Ağustos ayıyla birlikte Avrupa kıtasına futbol geri döndü. Büyük liglerin birbiri ardına başlamasıyla yaz dönemini transfer çalışmalarıyla geçiren kulüpler de görücüye çıkmış oldular. İspanya La Liga’da da ilk 2 hafta geride kalırken, milli takım arası ligin öne çıkanlarından bahsetmek için uygun bir zaman dilimi gibi gözüküyor.
İlk İki Belli Gibi, Üçüncü Kim?
İspanya’da kurulu futbol düzeni oldukça hegemonik olarak tanımlanabilir. Bu durumun en büyük etkeni olarak iki dünya devinin ligdeki rekabetinin, ligin geri kalanından her anlamda kopuk olması gösteriliyor. Gerek bütçeleri, gerek oyuncu kaliteleri, gerek tarihsel süreç içerisinde gördükleri destek, gerekse dünya çapında edindikleri itibar dolayısıyla Real Madrid ve Barcelona, İspanyol futboluna yön vermeyi yıllardır sürdürüyor. Elbette zaman zaman getirdikleri yeni solukla bu iki güce başkaldıranlar da çıkmıyor değil. Bunu en son ve belki de en görkemli şekilde başaran Simeone’nin Atletico Madrid’iydi.
Asi bir takım yaratan Simeone, Barcelona ve Real Madrid’e kafa tutmuş ve başardıklarıyla son yıllarda İspanya’nın 3. büyüğü olarak anılmaya hak kazanmıştı. Ancak bu takdire şayan başarı, ligin geri kalanı ile Barcelona ve Real Madrid’in arasındaki pergelin her alanda giderek açıldığı gerçeğini değiştirmiyor. Ligin diğer takımları adeta ilk 2 sıra dışındakiler için bir mücadele ortaya koymak durumunda kalıyorlar. Bu açıdan yeni sezonun da şaşırtıcı bir şekilde seyretmesi pek muhtemel görünmüyor. Bu durum yine de İspanya Ligi’nin heyecanından çok fazla şey götürmüyor olabilir. Zira ilk 2 haftaya baktığımızda, bu sezon üçüncülükten itibaren ligin ne şekilde şekilleneceği hiç de önceden kestirilmeye müsait değil.
Atletico Madrid
Olağan şüpheliler arasında ilk sıraya Atletico Madrid’i yazmak oldukça makul. Kadrolarındaki kilit isimleri takımda tutmakla kalmayıp Gameiro ve Gaitan gibi yetenekli hücum oyuncularıyla takviye ettiler. Ancak ilk 2 haftadaki performansları üçüncülüğün bile hiç de öyle çantada keklik olmadığını ortaya koyar cinstendi. Ligin yenileri Alaves ve Leganes ile karşılaşan Atletico, her ikisinin de bileğini bükemeyerek 2 puanla sönük bir başlangıca razı oldu. 180 dakikada 1 gol atabilen Atletico, bunu da yeni transferi Gamerio’nun ayağından bir penaltı vuruşuyla elde edebildi. Takımın en büyük hücum silahı Griezmann da takımın silkinip kendine gelmesi gerektiğini “Böyle oynamayı sürdürürsek ancak düşmemeye karşı mücadele edebiliriz.” sözleriyle açıkça ifade ediyor.
Yalnızca 2 haftanın geride kaldığı bir ligde bu kadar karamsar demeçler vermek için erken olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak o ligde Barcelona ve Real Madrid gibi galibiyet serileri yakalamaya meyilli takımlarla mücadele ediyorsanız, almanız gereken puanları bıraktığınız takdirde ne olduğunu anlamadan aradaki fark açılıyor. Bu durumda üçüncülüğün ötesi erkenden radarınızdan çıkmış oluyor. Ancak 3. sıra için dahi Simeone, takımının daha iyi hücum etmesini sağlamak zorunda. Sonrası için sezonun geri kalanında, daha önce yaptıkları gibi ekstra bir efor harcamaları gerekir.
Sevilla
Unai Emery sonrası Sampaoli ile Güney Amerika esintisine kendine bırakan Sevilla, ilk 4 içinde hak iddia edebilecek takımlardan biri olarak değerlendiriliyor. Yıllarca ligdekinden çok Avrupa’daki başarısıyla ön planda olan takım, iki kulvarda mücadele edebilmenin gereği olarak görülen geniş kadroyu kurmak doğrultusunda transfer hamleleri yaptı. Sampaoli’nin topa sahip olmayı ön planda tutan pas oyunuyla akışkan bir hücum takımı görünümü kazanan Sevilla, ligin açılış haftasında iç sahada Espanyol’u heyecan dolu bir mücadele sonrasında 6-4’lük skorla devirdi.
