Gençlik Turnuvaları son dönemde her zamankinden daha fazla ilgi çekmeye başladı. Bugün futbol dünyasında büyük kulüp olabilip hedef yükseltmek için gelir ve gideri dengelemek ve mali tablolarda hamle yapılabilecek alan açmak son derece önemli. Özellikle futbol dünyasının çok büyük bir endüstri haline gelmesiyle, alt yapıların önemi arttı ve futbolcu üretip ihraç etmek inanılmaz değer kazandı. Ancak bunun bir diğer kolunda ise potansiyel taşıyan oyuncuları bulup, işleme yaptıktan sonra satmak da kulüplerin mali hedeflerinden biri haline geldi. Kısacası kulüpler artık çiftçilik yaparcasına dikkatli bir şekilde üzerine titredikleri genç oyuncularla ve kuyumculuk yaparcasına işleyip, parlattıkları cevherlerle hayatta kalmaya, düzen oluşturmaya ve büyümeye çalışıyorlar. Gençlik Turnuvaları’ nın da önemi burada başlıyor, Kulüplerin scout departmanları bu turnuvaları özellikle takip ediyor ve özel notlar alıyor. Bunun en büyük sebebi seçilen oyuncuların farklı oyuncularla olan adaptasyonunun ve kendi yaş grubu içinde ne kadar ön plana çıktığının görülebilmesi.
Sudamericano Sub-20’ nin ise futbol dünyasındaki yeri bambaşka. Güney Amerika denilince herkesin aklına eşsiz yetenekleriyle izleyenlere inanılmaz keyif veren Latin oyuncular geliyor. Latin genç yeteneklerin olgunluğa adım atmadan önceki son adımlarından biri ise Türkiye’ den resmi olarak hiçbir kulübün takip etmediği ve Futbol Akademi Ailesinin 7 scout 2 maç analistiyle incelemelerde bulunduğu 2019 Sudamericano Sub-20.
Şimdiye dek üç kez (2007,2009,2011) şampiyon olmuş Brezilya en çok şampiyon olan takım unvanını elinde bulundururken bu yıl kupa sayısını dörde çıkarmanın peşinde. Bunun yanında 2013 Şampiyonu Kolombiya, 2015 Şampiyonu Arjantin ve 2017 Şampiyonu Uruguay da Final Grubunda, maçlar tamamlandığında gülen taraf olmanın peşinde. Bu yıl turnuvaya gelirken pek şans tanınmayan kuvvetli, yetenekli kadrolarla çıkartma yapan Ekvador ve Venezuela da bir sürprizin peşinde.
Turnuvanın geçmiş yıllarında Neymar, Malcom, Casemiro, Douglas Costa, Edinson Cavani, Arturo Vidal, Alexandre Pato, Rodrigo Bentancur, Giovanni Simeone, Richarlison gibi yıldızların doğduğunu ve ülkemizde forma giymiş; Yonathan Del Valle, Pablo Mouche, Guiliano, Dentinho, Rogelio Funes Mori gibi oyuncuların ilk kez kendilerini gösterdiklerini hatırlıyoruz.
Şimdi dilerseniz gruplara genel bir bakış atarak bu gece başlayacak Final Grubu maçlarına yavaş yavaş ısınmış olalım.
A Grubu
Brezilya, Venezuela, Kolombiya, Bolivya ve ev sahibi Şili’ den oluşan A Grubunda grubun şüphesiz favorisi Brezilya’ ydı.
Geçtiğimiz aylarda 45 milyon € bedelle Real Madrid’ e transfer olarak herkesin dikkatini çeken Rodrygo önderliğinde geldikleri turnuvada, pek çok otoriteye göre, Brezilya grupları kayıpsız geçecek ve Final Grubuna adını erken yazdıracaktı. Ancak işler pek düşünüldüğü gibi gitmedi. Venezuela’ nın ardından gruptan ikinci çıkan Brezilya iki galibiyetini Venezuela ve Bolivya’ ya karşı alırken Şili karşısında da mağlubiyetten kurtulamıyordu.
Venezuela ise grubu üç galibiyet bir mağlubiyetle kapatırken akıllı oyunları; Samuel Sosa, Christian Makoun ve Jan Hurtado’ nun etkileyici bir performansları takımlarını zirveye taşıyordu. Fakat bu performans yalnızca gruptan çıkmalarını değil, siyasal ve ekonomik olarak da sıkıntılı günler yaşayan ülkelerine bir nebze de olsa ilaç olmalarını sağlıyordu.
