İsmail Kartal’ın Fenerbahçe’si | Ne gösterdiler, ne beklemeliyiz?

Vitor Pereira’nın gidişinin ardından Fenerbahçe’de ikinci İsmail Kartal dönemi başladı. Zor bir dönemde göreve başlayan İsmail Kartal, ilk 3 maçında istediği sonuçları alamadı. Sırasıyla Antalyaspor, Altay ve Sivasspor ile karşılaşan Fenerbahçe, bu maçlarda 1 galibiyet, 2 beraberlik alabildi. Sonuçların istenilen gibi olmamasının yanı sıra, ilk 3 maçta sahadaki oyunun da taraftarları memnun ettiği söylenemez.

İlk maçlarını oynayan ve takımla kamp dönemi geçirememiş bir teknik direktörü değerlendirmek için henüz erken elbette. Yine de İsmail Kartal’ın Fenerbahçe’sinin yapabildiklerini ve yapamadıklarını değerlendirebileceğimiz bazı kesitler izledik. Bu kesitleri global iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılımının da yardımıyla inceleyelim.

4-2-3-1

Fenerbahçe’de sezon boyunca saha içine dair en fazla tartışılan konu 3’lü ve 4’lü savunmaydı. İsmail Kartal’ın ilk dokunuşu da diziliş üzerine oldu. Takımını sahaya 4-2-3-1 dizilişi ile süren İsmail Kartal, İrfan Can’ı forvet arkasında konumlandırdı. İlk 11’deki isimlerde Pereira dönemine göre büyük bir değişim olmadı. Yine Pereira döneminde olduğu gibi, İsmail Kartal da ilk 3 maçında farklı hücum 3’lüleriyle oynamak zorunda kaldı.

Hücum Yerleşimi

İsmail Kartal’ın takımının hücum yerleşiminde ilk olarak takımın genişliği dikkat çekti. Hem kanat oyuncuları hem de bek oyuncuları hücumda çok geniş pozisyon aldı. Kanat oyuncularının zaman zaman içe yaklaştığını izlesek de bek oyuncuları genişliği sağlamaya ve çizgiden bindirme yapmaya devam ettiler.

Fenerbahçe forvetlerinin bağlantı kurmak için derine indiğine de çok sık rastlamadık. Rakip savunma ile aynı hatta pozisyon alan forvetler rakip savunmayı geriye yasladılar. Böylece Fenerbahçeli oyuncular hem dikey hem de yatay olarak çok geniş alanlar bulabildiler. Bu hatları değerlendirme göreviyse öncelikli olarak forvet arkası oyuncusuna aitti. Fenerbahçe’de forvet arkası oyuncusu (genellikle İrfan Can) daha serbest bir role sahipti.

Serbest roldeki İrfan Can’ın sık sık çizgiye deplase olduğunu gördük. İrfan’ın çizgiye yaklaştığı durumlarda kanat oyuncusu içe yaklaşıyordu. Bu rotasyon sayesinde, İrfan Can’ın marke edilmesi engellenmeye çalışıldı.

Oyun Kurulumu

Fenerbahçe’nin oyun kurulumunda en fazla dikkat çeken detay, çift pivotlardan birinin derine inmesiydi. Savunma hattına yaklaşan bu pivot oyuncusu genellikle iki stoperin arasına girdi, stoper oyuncuları ise genişledi(Salida Lavolpiana oyun kurulumu şablonu). Bazen de pivotlardan birisi, yukarıdaki resimde olduğu gibi, stoperlerin arasına değil, sağ veya sol yanına yaklaştı. Böylece Fenerbahçe geçici bir 3’lü hat oluşturdu.

Bu 3’lü hattın en önemli avantajı, rakibin pres yapan ön hattına karşı oluşan sayısal üstünlüktü. Rakip takımlar ön hatta 2 oyuncuyla pres yaptığı zaman Fenerbahçe rahatlıkla topu 2. bölgeye geçirebiliyordu.

