2015 FIFA U20 Dünya Kupası bu sene Yeni Zelanda topraklarında 7 şehir ve 7 ayrı stada oynandı. Açılış haftasındaki maçları 71.000 kişinin, genel izlenme oranının 7,644 olduğu ve toplamda 397,489 biletli seyircinin izlediği turnuva birbirinden güzel goller, maçlar ve ümitler doğurdu. En düşük biletli seyirci sayısı Nijerya – Kuzey Kore maçında yakalanan 1,114 olurken, en yüksek sayı ise 25,317 ile Brezilya – Sırbistan arasındaki final maçında yakalandı.
2013 yazında ülkemizde aynı heyecan vardı. Her kesimden insanı veya her futbol seyircisinin ilgisini üzerine çekmeyi başaramamış olsa da, FIFA U20 Dünya Kupası Finalleri Türkiye’de oynanmıştı. Maç başına izlenme oranı 5,832 biletli taraftar olurken turnuvayı toplam 303,521 biletli seyirci takip etmişti. Açılış haftasındaki maçlarda maç başına 4,828 biletli taraftar ortalaması yakalanırken, bu ortalama 1977’de başlayan turnuva tarihinin en düşük ortalaması oluyordu. Federasyon ve yönetimler yine seyirciyi stadlara getirmeyi başaramamıştı.
Yeni Zelanda’da gerçekleşen turnuvada akılda kalan en önemli noktalardan biri bu mevsimde mevcut iklimde ortaya çıkan buzla dönük yağmur idi. Özellikle 2020 FIFA Dünya Kupası’nın Katar’da gerçekleşeceği açıklandığından bu yana iklime dair oluşan endişelerden farksız olarak bir çok maçın zevkini ve kalitesini etkileyen yağışlar bu turnuvanın en dikkat çekici yanı oldu. Tüm bu yağışların yanında stadyum etrafında oluşan rüzgar tünelleri seyir zevkini biraz daha düşürürken, havanın düzenli olarak kapalı, rüzgarlı ve yağışlı olması taraftarların maç öncesi aktivitelerini de etkiledi. Organizasyonun futbol sezonları sonunda yapılması, genç futbolcularının katılımı açısından önem taşısa da asıl amacı kendini göstermesi gereken futbolcular ve onları izlerken keyif alması gereken seyirciler olan bir turnuvanın zamanlaması daha dikkatli seçilebilirdi. Daha önce 1993 Mart, 1995 ve 1999 Nisan, 2003 Aralık ve 2009 Eylül-Ekim aylarında gerçekleşmiş olan turnuvada seyirci sayısının az kalmasının en büyük nedeni, 2015 Haziran ve Temmuz aylarında Super Rugby yarı final ve final maçlarının Yeni Zelanda ve Avusturalya’da oynanması ve dolayısıyla yerel halkın bu önemli maçlara seyahat edip o maçları izlemeyi tercih etmesi oldu. Yeni Zelanda’ya en uygun tarihlerin Kasım veya Nisan aylarında önemli turnuvalar arasında yapılması önerilse de muhtemelen futbolcu katılımının az olabileceği endişesi ile turnuva Haziran ayında gerçekleşti. Ancak Afrika Uluslar Kupası için sezon ortasında kulüplerinden koparılan futbolcular düşünüldüğünde genç futbolcular için bu riskin alınması daha mantıklı olabilirdi.
Kara Kıta çocuklarının futbol için en verimli fiziksel kapasiteyi bulundurduğu söylenir. Fizik gücü, kas yapısı, atletizmi ile futbola en uygun genleri barındırmalarına rağmen soyları boyunca sıkıntı yaşayan Afrikalı futbolcuların teknik ve taktik istekten uzak, futbolu eğlenmek, keyif almak için oynamaları ve izlemeleri dolayısıyla bugüne kadar uluslararası başarıya hasret olsa da her zaman herhangi bir turnuvaların en renkli takımları, taraftar ve tarafları olmayı başarmışlardır.
FIFA U20 Dünya Kupası Son 16 Turu’nda Senegal, Mali, Nijerya ve Gana ile en fazla takım bulunduran kıta olan Afrika, turnuvanın yine en renkli hikayelerini oluşturdu. Gana’nın Arjantin, Avusturya ve Panama’nın bulunduğu gruptan lider çıkarken namağlup olması ve özellikle Arjantin’e karşı alınan 3 gollü galibiyet dikkat çekerken, Nijerya ise Brezilya, Kuzey Kore ve Macaristan’ın bulunduğu grubunu ikinci tamamlıyor ve Son 16 Turu’na adını yazdırıyor, fakat yolculukları bu turda sona eriyordu.