Turnuva öncesinden çok fazla merak edilen ve herkesi heyecanlandıran Kolombiya’ da ise mağlubiyetle başlanılan turnuvada aslında işler pek de yolunda gitmiyordu. Brezilya ile golsüz berabere kaldıktan sonra kötü oynadıkları Bolivya maçında sonradan oyuna giren Ivan Angulo ile gülen Kolombiya, Şili maçında deplasman havasını hissetti. Henüz ilk yarı bitmeden 10 kişi kaldıkları ve galibiyet alamadıkları takdirde veda edecekleri turnuvaya, grubun son maçında, 90+7’ de Cuesta’ nın attığı golle tutundular.
Final Grubuna çıkma hakkını kazanan üç takımın ardından elenen Şili ve Bolivya’ ya baktığımızda Şili’ nin kadro kalitesinin gruptaki diğer takımlara nazaran fazlasıyla alt seviyelerde kaldığını ancak teknik direktörleri Hector Robles’ in oluşturduğu sistemle kıran kırana maçlar çıkardığını söylememiz mümkün. Özellikle Tomas Alarcon, Lucas Alarcon ve Sepulveda’ nın takımlarında parlayan yıldızlar olduklarını söylememiz mümkün.
Sahaya defansif ağırlıklı oyun oynamak için çıkan Bolivya ise grubu ilk maçta aldıkları bir puan ile son sırada tamamladılar. Oyunları pek tat vermese de özellikle Ramilo Vaca gelecek vadeden bir oyuncu olduğunu ve farklı görevlerde, farklı rollerde oynayabileceğini kanıtladı.
Oynanan maçlar sonunda A Grubu’nun puan tablosu şu şekilde oluştu:
B Grubu
Arjantin ve Uruguay’ ın başı çekeceği; Ekvador, Paraguay ve Peru’ nunsa aralarında üçüncülük mücadelesine gireceği düşünülürken, B Grubu bizlerin büyük sürprizlere şahit olmamızı sağladı.
Ekvador takım halinde, eski dönemlerden beri alt yaş grubu milli takımlarında birlikte oynamış ve birbirlerini iyi tanıyan, fiziği kuvvetli, dinamik oyunculardan oluşmakta. Savunmada son derece kompakt bir yapıları varken, hücumda da bireysel yeteneklerini çok iyi kullanmayı bildiler ve turnuvanın şimdiye kadar ki en çok gol atan takımı oldular. İsim isim sayıldığında, sayılmayan her oyuncuya haksızlık olacak kadar herkesin üstüne düşeni yaptığı ancak takım halinde de kaliteli oyun ortaya koyan göze zevk veren maçlar çıkardılar.
Turnuvanın en değerli kadrolarından birine sahip olan Arjantin ise Maximiliano Romero önderliğinde çıktığı maçlarda uyum sorunu yaşadı ve 7 puanla Ekvador’ un ardından gruptan çıktı ancak turnuva öncesi beklendiği kadar şaşaalı ve göz kamaştırıcı oyunu bir türlü oynamadı.
Özellikle Schiappacasse ve Ezequiel Busquets’ in yıldızlaştığı Uruguay ise turnuvaya Peru’ ya karşı yenilerek başladı ve şok etkisi yarattı. 6 puanla gruptan çıkmayı başarsa da, Uruguay’ ın takım olarak daha bütün oynayabilmesi gerekir.
Galibiyetle başladığı turnuvadan, sonrasında Arjantin’ den aldığı bir puanla ayrılan Paraguay da istediği oyunu sahaya yansıtamayan ekiplerden biri oldu. Özellikle kurtarışlarıyla ön plana çıkan yetenekli kaleci Sebastian Huesca ve genç forvet Fernando Romero’ nun çabasının da yetmediği Paraguay, B Grubu’ nun dördüncü sırasında turnuvaya veda etti.
Uruguay’ ı yenerek turnuvaya sürpriz bir başlangıç yapan Peru ise kalan üç maçta yalnızca bir kez gol atabildi ve başka puan alamadı. Rakiplerine göre fazlasıyla zayıf halka görünen Peru’ da Oslimg Mora fazlasıyla dikkat çekti.
B Grubu’nda oynanan maçlar sonrası ortaya çıkan puan durumu ise şu şekilde:
İlk Tur Grafikleri:
Dikkat Çeken İsimler:
Exon Vallecilla
Deportivo Cuenca altyapısından yetişen 19 yaşındaki gelecek vaadeden stoper 17/18 sezonunda Deportivo Cuenca B takımından A takıma yükseldi ve bir sezon boyunca forma giydi. Forma giydiği maçlarda performansıyla dikkat çekmeyi başardı ve bu transfer döneminde 200 bin € bedelle SD Aucas’a transfer oldu.
