Yeni sezona bir çok yeni transfer ve yeni bir teknik ekiple giren Sarı-Kırmızlılar’da kadroya sonradan katılan yıldız isimlerin de eklenmesi ile yeni oyun kurgu denemelerini ilk haftalarda görüyoruz. Kamp döneminde Okan Buruk’un kafasındaki ana 11 yetişmeyince mecburen sezon başında bu tarz denemelere girmek zorunda kaldı. Aslında geçmişteki teknik adamlık kariyerine de baktığımızda ilk haftalardaki puan kaybı ve sonraki çıkış, bu denemeler ve bulunan çözüm ile bire bir alakalı. Şimdi Okan Buruk yönetimindeki Galatasaray’ın bu deneme ve oyun arayışını gelin beraber inceleyelim.
Bu yazıyı global iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılım ile birlikte analiz edeceğiz.
Geriden oyun kurma
Hazırlık kampında dahil ekseriyetle 4-2-3-1 dizilişini tercih eden genç teknik adam geriden oyun kurarken çoğunlukla çift pivot ve bekleri ikinci hatta dahil ederek yukarıdaki gibi 2-4 şekline büründü. Merkeze yaklaşan Kerem ve Yunus ise hatlar arasında kendilerine boşluk yaratarak kendilerine hat kıracak pas opsiyonu yaratmaya çalıştılar.
Ümraniyespor karşılaşmasında ise takımın üretkenlik sorununu çözmek adına Okan Buruk 4-3-3 dizilişine geçti ve ileride çizgiyi kanat oyuncularına emanet etti. Bu tabi ki doğal olarak geriden oyun kurma kurgusunu da değiştirdi. Bu maçta genellikle çift pivot yerine tek pivot kullanıldı ve 2-1-4-3 şeklinde geriden oyun kurulmaya çalışıldı. Bu deneme hem üretkenlikte hem de geriden oyun kurmada problem yaşatınca ikinci devre tekrar eski formasyona dönüldü. Ancak birazdan değineceğimiz bazı ufak nüanslar gelecek adına ip ucu vermiş oldu.
Trabzonspor karşılaşmasında ise Okan hoca bambaşka bir geriden oyun kurma şablonu ile takımını sahaya sürdü. Ümraniyespor karşılaşmasında hem Boey hem Van Aanholt merkezde konumlanmıştı. Bu karşılaşmada çizgi yine Boey’e emanet edilirken Van Aanholt bu kez daha da geride konumlandı. Geri hat geriden oyun kurulumunda üçlenirken önlerinde zaman zaman Toreira tek, zaman zaman ise Oliviera ile birlikte ikinci hattı oluşturdu. Bu şekilde 3-2-2-3 veya 3-1-2-4 şeklinde geriden daha güvenli oyun kuruldu. Rakibe karşı sayısal üstünlük sağlandı ve rakip çok adamla çıktığında riske girilmeyip uzun topla rakip sahaya geçilmeye çalışıldı.
Galatasaray’ın geriden oyun kurarken geçen seneki yaşadığı sıkıntılara karşın Okan Buruk ilk dört haftada bir çok formül denedi. Ancak bu konuda en kritik kararın çift oyuncunun merkezde konumlanması olduğunu düşünüyorum. Geçen sene, çevre kontrolü, topla dönüş ve hızlı karar verme yetenekleri sınırlı oyuncularla tek pivotlu oyun kurulumunda bir çok problem yaşanmıştı. Bu bölgeye gelen transferler ile yetenek baremi yukarıya taşınırken Toreira, Oliviera ve Midtsjö bu rollerde oynarken sürekli iç koridorlara kadar geniş alanlarda kendilerine alan ve pas opsiyonu oluşturarak geriden oyun kurmaya katkı verdi. İleri hattan derine gelen Yunus, Kerem ve Mertens gibi isimler ise bu kurgunu devamındaki topu üçüncü bölgeye taşıma aksiyonunu sağladı. Yukarıda görülen aksiyonlarda ikili pivotun oyun kurulumuna katkısını net şekilde görebiliyoruz.
İlk karşılaşmaya bakılınca geriden oyun kurma adına son maçlara kıyasla gelişimin olduğunu açıkça söyleyebiliriz. Yukarıda görülen iki pozisyonda da boş alanlara pas opsiyonu oluşturulamadığını ve sürekli geriye ve hatalı pasa mecbur bırakıldığını görüyoruz. Bu ilerleyen haftalarda daha organize bir hal almayı başardı. Takımın geriden oyun kurma gücünün muazzam olduğu iddiasında değilim. Ancak belli çözüm arayışları olduğunu ve kısmen buna çözüm bulunduğunu görebiliyoruz. Oyun kurma atak (Build up atack) sayısında Okan Buruk’un öğrencileri 9 atak ile süper ligde ikinci sırada bulunuyor.