Hücum gücüyle rakiplerine korku salmış olsalar da savunmalarında verdikleri açıklar Sampaoli’yi endişelendirmiş olacak ki, tutkulu hoca Villarreal deplasmanında frene basma gereği hissetti. El Madrigal stadındaki mücadelenin 0-0 sona ermesinde, Sevilla kalecisi Rico’nun marifetli elleri kadar Sampioli’nin tempoyu düşüren anlayışı da etkili oldu. Şampiyonlar Ligi’ne Monaco’ya elenerek veda eden süngüsü düşük ve önemli hücum silahları Denis Cheryshev, Bakambu ve Soldado’dan yoksun Villarreal karşısında bile oldukça zorlanan Sevilla, maç boyunca tek bir isabetli şut çekmekten aciz bir görüntü çizdi.
Ligdeki performanslarını geçen yılın üzerine taşımak istiyorlarsa, kronikleşen deplasmanda kazanamama hastalıklarına bir çözüm bulmaları ve çok daha istikrarlı performanslar sergilemeye başlamaları gerekiyor.
Villarreal
Sezonu yukarılarda bitirmesi beklenebilecek bir diğer ekip Villarreal de lige hayal kırıklığıyla başladı. İlk hafta Granada deplasmanında 1-1’lik skorla 2 puan bırakan takım, sahasında da etkisiz kalan Sevilla’yı adeta elinden kaçırdı. 2 maçta buldukları tek golü de frikikten atmış olmaları çok da hayırlı bir alamet değil. Yukarıda da değindiğim gibi, hücum güçlerini tam anlamıyla ortaya koyacak enstrümanlarının sakatlıklarla boğuşuyor olması bu kötü başlangıcın nedenlerinden biri olarak gösterilebilir.
Bailly ve Denis Suarez gibi takımın savunması ve hücumunda mühim roller üstlenen isimleri yitirmelerine rağmen, takıma katılan Roberto Soriano, Nicola Sansone, N’Diaye, Pato, Denis Cheryshev gibi önemli isimler var. Sakatların dönüşüyle birlikte özellikle El Madrigal stadında geçen yılki formlarını yakalayıp üst sıralara tırmanmaları çok da şaşırtıcı olmayacaktır. Hem lig hem de Avrupa’daki bu kötü başlangıçtan dönüş yapabilmek takımın karakteri açısından da belirleyici bir sınav olacak.
Athletic Bilbao
Bir sistem takımı olarak tarif edilen Bilbao, altyapıdan yetişen genç yetenekleriyle bezeli kadrolarıyla yıllardır İspanya’nın zorlu takımlarından biri olmayı başardı. Fakat yeni sezona bu görüntüden uzak başladılar. İlk maçta Sporting Gijon’a deplasmanda 2-1’le kaybeden Bilbao, ikinci maçta evinde Barcelona’ya tek golle mağlup olmaktan kurtulamadı. Her iki maçtaki dağınık görüntüleri ve düzensiz futbolları, takımın Valverde yönetimindeki geçmiş performanslarını hatırlayanlarımızı şaşırttı. Inaki Williams (22), Iker Muniain (23) ve Aytemic Laporte (22) gibi isimlerin sezon içerisindeki performansları takip edilmeli.
Real Sociedad
Son iki sezonun dokuzuncusu, yeni sezon öncesinde yollarını ayırdığı santraforları Jonathas ve Finnbogason’un yerini, Juanmi ve Willian Jose’yi transfer ederek doldurmaya çalıştı. Sociedad yönetimi, karman çorman bir transfer ağı sonrasında 7 milyon Euro karşılığında kaleyi tekrar Rulli’ye emanet etti. İlk hafta evinde Real Madrid’i ağırlayan Sociedad, dev rakibi karşısında varlık gösteremeyerek kalesinde 3 gol görürken, ikinci hafta ise ahım şahım bir futbol oynamamalarına rağmen 2-0’la Osasuna deplasmanından 3 puan çıkardı. Kadrosunda Inigo Martinez, İllarramendi, Sergio Canales, Carlos Vela, Ruben Pardo ve sakatlığı dolayısıyla geçen sezon 16 maçta forma giyebildiği halde bu maçlarda attığı 13 golle takımın en skoreri olan Agirretxe gibi önemli isimler bulunan Sociedad’ın, bu yıl ligi daha yukarılarda bitirebilmesi teoride mümkün. Teoriyi pratiğe dökmek onların elinde. Özellikle hücumda daha iyi işler ortaya koymalılar.
