Galatasaraylıların uzun süredir kafasını meşgul eden en önemli konulardan biri teknik direktör seçimi konusu. Mustafa Denizli’nin istifasından bu yana takımın emanet edileceği ismin hala tam olarak netleştirilmemesi, Galatasaray taraftarının belirsizliğin de etkisiyle duyduğu rahatsızlığı son günlerde kat be kat arttırdı. Riekerink mi devam edecek yoksa Sanchez Flores mi gelecek derken ünlü İtalyan menajer Di Marzio’nun Galatasaray’ın teknik direktörlük görevi için Leonardo’yu getirmek istediğini açıklaması tüm Galatasaraylıların dikkatini onun üzerine çekmesine neden oldu. Ünlü Brezilyalı hocanın Twitter hesabı üzerinden Galatasaray’ı takip etmeye başlamasıyla beraber bu iddia güçlenerek ciddi bir hal almaya başladı.
Futbolu bıraktığı 2003 senesinde Milan’ın scout ekibine katılan, 2008 yılına kadar dünyanın bir çok yerinde futbolcu izleyen ve kulüp bünyesine katılmasına yardımcı olan Leonardo 2008-2009 sezonunda ise Galliani’nin isteğiyle sportif direktörlük görevine getirildi. Bu dönemde vatandaşları Ronaldinho ve Thiago Silva gibi dünya yıldızlarını aldığı maddi destekle beraber kulüp bünyesine katmak için oldukça çaba sarfeden Leonardo o dönemin Milan teknik direktörü Carlo Ancelotti ile de güçlü bir iletişim kurmayı başardı. Sezon sonunda ise tüm çabalara rağmen şampiyonluk yolunda Mourinho’lu İnter’e boyun eğilmesinin faturası ise en yakın mesai arkadaşı Ancelotti’ye kesilirken Leo yeni teknik direktörün kendisi olacağını tahmin edebilyor muydu bilinmez takımı bir an önce toparlamak için hemen harekete geçti. Milan başkanı Galliani yeni bir oluşumla büyük bonservis bedelleri ödemek yerine mevcut kadroyu zamanla gençleştirerek tecrübesiz olsa da futbol zekasına güvendiği kulübün idol isimlerinden Leonardo’yu başa getirip aldığı kararların arkasında dururken, aynı dönemde Guardiola’nın da herhangi bir tecrübesi olmadan geldiği Barcelona da kazandığı başarılar bu kararın almasındaki en önemli yüreklendirici etkenlerden birisi oldu. Kaka 65 milyon euro gibi astronomik bir bedelle Real Madrid’in yolunu tutarken Milan finansal dengesini fazla bozmadan dikkat çekici olarak sadece Huntelaar’ı 15 milyon euro karşılığında kadrosuna kattı. Sezona Siena galibiyetiyle başlayan Leonardo asıl sınavlarından ilkini ezeli rakip İnter karşısında ikinci hafta San Siro’da verdi. Maç sonu tabela 4-0’lık İnter galibiyetini gösteririken Leonardo oynanan tutuk futbolla büyük hayal kırıklığı yaratacaktı. Daha sonra Livorno ve Udinese karşısında yaşanan puan kayıpları Leonardo üzerindeki kara bulutların artmasına sebep olurken arka arkaya alınan seri galibiyetler Brezilyalı hocayı ve taraftarları biraz rahatlattı. Ancak Şampiyonlar Ligi’nde son hafta alınan sonuçlarla gruplardan çıkıp ilk turda Manchester United’a iki maçta da mağlup olarak elenen, İtalya Kupası’na da çeyrek final aşamasında veda eden Leonardo, ligde de son haftalarda alınan kötü sonuçlarla birlikte şampiyonluk yolunda ciddi yaralar alarak kupayı yine Mourinho’lu İnter’e kaptırdı. Sezon sonunda karşılıklı anlaşarak Milan’la yollarını ayıran Leonardo yaptığı açıklamalarda sanıldığı kadar başarısız olmadığını savunarak Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı garantilediğini ve hedefine ulaştığını belirtti.
