonucci üzerindeyken, Bonucci’nin asisti herkesi mest etti.
Belçika savunma hattının eksiklerini ve konsantrasyon bozukluklarını nasıl değerlendireceğini görmüş olan Conte için Bonucci’de biçilmiş kaftan idi.
Belçika ile en büyük farkını şut tercihlerinde yansıtan İtalya rakip kaleye gönderdiği toplam 12 şutun 6 tanesinde isabet buldu. Ancak farkını kaleyi bulan 6 şutun hepsinin ceza sahası içinden atılmış olması ile yarattı.
Genellikle merkez hücumları deneyene İtalya, kanat hücumlarına dönüğünde ise Graziano Pelle ile şansları değerlendiremedi. İki kez kafa vuruşu şansı yakalayan Pelle birinde topu direğin dibinden dışarı gönderirken diğerinde Coutois’ın reflekslerini geçemedi.
Özellikle ilk golü bulduktan sonra kendi birinci bölgesinde 91 başarılı pas yapan İtalya rakibini üzerine çekerek hızlı hücum fırsatları aramaya başladı. Geride bıraktığımız sezonun ilk yarısında Sampdoria ile 12 gol atan ancak ikinci yarısında Inter ile sadece 1 gol kaydedebilen Eder’in çıkardığı muhteşem oyun sonrası yerini Immobile’ye bırakması ise planı daha işler hale getirdi. Eder’in aksine sezona Sevilla’da başlayan ve başarı sağlayamayan ancak Torino ile eski parıltılı günlerine dönen Immobile ilk çıktığı hızlı hücumda tercihini şuttan yana kullandı. Bir sonraki hücumunda ise oyunu genişleterek topu Candreva’ya iletti. Kötü yaptığı kontrolü muhteşem bir asistle süsleyen Candreva, Pelle’ye maç skorunu tayin ettirmiş oldu.
Maçın Yıldızı
Graziano Pelle maç boyunca topla 57 kez buluştu ve 41 pas yaptı. Toplam 5 şut çıkaran yıldız golcü 2 kez kaleye isabet sağladı ve 1 kez topu ağlarla buluşturdu.
Maçın Hayal Kırıklığı
Romelu Lukaku maç boyunca 27 kez topla buluşabildi ve bu oynadığı dakika boyunca takımının en az topla buluşan ismi olmasına nedendi. Oyunda kaldığı 73 dakikada 2 şut atabilen Lukaku sadece birinde kaleyi bulurken, diğerinde mutlak gol pozisyonundan yararlanamadı.