Ailevi problemler yaşayan, zamanının çoğunu sokaklarda futbol topu peşinde geçiren umursamaz bir çocuktu. 21 yaşında İngiliz futbolunun zirvesinde kendine yer edinmeyi başardı. Artık istatistikleri alt üst edip efsanelerle kıyaslanıyor. Dele Alli İngiltere’nin yeni jenerasyonunun en heyecan verici parçalarından biri olarak kendini kabul ettirdi. Profesyonel Futbolcular Birliği tarafından üst üste ikinci kez İngiltere’de Yılın Genç Oyuncusu seçilmesi ondan beklentilerin ne derece yüksek olduğunu gösteriyor.
İlk Yılları
Dele Alli, Nijeryalı bir babanın ve İngiliz bir annenin çocuğu olarak Milton Keynes’de doğdu. Babası doğumundan 1 hafta sonra ülkeyi terk edip Amerika’ya gitti. Annesinin çalkantılı bir hayatı vardı ve onun alkol problemleri nedeniyle Dele Alli adeta kendi başına büyümek durumunda kaldı. Sürekli sokakta futbol oynuyor, oynarken eğlendiği için yetenekleri gelişiyordu.
Oyuncuların henüz 6-7 yaşında futbol akademileri tarafından kapıldığı bir ortamda geç sayılabilecek 11 yaşında yerel kulüp Milton Keynes Dons’un genç takımına adım attı. Özel bir çocuk olduğu kısa sürede fark edilecekti. Dons takımının genç gelişim sistemi sorumlusu Mike Dove, onu oynarken ilk kez izlediği zamanı anımsıyor: “Diğerlerinden biraz daha farklı olduğunu görebiliyordunuz. Oynayışındaki özgüven hissedilebiliyordu. Onun gelişimine tanık olmanın ilginç olacağını düşünmüştüm.”
En hafif tabirle çetin bir çocukluk geçiren Dele Alli, 13 yaşındayken altyapıdaki arkadaşının ailesinin yanına taşındı. Sonraları lan ve Sally Hickford çiftini, resmi olarak evlat edinilmemiş olsa bile ailesi olarak tanımlayacaktı. Böylece çocukluk yıllarının geçtiği, pek az mutlu anısı olan evden ayrılmış ve altyapıdaki antrenörlerinin sürekli dışarda vakit geçirmesinin gelişimini kötü etkileyebileceği yönündeki endişelerini dindirecek daha korunaklı ve sevecen bir aile ortamına kavuşmuştu.
Dove, eski öğrencisi hakkında verdiği röportajlarda onun futbolu eğlenmek için oynadığının altını çiziyor: “Futbol onun için eğlenceydi. Ona bağırıp çağırarak yapması gerekenleri söylediğinizde sıkılmaya başlardı. Bunun yerine ona kendini futbol aracılığıyla ifade etmesi için alan bıraktık.”
Altyapıdaki antrenörlerinin onunla çalışma yöntemleri sonuç vermekte gecikmedi. Dele Alli kulübe adım attıktan sadece 5 yıl sonra, henüz 16 yaşında A takımla maçlara çıkacak seviyeye erişmişti. MK Dons teknik direktörü Karl Robinson, onun altyapıdan A takıma geçiş sürecinin oldukça zahmetsiz olduğunu söylüyor: “Genç oyuncuların A takıma geçişlerinde onlara yardım etmeniz gereken bir köprü var. Bu köprü bazı oyuncular için uzun olabilir. Bazıları için ise oldukça kısadır. Dele ile her şey çok doğaldı. Ona sadece çıkıp oynamasını söyledik ve bu yeterli oldu.”
Dele Alli’nin A takımla ilk resmi maçı, Cambridge City karşısındaki FA Cup mücadelesiydi. Oyuna sonradan giren 16 yaşındaki oyuncunun profesyonel futbolda topla ilk buluşması abartılı bir topuk pası demesiydi. Turun rövanşında profesyonel kariyerinde ilk kez başlama vuruşunda sahada olacak ve düzgün bir uzaktan şutla fileleri havalandıracaktı.
