Süper Lig’in 26. haftası Fenerbahçe-Galatasaray derbisine sahne oldu. Her iki takımın da pozisyonlara girdiği maçtan gol sesi çıkmadı. Bu yazı, derbinin Fenerbahçe kanadını irdeleyecek.
Ortalama pozisyonlar
Fenerbahçe adına ortalama pozisyonlara baktığımızda asimetrik bir 4-2-3-1 görmek mümkün. Her yazımda belirtmeye gayret ediyorum, bir kere daha hatırlatmakta fayda var, bu pozisyonlar oyuncuların topsuz bulundukları bölgeleri değil, topla buluştuğu noktaların ortalaması ile oluşturuluyor. Mehmet Ekici, top rakipteyken sol kanadındaki yerini almaya çalıştı. Ancak top Fenerbahçe’de iken belki de gayri ihtiyari olarak sürekli orta alana doğru kaydı.
Örnek bir pozisyon olarak 11. dakikaya gidelim. Ekici, Galatasaray’ın hatlar arasındaki boşluğunu görmüş olabilir.
Oyun çizgide sıkışmışken Şener’den Ekici’ye derin bir pas geliyor. Rakipten Ekici’ye hiçbir baskı, zorlama yok.
Ekici topu düzeltiyor, yeterli zamanı var, savunmanın arkasına oynuyor. Pozisyon golle sonuçlanmasa da etkili bir ikili oyun denebilir.
Mehmet Ekici, belki de doğası gereği hücum hattının arkasında yer almayı seven bir oyuncu. Bu karşılaşmada da bunu gördük. Ancak bu durum Fenerbahçe’nin sol kanadının “kırık” kalmasına yol açtı. Hasan da Feghouli karşısında zor durumda kalmamak adına çok fazla 3. bölge bindirmeleri yapmadı.
Topla oynamalar
Fenerbahçe, maçın genelinde ev sahibi olmasının da bir avantajı ile topa daha fazla sahip olan taraftı. İkinci yarı bu oran artmış olsa da 45-60. dakikalar arasında özellikle Rodriguez’in kanadından etkili gelen bir Galatasaray vardı.
Fenerbahçe mutlak kazanması gereken bir maçtan 1 puanla döndü. Ancak maç bir kere daha izlendiği zaman, rakamların oyunu anlattığını görebiliyoruz. Zira birçok veride Fenerbahçe daha üstün olan taraftı.
Fenerbahçe toplamda 458 pas yaptı, %80 isabet ile oynadı. Galatasaray da %80 başarı ile oynamış olsa da toplam pas sayıları 360’ta kaldı. Sadece yapılan pas bazında değerlendirmemek adına biraz detaya girelim. Fenerbahçe 20 anahtar pasta %65 isabet sağlarken Galatasaray’ın 12 anahtar pasta %58 isabette kaldığını görüyoruz. Fenerbahçe ceza sahasına 19 top atarken Galatasaray 13 top attı.
Her zaman çok önem verdiğim sahipsiz toplatın kazanılması konusunda da Fenerbahçe’nin açık ara bir üstünlüğü gözüküyor. Fenerbahçe kazandığı 90 sahipsiz topun %41’ini rakip sahada kazandı, bu uzun süredir Fenerbahçe’de görmediğimiz bir oran. Galatasaray ise kazandığı 70 topun %32’sini rakip sahada kazandı. Bana göre Galatasaray’ı maçın içinde tutan en önemli veri 8 tanesi rakip yarı sahada olmak üzere yaptıkları 55 pas arası oldu. Fenerbahçe 31 pas arasında kalmış olsa da bunların 10 tanesi yine rakip yarı alanda.
Üretkenlik problemi ve savunma zaafları
Bütün bu veriler olumlu noktalara temas etse de Fenerbahçe’nin hala 3. bölge üretkenliğinde problemler var. Ayrıca maçın belli noktalarında ciddi savunma zaaflarının da devam ettiğini görüyoruz. Bu noktada en çok dikkatimi çeken nokta Roman’ın performansı oldu. Bu seneki genel performansı ortalamanın üzerinde olsa da bu karşılaşmada girdiği 8 ikili mücadelenin hiçbirini kazanamaması bir savunmacı için kolay açıklanabilecek bir durum değil. Ayrıca topa yaptığı 3 müdahale de başarısız.
Sonuç
Fenerbahçe, stoper ikilisini daha öne çıkartıp, orta saha ikilisinin de bu sayede daha fazla öne hareketlenmesini sağlamazsa -ki sağlayamıyor- bu sancılı süreç devam edecek gibi gözüküyor. 3. bölgede de yeterli hareketlilik ve dinamizm yok. Takımda hep birşeyler eksik. Doğru yapılan şeyler var, ancak parçalar bir türlü tamamlanamıyor. Aldığı bu beraberlikle umutlar yitmiş olmasa da çok Fenerbahçe’nin kalan 8 maçını da alıp şampiyonluğa ortak olur demek çok ta kolay değil.