Ancak kıtanın sürprizleri henüz ortaya çıkmaktaydı.
Sırbistan, Uruguay ve Meksika’nın bulunduğu ölüm grubunu üçüncü sırada bitiren Mali ve Portekiz, Kolombiya ve Katar’ın bulunduğu grubu üçüncü sırada bitiren Senegal birlikte en iyi üçüncüler sıralamasında ikinci ve üçüncü oldu ve Son 16 Turu’na katılmaya hak kazandı. Batı Afrika’nın iki komşu ülkesi Son 16 Turu’nda rakiplerini eledikten sonra Mali Almanya ile Senegal ise Özbekistan ile eşleşti. Özellikle erken yenen bir duran top golü ile Alman teknik heyetini duran toptan gol bulabilecekleri konusunda haklı çıkaran Mali takımı maçın devamındaki azmi, golü ve penaltılardaki başarısı ile yarı finale çıkmayı başardı. Senegal, Özbekistan’ı tek gol ile geçerken Brezilya eşleşmesinde benzer bir oyunun yeterli olacağı düşünülmüş olacak ki, karşılaşmaya iştahlı başlayan Brezilya’ya karşı kalesinde 4 gol gördü ve 5. gol gelirken yapabilecekleri hiçbir şey kalmamıştı. Sırbistan ile eşleşen Mali ise erken yediği gol sonrası maçı uzatmaya götürmeyi başarmış olsa da penaltılara ulaşamadan turnuvaya veda etti.
Mali, Senegal’e göre daha şanssız elense de turnuvaya takım oyununa ders niteliğindeki gollerle damga vurmayı başardı. Turnuvada gol atan futbolcular arasındaki en iyiler değerlendirmesine Adama Traore, Diadie Samassekou, Yousouff Kone ve Souleymane Coulibaly olmak üzere 4 futbolcu ile giren Mali’de Lille forması giyen Adama Traore aynı zaman turnuvanın en iyi futbolcusu seçilmeyi başardı.
Afrika kıtası, iki takımı ile FIFA U20 Dünya Kupası’nda yarı final görmesine rağmen bugüne kadar bu gibi genç turnuvaları daha önemsiz, sadece A Milli Takım havuzuna futbolcu kazandırabilmek için fırsat olarak gördü ve görüyor. Futbol seyircisi de yıllar boyu alt yaş kategorilerinde şampiyonluk yaşayan takımların dağılışını izledi ancak özellikle futbol altyapısı ve mentalitesi diğer kıta ülkelerine göre daha zayıf kalan Kara Kıtalılar için uygun jenerasyonu bulmak ve düzen sağlamak oldukça değerli. Genç takımların içinden futbolcu çıksa da, birlikte oynayan bu gençler geleceğin başarılı milli takımlarını oluşturabiliyorlar. Ne de olsa her sporseverin hayalinde Dünya Kupası kazanan bir Afrika ülkesi ümidi yatıyor.
Karşı komşu Güney Amerika final gören ülke çıkartmış olsa da Brezilya’nın finalde kaybetmesi, Sudamericano şampiyonu Arjantin’in grubunu üçüncü tamamlayıp, en iyi üçüncüler sıralamasında bile geride kalıp Son 16 Turu’na katılamaması, Sudamericano’da üçüncü olan Uruguay’ın belki de şanssız şekilde Son 16 Turu’nda Brezilya ile eşleşmesi ve elenmesi turnuvanın başlıca hayal kırıklıkları olarak göze batıyor.