2013-2014 sezonunda takımdaki yerini kabul ettirmişti. Daha fazla dakika alan genç oyuncu, yeteneklerini sergileme fırsatı buluyor ve genç yaşında İngiltere futbol sisteminde 3. Lige tekabül eden League One’ın seviyesinin üzerinde olduğunu belli ediyordu. Henüz 18’ine basmamışken ilk hattrick’ine imza attı. Bu performansıyla takımını deplasmanda 3-1’lik galibiyete taşımıştı. Sezonu tüm kulvarlarda çıktığı 37 maçta attığı 7 golle tamamladı. Sahada yer aldıkça futbolunu geliştiriyordu.
Sonraki sezon dünya devlerinin ilgisini iyiden iyiye üzerinde topladığı ve Tottenham’a transferini gerçekleştirdiği yıl oldu. MK Donks’un Lig Kupası ikinci turdaki tarihi 4-0’lık Manchester United zaferinde 90 dakika boyunca sahadaydı. O maç Liverpool ve Bayern Münih’in de aralarında bulunduğu birçok önemli kulübün temsilcisi tarafından gözlemlendi.
Ocak transfer döneminde Liverpool ile anlaşmaya çok yakındı. Dele Alli’nin çocukken Liverpool’u desteklemiş olması ve büyürken Gerrard’ı idolleştirmesi kararını kolaylaştırıyordu. Ancak Liverpool yöneticileri muhtemelen yıllarca pişmanlık duyacakları bir karar verip anlaşmadan çekildiler. Kış transfer döneminin son saatlerinde Dele Alli’ye imzayı arttıran Tottenham oldu. Bonservis bedeli olarak 5 milyon Sterlin ödendi ve sezonun tamamlaması için eski takımına kiralandı. MK Dons sezonu 2. sırada Championship’e çıkmaya hak kazanırken Alli, ligdeki 39 maçta kaydettiği 16 golle League One Yılın Genç Oyuncusu ödülünün sahibi oldu ve yılın takımına seçildi.
Tottenham Sayfası
Dele Alli’nin yetenekleriyle genç futbolculara şans verme konusunda hak edilen bir itibara sahip Pochettino’yu etkilemekte gecikmedi. Önceki sezonu 2 alt kademede geçirmesine ve daha önce bu seviyedeki bir rekabeti tecrübe etmemesine rağmen, Premier Lig’de zirveye oynayan Tottenham’da formayı sırtına geçirdi.
İlk zamanlar İngilizlerin yeni jenerasyonunun bir diğer temsilcisi Eric Dier ya da tecrübeli Moussa Dembele ile orta saha ikilisini oluşturuyordu. Eric Dier ile orta saha ikilisi olarak çıktıkları ilk Kuzey Londra derbisinde maçın adamı seçildi. Stoke City deplasmanındaki dublesi ve Crstal Palace maçındaki 25 metreden attığı harika gol onu takip eden futbolseverlerin hatırlayacağı enstantaneler olarak hafızalarda yer etti. 10 gol 9 asist ile bitirdiği sezonu Yılın Genç Oyuncusu ödülü ile mükafatlandırıldı.
3 maçlık ceza ile sezonu erken kapamasına yol açan, West Bromwich Albion maçının son düdüğünün ardından Claudio Yacob ile yaşadığı hadise ise sinirlerine hakim olması gerektiğine işaret ediyordu. Twitter’dan yayınladığı mesaj ile gerekli dersleri çıkaracağına ve gelecekte daha dikkatli olacağına açıkladı.
Spurs kariyerinin başlarında golcü kimliğini ortaya koymasıyla birlikte, ileri uca daha yakın mevkilerde kendine yer bulmaya başladı. İçe yönelik sol kanat veya ofansif orta saha pozisyonlarında görev alarak etkili olduğu ceza alanı içi ve çevresine daha yakın bir şekilde oynamaya başladı.
İngiliz futbolunun zirvesindeki ikinci sezonunda izleyenleri kendine hayran bırakmayı sürdürdü. Sezon öncesinde aile adı Alli ile arasında bir bağ kurmadığını, dolayısıyla formasında taşımamaya karar verdiğini duyurdu. Aralık ve Ocak aylarında formunun -şimdilik- zirvesini yaşayarak 6 lig maçında 8 gol kaydetti. Bu periyotta üst üste maçlarda Watford, Southampton ve Chelsea’ye ikişer gol attı. Premier Lig’de Ocak Ayının Oyuncusu seçilmesi kimseyi şaşırtmadı. Nisan ayında üst üste ikinci kez Yılın Genç Oyuncusu seçilmesiyle potansiyeli bir kez daha tescillenmiş oldu. Bu ödüle iki kez layık görülen Ryan Giggs, Robbie Fowler ve Wayne Rooney gibi isimlerle birlikte tarihi geçmişti.
