Bundesliga’da şampiyonluğu daha erken kutlamak için maçlara çıkan Bayern Münih, evinde Schalke’yi 2-1 mağlup etti. Allianz Arena’daki üst üste 33. maçında da yenilmeyen Bayern, 22. hafta sonunda ligdeki puanını 56 yaptı. Schalke ise 34 puanda kalarak 6.sıraya geriledi. Bundesliga’da ikinci olmaya çalışan takımların hepsi, düşme potasına Bayern’e olduklarından daha yakın.
Planlı cesaret
Schalke beklenenden ve teknik direktörünün maç öncesi beyanlarından farklı olarak maça önde ve sürdürülebilir bir baskıyla başladı. Hatta maçın henüz ilk dakikasında ev sahibin ekibin kalesinde ciddi bir tehlike de yarattılar. Devamında da Bayern’i birinci bölgesinde dar alanlara yönlendirip sıkıştırmayı denediler. Ancak Robben hariç tüm takımla adeta bir basketbol takımı gibi “takımca hücum takım olarak müdafaa” yapan Bavyera ekibi bu baskıyı pas ağlarıyla geçtiği her an, sahanın boş kalan geri kalanından hızla Schalke kalesine indi.
Buna rağmen planından vazgeçmeyen ve kendi derinliklerine çekilmeyen Schalke savunma anlayışı, Bayern kalesinde pozisyonlar yarattığı gibi hızlı, dikine Bayern hücumları sonrası kalesinde de tehlikeler yaşadı. Zaten bunlardan birinde maçın henüz başında, 6.dakikada Lewandowski’nin golü geldi.
Yenilmesine ve daha önemlisi 6.dakikada yenik düşmesine rağmen Schalke’nin deplasmanda ortaya koyduğu bu futbol belki Bayern’e karşı oynanabilecek futbol açısından bir ‘örnek’ olabilir. Münih çok hızlı ve ezbere, asgari sayıda ve azami hızda paslarla kendi kalesinden rakip kaleye inebiliyor.
Schalke bunu göze almasına rağmen oyun olarak ezilmedi. Kendi kalesine çekilip savunmasını geride kurarak salt kalesini savunma üzerine bir oyun inşa etmedi. Özellikle ilk yarıda Bayern kalesinde pozisyonlar yarattı, kendi kalesinde de tehlikeler yaşadı, maçı kaybetti; ama kötü bir oyun oynamadı. Hatta belki de doğru savunma oyununu oynadı.
İkinci yarıda Münih’in üstünlüğü görülüyor. Buna rağmen Schalke oyunu bırakmadı. Münih’in ikinci yarıdaki topa sahip olma ve şut istatistiklerine rağmen “maç geneli” istatistiklerin, örnekse ceza sahasına girişler, yakın olması bunun bir göstergesi.
İkili mücadele istatistikleri de ikinci yarıda Schalke’nin mücadeleyi bırakmadığının nişanesi. Yine diğer maç geneli istatistiklerin yakınlığı da ortada.
Ceza sahası içine gönderilen top sayısı ve başarı oranı da neredeyse aynı.
Ortalama pozisyonlar ve Stambouli
Maça 3-5-2 ile başlayan Schalke’de üçlü savunmanın sağındaki Stambouli’nin ortalama olarak daha önde ve sağa daha yakın olduğunu görüyoruz. Sahadaki aksiyonları incelendiğinde bir savunmacı için gayet önde bulunan, girdiği ikili mücadelelerin çoğunu kazanan ve özellikle Ribery ile Lewandowski karşısında etkili bir dublaj savunması yaratan Stambouli Schalke’nin en iyilerindendi.
Bayern’in sol kanadında ortalama olarak ne kadar önde bulunduğu ve atağa katıldığını görebileceğimiz Alaba ve Ribery karşısında geriye çekilmek yerine takımıyla beraber öne açılarak Bayern’i kendi sahasında dar alanlara hapsetmek istediler. Bunda başarılı oldukları kadar başarısız oldukları; daha doğrusu Bayern’in hızlı hücuma çıkma kabiliyetiyle başa çıkamadıkları oldu. Ancak bu planlarından, maçın henüz başında yenik duruma düşmelerine rağmen, vazgeçmediler.
Kayıp/Kazanç
Sahanın özellikle bu alanına ve burdan olup bitenlere başka bir açıdan yaklaştığımızda kazanılan ve kaybedilen toplar dikkat çekiyor. Bayern sol kanadından çıkmaya çalışırken, özellikle maç başında, had safhada hata yaptı. Bu da Schalke’nin ön alandaki kontrollü baskısı ve oyun yönlendirmesinin sonucuydu. Zaten maçın devamında da Münih, buradan ziyade merkeze ve sağ koridoruna yöneldi.
