Genel Değerlendirme
Geçen sezonu Aykut Kocaman ile kupayla kapatan Konyaspor sezona Reşit Akçay ile başladı. Takım, sezonu Beşiktaş galibiyetiyle kapattıkları gibi kupayla açtı. Avrupa Ligi’nde yoluna devam ediyor. Konyaspor, Süper Lig’in en verimli yapılanan kulüplerinin başında geliyor. Sürekli genç oyunculara yatırım yapıyor ve karşılığını alıyor. 500 bin euro’ya aldıkları Bajic 5.5 milyon euro’ya Udinese’ye, 180 bin euro’ya aldıkları Vuckevic 2 milyon euro’ya Olimpiakos, 200 bin euro’ya aldıkları Douglas 1.14 milyon euro’ya Wolverhampton’a transfer oldu. Ezekiel, Milosevic, Skubic, Eze ve Fofana birkaç sene içerisinde Avrupa yolunu tutabilecek diğer isimler.
Futbolda kazanma alışkanlığı diye bir terim vardır. Bunun en salt örneği Sir Alex Ferguson’un Manchester United’ıdır. Galatasaray, bu sene kazanma alışkanlığı edinmiş görünüyor. Şampiyon takımların en önemli nişanı kazanma alışkanlığıdır. Galatasaray maçı bir şekilde kazanmayı başarıyor ve tek tip felsefeyle gidiyor gibi eleştirilere set olacak şekilde futbolun içindeki her şekilde yapıyor; maçı domine ediyor, geriye düşüyor çeviriyor, 84’te yiyor maçı bırakmıyor. Bu tarz takımlar rakip teknik direktörler için baş ağrıtıcıdır. Çünkü karşı takıma her çelmenizde farklı bir reaksiyon görürsünüz. Takım düştüğü zor durumdan bir şekilde kurtulmayı başarır. Geride kalan haftalarda Galatasaray beklenmedik durumlar karşısında hazır bir intiba bıraktı.
Oyun Tarzları
Konyaspor oynamaya çalışan oyunu geriden kuran ve kanatlar üzerinden atağa çıkan bir görüntü veriyor. Dikkatli oynuyor özellikle kendi sahasındaki hata sayısını minimumda tutuyor. Kendi yarı sahasında geçen haftanın en az top kaybeden takımı. Fakat bu maç içerisinde takımın özellikle stoperlerin kendi aralarındaki ve kaleciyle pas sayısını yukarıya çekiyor. Ne kadar isabetli oynamaya çalışsalar da Galatasaray gibi baskı merkezini önde tutan takımlara karşı sorun yaşayabilirler. Konyaspor’un bir diğer sorunu ise seken toplar. Bu ceza alanında çoğalabilen rakiplere karşı problem yaşamalarına sebep oluyor. Jonsson ve Bourabia ikilisi ofansif olarak takıma esneklik kazandırsalar da bu takımın yumuşak karnı. Özellikle ceza alanı dışındaki rakiplere karşı alan paylaşımın büyük sıkıntı yaşıyorlar.
Galatasaray, Fernando gibi bir yönlendirici sayesinde oyunu kontrol eden oyunun temposunu istediği gibi ayarlayabilen bir takım. Ayrıca Tolga ve Ndiaye gibi iki box to box oyuncuya sahipler. Bu takımın fizik gücünü yukarı çektiği gibi aynı zamanda etkin alanda takımın eksik kalmasını engelliyor. Savunmada bir açık olduğunda iki oyuncu da orada bittiği gibi hücumda bir seken top olduğunda yine bu ikili orada oluyor. Ndiaye’nin yüksek defansif katkısı ve Tolga’nın skor yükünü çekmesinin ana sebebi oyun karakterlerinden kaynaklanıyor. Galatasaray geride kalan haftalarda önde basan ve oyuncuların kaptıkları toplarla en hızlı şekilde hücuma kalkabilen bir takım görüntüsü sergiledi. Aynı zamanda birçok maçta oyunu rakip sahaya yıkıp, oyunu domine etmeyi de başardı. Top ayağına geldiğinde sürekli ceza alanını düşünen Belhanda ve ceza alanında devamlı top isteyen Gomis’in takım içi uyumları her geçen gün artıyor.
