Oyuncu verilerinin geleceği
Christofer Clemens, Alman Futbol Birliği-DFB’nin scouting şefi ve milli takımın maç analisti . 2017’deki Konfederasyon Kupası’nda, yedek kulübesinde yaşadığı veri tecrübesini bizimle paylaştı.
Yedek kulübesinde, takım ve oyuncu istatistiklerine gerçek zamanlı olarak ulaşabilmenin faydası olduğunu düşünüyor musunuz?
Gerçek zamanlı verilerin yedek kulübesinde kullanılabilmesi, esaslı bir fayda. Veriler, teknik scout ekibi ve analiz departmanı ile antrenör arasındaki ilişkiye başka bir bileşen ekliyor. Analistler, genellikle, verileri toplayıp yorumlamak ve devamında uygulamaktan sorumluyken antrenör ekibi, bu bilgileri alıp takımı doğrudan etkileyecek kararları veren konumda. Bugüne kadar, oyuna etki eden süreçler tamamiyle subjektif gözlemlerle destekleniyordu – tüm avantajları ve dezavantajlarıyla. Şimdi ise güvenilir veriler, bu “karar alma süreçlerini” çok daha objektif biçimde doğrulamamıza imkan sağlıyor. Ortak teknik-taktik veri, fiziki veriler ile tamamlanıyor ve daha önemlisi bu veriler, birçok farklı açıdan alınmış kamera görüntüleri ile ilişkilendirilerek antrenör ekibine daha iyi bir değerlendirme yapma ve buradan çıkan net kararları oyunculara daha kolay açıklayabilme imkanı veriyor. Analistler ve teknik ekip arasındaki iletişim kanalının gelişmesi, maç esnasında daha iyi kararlar alınması demek; dolayısıyla bu geliştirilmiş iletişim kanalları oyunun dinamiklerini olumlu yönde etkiliyor. Ve fakat antrenör ekibi için yeni bir zorluk da doğuruyor.
Üzerinde durulması gereken diğer bir faktör, oyunculara fiziksel yüklemesinin nasıl yapılacağı. İlk 3-4 maç, çok da kritik değildir ama zaman içinde oluşturulabilecek “gerçekçi oyuncu profilleri”, oyuncuya yapılacak yükleme için dayanak olarak kullanılabilir. Bu gerçekçi profiller, sakatlıkların engellenmesi için iyi birer araç olabilir. Özellikle günümüzde uluslar arası seviyedeki futbolculara yönelik gitgide artan talep düşünüldüğünde.
Uzmanlığınıza dayanarak, futbolda; özellikle maçlar esnasındaki verilere dair öngörünüz nedir?
Yukarıda bahsettiklerime ek olarak, veri analizinin geleceğinin gerçek zamanlı pozisyonel veri ve “maçlar esnasında öğrenen modellenmiş makine”ye dayanacağını düşünüyorum. Özellikle topun konumunu hesaba katan pozisyonel veri, bize rakiple ve topla ilgili gerekli tüm örüntüleri, oyunun kuralları içinde sağlayacaktır. Belirgin örüntüleri kullanarak, neredeyse otomatik olarak, davranışları ve muhtemel çözümleri hesaplamak mümkün. Veri kümesi, içerdiği her insan için aynı olacak, ama bu veri kümelerini kullanmak ve kendine düşen sonuçları çıkarsamak takımlara düşecek. Bu verileri takımın taktiğine ve oyun planına göre doğru uygulayan antrenör ekipleri, veri kullanımındaki rekabette öne geçecek. Önceden tanımlanmış parametrelere dayanarak kurulmuş hızlı nöral ağlar ve seri örüntü tanıma, taktik talimatların anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Böylece talimatlar ve taktikler oyuncuların kolayca anlayabileceği biçimde formüle edilmiş olur. Ama en önemlisi, bu örüntüler, “sahada ne oldu?” ile “şu olsaydı ne olurdu?” arasındaki boşluğun kapanmasına imkan verebilir. Böylece uygulamanın altında yatan ve verilerin anlamlandırılmasını sağlayan teknoloji de verinin kendisi kadar önemli olacaktır. Ancak güzel olan, sahada sürekli değişen koşullara göre en doğru çözümü bulmanın halen oyunculara düşüyor olması. Tüm bunlar sahadaki oyuncuların işini kolaylaştırmak için.
Futbol, oyunlarını geliştirmek için verileri kullanan diğer spor dallarından neler öğrenebilir?
Futbol, teknolojik gelişmelerden ve özellikle diğer spor dallarında kullanılan teknolojiden kendini uzak tutamaz. Kaldı ki VAR (Video Asistan Hakem) sisteminin kullanımı ya da yedek kulübesinde veri aktarımına dair bu pilot proje, futbolun kendisini teknolojik ilerlemeden soyutlamadığını gösteriyor. Hokey ve Amerikan futbolu gibi diğer sporlar, önümüzde bir basamak olabilir. Onlar halihazırda bu alanda tecrübe edinmişler; futbolun şu an ve gelecekte edinmesi gereken tecrübeleri. Kaldı ki bence bu tecrübeler, insanların çekincelerini de gereksiz hale getirecek. Genel konuşacak olursak, sporda teknoloji ve veri kullanımının hedefi oyunu daha tahmin edilebilir hale getirmek ya da soğutmak olmamalı. Bu, her spor dalını etkiler; özellikle de daha az talep görenleri. Mevzu, tıpkı oyuncuların artık teknik olarak daha iyi antre edilmesi gibi giderek karmaşıklaşan fiziksel ve bilişsel koşullar ışığında, önemli olayları daha adil şekilde değerlendirebilmektir. Ve hepsinden öte bu tecrübeler, gerek teknik-taktik gelişim gerekse yükleme antrenmanlarının kontrolü açısından oyuncu performanslarının gelişimini sağlayacak. Doğru veri, doğru teknoloji ile birlikte kullanıldığında ve doğru yorumlandığında büyük bir etki yaratabilir. Nihayetinde oyunun kalitesinin artmasına da yardım edebilir.
Her sporun şiarı, en iyi takımın kazanmasıdır; ancak bu asil olsa da her zaman ulaşılabilecek bir hedef değil. Güvenilir verinin kullanımı bize başka bir fırsat sunar: kazanmaya daha da yaklaşmak. Dahası bu veriler, bize bir oyuncunun etkisini veya bir takımın yetisini değerlendirmek için daha objektif standartlar ve daha açık gerekçeler sağlar. Tabii ki veriler doğru kullanıldığında.
FIFA.com’dan çevirisi yapılmıştır. Metnin orijinali için tıklayın.