20 Yaş Altı Güney Amerika Şampiyonası’nda oynanan 4 maçın 4’ünde de forma giydi. Vallecilla’nın en çok dikkat çeken yönü baskı altındayken bile oyun kurma çabası ve pas tekniğinin çok iyi olması. Paslarındaki isabet ile takıma olan baskının direncini arttırıyor. Ekvador U20 hocası Jorge Celico stoperlerinin bu özelliğini en iyi şekilde kullanmak için onları aut atışlarında ceza sahası çizgisinin yanında konumlanarak atağı savunmadan şekillendirmek istiyor. Bu bağlamda Ekvador’un çoğu atağının Vallecilla ya da yanında oynayan stoperin elinden geçtiğini söylemek yanlış olmaz. Vallecilla, bugüne kadar forma giydiği 3 karşılaşmada ( Arjantin’e karşı 1 dakika oynadı ) 35 defansif mücadeleye girdi ve başarı yüzdesinde de %35’i gördü. Bu alanda başarı yüzdesi ortalamanın üzerinde olurken girdiği defansif mücadele sayısında yetersiz kaldığını gözlemliyoruz.
Uyum sağladığı oyuncuları ve sistemi ele alalım. Exon, uzun paslarına sprint atabilecek hücum oyuncuları ile oldukça iyi anlaşabilir. Önündeki orta sahaların ise daha önde konumlanması liberonun ise biraz daha geride konumlanması Vallecilla’nın daha iyi oynamasından büyük etkenlerden biri. Çünkü sık sık ileriye çıkan Vallecilla’ya +1 pas opsiyonu sağlamak, liberonun geride oynamaya alışkın olmasıyla ise ona savunma güvenliğini hissettirmek daha az hataya sebebiyet vermesine takıma daha fazla katkı yapmasını sağlayacaktır. Kulüp bazında 4-4-2 formasyonuna milli takım kariyerinde ise 4-2-3-1 dizilimine oldukça aşina. Ancak bu iki sistemden en iyisini verebildiği sistem ise 4-4-2 formasyonu.
Genel değerlendirme yapacak olursak geriden oyun kurma konusunda oldukça yetenekli, stopere göre pas tekniği oldukça iyi, defansif aksiyonlarda hava hakimiyeti ön planda, soğukkanlı stoper profili çiziyor.
Yasin ARSLAN (FAS Fransa Sorumlusu)
Tomas Alarcon
Turnuvadan elenmesine rağmen Şili’ de özellikle bazı oyuncular dikkat çekti. Teknik direktör Robles’ in sahaya yansıttığı oyunun en temel parçası bizce Tomas Alarcon’ du. 19 yaşında CD O’Higgins’ te top koşturan genç defansif orta saha, turnuva öncesinde ön plana çıkan bir oyuncu olmamasına rağmen sahaya yansıttığı güzel oyunla pek çok kulübün şimdiden ilgisini cezbetti. TransferMarkt’ a göre 100,000 € değerindeki oyuncunun gelecekte bu rakamın çok daha üstüne çıkması ve yüksek bonservis bedelleriyle transfer yapması muhtemel.
Süper Lig’ deki pek çok takımın problemlerinden biri olan geçiş hücumunda defans ve orta saha arasında bağlantı sağlayabilecek ve geriden hücumu kurgulayacak defansif orta saha eksiğini görebiliyoruz. Alarcon tam da bu problemi yaşaya takımların yarasına merhem olabilecek kapasitede bir oyuncu. Hücum gücünü arttırmak adına penetrasyon sağlayabilecek orta saha oyuncularını sahaya sürmek isteyen takımlarda hem bu kurguyu sağlayabilecek hem de oyunun defansif yönlerinde açık vermeyecek oyuncu ihtiyacı olan takımlarda kendine rol bulabilecek olan Alarcon gerçek bir cevher.
Hem kısa pasları hem uzun pasları son derece isabetli ve doğru dozda olan oyuncu kısa mesafelerde top sürebiliyor ve rakip tarafından baskı ile bunaltıldığında, takımını pas ile presten çıkarabiliyor. Oyun görüşü mükemmel olan Tomas, topu yalnızca kısa mesafelerde sürüyor. Duran toplarda, uzun boylu olmamasına rağmen duran toplarda kafa vuruşu yapmak adına içerde bekleyen oyunculardan biri oluyor.
Tomas Alarcon, Futbol Akademi Scouting ekibince beğenilen ve ön plana çıkan, gelişimi takip edilmesi gereken üç oyuncudan biri oldu.