Ön alan baskı anlayışı
Ön alan baskısında ise rakibini önde Seferovic ile çift stopere tek kişi ile karşılayan Cimbom oyunu kenara yönlendirip top odaklı bir baskı yapmayı tercih ediyor. Genelde 4-2-3-1 formasyonunu bozmayıp bu şekilde stoperlerin birini çizgiye döndürüp diğeri ile bağlantısı koparılıyor. Sonrasında bu aktif alanda bire bir eşleşmeler ani kaymalar ile yapılıp rakibe pas opsiyonu bırakılmamaya çalışılıyor. Şuan Sarı – Kırmızılılar ilk dört hafta itibari ile 8,2 PPDA değeri ile ligin zirvesinde bulunuyor. Ancak bu istatistik yanıltıcı olabilir. Bunun nedeni Antalyaspor, Ümraniyespor ve Giresunspor gibi geriden oyun kurulumunda fazla pas yapmayı tercih etmeyen takımlarla karşılaşılması denebilir. Trabzonspor da eksiklikleri nedeniyle çoğunlukla uzun pas tercih edince bu tablo karşımıza çıktı.
Bu baskı tercihi de kamp dönemi sonrası değişen takım nedeniyle sahada düzgün uygulanamadı. Görselde görüldüğü gibi yapılan kaymalarda yapılan gecikmeler ve adam paylaşımındaki anlaşmazlıklar göze çarpıyor. Okan Buruk da kenardan oyunculara talimat vererek yönlendirmeye çalışıyor ancak bu ilk haftalar itibari ile çok faydalı bir çıktı vermemiş gibi görünüyor. Galatasaray’ın bu pres gücünün akıbetini ilerleyen haftalarda farklı sınavlarda daha net şekilde göreceğiz gibi görünüyor. Ancak şuana kadar yapılan mücadelelerde 49 pas arası ile ligin 4. sırasında 54 sahipsiz top kazanımı ile ligin 5. sırasında bulunan Galatasaray savunma ve rakip karşılamada anlamında doğru işler yaptığı net şekilde görülüyor.
Buna ek olarak Ön alan baskısının olmazsa olmazı olan alan daraltma konusunda Okan Buruk ilk maçtaki denemsinde çok kötü bir tepki aldı. Bu nedenle de ikinci devre baskı tercihini daha çok orta bloğa çekmek durumunda kaldı. Geçen sene yazmış olduğum yazıda incelediğim gibi Sarı – Kırmızılıların en zayıf noktalarından birisi geçiş savunması idi. Antalyaspor maçında da savunma hattını öne çıkarıp oyunu rakip yarı sahaya yıkmak isteyen Okan Buruk yukarıda görüldüğü gibi rakibin etkili geçiş hücumları sonrasında kalesinde büyük tehlikeler atlattı. İkinci devre bundan vazgeçti ve hatta diğer maçlarda da savunma hattını olabildiğince öne çıkarmamaya çalıştılar. Bu durum aslında “Transfer haberleri dolaşan genelde pas kalitesi yüksek stoperler yerine açık alan savunması iyi olan Luyindama tarzı bir stoper profili daha uygun olur mu?” sorusunu akla getiriyor. Hatta “İlk haftalarda bu konuda savunmaya en çok yardımı olan Boey’in Dubois’ya tercih edilip edilmeli mi?” tartışmasını da gündeme getiriyor.
Set hücumu
Set hücumunda ise ilk iki karşılaşmada çoğunlukla bekler çizgiye basarken Kerem ve Yunus merkeze yaklaştı. Bu durum özellikle sol tarafın verimliği çok düşürdü. Kerem kalabalık içinde çok etki yaratamazken bir başka problem ise Van Aanholt’un bindirmelerindeki kalitesi ile atak sonlandırmasındaki kalitesizliği farkı oldu.
Bek profili set oyunundaki genişleme tercihlerinde en önemli karar verici etmenlerden birisi. Yukarıda görüldüğü gibi dar ve sıkı duran rakibe karşı atak yönünü değiştirmek amacıyla atılan çapraz paslarda Hollandalı bekin top kontrolünde sürekli hata yaptığını görüyoruz. Bunun dışında orta kalitesinde ve tercihlerinde de sürekli sorun yaşandı. Özellikle topla birlikte mesafe kat ederken düşündüklerini uygulamakta sorun yaşayan Van Aanholt çok basit pas hataları ile takımın atak sonlandıramamasına neden oldu.
Bu verimsizliğe karşı Ümraniye spor maçının ilk devresi geniş 4-3-3 denendi. hem hücumda hem de geriden oyun kurulumunda istenilen verim alınamayınca ikinci devre Mertens ile 4-2-3-1’e geri dönüldü. Ancak yazının başında da değindiğimiz ufak nüanslar bu maçta yakalandı. Merkeze gelen bekler burada savunma becerileri ile dönen toplarda ve kontra preslerde takıma ekstra güç sağlamış oldu. Görselde görüldüğü gibi merkezdeki reaksiyonlar pozitif yönde etkilenirken iki oyuncunu da şut tehdidi de hücumun çeşitliliğini ve tehditkarlığını arttırdı. Aanholt’un ilk iki maçtaki sorunlu hücum aksiyonları da bu şekilde daha yararlı kullanıldı.
