Galibiyetin şifresi “Pas arası” | Başakşehir 0-2 Fenerbahçe

21. haftanın belki de en kritik mücadelesi Başakşehir ile Fenerbahçe arasında oynandı. Özellikle Fenerbahçe için olası bir yenilginin sezonu büyük ölçüde kapatmak anlamına gelebileceği karşılaşmayı Fenerbahçe 0-2 kazanarak şampiyonluk yarışında kalmayı başardı.

Ortalama pozisyonlar

İki takım da maça 4-2-3-1 formatı ile başladı. Ortalama pozisyonlara bakıldığında da benzer bir görüntü çıkıyor. Başakşehir’de Arda ve Visca çizgiye daha yakın oynarlarken Fenerbahçe’nin sağ ve sol ön oyuncuları daha içerde.

Genel bakış

Başakşehir, son dönemde oynadığı oyunu inatla oynamaya çalıştı, kale vuruşu dahil sürekli ayağa paslarla 2. bölgeye geçip 3. bölgeye çoğunlukla ters toplarla sonuca gidiyorlardı. Fenerbahçe ise genel oyun yapısına sadık kalmanın dışında rakibinin bu özelliğini bilerek hareket etti. Özellikle Başakşehir 1. bölgede iken takım olarak öne çıktı, 1-2 oyuncu ile de şok baskı denedi. Burada önemli bir noktaya değinmek isterim; ortalama pozisyonlar, oyuncuların topla olan hareketlerinin bir ortalaması, dolayısı ile Fenerbahçeli oyuncuların yaptığı topsuz pres bu görsele büyük ölçüde  yansımıyor.

10. dakikada Fenerbahçe savunma hattının orta saha çizgisinin önüne çıktığını görüyoruz.

Başakşehir’in 2. bölgeye geçtiği noktalarda ise Fenerbahçe rakibini takım olarak, doğru alanları kapatarak karşıladı. Başakşehir 1. bölgesinde yapılan baskı daha ilk dakikada meyvesini veriyordu.

Şok pres olarak ta Josef’in aşağıdaki pozisyonunu gösterebiliriz. Bunu maçın farklı dakikalarında çeşitli defalar denediler. Kaleci Volkan Babacan, Gökhan’a oynamaya hazırlanırken Josef ile Gökhan arasında ciddi bir mesafe var. Ancak Gökhan topla buluştuğunda Josef’in baskıya yetiştiğini görüyoruz. Bunu yaklaşık 3-4 dakika önce bir daha denemiş, ancak Gökhan topu sağ kanattaki arkadaşına aktarmayı başarmıştı.

Maçın ilk bölümlerinde yine bir başka pozsiyon, Fenerbahçe baskı ile kazandığı topta Mehmet’in şutu gol ile sonuçlanmıyor. Ancak şut sırasında 6 Fenerbahçeli oyuncunun ceza sahası içinde ve çevresinde olduğunu görüyoruz. Fenerbahçe neredeyse maç boyunca oldukça konsantre ve kararlıydı. Oynadıkları baskılı oyuna rağmen kart görmemelerini bunlara bağlamak mümkün.

Başakşehir ise 1. bölgeden ayağa paslarla çıkmak konusunda ısrarlı davrandı. Uzun oynadıkları kale vuruşunda gölü yemiş olmaları da biraz ironik oldu.

Kaleci Volkan Babacan’ın oynadığı uzun kale vuruşunda top 2. bölgede kalıyor. O sırada Başakşehir yarı sahasında Başakşehirli 4 oyuncu bulunurken Fenerbahçe’den sadece 2 oyuncu olduğunu görüyoruz.

Çok eleştiriliyor, yeterliliği de tartışılabilir muhakkak, ancak Fenerbahçe’nin attığı ilk gol Aatıf’ın neden ilk 11’de tercih edilebileceğinin bir örneğini sunuyor. Orta yuvarlakta kazanılan topu Giuliano uzun oynayarak Fernandao’nun koşu yoluna atıyor. Attamah’ın hatası ile Fernandao kaleci ile karşı karşıya topu ağlara gönderiyor.

Yazının başlığını “galibiyetin şifresi pas arası” olarak atmayı uygun gördüm. 2. golde de ne demek istediğim çok reel olarak gözler önüne seriliyor. Adebayor’un pas denemesinde pas arası yapılıyor. Bu anda dikkat edilmesi gereken iki nokta var; ilki top kaybı yapıldığı sırada Başakşehir’den sadece bir oyuncu rakip yarı alanda. İkinci bir nokta ise Isla. Top kapıldığı sırada sağ bek olarak yerini koruyor, henüz öne bir hareketlilik dahi yok.

Top Dirar ile buluştuğunda Isla’nın henüz yarısahayı geçmediğini görüyoruz. Önünde bulunan iki Başakşehirli oyuncuya dikkat.  Çok eleştirilen isimlerden biri de Dirar sanırım. Ama burada da çevre kontrolünü yapıyor, acele etmiyor. en doğru tercih için doğru zamanı bekliyor.

Isla, ceza sahası köşe noktasından, çoktan pozisyonunu alıp rakibine oranla avantaj sağlayan Fernandao’ya ortasını yapıyor. Kadrajda Isla’ya markaja gelen bir rakip oyuncuyu göremiyoruz.

Fenerbahçe, daha önceki haftalara göre topa sahip olmada hiç bu kadar geride kalmamıştı. Topla oynama ortalaması 29 dakika iken bu maçta 21 dakika topa sahip olabildi. Başakşehir’in ortalaması 33 dakika iken bu maçta 37 dakika topla oynadı. Karşılıklı oranlara baktığımızda ise Başakşehir %63’e %37’lik bir topla oynama oranı ile oynadı. Ancak Başakşehir, topla fazla oynamış olmayı  üretkenliğe dönüştürmekten uzaktı.  Toplamda attıkları 9 şutun 6’sı Fenerbahçeli oyuncular tarafından engellendi. Fenerbahçe’ye oranla şut mesafe ortalaması çok daha uzak kaldı; 21.8 Başakşehir’in şut mesafesi ortalamması iken Fenerbahçe’de bu rakam 15.2 metre.

