Kapalı kapılar ardında oynanan tarihin ilk El-Clasico’sunda gülen taraf deplasman ekibi Real Madrid oldu. Kazanan tarafın gollerini Valverde, Ramos (p) ve Modric kaydederken Barcelona’nın tek golü inşa Ansu Fati’den geldi.
Kadrolar & ortalama pozisyonlar
Barcelona cephesinde Koeman her ne kadar 4-2-3-1 düzenini devam ettiriyor gibi görünse de ana planında ve oyuncuların pozisyonlarında büyük değişiklikler vardı. Dest, Pique, Lenglet ve Alba’dan oluşan savunma dörtlüsünün hemen önünde Busquets-de Jong ikilisi yer aldı. Hücum hattının sağında Pedri; solunda Coutinho maça başlarken 10 numara pozisyonunda da Lionel Messi forma giydi. En uçta ise Ansu Fati şans buldu.
Koeman’ın sezon başından beri uyguladığı 4-2-3-1’inde Messi en uçta “sahte dokuz” rolüyle yer alırken onun arkasında Coutinho, sol kenarda da Fati şans buluyor ve bu ikili ceza sahası koşularıyla tehlike üretiyordu. Real Madrid karşısında ise oldukça reaktif bir ana planla sahaya çıkan Koeman, en ileride Fati’yi konumlandırarak genç oyuncunun süratiyle savunma arkasına sarkmasını hedefledi.
Real Madrid tarafında ise Zidane takımını 4-3-3 şeklinde sahaya dizdi. Savunma dörtlüsü Nacho-Varane-Ramos-Mendy’den oluşurken orta üçlüyü Casemiro, Kross ve Valverde oluşturdu. Hücum hattının solunda Vinicius; sağında Asensio yer alırken en uçta da Benzema forma giydi.
Ana planlar & ilk yarı
Koeman, bu maça kadar topa daha fazla sahip olmayı hedefleyen bir anlayışla takımını sahaya sürüyordu. Real Madrid karşısında ise muhtemelen rakibinin eksiklerinden daha iyi faydalanmayı ve topu bırakarak hızlı hücumlarla pozisyon üretmeyi hedefledi. Bu ana planla birlikte işler ilk yarıda Barcelona’nın istediği gibi gitti. Fakat Koeman’ın maçın ikinci yarıdaki gidişatına verdiği veya veremediği tepkiler maçın Real Madrid lehine 1-3’lük skorla sonuçlanmasına neden oldu.
Topsuz oyunda Barcelona
Hollandalı teknik adam rakibini 4-4-2 şeklinde dizilerek orta blokta, zaman zaman da derinde karşıladı. Real Madrid’in de savunma yönüyle öne çıkan bir yapıya sahip olduğu ve daha da önemlisi Casemiro-Kross-Valverde orta sahasıyla üçüncü bölgede yaratıcılık sorunları çekeceği ortadayken Koeman’ın planı kağıt üzerinde gayet mantıklı duruyordu. İlk yarıdaki bu plan temelde işe yaramıştı belki de fakat Katalan ekibi mevcut kadro yapısı nedeniyle özellikle hücum oyuncularından pres katkısı alabilecek durumda değildi ve bu da savunmanın derinde yapılmasına karşın defans kurgusunun bozulmasıyla sonuçlandı.
Real Madrid’in ilk golüne ait olan bu görüntüde yukarıda bahsettiğim durumu görmek mümkün. Busquets ve de Jong ikilisinin pozisyonlarını kaybettiklerini ve dolayısıyla Real Madridli oyuncuların bloklar arasına rahat bir şekilde yerleştiklerini görüyoruz. Ayrıca bu noktada Real Madrid oyuncuları, Busquets’in pozisyonla pek de alakasının olmamasıyla, rakipleriyle “6 v 5” eşleşiyorlar ve dolayısıyla sayısal üstünlüğe de sahipler. Pozisyonun devamında da maç boyunca birçok kez gördüğümüz gibi Benzema sağ kenara yakın bir noktada topla buluşmuş ve Valverde’nin sağ iç koridora olan koşusunu görerek golü hazırlamıştı.