Ancak ilk kez boy gösterdiği Şampiyonlar Ligi’ndeki performansı sorgulanıyordu. Grup maçlarında kendini gösterememiş, beklentilerin altında kalmıştı. Grubu üçüncü bitirip Avrupa Ligi’nde Gent ile eşleştiler. Rövanş maçının henüz 39. Dakikasında yaptığı müdahale kariyerinin ilk kırmızı kartıyla cezalandırıldı. Kaçınılmaz olarak kaybedilen turun baş sorumlularından biri ilan edildi. Topa sahip olmak adına yaptığı tehlikeli müdahalelerine dikkat çekilerek, zaman zaman sinirlerine hakim olamadığı yönündeki eleştiriler tekrarlandı.
Performansı ve Yetenekleri
Ligin sonuna yaklaştığımız şu günlerde geçen sezonki maç sayısına (33) ulaşan Dele Alli, skor tabelasına daha çok etki etmiş görüküyor. 17 golle Avrupa’nın 5 büyük ligindeki 21 yaş ve altı oyuncular arasında en golcü isim olarak dikkat çekiyor. 2017 yılına girdiğimizden beri ligdeki 9 karşılaşmada gol buldu. Tüm müsabakalarda ise son 11 maçında 8 kez fileleri havalandırdı. Bir orta saha oyuncusu olması ve takımının hücumunun en ucunda yer almamasına rağmen gol krallığı tablosunda 6. sırada. Zlatan İbrahimoviç’le gol sayısı eşit ve Aguero’nun yalnızca bir, bu sezonun çoğunda takımının hücum hattının mızrak ucu olan Alexis Sanchez’in iki gol arkasında bulunuyor.
Dele Alli’nin gollerini dağılımı da ne derece komple bir bitirici olduğuna işaret ediyor. 17 golün 8’ini sağ ayağıyla atarken, 5 golü daha zayıf olan sol ayağı, 4’ünü ise kafayla attı. Ayrıca gollerinin 16’sının ceza alanı içinden gelmiş olması onun her fırsatta golü düşünen kimliğini gözler önüne seriyor. Sürekli ceza alanı içine yaptığı koşularla rakip savunmaları karman çorman edişi takım arkadaşı Harry Kane’in üzerindeki markajı da zayıflatan bir etki yaratıyor. Bayern Münih’de Thomas Müller’in andıran sezgileri ve enerjisi, ceza alanındaki varlığını daha da tehlikeli kılıyor.
Ayrıca 5 asist ve 40 kilit pas ile takım arkadaşları için de pozisyon üretebildiğini gösteriyor. Etkili ara paslar atabilen oyuncu, kısa ve hızlı paslarla hücum edildiğinde kalitesini fazla yansıtabiliyor. Buna rağmen zaman zaman oyunun dışında kaldığı olabiliyor. 35. hafta itibariyle Ligin en çok başarılı pas yapan orta saha oyuncularını sıraladığımızda 899 pasla kendine ancak 45. sırada yer buluyor. Ortaları ve uzun paslarını geliştirmesi, oyunun içinde daha etkin olmasını sağlayabilir. Takım arkadaşı Eriksen’in pas dağıtımında tam bir usta olması şimdilik onun bu eksikliklerini tamamlıyor. Eriksen bu sezon 12 asist ve 88 kilit pasla takımın yaratıcılık yükünü çekiyor. Bu sezonki başarılı pas sayısı 1412.
Genç oyuncunun ayrıca fiziksel olarak güç kazanması da yararına olacaktır. 1.88’lik boyu, yüksek dayanıklılığı ve dinamizmi hareketli bir oyun sergilemesini mümkün kılıyor. Ancak ligin en çok faul yapılan oyuncuları arasında yer alması, sert markaj altında da yıpranmadan performansını sürdürmesi gerekliliğini doğuruyor.