Fenerbahçe, dakika başı pas sayısı olarak Başakşehir ile bir birine yakın olsa da, dripling, orta, şut gibi tüm hücum aksiyonları Index’inde rakibi ile ciddi bir fark yaratıyor.

Pas sayılarına bakacak olursak… Başakşehir, topa sahip olan takım olarak toplamda 657 pas yaptı, %82 isabet oranı ile oynadı. Fenerbahçe ise 422 pasla oynarken %76 pas isabeti ile oynadı. Fenerbahçe için pas isabet oranı düşük, ancak bunun açıklamasını daha önde oynamak, dolayısı ile daha fazla riskli pas tercihleri yapmak olarak değerlendirebiliriz. Burada önemli bir başka konu ise öne oynanan pas sayıları. Başakşehir, yüksek bir pas sayısı ile oynarken bu pasların sadece %32’sini öne doğru oynadı. Fenerbahçe de ise bu rakam %47 (!). Maç maç bakmadım, ancak böyle bir oranı daha önce görmemiş olabiliriz. Neredeyse iki pastan biri öne oynanmış. Geriye oynanan pas sayısı ise sadece 54. Ayrıca Fenerbahçe kısa pas yapmaya devam ediyor, bu anlamda ligin en kısa pas yapan ilk veya ikinci takımı olarak hafta bazında değişiklik gösterebiliyor. Başakşehir’in ortalama pas boyu 19.4 metre iken Fenerbahçe’nin 18.2 metre.

Yazının başlığında “pas arası”na dikkat çekmiştim. Başakşehir, bu maçta kendi lig ortalaması olan 53 pas arasını birebir tutturdu. Fenerbahçe’de ise işler biraz değişik; 52 pas arası olan lig ortalamalarının çok çok üzerine çıkarak tam 80 pas arası yaptılar. Bana göre Fenerbahçe’nin yaptığı tüm taktik, teknik çalışmalarının meyvesi bu pas araları oldu. Sonucunda da ikisinin gol olduğu birçok gol pozisyonuna girdi.

Başakşehir pas istasyonu 

Clichy, Emre’nin yokluğunda sazı eline almaya gayret etti. Başakşehir adına topla en fazla buluşan isim olurken Arda, İrfan, Gökhan, Mahmut ve Chedjou arasında bağlantı olmaya çalıştı. Fenerbahçe’de de özellikle Dirar ve Fernandao ile ikili sıkıştırmalar yapmaya gayret ettiler.

Fenerbahçe pas istasyonu

Fenerbahçe’de ise bu anlamda çok daha homojen bir yapı görüyoruz. Aykut Kocaman’ın yapmaya çalıştığı şeylerden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Akışkan, tempolu bir pas oyunu. Böyle bir galibiyetin arkasından bile “tempomuzu yükseltmemiz gerek”  açıklaması kafasındaki oyuna hala ulaşmadıklarını gösteriyor.

Giuliano

Giuliano’ya bir paragraf açmak gerek sanıyorum. Risk aldı, anti profesyonelce görünse de oynama isteği çok önemli. Hem Fenerbahçe ile başarılı olmak, hem de lig sonrasında Dünya Kupası’na katılmak şu andaki iki hedefi olduğunu açıkça gösteriyor. En etkili maçı değildi ama mesuliyet aldı, sürekli pas alışverişlerinde bulundu. Fenerbahçe’nin 3. bölgedeki en önemli linki Giuliano. Ceza sahasında topla buluştuğu 5 kerede fileleri bulamasa da takımın vazgeçilmezi durumunda.Aatıf

İki isabetsiz şut attı, %79 pas isabeti ile oynadı. Ceza sahasına 2’si isabetli 3 pas attı. 7 pas arası, 1o sahipsiz top kazandı.

Fenerbahçe taraftarının bir türlü ısınamadığı bir isim oldu. Bunda Anadolu takımından gelmiş olması, yönetim tarafından sürekli gönderilmesinin gündeme gelmesi ve karşısında Valbuena gibi çok önemli bir oyucunun olması gösterilebilir. Taraftar özellikle asist, gol ve driplingleri ile Valbuena’yı sahada görmek istiyor, bu istek teknik direktöre tepkiye kadar dayansa da Aykut Kocaman kafasındaki oyun planından vazgeçmeyecek gibi görünüyor. Bu konudaki düşüncelerimi Cruyff’un total futbol ile ilgili yazdıklarını paylaşarak aktarmak isterim;

Sonuç

Başakşehir, kalan haftalarda oyun yapısında değişiklik yapacak mı göreceğiz. Ancak uygulanan sağlıklı bir prese cevap vermeleri gerekecek, aksi durumda şampiyonluktan uzaklaşabilirler.

Fenerbahçe için ise bir galibiyetten fazlası oldu. Oyuncular, oynadıkları oyunun zor olduğunu biliyor. Bu tarz galibiyetlerin de inancı pekiştirdiğini düşünüyorum. Ayrıca oyuncuların Aykut Kocaman’ın oynatmak istediği oyuna da inandıklarını düşünüyorum. Zor bir yol, ancak oturması durumunda tek bir oyuncuya bağımlı kalmadan, 11 oyuncunun bir bütün halinde hareket ettiği bir takım görmek esas hedef. Bu bir senede inşa edilmeyebilir, ancak taraftarın buna sabrı olacak mı… zor.