Rakipler önde birebir pres yaptığında ise bu oyun kurulumundaki sorunları gördüğümüz kesitler izledik. Yukarıdaki pozisyonda Fenerbahçe’nin kaleci Berke’yi oyun kurulumunda yeterince efektif kullanamadığını gördük. Sayısal üstünlük Fenerbahçe’de olmasına rağmen(kaleci Berke ile birlikte 4’e 2) Fenerbahçe, Sivasspor’un birebir presine karşı akışkan bir oyun kuramadı.

Fenerbahçe’den, İsmail Kartal’ın ilk 3 maçında oyun kurulumunda yeterli rotasyon ve hareket kombinasyonları izleyemedik. Bu nedenle Fenerbahçeli oyuncular sayısal üstünlüğü ele alsalar bile 2. bölgede yeterince alan oluşmadığı için topun ilerlemesini sağlayamadılar.

Yukarıdaki pozisyonda Crespo iki stoperin arasına girerek savunmayı 3’lüyor. Böylece rakibin ön hattına karşı sayısal üstünlük oluşuyor. Fakat bireysel koşuların dışında organize bir hareketlenme olmadığı için top 2. bölgeye ilerlemiyor.

Derinden İç Koridorlara Koşular

Sahayı hem dikey hem de yatay olarak genişletmeye çalışan Fenerbahçe’de, oluşan alanları forvet arkası oyuncusunun yanı sıra merkez orta saha oyuncuları da kullandı. Fenerbahçe’nin merkez oyuncularından birisi geride kalırken, diğeri sık sık savunma arkasına koşu atıyordu. İsmail Kartal’ın takımı derinden atılan bu koşular sayesinde rakibin dengesini bozmaya çalıştı.

Fenerbahçe, kazanılan Altay maçında ilk golünü bu koşular sayesinde buldu. Top çizgiye indiğinde Crespo savunma arkasına koşu attı. Bu koşu sayesinde rakip savunmacıyı geriye iten Crespo, Sosa’ya topu alabileceği bir alan açtı. Crespo tekrar geriye yaklaşırken, kendisini marke eden oyuncuyu öne doğru çekerek bu kez sağ iç koridorda ve savunma arkasında alan açtı. Bu alana giren İrfan Can, Sosa’dan topu aldı ve ceza sahasında oluşan karambolde golü buldu.

Set Oyunundaki Problemler

Fenerbahçe’de farklı rotasyonlar ve derinden koşular izlesek de, oyun kurulumunda olduğu gibi, set oyununda da yeterince organize hareketlenmeler izlemedik. Bu nedenle Fenerbahçe 2. ve 3. bölgede etkili olmakta zorlandı. Yukarıdaki görüntüde olduğu gibi, Fenerbahçe stoperlerinin birbiriyle paylaştığı ve topu ilerletemediği kesitlere sık sık denk geldik.

Yukarıdaki pozisyonda İrfan’ın yine çizgiye deplase olduğunu görüyoruz. Topu İrfan’a aktaran Ferdi, savunmanın arkasına koşuya başlıyor. Fakat Crespo, Ferdi’nin boşalttığı alana koşmuyor ve Ferdi ile koşuları çakışıyor. Böylece pas opsiyonu bulamayan İrfan Can topu kaybediyor.

Savunma

İsmail Kartal yönetimindeki Fenerbahçe, ilk 3 maçında rakiplerini 4-4-2 şeklinde karşıladı. Fenerbahçe’nin savunma organizasyonu alan odaklıydı. Öndeki 2’li hattı oluşturan forvet ve forvet arkası oyuncusu merkezi kapatarak rakibi çizgiye yönlendirdi. Amaç tamamen rakibi çizgide sıkıştırmaktan ziyade, rakibin topu ilerletmesini engelleyip rakibi geri pasa zorlamaktı. Bu nedenle Fenerbahçe’nin kanat oyuncuları da topun çizgiden ilerlemesini engelleyerek rakibi merkeze yönlendirdi.

Geri pasta rakibe aktif pres yapıldı. Rakip çizgide sıkıştırıldı ve top kapıldı.