Milan’daki taktiksel anlayış
Leonardo sezona 1 numaralı 4-3-1-2 taktiğiyle başlarken bu dizilimle ilk ciddi sınavını ligin ikinci haftasında ezeli rakip İnter’e karşı verdi. Alınan 4-0 ağır yenilgi Leonardo’nun ciddi bir şekilde sorgulanmasına neden olurken Şampiyonlar Ligi ikinci maçında Zürih’e de kaybedilmesi Leonardo’yu yeni çözümler bulmak için zorladı. Birkaç maç sonra 2 numaralı dizilimine geçen Leo ortasahada defansif anlamda verim alamadığı Ronaldinho’yu sola çekerek hücum yönünü tamamen sola kaydırdı. Ortasahadan Pirlo ve Seedorf, sol kanatta ise Ronaldinho’nun defans arkasına attığı toplarla hava toplarında üstün, tek vuruşlarda usta olan Boriello’ya bitiriciliğini sürekli gösterme fırsatı verdi. Genç Pato’da hızını dribblingleriyle birleştirip bir çok kez defans arkasına sarkarak sezon sonunda 14 gole kadar ulaştı. Boriello’nun indirdiği topları da sürekli olumlu değerlendirmesi Pato’nun gol sayısını bu denli artmasına neden diğer bir etmen oldu. Ortasaha rotasyonunda Gattuso ve Flamini’yi de kullanan Leonardo ileri uçta da İnzaghi ve Huntelaar’a da sürekli şans verdi. Yaşlanan kadro maç kondisyonu tutmaktaki sıkıntılar ve yaşanan uzun süreli sakatlıklar şampiyonluğun kaybedilmesinde kilit rol oynarken, futbolu bıraktıktan sonra scoutluktan sportif direktörlüğe kadar uzanan 7 yıllık serüveni sezon başında takımı gençleştirerek yeni Milan’ı yaratmak için geldiği teknik direktörlükle taçlandırmayı başaran Leonardo, gerekli dönüşümleri yapamadan efsanesi olduğu kulübüne veda etmek zorunda kaldı. Sezon içinde atılan 60 golün analizi yapıldığında ise dikkati çeken en önemli noktalardan biri duran toptan atılan gol sayısı. Attığı 17 duran top golüyle bu alandaki üstünlüğü ele alan Leo’lu Milan’ın sahip olduğu usta ayakları ve ceza sahası içinde oynanan oyunu benimsemesi bu konudaki en önemli etmenlerden oldu. Atılan gol dakikalarına bakıldığında ise takımın en çok gol attığı (13 gol) aralık 76-90 dakikaları olurken bu durum Leonardo’nun takımının maçtan kolay kolay kopmadığının en büyük göstergelerinden oldu.
İnter dönemi
Bir önceki sezon Mourinho’yla hem Serie A’yı kazanan hem de Şampiyonlar Ligi şampiyonu olup kendisi adına müthiş bir sezonu geride bırakan İnter Mourinho’nun misyonunu tamamladığını açıklayıp Real Madrid’e gitmesiyle birlikte 3 milyon sterlin karşılığında Rafa Benitez’i Liverpool’dan transfer ederken, Moratti’nin bu kararından pişman olması için yarım sezon yetti. 25 maçta sadece 12 galibiyet çıkaran Benitez apar topar kovulurken yerine gelecek ismin bu kadar sürpriz olduğunu kimse düşünemezdi. Leonardo’ya teklif götüren Moratti, Milan efsanesini sadece yarım sezon sonra ezeli rakibine kazandırmayı başardı. Milan taraftarları tarafından hain ilan edilen Leonardo çoğu İnter taraftarı tarafından da hoş karşılanmadı ancak bazı İnter taraftarları Leonardo’ya sahip çıkarak yanında olduklarını beyan etti. Pirlo ise Leonardo’nun İnter’le anlaşmasını yıllar sonra şöyle değerlendirecekti.”Milan böyle bir ihaneti haketmedi”.
Leonardo İnter kariyerine ise seri galibiyetlerle başladı. İlk 13 maçlık süreçte 11 galibiyet alan Leonardo’lu İnter sadece 2 mağlubiyet aldı. Şampiyonlar Ligi son 16 turunda Van Gaal’li Bayern Münih’i eleyen Leonardo tam kendini kanıtladı derken önce ligde şampiyonluk mücadelesi verdiği ezeli rakibi Milan’a 3-0 ardından Schalke’ye Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında 5-2 gibi ağır bir skorla yenilerek toplamda 7-3’le elenmesiyle beraber arka arkaya alınan önemli mağlubiyetlerle hem şampiyonluk yarışından hem şampiyonlar liginden koptu. Şampiyonluğun ezeli rakip Milan’a kaybedilmesiyle bütün tepkileri üzerine çeken Leonardo Palermo’yu 3-1 yenerek Coppa İtalia’yı kazansa da göze giremeyerek sezon sonu gönderildi.