Valencia
Geçen yılın hayal kırıklığı Valencia, olumsuz performansını bu sezona da taşıdı. İlk maçında, kendi evinde ligin flaş takımı Las Palmas’a 4-2’lik skorla boyun eğen Yarasalar, ikinci maçta da Eibar’a deplasmanda 1-0’la yenildi. Yetenekli oyunculara sahip olmasına rağmen önlenemez bir düşüş yaşayan Valencia’nın saymakla bitmeyecek kadar eksiği olsa da, bana göre birçoğunun nedeni doğru teknik adamla birliktelik kuramamış olmaları. Geçen sezonki anlamsız Gary Neville denemesinin ardından Valencia’nın şaşalı döneminde Rafael Benitez’in antrenör ekibinde yer alan ve sonrasında teknik direktör olarak Avrupa dışında kısa maceralara atılan Pako Ayestaran yönetiminde yeni sezona girdiler. Eminim Andrea Gomez, Mustafi, Paco Alcacer, Feghouli, Negredo gibi kayıplar da yeni hocanın işini kolaylaştırmıyordur. Nani, Munir, Martin Montoya, Mangala, Garay, Mario Suarez gibi takviyelerin, ayrılan isimlerin yerini doldurmasını beklemek haksızlık olacak. Özellikle hücum hattında eksikler. Belli ki Valencia yönetimi bu yıl için hedef küçültmüş ve beklentilerini sınırlamış. Taraftar da aynını yaparsa daha az acı çeker.
Celta Vigo
Geçen yılın sürpriziydiler, ancak en azından ilk 2 maça bakarak söyleyebilirim ki, bu yılın olamazlar. Kadroda hala Guidetti ve Aspas gibi gol silahları olsa da Nolito’yu çok arayacaklarını düşünüyorum. Evlerinde ligin yeni takımı Leganes’e sürpriz bir şekilde kaybettikten sonra, Real Madrid deplasmanından 2-1’lik skorla puansız ayrıldılar. Şuan için 0 puanla ligin dibindeki Athletic Bilbao ve Valencia’ya eşlik ediyorlar. Elbet oradan çıkarlar ve son 3 sezonda olduğu gibi ligi ilk 10 içerisinde bitirebilmeleri de söz konusu olabilir. Ancak geçen yılki başlangıçtan çok uzakta olduklarını kesinlikle söyleyebiliriz. Takıma bu sezon başında katılan genç oyuncu Pione Sisto’nun performansı takip edilebilir. Fiorentina’dan kiralanan Giuseppe Rossi’nin daha önce Villarreal forması altında iyi günler geçirdiği La Liga’ya geri dönüşünün takıma ne derece yarar sağlayacağı soru işareti.
Malaga
Yeni sezona tecrübeli hoca Juande Ramos yönetiminde hazırlanan Malaga, Osasuna (1-1) ve Espanyol (2-2) beraberlikleriyle sezonu açtı. Sporting Gijon’dan bonservis bedeli ödenmeden alınan sol kanat Jony, Barcelona’dan aynı şekilde bonservissiz olarak gelen santrafor Sandro ve Eibar’dan 5 milyon Euro’ya transfer edilen Keko ile Malaga hücum hattını baştan yaratan Ramos, savunmayı da Lyon’dan stoper Kone ve Real Madrid’den kiralanan genç stoper Diego Llorente ikilisi ile yeniden kurmuş. Kadrodaki orta saha oyuncuları Camacho ve Juanmi ile birlikte dikkate değer bir takım oluşuyor.
Stoper ikilisinin ve hücum hattının neredeyse tamamının takıma yeni katılmış olmasından dolayı, ilk maçlar itibariyle potansiyellerinin altında performans gösterdiler. Ancak Ramos’un oynatmaya çalıştığı yapıcı futbolun ilerleyen haftalarda daha iyi sonuçlar getireceğine inanıyorum. Özellikle Espanyol deplasmanında 2-0 geriye düşmelerine neden olan savunmadaki basit hataları azaltmalılar.