Fenerbahçe’nin bu savunma organizasyonunda tamamen başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Bu 3 blok halinde yapılan savunmada Fenerbahçe, savunma ve orta saha bloğu arasında sık sık büyük alanlar bıraktı. Rakibi 4-4-2 şeklinde karşılarken merkezde yalnız kalan orta saha ikilisinin(yukarıdaki pozisyonda Sosa ve Zajc) derinliği yeterince ayarlayamaması bu duruma neden olan en büyük etkendi. Fakat bunu sadece oyuncuların niteliklerine bağlayamayız. Çünkü bu prensiplerle 4-4-2 savunma yapıldığı müddetçe oyunu iyi genişleten takımların -Fenerbahçe’nin merkezinde kim olursa olsun- blokların arasında büyük boşluklar bulması muhtemel.

Defans ve orta saha blokları arasındaki boşluk, Fenerbahçe kendi 1. bölgesine çekildiğinde de sorun oluşturdu. 14. bölgede açılan alanları ve bu alanların oluşturduğu sorunları geçtiğimiz hafta Akın Karadeniz yazmıştı.

Ne beklemeliyiz?

İlk 3 maç itibariyle İsmail Kartal’ın, Pereira’nın oyununu tüm prensipleriyle devam ettirmeyeceğini anlayabiliriz. Takımla herhangi bir kamp dönemi geçirmemiş olan İsmail Kartal’ın kendi oyun prensiplerini oturtması da zaman alacaktır. Bu nedenle İsmail Kartal’ın oyununu tam anlamıyla değerlendirebilmek için biraz daha beklemek gerekiyor.

Yine de oyuna dair yorum yapabileceğimiz bazı verilere sahibiz. Bu veri ve gözlemler üzerinden Fenerbahçe’nin oyunundaki bazı eksiklikleri değerlendirebileceğimizi düşünüyorum.

Fenerbahçe’nin hücumda sahayı olabildiğince genişlettiğinden yukarıda bahsettik. Hücum eden her takımın amacı elbette rakibi genişletip, oluşan alanları kullanmaktır. Nitekim Fenerbahçe’nin de hücumdaki prensibi bu. Fakat hücum yerleşimi aşırı geniş olduğunda, geçiş hücumlarını savunmak zorlaşabiliyor. Özellikle Fenerbahçe’nin kadrosu gibi fizik ve süratten ziyade tekniğiyle öne çıkan bir kadroda, geçişleri savunmak daha da zor olabiliyor.

Örneğin yukarıdaki pozisyonda Antalyaspor, hücumda aşırı genişlemiş olan Fenerbahçe’den topu kapıyor. Fenerbahçeli oyuncular savunmadaki pozisyonlarını alana kadar Antalyaspor ceza alanının önünde büyük bir alan buluyor. Bu pozisyonda Antalyaspor’un hücum geçişini oldukça yavaş bir şekilde yaptığını belirtmekte de fayda var. Eğer hücum geçişi daha hızlı olabilseydi, Fenerbahçe kalesinde çok daha ciddi bir pozisyon oluşabilirdi. Bu nedenle ilerleyen dönemde Fenerbahçe’nin, savunma geçişlerini daha rahat yapabileceği bir hücum yerleşimiyle oynaması gerekebilir.

Fenerbahçe’nin hücumunda, iç koridorlara atılan koşular ve rotasyonlar gibi, daha fazla kombine hareketlilik şart. Çünkü Fenerbahçe geçtiğimiz 3 maçta hücumdaki oyuncularına yeterli alanı oluşturamadı. Bu alanlar oluşamadığı için topun ilerlemesi de mümkün olmadı. Fenerbahçe teknik özellikleriyle öne çıkan kadrosu için yeterli alan oluşturamazsa, hücumdaki problemler devam edecektir.

İsmail Kartal savunmada Pereira dönemine göre köklü değişikler yaptı. Bu değişikliklerden kısmen sonuç alınsa da savunmada oldukça büyük problemler de göze çarpıyor. Özellikle savunmadaki derinlik problemi çözülemezse, Fenerbahçe’nin rakipleri savunma ve orta saha hattı arasındaki alanlardan faydalanacaktır.

Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.