Taktisel Anlayış
Leonardo İnter’de de tıpkı Milan’daki gibi bir dizilim tercih etse de Zanetti gibi efsane bir bekle bu dizilimi dilediğinde 4-3-1-2’e çevrilecek şekilde 4-4-2 Diamond yani football manager diliyle baklava yerleşimini benimsedi. Çift forvet ve 3’lü ortasahadan kolay kolay vazgeçemeyen Leonardo, Sneijder’in çoğunlukla sakat olduğu dönemde onun bölgesine Stankovic’i yerleştirdi. Hücum bölgesini kuvvetlendirmek istediğinde ise 4-3-3’ü tercih eden Leonardo sağ kanatta Pandev forvette Eto’o’ya şans verirken solda da çoğu kez geriye de sürekli yardımcı olan Milito’yu kullandı.
PSG Günleri
İnter’den ayrıldıktan sonra kariyerinde yeni bir sayfa açan Leonardo bu kez yeni bir misyon yüklenerek Katarlı milyarder Nasır el-Halifi’nin satın aldığı ünlü Fransız kulüp Paris Saint Germain’in sportif direktörlük pozisyonu için anlaşmaya vardı. Güçlü bir sermayeyle kulübü sürekli şampiyon duruma getirip Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna oynayacak bir takım kurmak için tüm gücünü Leonardo’nun önüne seren milyarder işadamı günler geçtikçe bu konu için ne kadar doğru bir tercih yaptığını anlayacaktı. Leonardo gelir gelmez İnter’den oyuncusu olan Motta’yı Fransız ekibe kazandırırken Pastore,Menez,Gameiro,Matuidi,Sirigu gibi bir çok potansiyel yıldız adayını da Pastore hariç kabul edilebilir bedellerle takıma getirdi. Fakat istenilen sonuçlar bir türlü gelemeyince Kombouare’yi yollayan PSG yönetimi Leonardo’nun da isteği doğrultusunda Milan’da birlikte çalıştırdığı Ancelotti’yi takımın başına getirdi. İlk sezon şampiyonluk kılpayı kaçsa da bir sonraki sezon özlenen şampiyonluğa kavuşan PSG’de transferlerin ardı arkası kesilmezken Leonardo, Thiago Silva ve İbrahimovic gibi bir çok dünya yıldızını kulübe kazandırmaya devam etti ve takım içinde büyük bir atmosfer oluşturdu. Ancak bu projenin sonu Leonardo’nun sinirlerine hakim olamayışıyla son bulacaktı. 5 Mayıs 2013’te oynanan ve 1-1 biten Valenciennes karşılaşması sonunda tünelde Silva’ya haksız kırmızı kart gösterdiğini düşündüğü hakeme omuz atan Leo 9 ay ceza alınca sezon sonunda Ancelotti’nin ayrılacağını açıklamasıyla beraber istifasını vererek Fransa’dan ayrılma kararı aldı. Bugün bile geri dönme ihtimali PSG taraftarlarını heyecanlandırsa da ismi başta Roma daha sonra Brezilya Milli Takımı’yla anılan Leonardo en son Galatasaray’la flört halinde.
Galatasaray’da neler yapabilir ?
Galatasaray’’ın mevcut kadrosu ve Leonardo’nun benimsediği oyun sistemi yanyaya geldiğinde 4-3-1-2 taktiği Galatasaray için yeni transferleri gerektirecek bir dizilim olacak. Ancak kiralandıkları takımlardan geri dönecek Dzemali,Alex Telles ve Bruma gibi oyuncular da düşünüldüğünde ise ortaya daha kaliteli ve alternatifli bir kadro ortaya çıkacağına şüphe yok. Özellikle Leonardo’nun kalabalık ortasahayı benimsediği ve Dzemali’nin EURO 2016’daki etkili oyunu düşünüldüğünde Leonardo onu kadroda tutmak isteyebilir. Ayrıca Melo’nun Galatasaray’a geri dönme konusu artık daha ciddi bir şekilde dile gelmeye başlarken Alex Song’da savaşçı orta saha açığını kapayacak diğer bir alternatif olabilir. Aynı şekilde bu dizilimde İnter’de birlikte çalıştığı ve 3’lü ortasahanın önünde defansif olarak da iyi kullandığı Sneijder’i de bırakmak istemesi imkan dahilinde olmayan Leo, Galatasaray’ın transfer gündeminde olan Rodallega’nın transfer edilmesi durumunda ise hücum bölgesinde elini oldukça rahatlatacaktır. Muslera’nın gitmesi halinde ise Fransa’da aktif bağlantıları olan Leonardo’nun takıma bonservis ödetmeden kadrosuna katabileceği iki önemli kaleci ise hemen göze çarpıyor. Marsilya’nın emektar yıldızı Mandanda ve Lloris’in varisi olarak gösterilen Nice’ın 21 yaşındaki yetenekli kalecisi Mouez Hassen. İkisinin de sözleşmesi bu sezon sona ererken Hassen için Fenerbahçe’nin de devrede olduğu unutulmamalı. Eğer bu transferler gerçekleşmezse günü kurtarmak yerine 2.5-5 milyon euro bandında bir bonservis bedeline sahip geleceğin yıldız kaleci adayları kadroya katılabilir. Bu isimlerin başında Muslera’nın varisi Penarol’un kalecisi Gastón Guruceaga,Jagiellonia’lı Dragowski Verona’nın kalecisi Gollini River’li Augusto Batalla gibi genç yetenekler verilebilir. Mevcut kadro ve transfer dedikoduları, Leonardo’nun oynatmayı sevdiği 4-3-1-2 ve 4-4-2 Diamond dizilimleri hep birlikte düşünüldüğünde ise senaryolar şu şekilde olabilir.
