Spor kulüplerinin belli tüzükleri, misyonları ve motivasyonları vardır. Ancak bir İzmir kulübü bunları önce doktrinleştirip sonra sloganlaştırmış durumunda. İyi birey, İyi vatandaş, iyi futbolcu diyor İzmir ekibi Altınordu. Başarılı ve kendine özgü şeyler de yapıyor aslında. Altınordu’yu kendine özgü yapan şey ise kadrolarında yabancı oyuncu oynatmama kararı almış olmaları. Bu karar üzerine kurulmuş genç ekip geçen sene Altınordu’yu play-offun eşiğine kadar getirdi ancak geçen sene son haftalarda gösterdiği muazzam performans Altınordu’ya o eşiği geçmekte yeterli olmadı.
Hüseyin Eroğlu önderliğindeki Altınordu, bu dönemde başarılı bir grafik çizdi ve takımın başına geldiği 2012-2013 sezonunda TFF 3. Lig ve 2013-2014 sezonunda TFF 2. Lig şampiyonluğu kazandılar. 2014-2015 sezonunu ise play-offa giremediler ancak play-offlar sayesinde Spor Toto Süper Lig’e çıkan Antalyaspor’un sadece 1 puan gerisinde tamamladılar. Geçtiğimiz sezonun son 10 maçından 9 galibiyet 1 beraberlik çıkartan Altınordu’da en çok dikkat çeken şeylerden biri de gollerin dakika bazında dağılımıydı. Son 10 maçta 33 gol bulan Altınordu bu gollerin 11 tanesini 75. Dakikadan sonra buldu. Bu da sezonun sonuna gelinmesine rağmen maçların son çeyrek saatinde attığı gollerin %33ünü bulan Altınordu’nun ne kadar diri ve fiziksel olarak ayakta kalabilen bir takım karakteri çizdiğini gösteriyor.
“Oyuncu menajerlerini zengin etmeme” gibi bir karara imza atmış olan Altınordu geçen sezonki başarısını yakalarken tahmin edileceği gibi genç bir kadro ile mücadele etti. Geçtiğimiz sezon PTT 1. Lig’in yaş ortalaması 23,8ken 21,8 yaş ortalamasıyla mücadele eden Altınordu, ligin en genç takımı idi. Bu sezon ise ligin yaş ortalaması 25,4 iken Altınordu 23,6 yaş ortalamasıyla ligin en genç 2. takımı olarak mücadele ediyor. (En genç takım Kayseri Erciyesspor’un yaş ortalaması 23,5 Ancak 20 ve 19 yaşlarındaki 4. Ve 5. kalecileri de A Takım kadrosunda değerlendiriliyor. Hal böyleyken teorik olarak olmasa da pratik olarak Altınordu’yu tekrar ligin en genç takımı olarak değerlendirmek mümkün.)
2015-2016 sezonu başlangıcında Altınordu geçen sezonun sonundaki performansını devam ettiremedi. PTT 1. Lige, mağlubiyetlerin ikisi de iç sahada olmak üzere 4 maçta 2 puanla başlayan İzmir temsilcisi 5. maçının sonunda 3 puanla tanışabildi. Ancak play-offu zorladıkları geçen sezonun başındaki galibiyet hasretleri ise daha uzun sürmüş ve ilk 7 maçta 2 mağlubiyet ve 5 beraberlikle başlamışlardı. (Hatta 2 mağlubiyet de iç sahada alındı ancak Altınordu’yu ilk 7 haftada evinde mağlup eden takımlar 1. Lig’e doğrudan yükselen Kayserispor ve Osmanlıspordu.)
Bu sezonun başlamasıyla birlikte çok da müthiş bir grafik çizmese de Altınordu şu güne kadar hedeflerine ulaşmış vaziyette. 2012’de koyduğu hedeflerde 2017-2020 yılları arasını 1. ligde geçirip 2020-2021 sezonunda Süper Lig’de olmayı kendine hedef koymuş olan Altınordu, 2014-2015 sezonunda 1. lige ulaşmayı başardı.
