Futbolun Çekiciliği Kazandırdığı Statü mü?

tff

Bir TFF seçimleri daha geride kaldı. Sporsever kişiler olarak olan biteni yakından takip ettik ve sürekli aynı kişilerin bir arada olduğu rekabet ortamında güç ilişkilerini ve dengeleri gördük.

Peki futbolla alakası olmayan bu kadar insanın futbolun içinde ısrarla kalmasının nedeni neydi?

Futbolun popülerliği, bunun neticesinde de gündemdeki yerini koruması, makam sahibi birçok siyasi figürün ve iş adamının ilgi alanını oluşturuyor. Bu derece mevki-makam sahibi kişilerin büyük bir arzuyla futbolun içinde yer alması ilk bakışta tuhaf karşılanabilir çünkü bu kişiler zaten belli bir konuma ulaşmış kişiler, futboldan ne gibi beklentileri olabilir ki?

Fakat bu tercihi biraz detaylı incelediğimizde futbolun neden bu insanlar için tatlı geldiğini görebiliriz. Öncelikle kulüp başkanları ve yöneticiler futbolla kendilerini muazzam bir şekilde görünür kılıyorlar.

Kulüp başkanları ve yöneticiler siyasetçilerle birlikte ülkenin en göz önünde olan medyatik kişiler. Bu insanlarn küçük bir demeciyle ülke gündemi kolayca değişebiliyor hatta kaos oluşabiliyor. Düğüm bu noktada çözülüyor. Bu başkanlar ve yöneticiler hayatları boyunca edinmiş olduğu statüden çok daha fazlasını futbol sayesinde elde ediyor.

Kulüp yetkililerinin kendi iş hayatlarına bakıldığında kendi alanlarında genellikle ulaşılabilecek en uç noktaya varmış insanlar. Fakat bu başarının ver(e)mediği statü ve ego tatmini için futbola yöneliyorlar ve daha da ilginci futboldan kopamadıkları için hep aynı kişiler yıllardır gözümüzün önünde. Yani bu kişilerin arzu ettiği göz önünde olma, kitleleri yönlendirme etkisi gibi istekleri futbol sayesinde gideriliyor. Şu an ülkemizin en güçlü isimlerinden biri olarak görülen Aziz Yıldırım başarılı bir iş hayatı olsa dahi eğer Fenerbahçe başkanı olmasaydı şimdi ki kadar güçlü olabilecek miydi, ya da milyon değil milyar dolarlık değerde büyük işler yürütse de Ünal Aysal Galatasaray’ın başkanı olmasaydı yanımızdan geçtiğinde hangimiz tanıyıp, dönüp bakacaktık?

Bu insanların futbol içinde görev almasıyla gözümüzde artan değerleri; kendi açılarından bakıldığında da ego tatmini olarak kabul edilebilir. Çünkü artık bu insanlar hayatları boyunca yapmış olduklarıyla değil kulübün kazandırdığı kimlikle hatırlanacaklar. Bu insanlar futbol sayesinde öyle bir statü elde ediyorlar ki ülkenin hangi köşesine gitseler el pençe divan bir şekilde karşılanıp bütün ilgiyi kendilerine çekiyorlar.

unal-aysal-aziz-yildirim

Görünür Olduğu Kadar Ulaşılabilir

Futbolu yöneten insanlar ülkenin en medyatik kişileri dedik. Bu kişiler aynı zamanda kendileri gibi medyatik olan siyasilerle kıyaslandığında çok daha kolay ulaşılabilirler. Başkanlar büyük güvenlik konvoylarıyla hareket etmedikleri gibi halkın arasında da sık sık görülebiliyorlar. Galatasaray’ın şampiyonluk zamanında eski başkanın stadyumun tuvaletinde taraftarla transfer konuşması tebessümle izlenmişti. Ayrıca, bir şikayetiniz olup belediye başkanıyla görüşmek istediğinizde muhtemelen belediye binasının ötesine geçemeyeceksiniz ve herhangi bir etkileşim kuramayacaksınız fakat futbolun içerisinde bir şikayeti, bir serzenişi stadyumda kulüp başkanının birkaç sıra üstünden rahatlıkla yapıp ilgili yerlere duyurabilirsiniz.

Popülerliği Avantaja Çevirmek

Kulüp yöneticisi olan bazı kişilerin kendi özel hayatlarında bir takım gayriresmi işlere karıştığı, “playboy” olarak bilindiği ya da daha farklı konularla illegal olaylarda yer aldığı  biliniyor. Bu kişiler için de futbol güzel bir aklanma aracı olabilir. Bu kişiler camiaları tarafından karşılıksız sevilen takımlarda görev alır, şov transferle günü kurtarırlar ve kötü imajları yerini “büyük başkan” a bırakır.

Ön planda olmaya bu kadar alışan insanların görevlerini yerine getirirken egoları da en az kurum menfaatleri kadar hesaba katılır. Bu yüzden yıllar geçse de bu kişiler bu alandan kopamazlar ve hep aynı kişileri görürüz. Bu kişiler kulüplerindeki kariyerlerinde yıpransa da bu sefer de şanslarını federasyonda denemeye kalkıyorlar.