Muhtemel 11’ler/Konyaspor
Ligin ilk haftalarında Reşit Akçay santrfor bölgesinde Milosevic’i tercih etti. Milosevic ofansif bölgenin hemen hemen her bölgesinde oynayabilen bir oyuncu. Fakat asıl mevkisi 10 numara pozisyonu. Santrfor Milosevic, gol atmaktan ziyade gol attıran bir görünüm sergiledi. Arkasında solda Fofana, sağda Ömer Ali Şahiner oynadı. 10 numara pozisyonunda ise sakatlanan Traore’nin yerine Musa Araz’ı izledik. Eze ise yavaş yavaş as kadroya monte edildi. Alanyaspor ve Akhisar maçlarında sonradan oyuna girdi, Akhisarspor maçında takımının ikinci golünü attı. Daha sonra Yeni Malatya karşısında 11 başlayan Eze harika bir golle takımdaki yerini sağlamlaştırdı. Eze’nin takıma dahil olmasıyla takımda taşlar yerinden oynadı. Eze uç noktaya geçerken, Milosevic sağ açığa geçti. Sağ açıktaki Ömer Ali ise Ferhat’ın yerine sol beke geçti. Takımda göbekte Jonsson ve Bourabia’nın uyumu dikkat çekiyor. Aynı zamanda stoperde Ali ve sağ bekte Skubic’in yerleri garanti. Sol stoperde sezona Moke ile başlayan Reşit Akçay daha sonra Filipovic’e döndü. Galatasaray karşısına da bu kadroyla çıkmalarını bekliyorum. Ferhat bu maç cezalı dolayısıyla Ömer Ali oynayacak gibi gözüküyor.
Galatasaray
Galatasaray’da sol bek ve Tolga’nın yeri hariç herkesin yeri garanti görünüyor. Belki bir ihtimal kart sınırında olan Serdar yerine Denayer başlayabilir. Sol bek için Linnes ve Latovlevici arasında tercih yapılacak. Buna aşağıda ayrıntılı bir şekilde değineceğim. Burada Tolga’dan boşalan mevkiyi tartışmaya açmak istiyorum. Galatasaray’da Tolga ve Ndiaye’nin tek alternatifi var o da Selçuk İnan. Rodrigues ne kadar iyiniyetli olursa olsun Tolga’sız bu takım bir kişi eksik oynuyor. Koşu mesafelerinde Tolga’nın yanına yaklaşabilecek bir oyuncu yok. Dolayısıyla Tolga’nın yerine Rodrigues’in oynaması Galatasaray için sistem değişikliği demek. Sahada 2 box to box oyuncu(Tolga-Ndiaye) sayısı 1’e iniyor. Bu da özelliklerde deplasman maçları için büyük handikap. Dolayısıyla ben bu maçta Tudor’un sisteme sadık kalıp Selçuk’u oynatacağını düşünüyorum. Konyaspor’un kanat arkası boşluklarını daha efektif bir şekilde değerlendirmek için Rodrigues tercihi gelirse de hiç şaşırmayacağımı belirtmeliyim. Bana Selçuk’un oynayacağını düşündüren sebepleri alta sıralıyorum.
1- Selçuk oynarsa sisteme bağlı kalınacak.
2- Selçuk milli takımda kendine gelmiş gözüktü.
3- Tudor taraftar tepkisinden dolayı iç sahada Selçuk’u oynatmak istemeyebilir fakat az seyircili bir deplasman oyuncuyu kazanmak için müsait.
Linnes mi? Latovlevici mi?