Brezilya U20 takımı da tıpkı ağabeyleri gibi sistem oturtmaya çalışarak yılların alışılagelen Brezilya hücumculuğundan uzak futbolu önce Sudamericano’da engel oldu. Oynatılan futbol ve turnuva dördüncülüğü teknik direktör Alexandre Gallo’nun koltuğunu kaybetmesine neden olurken, yerine gelen Rogeria Micale takımı sırtından biri tutarcasına oynamasını değiştiremedi. Ancak bu durumda Gallo’nun kadro tercihi de Micale’nin bahtını etkilemiş gözüküyor. Sudamericano sonrası FIFA U20 Dünya Kupası için Gabriel Barbosa, Lucas Evangelista ve Yuri Mamute, hatta Nathan ve Gerson gibi isimleri dışarıda bırakması ve ardından görevden alınması Micale’nin daha iyi bir grupla çalışmasının önünü kesti. Tüm bunlara rağmen Micale final yolundaki en büyük desteği kesilen isimlerin yerine takıma çağırılan 2013 FIFA U17 Dünya Kupası yıldızı Boschilla, Manchester United kadrsounda bulunan Andreas Pereira, daha sonra turnuvanın en iyi ikinci oyuncusu seçilecek ve Gümüş Top ödülünü alacak olan Danilo’nun muhteşem katkısından almayı başaracaktı.
Sudamericano’ya göre daha keyif veren bir Brezilya oluşurken, iki sistem arası geçiş dönemi yaşayan takım da maçlar arasında değişkenlik gösterdi. Gruplarda maç başına 3 gol ortalaması yakalayan Brezilya, benzer performansı Son 16 Turu’ndaki ilk iki maçında gösteremedi. Bu maçlarda golsüz beraberlik ile normal süreler biterken, atılamayan gollerin intikamı sürpriz peşinde koşan Senegal’den çıkacak ve Brezilya adını finale yazdıracaktı.
Ezeli rakip ebedi dost Arjantin gruplarda galibiyet alamazken gösterilen performans Sudamerino şampiyonluğunun çok uzağında kaldı. Giovanni Simeone, Angel Correa, Emanuel Mammana ve Augusto Batalla gibi yıldız adaylarının bulunduğu kadronun başarısızlığı elbette teknik direktör Humbertito Grondona’nın başını ağırtmaya başladı. Kolombiya ise takım olarak birbirine çok yakın ve başarılı olabilecek bir ekip gibi gözüktü. A milli takım seviyesinde de gördüğümüz hem keyif alan, hem keyif veren, hem de başarı sağlayabilecek kadronun izlerini taşıyan gençlerin tek eksiği çok iyi kariyerlere sahip olabilecek futbolcuların arasında James Rodriguez veya Juan Fernando Quintero gibi “süperyıldız” potansiyelli bir futbolcunun bulunmaması idi. Uruguay karakter olarak sert ve disiplinli gözükse de, Brezilya’nın kendilerine karşı açık futbol oynamaması ve penaltı vuruşlarında maçı kaybetmeleri nedeni ile ülke şanssızlığını kıramadılar.
Sırbistan ve futbol derken son yılların dengesizliği yüzünden kesin kanılara varamıyorduk. 2000 UEFA Avrupa Şampiyonası sonrası 5 büyük turnuvaya katılamayan Sırbistan bu sayının 6 olmasına hazırlanıyor. Takım içerisinde belirli liglerde ünlenmiş, takımlarının kilit oyuncuları olmuş isimleri barındırsa da ülke futbolu kaoslardan, takım içi anlaşmazlıklardan ve yönetimsel sorunlardan kafasını kaldırmayı bir türlü başaramadı. Özellikle federasyon yönetimindeki tek ellilik, yolsuzluk iddiaları ve bunun getirdiği istikrarsızlık ile son 5 yılda 5 teknik direktör değiştiren Sırbistan’da, 20 yaş altı milli takımı ülkenin futbola gülen yüzü olmayı başardı.
Sırbistan U20 takımı turnuva boyunca defansif olarak çok sert ve sakin kalırken, atak yönünde oldukça dinamik ve çabuk gözüktü. Sırp futbolunun en büyük başarısına imza atan gençler yetenekleri ile izleyenleri hayran bırakırken, A takım kadrosuna kaynamaya başladıkça ülke futbolunun yetenekleri daha büyük başarılara da göz kırpabilecek gibi duruyor.
Grup maçlarına Uruguay mağlubiyeti ile başlayan ancak geri kalan Mali ve Meksika maçlarını kazanan Sırbistan konsantrasyonunu ve azmini Son 16 Turu ve Final arasındaki 4 maçı da 120 dakika futbol oynayarak gösterdi.