Tunahan OKUR (FAS Meksika Sorumlusu)
Pablo Bonilla
Turnuvanın Ekvador ile sürpriz takımı olan Venezuela, A Grubu’nda favori Brezilya, başarılı olması beklenen Kolombiya ve ev sahibi Şili’nin ardından aportta beklemesine rağmen Sosa, Hurtado, Makoun ve ciddi bireysel performans gösteren diğer oyuncuları sayesinde bu grubu lider tamamladı. Turnuvanın “Siyah Atı” konumundaki takımda yukarıda saydığımız yeteneklerin haricinde fazla öne çıkmayan fakat sergilediği performans ile takımı adına önemli rol oynayan bir ismin varlığından söz edebiliriz: Pablo Bonilla
19 yaşındaki Venezuela takımı Portuguesa FC’nin 150.000 €’luk market değerine sahip sağ bek oyuncusu Bonilla, oynanan 4 maçta da 90 dakika boyunca sahadaydı. Kulüp takımında da geçtiğimiz sezon toplam 35 maça çıkması onun bu turnuvaya hazır geldiğinin bir göstergesiydi zira sahada kaldığı her dakika sağ koridoru git-gel yapacak derecede sağlam bir kondisyon seviyesine sahip. Ayrıca turnuvada defansif mücadele başarısı alanında en iyi 3. oyuncu olması da bu yargımızı doğrular nitelikte.
Oyuncunun özellikleri bahsine girdiğimizde başlangıçta kısa fakat çok dayanıklı ve çevik bir oyuncu olduğundan söz edebiliriz. Savunmadaki birebir pozisyonlarda bu becerileri sayesinde kolay kolay yıkılmayan ve geçilmeyen oyuncu, bunun yanında da az önce bahsettiğimiz kondisyonu sayesinde fiziksel özelliklerini maç boyu devamlı şekilde sahaya yansıtabiliyor.
Bonilla teknik açıdan ise özellikle set savunmasındaki pozisyon bilgisi neticesinde stoper Makoun ile birlikte savunma lideri konumunda. Birebirde ve kayarak müdahaleleri oldukça yerinde. Bu noktada çizgiye çok yakın savunma yaptığında topu auta bırakma eğilimi bir iki kere top kaybına neden olması oyuncunun set savunmasındaki akılda şüphe bırakan tek özelliği. Geçiş savunmasında ise hücumda takımla birlikte sürekli ileri çıkıp gerek merkeze gerek çizgiye kat ettiğinden ötürü geri dönüşlerde sıkıntı yaşayabiliyor. Bu sebeple koridor savunmasına yardımcı olacak bir 6-8 numara ile oynaması verimini arttıracaktır.
Hücum alanında ise oyuncunun sık sık toplu ve topsuz kenardan merkeze doğru kat ettiğini görüyoruz. Bu durum hem önünde oynayan oyuncunun Bonilla’nın kendisine çektiği savunmacıların açtığı alanları rahatlıkla kullanabilmesini sağlarken hem de Venezuela’nın 2. bölgedeki hücum setlerini zenginleştirmesini sağlıyor. Bu kadar hücuma katkı veren bir bek oyuncusu olarak son pasını evveliyetle geliştirmesi gerektiğini de not düşelim.
Bu özelliklerinin yanında Pedro Bonilla dediğimizde asla pes etmeyen, pozitif agresifliği yüksek fakat savunmada soğukkanlı bir oyuncu karşımıza çıkıyor. Maçın belli anlarında bu sakinliğinin yanında anlık karar verme mekanizmasını da geliştirmesi onun yararına olacaktır.
Son olarak Bonilla hangi sistemlerde oynayabilir sorusuna yanıt olarak klasik 4’lü savunmada savunma bloğunu yönlendirmeyi Bonilla ile üstlenecek sağlam bir stoper, önünde ise hücuma katıldığında bıraktığı boşlukları azami düzeyde kapayabilecek bir 6-8 numara ve 3. bölgede yarattığı boşlukları kenarda iyi değerlendirecek bir kanat oyuncunun varlığı ile oynanacak bir oyun kurgusunda içe kat eden bek rolünde oynayabilir. Turnuvada çok göz önünde olmasa da doğru sistemde alacak kulübün oldukça başarılı bir yatırım yapacağını düşünüyorum.
Alper ÇALTIK (FAS Şef Gözlemcisi)
İlk Tur Maçlarının En İyi 11’i:
Final Etabı Grubu ve Günün Maçları:
Güney Amerika U-20 Şampiyonası’nda İlk Tur maçlarının ardından bugün oynanacak maçlarla başlayan Final Etabı Grubu şu şekilde oluştu:
FAS ekibi olarak takibine devam edeceğimiz turnuvada günün maç fikstürü ise şöyle:
– Brezilya – Kolombiya
[Saat 23:30]
– Ekvador – Arjantin
[Gece 01:50]
– Venezuela – Uruguay
[Gece 04:10]