Amaçları doğrultusunda ilerleyen ve kadrosunda yabancı oyuncu bulundurmama kriteri ile yola çıkmış olan Altınordu’yu gündeme taşıyan diğer bir durum ise yine kadrosunda Bask bölgesi harici oyuncu bulundurmayan Athletic Bilbao ile kardeş kulüp anlaşması imzalamış olmaları. Bu kardeş kulüp anlaşması, altyapı antrenörü değişimleri, karşılıklı fikir alışverişleri, A takım kampları ve U12 Kupasına katılım gibi konuları kapsıyor.
Athletic Bilbao ile Altınordu’yu oyuncu yetiştirme ve satma konusunda kıyasladığımızda ise Altınordu’nun Athletico Bilbao’nun gerisinde kaldığını söyleyebiliriz. Pek tabii ki alınan bonservis ücretleri konusunda bir kıyaslama yapmak muhakkak adil olmayacaktır. Bu yüzden satılan oyuncuların bonservis bedelinin, takımın o sezonki piyasa değerine oranı bu konuda fikir verici olacaktır. 2012/2013 sezonu başında Javi Martinez’in 40 Milyon Euroluk etiketi takımın o sezonki kadro değerinin %34üne bedeldi. Ander Herrera’nın ise 36 Milyon Euroluk etiketinin de takımın 2014/2015 sezonu toplam piyasa değerinin %32sine eşit. Altınordu’ya baktığımızda ise transfer açısından en büyük ve en göze çarpan başarı ise 2013/2014 sezonu başında Bursa Nilüferspor’dan bonservissiz olarak kadroya katılan Gökhan Karadeniz’in 1 sezon sonra Trabzonspor’a 900 Bin Euro karşılığında satılmasıydı. Ancak bu transferle bile sadece %20,7lik bir oran sağlanabildi. Ancak milli takıma gönderilen oyuncu konusunda Altınordu yönetimi memnun olsa gerek bu da yakalanan %20,7lik oranın ilerleyen dönemlerde yukarı çekilebilmesi ihtimalini kuvvetlendiriyor. Çünkü Altınordu oyuncularından Ali Mert Aydın, Arda Hilmi Şengül U18, Recep Yemişçi U17, Ozan Can Oruç ve Berke Özer ise U16 Milli Takıma davet edildi. Alt yaş gruplarındaki bu başarı ilerde sportif ve ekonomik başarıya dönüşecek mi bunu zaman gösterecek.
Oransal bazda oyuncu yetiştirip satışlarından kazandıkları para, kardeş kulübü Athletic Bilbao’nun kazandığından düşük olsa da; Altınordu diğer Türk spor kulüplerine örnek olacak bir girişimde bulundu. Başkan Seyit Mehmet Özkan’ın da girişimleriyle Doğu Londra’da, Leyton bölgesinde, olimpiyat köyünün dibinde bir futbol okulu açtılar. Yıllardır futbolun içinde olan isimlerden Necdet Aydın genel menajerliği üstlenirken, Vedat Tuna genel koordinatörlüğü yapmakta ve Erdal Yörük ve Ender Kalkan da antrenörlüklerini sürdürmekteler. Çeşitli yaş gruplarında Türk olmayan yetenekli çocuklar da var ancak hedefini sadece Türk çocuklarını oynatmak olarak belirlemiş bir kulüpten bekleneceği üzere Türk olmayan oyuncu yüzdesi yaş kategorisi yükseldikçe azalıyor. Bu hedef üzerine geçtiğimiz ağustos ayında Altınordu’nun İngiltere’deki futbol okulundaki 7 oyuncu bir hafta boyunca Yeşilyurt’taki tesislerde misafir edildi. Bugün pek bir anlam ifade etmeyen Altınordu Football School U.K. bünyesindeki Berkan, Arda, Ali, Ertuğrul, Erdi gibi çocukları, yeterli gelişimleri gösterebilirlerse ilerleyen yıllarda tıpkı diğer İngiltere doğumlu Türk oyuncular Jem Paul Karacan, Kamil Ahmet Çörekçi veya Colin Kazım Richards gibi ligimizde üst seviyelerde görebiliriz. Bunun gerçekleşmesi için de Altınordu Football School U.K.’in projesini bir adım öteye götürüp, liglerde mücadele etmesi gerekiyor ki zaten çalışmalar da bu yönde. Burada yetişen genç oyuncular Türkiye’ye döndüklerinde doğrudan Altınordu seviyesine çıkamazlarsa da önlerinde gelişimlerine devam edebilecekleri, Altınordu’nun daima bir alt liginde mücadele etmesi beklenen Gümüşordu takımı da bu gençler için önemli bir fırsat.