Tudor’un elinde sol bek için Linnes ve Latovlevici gibi iki farklı karakterde alternatif var. İki farklı karakterin ikisi de bu maça uygun. Oyun iki taraf için de kanatlar üzerinden şekillenecektir. Konyaspor hücuma çıkarkan oyunu kanatlar üzerinden kurup etkili olmaya çalışıyor. Bunu yaparken beklerini öne çıkartıyor. Bu da bek arkası bölgelerin rakip kanatlar için tehlikeli olmasının önünü açıyor. Dolayısıyla diyebiliriz ki Konyaspor’un en önemli hücum silahı ve en önemli savunma defosu kanatlar. Linnes, Latovlevici’ye göre daha sağlam basan bir bek, daha garanti oynamayı seviyor. Sol tarafta çok hatasını bulmak kolay değil. Çünkü pres yediği zaman yüzü kendi kalesine döndüğünde sağ ayağını kullanıyor. Maç içerisinde takımla beraber yükseliyor. Latovlevici ise bileklerini hakim, sol ayağını kullandığı için rahatça isabetli ortalar kesebilen fakat geride kalan maçlarda biraz fazla top kaybı yapan bir oyuncu olarak göründü. Eğer Tudor’dan Linnes tercihi gelirse Konyaspor’un ofansif etkinliğini kırmak için, Latovlevici tercihi gelirse bu da Konyaspor’un savunma zaaflarından yararlanmak için olacaktır. Dolayısıyla Tudor iki farklı karakterdeki bu oyuncudan hangisini seçerse mantıklı olacaktır. Fakat maçın deplasman olmasından dolayı Linnes’in oynayacağını tahmin ediyorum. Kadro mühendisliğinin önemi çok net bir şekilde anlaşılıyor. Bu iki oyuncunun benzer tip olmaması fark yaratıyor. İki farklı karakter iki farklı alternatif demek.
Konyaspor Hücum Repertuvarı
Üsteki görsel Beşiktaş maçındaki Konyaspor’un ortalama oyuncu pozisyonlarını gösteriyor. Bu maçta ideal kadrosundan sadece 5 oyuncu yerinde oynamış. O yüzden bu maç özelinde değerlendirme çok mümkün değil fakat bu görseli koymamın asıl amacı Beşiktaş gibi bir deplasmanda bile beklerinin orta sahanın önünde pozisyon aldığını göstermek. Konyaspor’un daha çok kanatlar üzerinden oyunu kurduğunu yukarıda belirtmiştim. Aşağıda Konyaspor’un Yeni Malatyaspor ve Akhisar maçlarındaki pas haritalarına baktığımız zaman bu daha net bir şekilde anlaşılıyor. Özellikle sağ tarafta Skubic’in bulunduğu bölgenin aktif bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. Bu rakip savunmacıların Konyaspor’un kanatlardan gelen ataklar karşısında çekinmesini sağlıyor olsa da rakip hücumcuların beklerin arkasındaki boşluğu etkili kullanmasına sebep oluyor. Bu tolere edilebilir falan kesinlikle bir risk. Galatasaray’da özellikle Feghouli bu bölgeleri etkili kullanabilecek ligdeki ender oyunculardan birisi.
Eze Konyaspor’un en etkili oyuncularından birisi. İki maçtır 11’de oynamasından dolayı fizik gücü en üst seviyede olmasa da bileklerine hakim, seri ve atletik bir oyuncu. Birçok hücum oyuncusunun karakter özelliklerine bünyesinde barındırıyor. Sırtı dönük oynar, ceza alanı dışından şutları etkilidir, güçlüdür aynı zamanda mücadelecidir. Altyapı eğitimini bu konuda en kaliteli ülkelerden biri olan Belçika’da alan Milosevic’in oyun görüşü bu repertuvarı zenginleştiren bir başka etken. Fofana gibi dribbling yüksek bir oyuncu da bireysel olarak pozisyon yaratabilir. Ayrıca Konyaspor’un ceza sahası dışından çektiği şutlarla etkili olduğu da belirtmekte fayda var.
Alttaki görselde Konyaspor’un rakip ceza alanına girmekte zorlandıklarını görüyoruz. O bölgedeki pasların diğer paslara göre az olması normal fakat Konyaspor’da bu sayı normallik derecesinin üzerinde eksilme gösteriyor. Akhisar maçında 12, Yeni Malatyaspor maçında ise sadece 10. Kırmızı kutucuk içerisindeki sayılar bizlere sahanın diklemesine üçe bölündüğü varsayımında kenar bölgelerdeki pasları gösteriyor. Özellikle sağ tarafın yadsınamaz şekilde yoğun olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla geçtiğimiz haftalarda özellikle merkezi aktif bir şekilde kapatan ve oyunun geniş alana yayılmasına izin vermeyen takımlara karşı Konyaspor’un zorlandığını gördük. Galatasaray ise buna uygun olarak Maicon-Serdar önlerinde Ndiaye-Fernando onların da önünde ise savunmada üst düzey efor sarf eden Belhanda ile aşılmaz bir iskelete sahip. Beklentim, zaten ortadan oynama konusunda zayıf olan Konyaspor, bu aşılmaz iskelete karşı oyunu merkezden geniş sahaya yayıp kanatları aktif bir şekilde kullanmak isteyecektir. Galatasaray, Konyaspor’un etkinliğini minimuma çekmek istiyorsa kanatları kapatması gerekiyor. Orta sahada sıkışan oyun varsayımında Galatasaray, Konyaspor’dan 3 adım önde.