Güçlenmesi halinde ikili mücadelelerdeki başarı oranını da arttırması beklenebilir. 42 kez rakiplerini topla geçmeyi başarabilen Dele Alli’nin bu kulvarda ligde 38. sırada olduğunu görüyoruz. Rakiplerini geçme denemelerindeki %41’lik başarı oranı da ligin elit hücum oyuncularının altında kalıyor ve top kayıplarına sebebiyet veriyor. Bunun yanında zorluklarla dolu çocukluğundan miras kalan hırçınlığını da dizginlemesi ve saha içindeki müdahalelerinde daha dikkatli davranması gerekiyor.
Karşılaştırmalar
İngiliz medyası özellikle genç yetenekleri önemli oyuncularla kıyaslamaya bayılıyor. Ancak bu durum henüz gelişimlerini sürdürdükleri bir dönemde, genç futbolcuların üzerinde büyük bir baskı unsuru oluşturabiliyor. Premier Lig’deki ilk sezonunun ardından Dele Alli için de geçmişte Joe Cole, Beckham, Rooney, Owen gibi isimlerin de çok çektiği karşılaştırılmalara girilmeye başlandı.
21 yaşı genç oyuncuların gelişimindeki önemli kilometre taşlarından biri olarak kabul eden İngiliz medyası, İngiltere’nin son yıllarda yetiştirdiği yıldız orta saha oyuncularıyla Dele Alli’yi kıyaslamakta hiç vakit kaybetmedi. Rolleri farklı olsa da kariyerlerinde eriştikleri mertebe ve arkalarında bıraktıkları miras nedeniyle özlemle anılan Lampard, Scholes ve Gerard’ın istatistikleri arşivlerden çıkartıldı.
21 yaşına bastığı dönemde Dele Alli 63 Premier Lig maçına çıkmış ve toplamda 26 gol 14 asistlik bir skor katkısı yapmıştı. Gerrard kariyerinin başlarında çok daha defansif bir rol üstlenmişti. Buna rağmen uzaktan şutları ile kalecileri tehdit edebiliyordu. 21 yaşına değin 91 lig maçına çıkan Gerrard’ın istatistikleri, 8 gol ve 5 asistti.
Manchester United efsanesi Scholes cephesine baktığımızda da Dele Alli’nin skora yönelik istatistiklerinin baskın geldiğini görüyoruz. Scholes 21 yaşına bastığında yeni yeni kendisini United’ın ilk 11 oyuncusu olarak kabul ettiriyordu. 29 lig maçında 11 gol 3 asistle övgüleri hak eden bir başlangıç yapmıştı. Premier Lig kariyerini 499 maçta107 golle noktaladığını da hatırlamakta fayda var.
Yine de Lampard toplamda daha fazlasını atmayı başarabilmişti. Chelsea efsanesi Premier Lig’den ayrıldığında hanesinde yazan 177 gol, onu ligin en golcü 4. ismi yapıyordu. Buna rağmen 21 yaşındaki Lampard’ın istatistikleri 84 maçta 10 gol 5 asist olmuştu. Zaten Lampard’ın kendisi de Dele Alli’nin hakkını teslim ediyor: “Benden daha fazla gol atabilir mi? Mümkün. İzlediğim golcü orta saha oyuncuları arasında en iyisi. 20 yaşındaki benden daha iyi olduğu kesin.”
Bir diğer eski yıldız Beckham da Dele Alli’nin geleceğiyle ilgili. İngiltere futbolunun geleceğinde rol alacak birçok yetenekli isim olduğunu ve Dele Alli’yi onlar arasındaki en parlak yıldızlardan biri olarak gördüğünü dile getiren Beckham, onun oyununda yalnızca büyük oyunculara has bir kibir gözlemlediğini söylüyor. Büyük oyuncuların bu kibir sayesinde, onlardan harika şeyler bekleyebileceğimiz seviyede oynayabildiklerine dikkat çeken eski milli oyuncu, sıkı çalışmayı ve onu çok iyi anlayan Pochettino için oynamayı sürdürmesi yönünde tavsiyelerde bulunuyor.