Yukarıda değindiğim durumu bugörüntü üzerinden okumak da mümkün.
Barcelona’nın hücum planı
Reaktif bir ana planla sahaya çıkan ve ilk yarıda %45 oranında topa sahip olan Barcelona, Messi’nin yaratıcılığından ve Alba-Fati ikilisinin süratlerinden faydalanmak istedi. Başroldeki oyunculardan da anlaşılacağı üzere Koeman’ın öğrencileri ataklarını daha çok sol kenar üzerinden gerçekleştirdi. Bu tercihte Real Madrid’in sağ bek pozisyonunda yaşadığı sıkıntılar da etkiliydi. Zidane, Carvajal’in yokluğunda Shakhtar Donetsk karşısında sol ayaklı Mendy’ye görev vermişti. Fransız teknik adam, bu maçta ise Nacho’ya forma verdi fakat maç içerisinde net bir şekilde ortaya çıktı ki Koeman da Real Madrid’in zayıf karnı olarak bu bölgeyi belirlemişti.
Barcelona’nın golünde de bu planı net bir şekilde görmüştük. De Jong ve Messi’nin de sola yakınlaşmasıyla bu bölgede 4 v 4 eşleşmeyi kurarak bire bir kalmayı başaran Barcelona, Messi’nin pasında Alba’yı savunma arkasına kaçırmış ve devamında Fati güzel bir son vuruşla takımına eşitliği getirmişti.
Bu golde olduğu gibi maçın genelinde ve özellikle ilk yarıda de Jong-Messi ikilisi de sola yakın konumlanarak tehlike üretmeye çalıştı. Sol kenarda oynayan fakat daha çok ceza sahasına yakın konumlanan Coutinho’yu da hesaba katınca Barcelona bu bölgede kısa sürede çoğalmayı ve bu sayede sayısal üstünlüğü kazanarak sonuca gitmeyi hedefledi. Katalan ekibi, bu şekilde bazı yarım şanslar ve net pozisyonlar bulsa da aradığı golü kaydedemedi.
Zidane’ın Asensio’lu önlemi
Barcelona’nın sol kenardan gelişen bu hücumları karşısında pozisyon vermeye başlayan Real Madrid’de Zidane, çareyi Asensio’yu bir kanat-bek gibi görevlendirmekte buldu. Nacho da bir stoper gibi içeride konumlanınca ortaya beşli diyebileceğimiz bir savunma hattı çıktı.
İlk yarının sonlarında ise halihazırda sarı kartı da olan Nacho, sakatlığı nedeniyle sahayı terk etti ve Zidane Lucas Vazquez’i oyuna alarak sağ bekte görevlendirdi. Vazquez, hem dinamizmiyle savunma katkısı vermeyi başardı hem de hücum yelpazesi Nacho’ya kıyasla daha geniş bir oyuncu olduğu için takımını bu anlamda da rahatlattı.
İlk yarıyı Real Madrid cephesinden özetlemek gerekirse, Zidane büyük ihtimalle Barcelona’nın bu denli defansif bir anlayışla maça başlayacağını ve hücumdaki oyuncularının pozisyonlarının bu şekilde olacağını tahmin etmemişti. Erken bir golle öne geçtiler ancak ilk yarıda işler daha çok Barcelona’nın istediği gibi gitti, dolayısıyla ana planından daha fazla sonuç alan taraf Koeman’dı. Fakat ikinci yarının son 30 dakikasındaki gidişat Barcelona’nın daha farklı hamleler yapmasını gerektiriyordu ve bunlar da gelmeyince sonucu alan ve daha dengeli performans gösteren taraf Real Madrid oldu. Maç boyunca Real Madrid 9’u isabetli 15 şut çekerken Barcelona 4’ü isabetli 10 şut çekti. Barcelona, maçı 1.91 gol beklentisiyle tamamlarken Real Madrid’in gol beklentisi 3.64’tü. ( twitter.com/xGPhilosophy)
İkinci yarı
İlk yarının aksine Barcelona bu devreye topa daha fazla sahip olarak başladı. Her ne kadar iki takım açısından da temposuz geçse de Barcelona, ilk yarıdaki hücum planını temelde korudu ve 60. dakikaya kadar olan sürede bazı yarım şanslar bulmayı başardı. Bu devrede %60’la topa sahip olan ev sahibi ekip için işler Ramos’un 63. dakikadaki penaltı golüyle birlikte kötü gitmeye başladı. Skor olarak da geriye düşen Barcelona’da Koeman hamle yapmak için 82. dakikaya kadar bekledi. Real Madrid cephesinde ise Zidane 69. Dakikada Modric’i oyuna alarak hem orta sahaya bir direnç getirmiş, hem de risk alan rakibine karşı Hırvat yıldızla bu baskıyı kırmayı başarmıştı.