İlk yarıda Bayern’in kendi yarı sahasındaki bu bölgede kaybettiği toplar, Schalke’nin planının başarısının göstergesi. Ama bu planın uygulamadaki başarısının anahtarı üçlü savunmanın sağındaki Stambouli idi:
Sahada top kazandığı, rakibi bozduğu alanlara bakıldığında ve hemen altında sayılarla başarısı da görüldüğünde Stambouli’nin gösterdiği performans, hocasının planının da değerini artırıyor.
Şampiyonlar Ligi ve Beşiktaş
Bu noktada artık Beşiktaş’ın maçı da yaklaştığından akla Beşiktaş’ın ne yapması ve nasıl oynamayı seçmesi gerektiği geliyor. Vida ilk geldiğinde onun için “kendini arkaya atmaya alışmış, önde basması için çalışacağız” diyen ve Karabük maçında yerine Medel’i tercih eden Şenol Güneş’in Bayern karşısında da Vida’yı ilk plan olarak görmeyeceğini düşünüyorum.
Aynı şekilde Bayern’in Alaba ve Ribery ile geleceği kanatta sağ bekin savunma performansı ve dahası sağ açığın geriye ne kadar iyi geleceği önem kazanacak.
Schalke, Bayern deplasmanında Bayern’i soluna ittiği ve ataklarını da kendi sağından gerçekleştirdiği gibi bu kanatta Ribery ve Alaba’nın da verimliliğini azaltmayı hedefledi. Stambouli yukarıda gördüğümüz üzere bu planın icrasında görevini layıkıyla yerine getirirken 5’li orta sahanın sağındaki Schopf’tan ise aynı performans gelmedi. Birazdan bunu da göreceğiz.
Münih en yüksek hücum başarısını merkez koridordan sağlarken Schalke sol taraftansa sağ koridorunu kullanmayı tercih etti.
Schalke’nin sık pas bağlantıları da bu tercihin bir yansıması.
Sağ açık – kötü icraat
Schalke’de beşli orta sahanın sağında oynayan Schopf 7 pozisyonun 5’inde Ribery’e geçilerek ve 4 kez karşı karşıya kaldığı Alaba’ya 3 kez yenilerek iyi bir performans göstermedi. Bu da bize sol kanadını bu denli etkili kullanan ve dar alana sıkıştırıldığında bile pas ağlarıyla oradan çıktığında topu hızla bu kanada taşıyan Münih karşısında “sadece sağ bekin” (ya da sağ savunmacının) performasının yetmeyeceğini gösteriyor. Kendini iyi savunma yapmaya adamış bir sağ bek kadar doğru yerde konumlanan ve savunmaya konsantre bir sağ açığa da Beşiktaş’ın ihtiyacı olacak.
Schopf’un savunma performansı iç açıcı değil.
Peki tüm bunlar ne demek istiyor?
Bayern ile hele de Allianz Arena’da oynarken onlara kafa tutabilmek için risk almanız ve Münih’i kendi sahasında dar alana sıkıştırarak hataya zorlamanız gerekiyor. Bütün bir takım olarak doğru yerlerde durmalı ve dublajlar konusunda hassas olmalısınız. Bu da özellikle savunmadaki oyuncuların ön alanda baskı yapılırken durmaları gereken yerle ilgili noktaya bizi getiriyor.
Schalke’de doğru (Stambouli) ve yanlış (Schopf) uygulamalarını gördüğümüz gibi savunmanın alert olması ve alıştığı konumundan biraz daha ileride aksiyonlarda bulunması lazım. Ki tam saha baskısı takım boyu uzamadan ve savunma refleks olarak geri çekilmeden layıkıyla uygulanabilsin.
Beşiktaş geçtiğimiz sene Napoli karşısında bunun oldukça iyi örneklerini verdi. Son zamanlarda düzenli olarak Bayern Münih’in maçlarını izlemeye çalışıyorum ve analiz ediyorum. Daha önceki Bayern analizlerinde ön plana çıkan farklı noktalardan ayrı olarak bu maçta, şahsi kanaatime göre, Schalke oldukça doğru bir oyun ortaya koydu. Naçizane Beşiktaş’ın da savunma anlayışı açısından buna benzer bir planla ve uygulamayla sahada olması gerektiğini düşünüyorum.
Son söz
Bayern Münih, Schalke karşısında da üç puanı kazandı. Böylece şampiyonluğu daha ne kadar erken kutlayabileceği konusunda tarihi biraz daha öne aldı. Schalke’nin ise yenilmesine rağmen deplasmanda Bayern’e karşı oldukça iyi bir sınav verdiğini ve Beşiktaş’ın bundan çıkarabileceği dersler olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bu yazıda Schalke’nin planları ile bunların doğru ve yanlış icrasını açıklayarak özet olarak da olsa bu maçtan Beşiktaş’ın payına düşebilecek olanları açıklamaya çalıştım.