Las Palmas
Yeni sezonun sürprizi olmaya aday Las Palmas ise 2 maçta attıkları 9 gol ve topladıkları 6 puanla, harika sezon başlangıcının keyfini çıkarıyor. İlk 2 haftayı kayıpsız geçen devler Barcelona ve Real Madrid’in önünde averajla lider durumdalar. 2002-2003 sezonunda La Liga’ya veda eden Kanaryalar, sonraki yıllarda La Liga 2’de dahi tutunamamışlar ve La Liga’ya dönmeleri 2015-2016 sezonunu bulmuştu. Geçen yıl lige berbat bir başlangıç yaptıktan sonra teknik direktör değişikliğine gidip, takımın başına ilk kez La Liga düzeyinde kendini test edecek olan Quique Setien’i getirdiler. Bu değişikliğin ardından daha olumlu sonuçlar almaya başlayan Las Palmas sezonu 12. sırada bitirerek lige tutundu.
Yeni sezona da Setien yönetiminde hazırlanan Las Palmas, hücum hattını Rubin Kazan’dan 23 yaşındaki santrafor Marko Livaja ve son olarak Milan’da forma giyen futbolun haşarı isimlerinden Kevin-Prince Boateng ile takviye etti. Livaja-Boateng-Viera-Zhar 4’lüsünden oldukça hareketli bir hücum hattı yarattılar. Sürekli alan değiştiren ve kontralarda doğru koşular ve pas tercihleriyle hızla kaleye giden Kanarya Adaları temsilcisi, savunmada az adamla yakalanmak istemeyeceğiniz bir takıma dönüşmüş. Buna rağmen, yedikleri 3 golün 2’sinin köşe vuruşlarından gelmesi, duran topları savunurken daha iyi organize olmaları gerektiğine işaret ediyor.
Özellikle Livaja (2 gol 1 asist), Viera (1 gol 2 asist) ve Nabil El Zhar (2 gol 2 asist) bu sezon Las Palmas’ın dikkatle takip edilmesi gereken oyuncuları olarak öne çıkıyor. İspanya kariyerine 2 golle başlayan Boateng’in bu formunu sürekli kılıp kılamayacağı konusunda çekimserim. Geçmiş vukuatlarını ve kariyerindeki iniş çıkışları düşününce bana hak vereceğinize inanıyorum.
Henüz erken olmasına rağmen bu güçlü başlangıcın, düşme tehlikesinden uzak bir takım olacakları izlenimini bende kesin olarak uyandırdığını söyleyebilirim. Üst sıraları ne derece zorlayabilecekleri ise 2 maçlık performansla cevap vermenin çok doğru olmayacağı bir soru. Daha kesin bir tahmin için biraz daha beklemek ve işlerin onlar için nasıl gideceğini görmek gerek.
Leganes
Alt liglerin gediklisi Leganes, geçtiğimiz sezon tarihinde ilk kez La Liga’ya çıkmayı başardığında bütçesi yalnızca 4.5 milyon Euro’ydu. Teknik direktör Asier Garitano’nun kısıtlı imkanlarla, 3 sezonda 3. ligden La Liga’ya çıkardığı Leganes, bununla da yetinmeyip 2 hafta sonunda topladığı 4 puanla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Celta Vigo’yu deplasmanda yenip, güçlü komşusu Atletico Madrid’e evinde yenilmeyen Güney Madrid ekibi, İspanya futbolunun en üst seviyesinde varlığını sürdürmek için elinden geleni ortaya koyacağını gösterdi.
28.70 milyon Euro değer biçilen kadro, Osasuna’dan sonra ligin en mütevazi oyuncu topluluğunu oluşturuyor. Leganes takımı zor şartlarda yükselmeyi başardığı bu ligde kalabilmek için mümkün olan her puanın peşine düşmek zorunda olduğunun fazlasıyla bilincinde. Bunu da özellikle takım savunmalarına özen göstererek yapmaya çalışıyorlar. La Liga’daki ilk 2 maçında da kalesini gole kapamayı başaran Leganes’in muazzam çabası takdir görmeyi hak ediyor.
Bonus
Geçmişte, kariyerinin henüz ilk yıllarındaki Samuel Eto’o, Real Madrid ikinci takımı Castilla’dan Leganes’e kiralanmış. Nostalji meraklılarına.