Sırbistan U20 kadrosu, eski Partizan, Getafe ve Atletico Madrid santraforu Veljko Paunovic yönetiminde dünya şampiyonu olurken, turnuvanın en iyi kalecisi ödülü olan Altın Eldiven’i kalecileri Predrag Rajkovic kazanırken, yedeğindeki isimlerden biri ise Manchester United kadrosunda bulunan Vanja Milinkovic-Savic idi. Vanja’nın kardeşi Sergej Milinkovic-Savic ise turnuvanın en iyi üçüncü futbolcusu oldu ve Bronz Top ödülünü kazandı. Geçtiğimiz yıl içerisinde adı bir çok büyük takım ile anılan Andrija Zivkovic turnuvanın en güzel golünü atarken yeteneği ve takımının hücumlarının yönetimi ile turnuvaya damga vurdu. Orta alana hükmeden Nemenja Maksimovic ile birlikte Milos Veljkovic, Srdjan Babic, Stanisa Mandic, Sasa Zdjelar ve Nemenja Antonov da takımın öne çıkan isimleri olmayı başardılar.
A milli takım seviyesinde hala ülkenin bastırılmış duyguları ile defansif bir anlayış hakim olsa da, Paunovic yönetiminde Sırbistan U20 takımı geleceğe daha olumlu bakmayı başarıyor. Yıl içerisinde sürekli futbolcuları ile iletişim içerisinde bulunan teknik direktör, futbolcularından aldığı ve onlara aşıladığı güven ile maçlar için motivasyonu yukarıda tutmayı başarıyor. Teknolojik gelişmeler ve araştırmalar ile takımı geliştirmenin yollarını arayan Paunovic, Sırbistan istikrarsızlığında ileriki yıllara yapılan en büyük yatırım olarak görülüyor.
2013 UEFA Avrupa Şampiyonası şampiyonu Sırbistan U19 ve 2015 FIFA Dünya Kupası Şampiyonu Sırbistan U20 içerisinde bulunan Predrag Rajkovic, Milos Veljkovic, Nemenja Maksimovic, Sergej Milinkovic-Savic, Mijat Gacinovic gibi kemik bir kadro oluşmuşken, Sırbistan yanlarına eklenen ve gelişmekte olan futbolcular ile altın jenerasyona doğru ilerliyor. Jenerasyon uyumu yanı sıra karakter olarak asla pes etmeyen, dakika ve skor fark etmeksizin verilen mücadele ve takım halinde oynama özellikleri ile tarihin en kompakt Sırbistan milli takımını izleme yolunda ilerlerken fizik güçleri ve teknik/taktik bilgileri sayesinde büyük takımlara transfer olabilecek yıldızları sayesinde keyif almayı da başaracağız.
Turnuva Karması
Predrag Rajkovic (Sırbistan / Kızılyıldız)
Altın eldiven ödülü kazanan Rajkovic uzun boyu ve kendine güveni ile takım arkadaşlarını oldukça rahatlatan bir imaja sahip. Final maçında yaptığı 9 kurtarış ve 7 maçta yediği 4 gol ile rakip forvetler üzerinde psikolojik baskı oluşturan genç kaleci, pas oyununda yakınındaki arkadaşlarına sakinlik ile verdiği paslar ile de yardımcı oluyor. Uzaktan şutlara karşı zaafı gözükse de önümüzdeki yılların en iyi kaleci adaylarından biri olamaya aday.
Joao Pedro (Brezilya / Palmeiras)
Brezilya milli takımının en güven veren isimlerinden olan genç sağ bek Senegal kanat hücumcularına pozisyon vermemesi ile dikkat çekerken özellikle rakip sahada kurulan baskılarda hem kanat hücumlarını destekleyip hem de orta alana yardımcı olması ile Dani Alves profili çizdiğini söyleyebiliriz.
Cameron Carters-Vickers (ABD / Tottenham)
ABD maçlarını, gruplar sonrası çeyrek finaldeki Sırbistan maçı dahil, gol yemeden tamamlarken Carters-Vickers ve partneri Miazga en kritik noktada görev almaktaydı. 3-0 kaybedilen Ukrayna maçında partnerinden uzak kalması ile zorluk yaşaması en büyük zaafı olarak görülse de pozisyon almadaki başarısı, pas arası ve top kapmada yakaladığı oran ve özellikle hem çabukluğu hem hızı ile Tottenham ve ABd’nin ileriki yıllarda savunmada güvendiği isimlerin başında gelmeye aday.