Duran Toplar
Sezon başından beri Galatasaray bireysel hatalar ve duran toplar haricinde açık oyundan gol yemedi. Konyaspor duran topları daha çok yakın direğe kullanıyor. Açtıkları ortaların hemen hemen yarısını bu bölgeye kullandılar. İki takımın da duran toplara karşı zaafı var. Dolayısıyla büyük bir olasılıkla maçtan duran top golü çıkacak. Galatasaray ise daha çok kale alanına kullandığı zaman etkili oluyor. Konyaspor’un özellikle uzak direğe gelen ortalarda alan paylaşımında ciddi sorunlar yaşadığı gözüküyor. Bu konuyu fazla uzatmayacağım birkaç örnekle geçiyorum.
Yukarıdaki pozisyonlarda kornerden gelen topa iki rakip oyuncu da arka direkte rahat bir şekilde kafayı vuruyor. Zaten biri de gol oldu. Galatasaray’ın geçtiğimiz maçlarda çeşitli korner varyasyonları denediğine şahit olduk. Bunlardan Kasımpaşa maçından aklımda kalan pozisyonu aşağıya ekliyorum. 3 oyuncu birden topa doğru koşunca Kasımpaşalı oyuncular adam paylaşımında problem yaşıyor ve Sinan Gümüş müsait pozisyonda topla buluşuyor. Bu maçta bu tarz pozisyonlara sıkça rastlayabiliriz. Dolayısıyla duran toptan gol olma ihtimali bana çok yakın geliyor.
Pres Sistemleri
İki takım da birbirinden farklı pres sistemi tercih ediyor. Konyaspor daha çok set halinde rakibi kendi yarı sahasında karşılıyor. Normalde 4-2-3-1 şeklinde dizilen takım top rakipken kanat oyuncularının göbek oyuncularının çizgisine gelmesiyle ve Musa’nın Eze’yle set oluşturmasıyla 4-4-2 şeklinde diziliyor. Rakip takım orta saha çizgisine yaklaşığında presi Eze ve Musa’nın oluşturduğu ikili başlatıyor. Konyaspor “yerleşik oyunda” set halinde kaymaları kaliteli bir şekilde yapıyor. İlkelerini maksimum dikkat minimum risk şeklinde açıklayabiliriz. Fakat rakip etkin alana girdiği ve oyun mecburen adam adama döndüğü zamanlar aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Böyle durumlarda adam kaçırmalar ve boşluklar artıyor. Buna aşağıda detaylı bir şekilde değineceğim.
Konyaspor’un oyunu geriden kurduğuna yazının başında değinmiştim. Galatasaray’da önde basan bir takım. Topu kullanan oyuncu rahatsız edilip mantık ve düşünce çerçevesi içerisinde topu kullanılmasına izin verilmiyor. Gegenpress ile topu kullanan oyuncunun sahada takım arkadaşlarının dağılımını göremeden onu hataya açık hale getirerek kaybedilen topun geri kazanılması amaçlanıyor. Bir oyuncu topu kullanan rakibe baskı yaparken takım arkadaşları topun atılabileceği diğer oyuncuları tutuyor. Bu sistem bize Jupp Heynckes’in Bayern Münih’ini hatırlatıyor. Konyaspor gibi topa sahip olmak isteyen bir rakibe organize bir şekilde uygulanan baskı rakipte panik oluşmasına sebep olabilir. Konyaspor diğer maçlarda topu ayağında tutup oynamak isteyen görüntü verdi, bu maçta Konyasporlu oyuncuların kaleciyle çok oynayacağını veya topu gelişigüzel uzaklaştıracaklarına sıkça şahit olacağız. Serkan Kırıntılı bu maçta birçok takım arkadaşından daha fazla topla buluşabilir.