Birleşik Krallık Altınordu Futbol Okulu
Gençlere yönelme politikasında son derece ciddi olan Altınordu düzenlediği alt yaş grubu turnuvalarıyla da dikkat çekiyor. Nisan ayında düzenlenen U12 İzmir Cup turnuvasına Türkiye’nin 5 büyükleri, köklü İzmir takımları ve altyapılarıyla adını dünya futboluna duyurmuş Ajax, Porto, Liverpool, Juventus ve Athletic Bilbao dahil 20 ülkeden 48 takımın katılımıyla gerçekleştirildi. Bu turnuvadan sonra U11 Balkan Cup da 7si Balkan ülkesi olmak üzere 9 ülke takımı mücadele etti ve turnuvayı organize eden yine Altınordu’ydu. İki turnuvayı da kazanan ise Altınordu’nun kardeş kulübü Athletic Bilbao oldu. Önümüzdeki ekim ayında düzenlenecek kupa ise U15 Kalimerhaba Cup. İsminden de anlaşılacağı üzere Türk ve Yunan temsilcilerinin katılacağı bir turnuva olacak U15 Kalimerhaba Cup. Altınordu ve Athletic Bilbao ile birlikte Türkiye’nin 5 büyükleri ve Paok, Atromitos, AEK, Panathinaikos da bu turnuvada mücadele edecek. Takvimdeki gelecek turnuvalar ise Ocak 2016’da U18 Altınordu Cup Mart 2016’da U12 İzmir Cup ve Mayıs 2016’da U14 Altınordu Cup.
İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu yetiştirme konusunda kitlelere örnek olacak girişimlere farklı alanlarda imza atmaya devam ediyor Altınordu. İzmir Down Sendromu Derneği ile ortaklaşa “+1 Şenliği” gerçekleştirdi ve farkındalık yaratmak adına önemli adımlar atıldı. Bu da Altınordu’da işleyen tek sistemin teknik ekip kısmında olmadığını, bu tarz sosyal sorumluluk etkinliklerinde sorumluluk üstlenen Sosyal Etkinlikler departmanının da işini hakkını vererek yaptığını gösteriyor.
Aynı zamanda Altınordu birçok sporsever tarafından sempati duyulan bir kulüp olma yolunda ilerliyor. Örneğin kulüplerimizin birçoğu Anneler Günü’nde sahaya klişe pankartlarla çıkarken Altınordu’da görevli birileri belli ki yaratıcılığını konuşturmuş:
Velhasıl, Altınordu birçok yönüyle liglerimizde “farklı” olarak nitelendirilebilecek bir kulüp. Bulunduğu şehir de Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri olan İzmir. Salih Uçan, Semih Kaya, Alper Potuk gibi oyuncuların çıktığı bölge olan Ege Bölgesi’nin en büyük şehrinin en üst klasmanda mücadele eden son takımı ise Bucaspor (2010-2011). Hatta Ege Bölgesi’nden en üst klasmanda mücadele eden takım ise Manisaspor. Onlar da 2011-2012de küme düşünce Süper Lig’de üst üste 4. Sezonda da Ege Bölgesi temsilcisi izleyemiyoruz. Altınordu ise geçen sezon play-off hakkını Karşıyaka ve Bucaspor’u gerisinde bırakarak sadece 1 sıra farkla kaçırdı. Süper Lig’e çıkabilme hedeflerine ulaşabilecekler mi veya ne zaman ulaşabilecekler bunu ise zaman gösterecek.