Bayern Münih’in çok yönlü oyuncusu, önümüzdeki aylarda Şampiyonlar Ligi’ni ve Almanya ile Dünya Kupası’nı hedefliyor ve ekliyor; “Başarımın çoğunu Pep Guardiola’ya borçluyum.”
Münih’te mahmur bir Pazar sabahı, saat sekizi bulmak üzere. Joshua Kimmich beraberinde getirdiği sürprizlerle, erkenden geliyor. Bayern Münih’in Alman milli oyuncusunun akıcı bir İngilizce konuşuyor olması beklenmedik bir şey değil; ama Avrupa’nın en iyi genç oyuncularından birinin bir pazar sabahı kahvaltıdan önce derinlemesine bir röportaj isteğiyle gelmesi, şaşırtıcı olsa gerek. 23 yaşına yeni basan Kimmich’in, şaşaalı yükselme devrinin ‘öncesindeki süreçleri’ değerlendirmeye duyduğu istek ise, daha da şaşırtıcı.
Almanya’nın teknik direktörü Jöachim Löw, Kimmich’i son on senede gördüğü en büyük yeteneklerden biri olarak tanımlıyor. Geçtiğimiz hafta ise Bayern Münih ile Bundesliga’yı 5 kez kazanan, 1974 Dünya Kupası şampiyonu Paul Breitner, Philipp Lahm ve Kimmich karşılaştırmasını bir kez daha gündeme getirdi. Kimmich için “Taktikleri kavrıyor, oyunun safhalarını anlıyor ve ritmi ne zaman değiştirmesi gerektiğini biliyor,” diye bir açıklamada bulundu. “İkinci Lahm olmak için gerekli her şeye sahip.”
Kimmich’in gerek taktiksel gerek saha dışındaki olgunluğu, onu Bayern ve Almanya’nın gelecekteki müstakbel kaptanı olarak ön plana çıkarmış durumda. Fakat Dünya Kupası’nı sabırsızlıkla beklemekten ya da Şampiyonlar Ligi’nde Sevilla karşısındaki çeyrek finali düşünmektense Kimmich; Carlo Ancelotti yönetiminde geçen sezon, kariyeri duraklama evresine girdiğinde, neler hissettiğini açıklıyor.
Kimmich, Pep Guardiola döneminde stoperde ve Euro2016’da Almanya için sağ bek oynarken futbolcularda ender görülen bir çeşitlilik sergilemişti. Ki Euro2016’da turnuvanın takımına seçilme başarısı da gösterdi. Ancelotti yönetiminde de sezona iyi başlamıştı. İlk 14 maçta 7 gol, bir defansif orta saha için oldukça iyi. Ancak Ancelotti, Guardiola’ya göre oldukça muhafazakardı ve tercihini tecrübeden yana kullanmasıyla Kimmich, aylarca yedek kulübesine hapsoldu.
Kimmich o günleri yüzüne yansıyan bir memnuniyetsizlikle hatırlıyor. “Genç bir oyuncu için çok iyi bir antrenöre sahip olmanın yanında en önemli şey, çokça oynamaktır. Çünkü kendini oynayarak geliştirirsin. Bu yüzden benim için çok zor zamanlardı. Herkes seninle konuşup sana yardım etmek istiyor, ama bununla yalnız başına baş etmelisin. Biliyorum, ailem ve kız arkadaşım yanımdaydı. Başka şeylerden konuşmak, özellikle kız arkadaşımla, önemliydi. Ama aklım hep futboldaydı.”
“Oynamak için ne yapabilirim? Kendimi daha nasıl geliştiririm? Bunları düşünüp duruyordum. Daha uzun saatler ve daha sıkı çalıştım. Sonra eve gelip ‘Lanet olsun!’ diyordum, ‘Bir şeyleri değiştirmem lazım.’ Bu hal üç ayı aştı mı zihniniz için işler zorlaşmaya başlıyor. Şimdi artık farklı düşünüyorum; çünkü bazen gücünüz yetmiyorsa bu durumu kabullenmelisiniz. Belki de bunu bu genç yaşta öğrenmek iyidir ama o anlarda bu acıya daha fazla katlanmak istemiyorsunuz.”
Ancelotti kısa zaman sonra takımın güvenini kaybetti ve geçtiğimiz ekim ayında Jupp Heynckes göreve getirildi. Kimmich, Heynckes’in özel olarak görmek istediği ilk oyunculardan biriydi. Heynckes, onun Bayern için ne kadar önemli olduğunu vurgulamış oluyordu. Ve bu güven, Kimmich’in 2023’e dek sürecek yeni kontratının da anahtarıydı.