Pas Hızı
Aşağıdaki tabloda takımların geride kalan haftalarda ortalama pas hızlarına baktığımız zaman Galatasaray’ın bu konuda ilk sırada olduğunu görüyoruz. Konyaspor ise ortalamanın biraz altında kaldı. Pas hızı bu konu üzerinde çalışma ile doğrudan bağlantılıdır. Pas hızı, topun bir oyuncudan diğerine geçerken, ortalama geçme süresinin hesaplandığı birimdir. Aynı zamanda tempo ile ilişkilidir. Galatasaray, Başakşehir ve Kasımpaşa gibi takımlarda bu karakter haline gelmiş görünüyor. Bu tarz takımlar maçın temposunu istediği şekilde yükseltip alçaltmakta sıkıntı yaşamazlar. Pas hızınız düşükse ve tempoyu yükseltmek istiyorsanız bu çok güç bir durumdur. Topu bir kanattan diğerine geçirirken bile ağır davranan takımların tempoyu istedikleri gibi yukarı çekmelerine imkan yoktur.
Alan Paylaşım Problemleri/Konyaspor
Öncelikle alttaki iki görselde yeşil çizgiler savunma dörtlüsünün dizilimini gösterirken, sarı çizgiler de göbek ikilisini gösteriyor. Yeni Malatyaspor Adem ile soldan geliyor, Ali Turan’ı üzerine çekerek savunma kurgusunu bozan Adem ters kanattaki Dening’e oynuyor. Dening bekletmeden Aytaç’a indiriyor ve müsait pozisyondaki Aytaç golü yapıyor. Pozisyonda sol açıkta oynayan Fofana kadrajda gözükmezken, Musa geç kalıyor. Jonsson, Ali Turan’ın yerini doldurmak için savunma çizgisine gelirken Bourabia’nın dışarıda tek kaldığını görüyoruz. Hatalar zincirleme olarak gelince 8’e 5 pozisyonda Aytaç ceza alanı dışında şut için bomboş bir alan buluyor.
Altta Konyaspor-Guimaraes maçından üstteki pozisyonun neredeyse kopyası bir gol daha. Heldon, Ali Turan’ı üzerine çekiyor, Jonsson yine savunma çizgisine gelmiş. Bourabia adamını tutsa da dışarıdan gelen Hurtado’yu rahatsız edebilecek bir kimse yok. Hurtado müsait pozisyonda golünü atıyor. Bu tarz pozisyonlarda çok ciddi zaafları var. Konyaspor, rakip 3. bölgeye gelip oyun set oyunundan adam adama döndüğü zaman paylaşımlarda ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bu tarz pozisyonlarda ya savunma dörtlüsü ve göbek ikilisinin çizgisini koruması gerekiyor ya da hücum oyuncularının aktif bir şekilde savunmaya yardım etmesi gerekiyor. Galatasaray gibi ceza alanı içinde ve çevresinde 5-6 oyuncuyla hücuma kalkan rakipler karşısında her an kalelerinde gol görebilirler. Özellikle bu maçta Ndiaye’nin bu tarz fırsatlar yakalayacağını düşünüyorum. Galatasaray kariyerindeki ilk golünü atması bu maçta olasılık dahilinde gözüküyor.
Rakip sahada serbest topları toplama konusunda Galatasaray ligin en iyisi. Şuana kadar oynadıkları maçlarda 68 serbest top toplarken bunların 27 tanesi rakip yarı sahada. Konyaspor’un alan paylaşımdaki problemlerden yukarıda bahsettim. İlk bölgeye kapanmaları durumunda Galatasaray’a seken toplardan şut fırsatı tanıyabilirler. Galatasaray’ın bu maçta Bursaspor maçındaki Feghouli ve Tolga’nın golüne benzer bir gol bulacağını düşünüyorum. Konyaspor’un oyun tarzı olarak ligde en fazla zorlanacağı iki takım Galatasaray ve Karabükspor’dur. Burada fazla uzatmayacağım bunu ayrıntılı olarak Galatasaray-Karabükspor maçında anlatmıştım isteyen oradan okuyabilir.