Milos Veljkovic (Sırbistan / Tottenham)
Sırbistan takımının kalbi. Bir bek veya orta saha oyuncusu baskı yediğinde rahatlamak için topu ulaştırdığı ilk isim. Top ayağındayken rahatlığı, ilk dokunuşu, pas yeteneği ve hava hakimiyeti ile turnuva boyunca rakip forvetlerin karşılaşmak istemediği futbolcu oldu.
Jorge (Brezilya / Flamengo)
Oldukça sık atağa katılma isteği ve becerisinin yanında top kapma oranı ile turnuvanın dikkat çeken bek oyuncularından oldu. Zaafları top kapma becerisini kullanırken ara sıra sertleşmesi ve hücumdan geriye geçişler tek bir adama prese takılı kalıp bölgesindeki boşluğa oynanmasını engelleyememesi olarak göze batıyor.
Danilo (Brezilya / Braga)
Turnuvanın Gümüş Top ödülünü, orta sahada ne kadar komple bir futbolcu olduğunu kanıtlaması ile kazandı. Mücadeleden kaçmayan görünütüsü ve top tekniği ile oyunun iki tarafında etkin rol alabilen Danilo genellikle defansif yönde kullanılsa da, takımı zorlandığında isabetli uzun ve kısa pasları ve top hakimiyeti ile rakip eksiltme becerisini kullanarak modern futbola oldukça yatkın bir isim.
Emerson Hyndman (ABD / Fulham)
Maestro. Amerikalı Pirlo. Takım arkadaşları ve futbol medyası için lakabı hazır olan Hyndman takımı yönetmesi, olağanüstü pas yeteneği ve vizyonu ile neden ABD U20 takımı kaptanı olduğunu özetliyor.
Andrija Zivkovic (Sırbistan / Partizan)
Sırp futbolunun yeni yıldızı, FM2015’in wonderkid’i. Sol ayağı ile ters kanatta oynaması, vizyonu, pozisyonuna göre oldukça kuvvetli olması, kuvvetinin sadece fiziksel değil aynı zamanda mental olarak da kuvvetli olması, yaratcılığı ve gole yakınlığı ile önüzümüdeki yıllarda Partizan’ın yüksek bedelli satışı olarak görülüyor. Turnuvanın en güzel golünü atarken de gösterdiği duran top ve uzak mesafeli şut yeteneği ile de fark yaratıyor.
Boschilia (Brezilya / Sao Paolo)
Top tekniği ve adam eksiltme özellikleri ile yine bir kategori Dünya Kupası’na damga vurmayı başardı. 2013 FIFA U17 Dünya Kupası yıldızı Boschilia emin adımlarla dünya futboluna kazandırılmak üzere yetişiyor. Bulunduğu mevkide olması gereken pas, vizyon ve adam eksiltme özelliklerinin yanı sıra, milli takım rotasyonuna girmeyi başaran Firmino gibi defansif olarak da katkı verebiliyor.
Adama Traore (Mali / Lille)
Altın Top ödüllü genç futbolcu Mali futbolunun gülümseme sebebi. Takım olarak muhteşem bir oyun oynayan Mali’de hücumlar içinde ne kadar komple bir futbolcu olduğunu gösteren Traore, ülkesinin 3. sırada yer almasının en büyük sebebi. Top sürme yeteneği ile gelen adam eksiltme özelliği, hızı, her iki ayağını da etkili kullanabilmesi ve duran top yeteneği ile neden Altın Top kazandığını görebiliyoruz.
Viktor Kovalenko (Ukrayna / Shakhtar Donetsk)
Kovalenko’yu izlediğinizde ona Mircea Lucescu eli değdiğini anlayabiliyorsunuz. Ukrayna Senegal’e Son 16 Turu’nda elenmesine rağmen 3 grup maçında kaydettiği 5 gol ve 2 asist ile turnuvanın Altın Top ödülünü kazanmayı başardı. Oldukça süratli ve top ile iyi olmasının yanında ceza sahası içinde de gözlerinizi üzerinden ayırmak istemeyeceğiniz bir golcü olan Kovalenko önümüzdeki yıllarda Shakhtar’ın dünya futboluna “kazandıracağı” yeni isim olacaktır.
Not:
FIFA U20 Dünya Kupası futbol tarihinin en keyif veren turnuvalarından biri olmuştur. Her organizasyonu ayrı bir umut veren turnuvanın tarihine göz atalım ;