C Grubu’nda 6 puana sahip Atletico Madrid, Londra’ya bir mucize için geldi. Gruptan çıkabilmesi için Roma’nın evinde Karabağ’a puan kaybetmesi, Atletico’nun da liderlik peşindeki Chelsea’yi Stamford Bridge’de mağlup etmesi gerekiyordu. Oyandıkları iki maçta da Karabağ’ı yenemeyerek Şampiyonlar Ligi’nde devam etme ihtimalini mucizelere bırakan Atletico, Londra’da da Chelsea’yi yenemedi ve lige henüz grup aşamasında veda etti.
Açılış oyunu
Atletico, santrayla hareketlendirdiği maça 2-3-5’lik bir diziliş ve bir açılış oyunuyla başladı. Satrançtaki gibi açılış oyunlarının santra yapan takım tarafından uygulanmasını kıymetli bulurum. Hatta bazı teknik direktörler maçın sadece açılışını değil ilk 5 dakikasını maçın geri kalanından tamamen farklı; rakibi şaşırtma maksatlı başka oyunlarla oynar. Simeone de ilk atak için bir açılış oyunu denedi, ama başarılı olamadı.
Ortalama pozisyonlar
Atletico Madrid rakip yarı sahada, tam saha baskıyla maça başladı. Roma maçından farklı olarak Koke, solda pozisyon aldı, ancak yine sahanın ortasına yönelerek oynadı. Sol kanadı da Filipe Luis’e bıraktı. Atletico’nun Roma maçındaki gibi ortadan hücum edeceğini düşünen Conte rakibinin kanatlarına oynamak istedi. Maçın başında üçlü savunmanın topu kanat çizgilerine yönlendirmesi de bunun göstergesi. Chelsea maç boyunca, Atletico savunma bloğunu açmak için oyunu kanatlara yaymayı ve uzun diyagonal pasları denedi. Atletico da bunu denemesine rağmen bir türlü topu ya da adamı Chelsea savunmasının arasından geçiremedi. Atletico’nun oyununa yeni bir yaratıcılık kıvılcımı katması lazım. Bunun için de delici bir kanat oyuncusuna ihtiyaçları var:
Hazard 13 dribling teşebbüsünde 7 kez rakibini geçerken, Atletico’nun rakip yarı sahada başarılı dribling sayısı 8. Bu başarılı driblinglerin 4’ü de sol bek Filipe Luis’ten ve sahanın 2.bölgesinde.
İki müdafaa takımı arasında
Atletico, Chelsea sahasına yerleşti ancak tüm oyuncular sahanın ortasında kümelendi. Simeone’nin öğrencileri oyunu genişletmek yerine ortadan pozisyon aramayı denediler. Savunmada arkayı beşleyen Chelsea’ye karşı, boşluğu kenarlarda aramaktansa ortadan yaratmayı seçtiler. Ancak başarılı olamadılar. Chelsea savunmasına karşı kanatlardan hücum etmeyi denediklerinde de hentbol atağı kurulumundan öteye geçemediler.
İki takımın anahtar pas denemeleri: Atletico’nunki bir elin parmakları kadar.
Chelsea, Atletico’nun topla oynamasına müsaade etti; yakaladığı fırsatlarla daha net gol tehlikeleri yarattı. Atletico ise rakip kaleye yaklaşmayı başaramadı. Chelsea, Atletico ceza sahasına çok sık ve etkili girerken Atletico Madrid, rakip kale kutusunun etrafında dönüp durdu. Madrid ekibi yüklendikçe ve üretemedikçe Chelsea rakip yarı sahadaki büyük boşluklara hızla aktı ve Atletico savunma düzenini kuramadan kaleye gitti.
Atletico’lu oyuncuların topla buluştuğu yerler. Asıl mühim olan buluşamadıkları: ceza sahasına topla ya da pasla giremediler.