Son olarak geniş alandaki yerleşik oyunda Konyaspor’un savunma zaaflarından bahsedeceğim. Öncelikle pozisyona geçmeden Akhisar’ı ve Okan Buruk’u tebrik etmek istiyorum. Pozisyonun videolu halini daha sonra twitter’a atacağım arzu eden oradan izleyebilir. Konyaspor’un Akhisar karşısında set olarak doğru dizildiğini görüyoruz. Tek hata Musa biraz önde kalmış ve yukarıda bahsettiğim 4-4-2 formatını bozmuş. Olcan Adın topu alıyor karşılayan çıkmayınca dikini topu sürüyor.
Olcan’ı karşılayan olmayınca rahatça topu gol öncesi pas sirkülasyonunu sağlayabileceği yere kadar getiriyor. Bu sırada Barbosa ve Hora hem topu istemek hem de üzerlerindeki rakip oyuncuları peşinden getirmek için aynı anda öne doğru hamle yapıyorlar. Birden ne olduğunu anlamayan Skubic ve Ali rakiplerinin peşinden gidiyor. 2 yalancı koşuyla tüm Konyaspor savunması darmadağın oluyor. Resimler arasındaki farktan net bir şekilde anlaşılıyor zaten.
Skubic ve Ali’nin rakiplerini takip etmesiyle savunma çizgisi bozuluyor ve arka tarafta geniş bir boşluk oluşuyor. Musa’nın pres dizilimine uymadığı için pozisyonun başından beri o bölgeye koşu yapan Ömer, Olcan’ın pasında müsait bir şekilde topla buluşuyor.
Bu tarz hataları Galatasaray gibi beklerini efektif bir şekilde hücuma katabilen rakipler karşısında yaparsanız bunun geri dönüşü olmaz. Konyaspor’un en büyük zaafları bunlar. Set oyununda iyiler fakat rakip tehlikeli bölgeye girip oyun adam adama döndüğü zaman ligin ön düşük takımlarından biri oluyorlar. Ligin en çok gol atan ve en az gol yiyen takımıyla oynayacaklar.
Bu maç taktiksel olarak hata kaldırmayacak bir maç. Maç bu tarz bir oyuna dönerse Galatasaray, Konya’dan 5 gollü bir galibiyetle bile dönebilir.
Maçın Adamı Kim Olur?
Oyunun tam Gomis’e uygun bir şekilde gelişeceğini düşünüyorum. Sürekli gol koklayan, topu isteyen bir oyuncu. Karabükspor maçından sonra Gomis’in tam bir ceza alanı golcüsü olduğundan bahsetmiştim. Aynı satıları burada da kullanıyorum. Gomis, sadece gol atabileceği yerlerde topla buluşuyor. Gomis bir takımı işlevsel hale getirmez, takımın Gomis’i işlevsel hale getirmesi gerekir. Gomis’i işlevsel hale getirmek için de topu rakip ceza alanına kadar götürmen gerekir. Konyaspor karşısında Gomis’in bitirmek için müsait pozisyonlar bulacağını düşünüyorum. İki haftadır suskun olan Gomis, bu maç Galatasaray forması altında en etkileyici performansını sergileyebilir.
İlk defa maç önü yazısı yazıyorum ve yazıyı seyirci yasağı, kart cezalıları ve sakatlar gibi hemen hemen her sitede bulunabilen veriler üzerinden yürütmekten ziyade biraz daha arka planda kalmış dikkatli gözlerin görebildiği detaylar üzerinden kurgulamayı tercih ettim. Takım incelemesi gibi olduğu için biraz uzun soluklu bir yazı oldu. Destekleriniz bize güç veriyor, demoralize olmamızın önüne geçip çalışma enerjimizi üst seviyede tutmamızı sağlıyor, teşekkür ederiz. Gücümüzün kaynağı ise çalışmamızdan ve sarf ettiğimiz alın terinden geliyor. Yazımı Zlatan Ibrahimovic’in bir anısıyla bitirmek istiyorum.
“Capello bana Juventus’ta topa en iyi kimin vurduğunu sordu. Ona ‘Nedved ya da Del Piero’mu?’ diye sordum. O ise ‘Hayır, kaleci antrenörü. Çünkü her gün 1000 kez topa vuruyor” diye cevapladı. O günden beri her gün şut çalışırım.”