Bu ışık Okan Buruk’u Trabzon deplasmanında daha farklı bir yapıya götürdü. Geriden oyun kurmayı ve merkezdeki yoğunluğu arttırma adına Aanholt geri hatta ve hücumda merkezde konumlanarak Ümraniyespor maçında gösterdiği etkiden faydalanılmak istendi. Aanholt ilginç şekilde pas kalitesi topla koşu halindeki ile statikken arasında uçurum var. Milli takımda dahil zaman zaman duran topları kullanan isim olurken eski zamanlarda dahi bindirme zamanları yaptığı ortalarında noksanlık hakim. Ancak bu formülle Okan Buruk ondan maksimum verim almaya yakın olduğu görünüyor. En azından ilk denemede başarılı performans çıkaran Hollandalı hem savunmada iyi iş çıkarırken hat kıran paslar ile takımın atak gelişimine de destek verdi.
Yunus – Boey kanadı ise sol tarafa göre çok daha sağlıklı ve aktif çalıştı. Şuana kadar bu ikili arasında 31 pas yaparak en çok pas yapan ikiler arasında 8. sıradalar. Buna ek olarak bu sayının üstündeki tüm ikililer savunma hattında olduğu için aralarındaki uyum açısından çok önemli bir veri. Yukarıda görüldüğü gibi çoğunlukla iç koridora devrilen Yunus bu alanda da faydalı olurken sürekli Boey ile dengeli şekilde pozisyon alarak hücuma katkı veriyorlar. Görselde görüldüğü gibi zaman zaman Yunus çizgiye geldiğinde ise Boey hemen içe kat ederek onun boşalttığı alanı dolduruyor. Bu senkronize pozisyon almalar ve bindirmeler rakibin savunmasını da yıpratarak ilk pozisyonda görüldüğü gibi boş alanlar yaratmada yardımcı oluyor.
Aşağıda görüldüğü gibi Yunus ve Kerem’in ısı haritalarına bakıldığında ilk maçlarda daha içeride konumlanırken son maçta daha çok çizgilere yaklaştıklarını görüyoruz. Bu denemeler yavaş yavaş Okan Buruk’un kafasındaki oyunu en etkili şekilde takıma empoze etmesini sağlayacak. Ancak ilerleyen süreç şu ana kadar yaşanan üretkenlik probleminin nasıl çözüm bulacağını bize gösterecek.
Üçüncü bölge atak sonlandırma sorunu
Üçüncü bölgede yapılan aksiyonlardaki başarısızlık geçen sezonda Galatasaray’ın çözüm bulamadığı sorunların başında geliyordu. Bu durumu oyuncu kalitesi ile açıklanacak kadar basit bir durum gibi gözükmüyor. Sergen Yalçın takımını şampiyon yaptığı sezonda bir röportajında “Larin’in arka direkte attığı goller.. Bunlar şans golü değil. Bunu sürekli sahada çalışıyoruz.” demişti. O sezon Beşiktaş üçüncü bölgedeki etkinliğiyle şampiyonluğa ulaşmayı başarmıştı. Sarı – Kırmızılıların bu konuda tekrar ve çalışma konusunda sorun yaşadığını yukarıdaki tablodan da görebiliriz. Üçüncü bölgedeki aksiyon başarı oranında tüm şampiyonluk adayı takımların gerisinde bir performans sergilendi.
Bu tablodaki ana nedenlerden birisi bahsettiğimiz gibi yeterli tekrarın ve çalışmanın henüz yapılmamış olması. Yukarıda görülen pozisyonlarda topu bir şekilde 3. bölgeye getiren Galatasaray çok basit tercih hataları ile önemli ataklardan eli boş dönmek zorunda kaldı. Yapılan transferler ile öndeki tecrübeli ve kaliteli oyuncu sayısı artsa da takım uyumu henüz oturmadığından basit tercihler oyun içindeki kaos içinde görülemiyor.
Tercih dışında yapılan küçük pas hataları da atakların olgunlaşmasına engel oluyor. Pas şiddetinin ayarlanamaması yada isabet sağlanamaması da bahsettiğimiz beraber çalışma ve tekrar problemine işaret eden başka bir durum. Çok basit ayaktan fazla açma, top kontrolü, pas mesafesi ayarlaması gibi basit hatalar net pozisyon oluşumuna engel oluyor. Sarı – Kırmızılılar bir şekilde topu üçüncü bölgeye kadar getiriyor ancak devamında pas opsiyonu ve alan paylaşımı yapılsa da ya tercihte yada uygulamadaki acemilikler üretkenliği aşağı çekiyor. Ancak aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi takımın üçüncü bölgedeki hatalı aksiyon sayılarındaki ve oranlarındaki değişim bu konuda iyileşme olduğunu gösteriyor.
Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.