İki takım da hücumlarından ziyade savunma performanslarıyla ünlü olduklarından, savunma lüksüne sahip takım diğerine topu bırakıp üstüne gelmesini bekledi. Böyle olunca da gruptan çıkmayı garantilemiş Chelsea, topu Atletico’ya verip kapandı. Kendisinin oynadığı bu planın bu kez muhattabı olunca Atletico, ilk maçtaki gibi, Chelsea savunmasında açık yaratmayı başaramadı. Oyuncular görece hareketli olmasına ve kısmen alan değiştirerek oynamalarına rağmen Chelsea savunucuları alanlarını terk etmedi ve düzen dışına çıkmadı. Atletico da daha fazlasına zorlayamadı.
Oysa Chelsea yukarıdaki grafiklerde de görüldüğü üzere Atletico ceza sahasına çok rahat girdi. Fabregas maç boyunca akan oyunda aşağıda görüldüğü üzere aynı noktada, benzer boşlukta toplar aldı. Son çizgiye indi, içeri çevirdi ancak Oblak’ı geçemedi. Chelsea, oyuncularının driblingleri ve bireysel yetenekleri üzerinden savunmayı eksiltip ceza sahası içinde boş pozisyon alan futbolcularıyla pozisyonlar yakaladı. Oblak günündeydi ve Chelsea’ye gole kadar geçit vermedi.
Fabregas bunu maç boyunca birkaç kez daha yaptı.
Atletico korner hazırlığında
Alameti farikası savunması olan bir takımın mutlaka gole ihtiyaç duyduğu bir final maçında, duran toplar çok büyük bir fırsat. Kritik noktalarda faul almanın bizzat kendisi dahi bir plan olarak uygulanabilir. Ancak ikinci yarının başında duran toptan tehlikeleri yaratan da Chelsea oldu. Oldukça iyi bir maç çıkaran Oblak rakibe geçit vermedi, ardından 52’de Filipe Luis’in çıkardığı şut direkten döndü. 56’da duran toptan; kornerden, Atletico Madrid aradığı golü buldu.
Chelsea grup liderliğini istediği için durmak gibi bir niyeti yoktu. Gruptan çıkmayı grantilemiş olmaları kendi evlerinde yenilgiyi kabullenecekleri anlamına gelmiyordu. Rakip kaleye rahatça yaklaşmaya devam ettiler, ceza sahası içinde pozisyonlar yakaladılar; ancak onlar da golü bir duran topun devamında attılar.
Galibiyete muhtaç Atletico’nun yapması gereken son çizgi inişlerini, çoklu adam geçişlerini maç boyunca Chelsea yaptı. Üstelik bu aksiyonları rakibinin oyunundan çok daha hızlı şekilde gerçekleştirdi. Atletico üçüncü bölgede statik bir oyun sergiledi, yaratıcılıktan ve üretimden uzaktı. Chelsea savunmasının kafasını karıştıracak, pozisyon almasını zorlaştıracak aksiyonlar gerçekleştiremedi.
Chelsea’nin hücum aksiyonlarını çok daha hızlı oluşturduğu görülüyor.
Son söz
Chelsea, grubun zayıf halkası Karabağ’ın dahi savunmasını aşamayan Atletico’ya karşı en iyi yaptığı şeyi yaptı: savundu. Ama bununla kalmadı; hızlı akınlar ve başarılı driblingler ile rakip ceza sahasında ciddi tehlikeler de yarattı. Atletico’nun kapanan takımlara karşı yaratıcı ve akıcı bir oyun sergilmekte güçlük çektiği aşikar. Üçüncü bölgede şaşırtıcı aksiyonlardan uzaklar. Chelsea de Atletico’yu bekledi, aralarda yokladı ve golü buldu. Üstün bir oyun sergilemesine ve maç boyunca neticeye daha yakın gözükmesine rağmen Atletico’yu yenemedi ve grup liderliğinden oldu. Kim bilir, belki de Beşiktaş’ın rakibi olacaklar.