Karakter Koymak.
Fenerbahçe futbol takımı pazartesi akşamı sahaya karakterini koydu. İşini şansa bırakmadı.
İlk dakikalarda iki takımın da birbirini tarttıktan sonra Fenerbahçe’nin takım oyuna ağırlığını koyduğunu gördük. İlk yarıda üst üste şut ve gol girişimlerinde bulundu. Bu pozisyonların birinde bu sezon ilk defa ilk 11’de yer bulan Salih Uçan’ın nasıl bir potansiyel barındırdığını gördük;
Topal’dan gelen pası alırken ki çevre kontrolü üst düzeyde. 3 Bursaspor’lu oyuncuyu bir vücut hareketi ile dönerek ekarte ediyor. Önündeki boş alanı topla sprint ederek kat ediyor ve Emenike’ye etkili bir pas atıyor. Emenike tercihini şut atmaktan yana kullanırken Salih’in muhtemel bir assist beklentisi veya dönen topu tamamlamak amacı ile pozisyonun içinde olduğunu görüyoruz. Pozisyon devamlılığı üst seviyede ve bulunduğu mevkii için aranan bir özellik. Ancak bu temposunu maçın geneline daha efektif olarak yaymak zorunda. Maç yaptıkça bu konuda da gelişecektir diye düşünüyorum.
Takımın ortaya koyduğu karakter ve istek kısa sürede sonuç verdi ve ilk yarı Kuyt’ın golü ile 1-0 önde bitirildi. İkinci yarıda Bursaspor’un etkili başladığını söylemek gerek ancak Fenerbahçe rakibine fırsat vermedi ve maçı 3-0 gibi net bir skorla kazandı.
Peki Fenerbahçe pazartesi akşamı neler yaptı?
Oyuncuların ortalama saha dizilimine bakacak olursak takım mesafesinin oldukça kısa olduğunu, kompakt bir görünüm içinde olduğunu görüyoruz. Bu kompakt yapının sahanın 2. bölgesinde olması da önemli. Takımın kendi kalesinden ortalama olarak 57.26 metre uzağında olduğunu görüyoruz. Bu rakam Bursaspor’da 52.36 metre.
Son haftalarda düşüyor gibi gözüken “kat edilen mesafe” sayılarının bundan kaynaklandığını düşünüyorum. Evet ,daha az mesafe kat ediliyor olabilir (bu karşılaşmada 105.7 km, sezon ortalaması 110.5 km) , ancak takım daha kısa ve kompakt bir görünümde. Etkili koşu, sprint sayıları çok daha fazla.
Fenerbahçe pas bağlantılarına baktığımızda Topal – Caner – Sow bağlantısı dikkat çekiyor. Alves’in de oyun kurma aşamasında Meireles ile pas alışverişinde olduğunu gördük.
Bir diğer dikkat çekici sonuç ise iki bek oyuncunun takımın en fazla pas yapan iki oyuncusu olması; Caner 50, Gökhan ise 39 pas yapmış.
Fenerbahçe’nin bu diri görüntüsünün bir nedeni de adeta “box-to-box oyun tipine giriş 1” dersi veren Meireles oldu. Hem kendi ceza alanı önünde hem de rakip ceza alanı önünde gidip geldi, top kesti, pas yaptı. Konsantre ve hazır olduğunda ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu gösterdi.
Topla oynama oranları da bize bazı sonuçlar veriyor; Fenerbahçe maçın berabere gittiği bölümde ciddi bir topla oynama üstünlüğüne sahip. Gol bulduktan sonra ise oranın yine kendisi lehine olmakla beraber daha rölanti bir oyun anlayışı içinde olduğunu görüyoruz.
Takım savunmasına baktığımızda hücumda sürekli önde olan iki bek oyuncusunun geride 4’lü bir anlaşıya büründüğünü, Sow ve Kuyt ‘ın savunma anlayışında ortaya doğru girdiğini, Salih ve Emenike’nin ise karşı alanda kaldığını görüyoruz.
Kendi seyircisi önünde aldığı bu net galibiyetle puan farkı 13. oldu Deplasmanda sıkıntı yaşayan bir takım olsa da bu fark Fenerbahçe’yi şampiyon yapacaktır.
Veriler “Matchstudy” tarafından sağlanmıştır.