Bir diğer eski milli oyuncu, Liverpool efsanesi Jamie Carragher ise Dele Alli’yi Gerrard veya Lampard yerine, Totti veya Mesut Özil ile kıyaslamanın daha doğru olacağı kanaatinde. Alli’nin Lampard ve Gerrard’dan farklı olarak daha çok ceza alanı içerisinde faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Carragher, onu Avrupa’nın diğer ofansif orta sahaları ile kıyaslamayı tercih ediyor: “21 yaşında David Silva’nın 9, Totti’nin 6, Sneijder’in 13, Mesut Özil’in 7 golü vardı. Mario Götze aynı süreçte 22 gol atarak kendini Dele Alli’nin yaptığı gibi, harika bir yetenek olarak sunmuştu. 63 lig maçı bazında değerlendirdiğimizde ise Rooney 15 gol 7 asist üretebilmişti. Joe Cole’un rakamları 6 gol ve 3 asistti. İstatistikler Dele Alli’nin tarafını tutuyor gibi görünüyor.”
İngiliz futbolunun otoritelerinden Harry Redknapp’ın da Dele Alli’ye dair söyleyecekleri var: “Onun yalnızca 2 sezon önce League One’da oynadığına ve henüz sadece 21 yaşında olduğuna inanamıyorum. Şimdiden Lampard, Gerard, Scholes ve Gascoigne seviyesinde.” Redknapp ayrıca, bu sezonki katkılarına dikkat çekerek, Pogba’ya ödenen miktardan sonra Dele Alli’nin 100 milyon Sterlin edeceğini iddia ediyor.
Son Söz
Dele Alli İngiltere’nin yeni nesil yetenek havuzunun önde gelen oyuncularından biri. Takım arkadaşları Harry Kane, Eric Dier ile John Stones, Luke Shaw, Ward-Prowse, Chamberlain, Sterling, Barkley, Calum Chambers ve Rashford gibi isimlerin gelecekteki turnuvalarda boy gösterecek kadrolarda yer alması bekleniyor. Harry Winks, Will Hughes, Rob Holding, Mason Holgate, Dominic Calvert-Lewin, Ademola Lookman ve Tom Davies gibi isimlerin ise gelişimlerini sürdürdükleri takdirde ülke futbolunun geleceğinin bir parçası olması beklenebilir. Listeyi uzatmak mümkün, ancak İngiliz medyasının birinci sınıf olarak tanımlayıp dünya futbol piyasasına sundukları yıldızlarının bile son dönemdeki yüksek standartlarla boy ölçüşmekte yetersiz kalmasından da bahsetmek gerekiyor.
İngiliz futbol kamuoyunun genç oyuncuları, meziyetlerini abartmak suretiyle erkenden baş tacı ederek, kariyerlerinin geri kalanında yüksek beklentiler ışığında acımasızca yargılaması geleneği yıllardır kendini tekrar ediyor. Bizim de çok yabancısı olmadığımız, ülkemizde de çeşitli örneklerini gördüğümüz bir durum. Dele Alli de bu konuda bir istisna oluşturmuyor. Onun etkili ara paslarına, tekniğine, sezgilerine ve son vuruşlardaki becerilerine methiyeler düzen ülkenin futbol kamuoyu, geliştirmesi gereken yönlerine değinmekte isteksiz davranabiliyor veya görmezden geliyor. Yükselen beklentileri artan baskı takip ediyor. Kariyerinin henüz başındaki futbolcular için zorlu süreç, tam da zirveye çıktıklarına inandırıldıkları anda başlamış oluyor.
Dele Alli çok yönlü bir hücum oyuncusu olarak umut vadeden yetenekler arasında sivriliyor. Pochettino onun meziyetlerini değerlendirme ve geliştirme konusunda şimdiye kadar çok iyi bir iş çıkardı. Ancak gerek bu sezon Avrupa maçlarındaki etkisizliği, gerekse milli takımdaki görece yetersiz performansı (17 maç 2 gol) potansiyeline dair soru işaretleri doğuruyor. Spurs’inki kadar düzenli bir sistemde, yanında onu tamamlayan Eriksen’le oynarken kendine rahat bir ortam bulduğu gerçek. Ancak her genç oyuncunun yaşaması kaçınılmaz olan kırılma noktasını henüz atlattığını söylemek için erken. İşlerin iyi gitmediği günler geldiğinde beklentilerle nasıl başa çıkacağı, kariyerini tanımlayacak.
Kaynak: Squawka, Telepgraph