Transfer ihtimalleri, görüldüğü gibi her dizilimde oyuncu tercihlerini ve kadro derinliğini değiştirse de mevcut kadronun üzerine transfer yapılmasa dahi bek oyuncuları sayısında bir şişme olduğu ortada bu da Telles’in gideceği dedikodularını doğrular bir durum. Telles’in satışından gelebilecek para ise büyük bir ihtimal forvet transferi için kullanılacaktır. Rodallega Galatasaray’ın kadrosuna dahil edilemezse kim gelir bilinmez Galatasaray’ın bir forvet transferi hücum zenginliğini önemli ölçüde arttıracak. Leonardo’nun gelmesi halinde Dzemaili ve Jose Rodrigues’in ayrılık durumlarına göre orta sahaya takviye yaptırması ise kaçınılmaz olacak gibi görünüyor.
Futbolculuk kariyerinde bir çok başarı elde eden Leonardo’nun aynı başarıyı teknik direktörlük kariyerine yansıtamaması ise şuan için Galatasaraylıların en büyük endişesi. Ünlü İtalyan devleri Milan ve İnter’le ciddi başarılar elde edememesinin tüm suçu Leonardo’ya mı ait orası tartışmalı bir konu olarak kalmaya devam ederken Brezilyalı teknik adamın sportif direktör olarak diğer bir dev Paris Saint Germain’in baştan aşağı büyük bir dönüşüm yaşayarak bugün başarıdan başarıya koşmasında büyük pay sahibi olduğunun unutulmaması gerek. 6 dil bilen Leonardo’nun güçlü duruşu,dinamizmi,iyi insan ilişkileri ve Milan’daki scouting geçmişi düşünüldüğünde Galatasaray’a yıldız ve yıldız adaylarını takım bütçesinin elverdiği ölçüde getirebileceği de şüphe götürmez bir gerçek. Kendisini bir proje adamı olarak nitelendiren Leonardo tam da yeni bir yapılanma ihtiyacı içinde bulunan Galatasaray’a ilaç olabilir. Ama bunun yolu Leonardo’nun pozisyonun tam olarak doğru belirlenmesinde yatıyor. Teknik direktör olarak kendisini tam olarak kanıtlayamayan Brezilyalı spor adamı efsane olduğu Milan’da bile ikinci bir şansı alamazken Türkiye gibi sabırsız bir ülkede ne kadar uzun bir proje yürütebilir. Diğer bir ihtimal Leonardo’nun sportif direktör olarak Galatasaray’a katılması ki bu ihtimal her yönden kulağa daha mantıklı geliyor. Yönetici koçu olarak PSG’de çok önemli işlere imza atan Leonardo hem uluslararası kontaklarıyla hem de klas duruşuyla kulübün dünya futbolundaki yüzü olmak için biçilmiş kaftan. Galatasaray’ın mevcut kadrosunu nokta transferlerle en verimli şekilde kullanabilecek teknik adamı getirip,yönetim ve scouting dahil tüm ekiple iyi ilişkilerin kurulmasında köprü görevi görerek kulübün sağlam ayaklara oturan geleceğinin inşaasında önemli bir rol oynayabilecek olan Leonardo bakalım önümüzdeki günlerde Galatasaray’ın teklifine olumlu dönüş yapacak mı ?