“Jupp daha iyi olmam gereken birkaç konu hakkında benimle konuştu,” diyor Kimmich. “Genç bir oyuncu için ona inanan ve gelişmesini isteyen bir antrenöre sahip olmak çok önemli.”
Geride bıraktığı diğer zor zamanları hatırlarken o zamanki heyecanına gülüp geçiyor. “14 yaşındayken Stuttgart akademisine gittim. Büyük hayalimdi. Ama yalnız hissettim. Gittikçe daha da zorlaştı. 18’imde ikinci takımda oynarım diye umuyordum ama kulüp bana yeterince güçlü olmadığımı söyledi.”
Kimmich’in kararlılığı aşikardı, 2013’te RB Leipzig’e kiralık olarak transfer olmakta ısrar etti. Ancak Leipzig’deki ilk günleri kolay geçmedi. “Antrenörümüz Ralf Rangnick’ti ve bu müthiş bir gelişmeydi. Ama sakatlandım. Gerçekten çok zordu; çünkü bir otelde, yalnızdım ve kimseyi tanımıyordum. Fakat çabuk büyüdüm, çünkü büyük bir tutkuyla ‘oynamak istiyorsan’ dayanıklı olmak zorundasın. Tüm bunlardan sonra, daha güçlü biri oldum.”
Kimmich Leipzig’de sivrilmeye başlayınca Guardiola, bu büyük potansiyelin farkına vardı. Ocak 2015’te olanları Kimmich şöyle anlatıyor: “Menajerim bana bir kulübün beni istediğini söyledi. Ben de ‘Kim?’ diye sordum. Bayern Münih dedi. ‘Dalga geçme benle,’dedim. İnanamamıştım çünkü ikinci ligde oynarken Bayern’in sizi istemesi normal bir şey değil. Bayern istese dünyadaki neredeyse her oyuncuyu alabilir. Hele Guardiola’nın beni istediğine inanmak, daha da zordu.”
Oturduğumuz bu tenha kafede Kimmich, Guardiola’yla ilk buluşmasını hatırlarken sırıtıyor. “Kalbim çok hızlı çarpıyordu ve çok özel bir andı. Ona neden ben diye sordum. Bana beni nasıl gördüğünü anlattı, benim oyun stilimi ve bende neleri beğendiğini. Kendimi teknik olarak geliştirebileceğim noktalar görmüştü ve defansif orta sahadan başka oynayabileceğim başka pozisyonlar olduğunu söyledi. Beni U19 Avrupa Şampiyonası’nda izlemiş ve kafasında çok iyi kodlamış. ‘Oyun stilimi ve beni tamamiyle bilen bir adam’ diye düşündüm. Bana onunla bir şansım olabileceğini söyledi. Dünyanın en iyileriyle rekabet etmek isteyen genç bir adamsanız bu oldukça iyi bir yanıt.”
Guardiola, beraber geçirdikleri sezonda Kimmich’e en çok hangi konuda yardımcı olmuştu? “Birçok şey var. Ama Pep bana sahada hiç bilmediğim yepyeni alanlar gösterdi. Kendimi çok geliştirdim. Topa ilk dokunuşunuza çok önem verir, bir de daha topu almadan ne yapacağınızı bilmenize. Takım arkadaşlarının nerede olduğunu bilmelisin. Yani, tüm sahayı görmeni ister. Eğer bir şey fark ederse hemen o an sizinle konuşurdu. Tabii bir de şu inanılmaz futbol görüşü var. Her rakip için müthiş bir ana planı vardı.”
Son maçlarından birinde, Mayıs 2016’da Dortmund’la oynanan maçta 0-0 beraberliğin eşiğindeyken Kimmich’i defansın göbeğinden orta sahaya aldıktan sonra, maçın son düdüğüyle Guardiola hızla Kimmich’in yanına gitti. 81.000 kişilik bir güruh ve televizyon karşısında milyonlarcasının önünde 21 yaşındaki çocukla telaşla ve hiddetle konuştu. Kimmich’i paylıyor gibiydi ama maçtan sonra Guardiola şu açıklamayı yaptı: “Ona dünyanın en iyi merkez savunmacılarından biri olduğunu söyledim. Onda kesinlikle bunun için gerekli her şey var.”