Koeman ise 82. dakikada 3 değişiklik birden yaptı. Busquets, Fati ve Pedri kenara gelirken Griezmann, Dembele ve Trincao oyuna dahil oldu. Busquets’in çıkması Barcelona’nın orta alandan eksilmesi ve dolayısıyla büyük bir risk alması anlamına geliyordu zira yukarıda da değindiğim üzere de Jong biraz daha serbest bir rolle sol kenara yakın oynuyordu.
İspanyol orta sahanın oyundan çıkmasının ardından Barcelona’nın orta saha ikilisi de Jong ve Coutinho’dan oluştu. Bu ikili de beklendiği üzere herhangi bir direnç gösteremedi ve Barcelona ne topa sahip olabildi ne de rakibin Modric-Casemiro-Kross’lu orta sahasıyla başa çıkabildi.
Koeman, bu değişikliklerden sonra oyunu tamamen kaybetmesine karşın risk almaya devam etti ve 87. dakikada Alba-Braithwaite değişikliğini yaptı. Ev sahibi, bu hamleyle Dembele-Trincao ikilisinin kanatlarda yer aldığı, 3-1-4-2 diyebileceğimiz bir düzene döndü.
Barcelona, bu dakikalarda net bir şekilde plansız bir görüntü ortaya koydu ve Modric de 90. dakikada şık bir gol atarak bir nevi Koeman’a cezayı kesti.
Orta alandan eksilmenin faturasını ağır ödeyen Hollandalı teknik adam, 2-1 geriye düştükten sonra topa daha fazla sahip olmaya başlamıştı ve bu düzende Fati’nin en uçta yer alması pek bir şey ifade etmiyordu. Genç yıldız, ilk yarıdaki plan çerçevesinde iyi bir performans ortaya koymuş ve görevlerini yerine getirmişti fakat topa sahip olan bir takımın da o aşamada daha farklı ihtiyaçları vardı.
Messi’nin rolü
90 dakika sonunda ortaya çıkan Arjantinli yıldızın 10 numara pozisyonundaki rolünün çok iyi sonuçlar doğurmadığını söyleyebiliriz. Koeman, ana planında Messi’nin daha derinde topla buluşmasını istedi ve onun yaratıcılığından bu şekilde faydalanmayı hedefledi.
İlk yarıdaki topu reddeden oyunda bu plan nispeten daha iyi işlemişti. Arjantinli oyuncu derinde buluştuğu topları Alba-Fati ikilisine göndermiş ve bu şekilde Barcelona tehlike üretmeyi başarmıştı. Koeman’ın topu bırakan ana planında da sahte dokuz rolüne pek bir ihtiyaç kalmamıştı fakat ikinci yarıda Barcelona topa daha fazla sahip olmaya başlayınca Messi için 10 numara rolünün de iyi sonuç vermediğini gördük.
Yıldız oyuncu, ikinci yarıda Barcelona oyunu rakip yarı sahada oynamaya başlayınca rakibin fizik kalitesi yüksek oyuncularıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Özellikle Casemiro’yla eşleşen Arjantinli yıldızın forvet arkasındaki performansı, ikinci yarıdaki planda iyi işlemedi. 98 kez topla buluşarak bu alanda takımının birincisi olan Messi, maç boyu yalnızca 1 isabetli kilit pas gönderebildi ve 6 kez top kaybı yaptı.
Kaynaklar: mackolik.com, whoscored.com