Guardiola’nın, daha da iyisini yapması için Kimmich’i yüreklendirdiği açıktı. Peki o hararetli anlarda gerçekten ne söylemişti? “Savunmanın göbeğinde oynuyordum ve bitime beş dakika kala Xabi Alanso çıktı ve Mehdi Benatia oyuna girdi. Benatia defansa benim pozisyonuma geçti, ben de Xabi’nin orta sahadaki yerine. Ama hala stoper gibi düşünüyordum. Çok geriye yaslanarak oynuyordum ve Mehdi’yle ben neredeyse aynı pozisyonda gibiydik. Pep oyun içinde kenardan bana bağırıp, ileri gitmemi söyledi ama neden öyle dediğini tam anlayamadım. Yani o an, maç bitiminde daha sahadan çıkmadan, orada ne kastettiğini anlatıyordu.
“İlk anda şaşırmıştım. Ama Pep’i tanıdığınızda ne olacağını biliyorsunuz. Bir faydası dokunacağını düşünüyorsa, onu hemen orada söylemek ister. Orada ve o an. Belki garip görünüyor ama benim için muhteşemdi. Bana ne kadar önem verdiğini ve dikkat ettiğini göstermişti.”
Guardiola’nın Manchester City’deki etkisi çok daha yoğun. ‘Bu etki Pep’in ne kadar özel olduğunu gösteriyor. Premier Lig’de normalde şampiyonluk için mücadele eden birçok kulüp var. Ama takımını öyle bir geliştiriyor ve ilerletiyor ki diğerlerinden farklı bir seviyede. Şampiyonlar Ligi’nde bile son maçta Basel karşısında deplasmanda 4-0 kazandılar. İnanılır gibi değil.” (Röportaj The Guardian’da yayımlandığında henüz Liverpool maçı oynanmamıştı).
Guardiola’yla Kimmich’in Şampiyonlar Ligi yarı finalinde ve hatta finalde karşılaşma ihtimalleri halen baki. Ancak şu an için Kimmich’in dikkati, kendini daha da geliştirip ilerlemekte. Hem Bayern hem Almanya için sağ bekte yerini sağlamlaştırdığına da göre…
“Benim favorim defansif orta saha, ama şimdi iki takımda da aynı yerde oynama şansım var. Almanya için Avrupa Şampiyonaları’ndan beri sağ bek olarak oynuyorum ama bazen üçlü savunmanın stoperlerinden biri olarak oynadığım da oluyor. Milli maçlardan sonra kendi kulübüne orta saha olarak dönmek her zaman kolay değildi. Eğer ritm tutturamazsan kendine olan güvenini kaybedebilirsin. Ama hangi pozisyon olursa olsun kendi stilimle onu doldurmaya çabalıyorum. Sadece savunmuyorum. Pozisyona girip tehlike yaratmak hatta belki gol de atmak istiyorum. Doğru dengeyi tutturman lazım. Ve genç bir oyuncu için, başkasını kopyalamamak ve kendi olmak çok önemli.”
Kimmich’in olgunluğu ve oyunundaki çok yönlülük, onun geleceğin yıldızı olarak ön plana çıkmasını sağladıkça, sonunda Lahm’la kıyaslamalar da azalıyor. “Ben her zaman kendim olmak istedim, Lahm’ın klonu ya da İkinci Lahm değil. Tabii ki Philipp müthiş bir oyuncuydu; kötü bir maç çıkardığında bile diğerlerinden daha iyiydi. Onun yüksek seviyede istikrarlı bir performansı var ve sen de buna ayak uydurmak istiyorsun. Ama kendin gibi, kendin olduğun gibi oynamak istiyorsun. İnsanlar da bu karşılaştırmaları artık eskisi kadar çok yapmıyor, ki böylesi benim için daha iyi.”
Kimmich ayrıca saha dışında da kendini geliştirmek istiyor ve İspanyolca öğreniyor. “Boş zamanım var ve zihnimi geliştirmek için ne yapabilirim diye düşündüm. Çalışması zor, ama yani yeni bir dil müthiş bir çözümdü. Şuan kısa bir ara verdim ama bir yılı aşkın süredir İspanyolca öğreniyorum. Arturo Vidal’le biraz konuşabiliyorum, diğer İspanyolca konuşanlarla da. Tabii henüz mükemmelikten uzak. Her şeyde olduğu gibi, ve bilhassa futbolda, hala çok daha iyi olabilirim.”
Metnin orijinali için: https://www.theguardian.com/football/2018/apr/02/joshua-kimmich-lahm-bayern-munich-pep-guardiola-germany-interview